% 34 ile 360 sandalye,  % 50 ile 326 sandalye

% 34 ile 360 sandalye, % 50 ile 326 sandalye
29 Ocak 2013 18:00

2002 genel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi % 34 oy ve aldığı bu % 34 oy ile Meclis’te 360 sandalye almıştı.


Safile USUL H&H YORUM

Şimdi dikkat edin…
 
Adalet Kalkınma Partisi 2011 genel seçimlerinde % 49 küsür oy aldı.
 
Yani, 2011 seçimlerinde, 2002 seçimlerinde aldığından yaklaşık % 15 fazla oy aldı.
 
Ama 2001 seçiminden sonra Meclis’te sadece 326 sandalyenin sahibi oldu.
 
Yüzde 34 oy ile 360 sandalye, yüzde yaklaşık 50 oy ile 330 sandalye.
 
Bu tabloda neyi görüyoruz?
 
İçinde bulunduğumuz dönemin en temel siyasal sorununu.
 
Yani, toplumsal temsile karşılık gelmesi gereken Meclis sandalye sayısının meşru olmayışını…
 
Ve, bu meşruiyet yoksunu tabloda bir de yüzde 50’inin hepsi anasının ak sütü gibi helal olsa dahi tek başına atılamayacak adımların (mesela Anayasa değişikliği, referandum vs. gibi) aldığı yüzde 50’in gerçek toplumsal siyasal tercih dağılımını yansıtmadığı bir durumda Meclis’te sahip olduğu sandalye sayısı ile herşeyi tek başına yapmaya hak gören bir iktidarın olmasını.
 
Yani…
 
TBMM’deki mevcut sandalye dağılımı Türkiye’nin toplumsal siyasal tercih dağılım tablosuna denk düşmüyor.
 
Yani, burda bir temsiliyet ihlali var.
 
12 Eylül 1980 dönemi getirmiş bu seçim sistemini diyecekler şimdi…
 
Ama, bana ne.
 
12 Eylül’de gelen seçim sisteminden bana ne.
 
12 Eylül’den bu yana 32 sene geçti.
 
AKP’den önceki hükümetler binlerce sorunla uğraştı.
 
Ben bu tarihi adım adım izledim.
 
Türkiye’de neler oldu neler, bunu adım adım takip ettim.
 
Size bine tane örnek verebilirim neler yapıldığına dair.
 
Ama şu cümle bile yeterli bir özettir ki…
 
Türkiye 12 Eylül 1980 ila 2002 arasında makro siyasal bir devrim yapmıştır.
 
Bu sürede tüm devlet kurumlarında dönüşüm sağlanmış, polis teşkilatı reforme edilmiş, trafik kazaları tablosu düzeltilmiş, AİHM tablosu Fransa’nınkinden daha iyi hale gelmiş, yeşil kart çıkarılmış, sosyal devlet kurumlaşmasının temelleri oluşmuş, serbest piyasanın temelleri kurulmuş, sıcak para eksenli ekonomik krizleri kontrol altına alacak bir sistem inşa edilmiş, toplumsal barış sağlanmış, yasalar modern ve baskıcı olmayan bir toplumun çerçevesini almış ve 1999’da Türkiye AB aday adayı haline gelmiştir. vs. vs. vs.
 
AKP de, madem bu kadar şeyin üstüne kondu, o da bir zahmet meşruiyet ihlali yaratan bu seçim sistemini değiştirsin…
 
Veya…
 
Meclis’te sahip olduğu sandalye sayısının gerçekte kendisine ait olmadığını bilsin.
 
Neden diye soran olursa yazının girişinde verdiğim sayılara baksın, bir…
 
Avrupa’da 75 milyonluk ülkelerde % 49 ile kaç sandalye alınıyor ve neler yapılabiliyor, neler yapılamıyor ona baksın, iki.
 
Hiçbir demokrat bence bu durumu bir saniye bile unutmamalı.
 
Yani, Meclis’deki sandalye dağılımın reel bir duruma tekabül etmediğini ve bu sayılarla meşruiyet sağlanamayacağını hiç unutmamalı.
 
Bence bu durum önümüzdeki seçim döneminde deyim yerindeyse, hergün dile getirilmeli.
 
Hergün iktidar partisine bu hatılatılmalı.
 
Hergün, “başkasının oyuyla kendine sandalye alınmaz” denilmeli.
 
Hergün, hergün, hergün…
 
Hatta bu durum basit grafiklerle topluma gösterilmeli.
 
Örneğin…
 
Bu kadar oyla normal bir seçim sisteminde sandalye dağılımı nasıl olurdu?
 
AKP’nin kaç sandalyesi olurdu, CHP’nin kaç, MHP’nin kaç, onun kaç, bunun kaç.
 
Var mı öyle onun bunun oyuyla sandalyelere oturup, herşey benim demek?


Yazarın Son Yazıları:
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı