Yasaklarla yaşamak

Yasaklarla yaşamak
28 Kasım 2014 10:06

Yayın yasakları, ülkemizde askeri rejim dönemlerinde görev yapmış kıdemli gazeteciler için geçmişe ait nahoş hatıralardan ibaretti; bir süre öncesine kadar… Oysa 2014 yılında basın yasakları yalnızca geçmişin değil, bugünün yaşanan bir pratiği olarak da karşımıza çıkıyor.

 
Bu yasaklar, ne yazık ki son dönemde giderek yaygınlaşmakta, neredeyse her hassas konuda devreye sokulmaktadır. Yasak kararları genellikle devlet güvenliği, istihbarat gibi klasik gerekçelerle alınırken, son zamanlarda yolsuzluk konuları da dahil olmak üzere başka alanlara da yayılmaya başlamıştır. Parlamentoda yolsuzluk iddialarını soruşturmakla görevli komisyonun çalışmalarına sivil hâkim tarafından yayın yasağı konulması, bu anlamda bir ilktir.

 

 

Sonuçta, demokratik toplumda ancak istisna olması gereken bir uygulama, bugün ülkemizde genel bir kurala dönüşmektedir.

 

 

Demokrasiler açıklık, halkın bilgi edinme hakkı ve basın özgürlüğü gibi değerler üzerinden nefes alıp veren rejimlerdir. Bu yasaklar sonuçta demokrasimizin nefesini kesmekte, ülke gündemini ilgilendiren konular üzerinde kamuoyunda sağlıklı bir tartışma yapılabilmesini engellemektedir.

 

 

Ayrıca, yasakların Türkiye’de demokrasiyi ileri götürmek ve özgürlük alanlarının önünü açmakla övünen bir siyasal iktidarın işbaşında olduğu bir dönemde yaşanması, bu söylemin içini boşaltmakta, bütün inandırıcılığını gölgelemektedir. Türkiye’nin dış dünyada giderek bir “yasakçı ülke” görüntüsü kazanmakta oluşu, meselenin bir diğer kaygı verici yönüdür.

 

 

Türkiye’nin yasaklarla yaşayan ve bu şekilde anılan bir ülke haline gelmesi daha ne kadar sürdürülebilir?