Polonium ve Özal

Polonium ve Özal
25 Kasım 2012 20:03

Yaklaşık bir hafta önce, “Arafat’ın mezarı da açılıyor” başlıklı yazımda, İsviçreli savcıların Arafat’ın poloniumla zehirlendiği şüphesini taşıdığını aktarıp, Merak etmemek elde değil, acaba Turgut Özal’ın raporunda da rastlandı mı bu elemente?” demiştim.


Safile USUL H&H YORUM

Önceki gün (cumartesi) Özal’ın raporunda Poloniumun da yer aldığı haberleri basına yansıdı.
 
Bu konuya dair basında yer alan uzman görüşlerini okudum önce bir. Örneğin şunu:
 

Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Niyazi Meriç: “Polonyumun yarı ömrü 138 gün (4.5 ay). Yarı ömrü deyince şunu anlamak lazım. Örneğin 10 miligram polonyum aldı. 138 gün yarı ömrü var. 138 gün sonra vücutta 2.5 miligram kalıyor. Sonraki her 138 günde yarısı kadar daha azalıyor. Bu nedenle polonyum bulmak 19 yıldan sonra artık çok zor.”
 
Tabii ki söz konusu olan profesyonel bir bilim adamı ancak pazar sabahı yeniden okudum; Polonyumla ilgili İngilizce kimya literatüründe Polonyumun 33 izotopu olduğu ve bu izotopların bazılarının yarı ömrünün 103 seneye kadar uzadığı yazıyor.
 
Ayrıca İsviçre savcılarının Arafat vakasında Polonium’dan şüpheleniyor olması da, Prof. Meriç’in bu tezini zayıflatıyor.
 
Şunu hemen söyleyeyim, Özal’ın zehirlendiği kanaatini taşıyor olma durumunda değilim.
 
Ama yine de, kendi edinmiş olduğu kanaate aykırı olsa bile, gerçeğe yalın gözle bakma görevi gazeteciye ait bir görevdir.
 
Özal’ın mezarı açılmadan önce uzmanlar, mesela Sevil Atasoy, zehir kabul edilen maddelerin mezar ortamında üreyebileceğini, kişinin zehirlenip zehirlenmediğinin anlaşılabilmesi için çok detaylı ve çok ayrıştırılmış bir inceleme prosedürü gerektiğini söylemişti.
 
Bu yönüyle raporu tanımıyoruz henüz.
 
Ayrıca bir de, Sadullah Ergin’in cumartesi günü yaptığı açıklamadan ben Adli Tıp’ın Hükümet’e zehirlenmeye dair kesin bir tablo sunamadığı izlenimini edindim.
 
Ergin çok atak değildi, dikkatliydi zira.
 
Emin olsalardı biraz daha yüksek perdeli giderlerdi.
 
Rapor yakında savcılığa yollanacak
 
Ki, kanımca raporda zehirlenme bulgusu var ise, bunu hemen sızdırırlar.
 
Yok eğer yoksa, raporu hemen ifşa etmezler.
 
Mezar açıp, eli boş kalmak iyi değil çünkü.
 
Hem de halk içinde Özal zehirlendi şayiası bile iyidir kendi açılarından.
 
Şimdi biraz daha izleyelim.
 
Ama ben çok yalın bir gözle bakmak istiyorum olaya, yani zehirlendiyse, zehirlendi, o zaman işin bu yönüne önem atfetmek lazım.
 
Hayatta en kutsal verilerden birisi gerçeğin kendisidir zira.
 
Bu arada birşey daha, Polonium uzun süreli, yavaş salınımlarda kanser yaparmış, Özal’ın bu bakımdan yavaş bir salınıma tabii kılındığı iddiası çok gerçekçi görünmüyor.
 
Öte yandan ama…
 
Rusya’da 2006’da Polonium KGB ajanı Alexandr Litvinenko’yu öldürmede kullanılmış. Uzman Prof. Nick Priest bu durum için, “Litvinenko’nun, tarihte Polonium radyoaktivitesinin akut etkisi ile öldürülen ilk kişi olduğunu söylemiş.”
 
Fakat, Özal’ın durumunun da bu olması, yani akut ve hemen öldürücü bir şekilde Polonium radyoaktivitesine maruz kalmış olması herhalde mümkün değil, çünkü böyle akut bir durum olsaydı bunu en başta karısı ve çocukları fark ederdi ama onlar Özal’ın zehirlendiği fikrine sonradan kapıldıklarını kendileri söylüyorlar.
 
Bu arada, İsrail’de 1957-1969 arasında çok sayıda Polonium’la öldürülme vakaları olmuş.
 
Bir bilgi olarak aktarayım dedim sadece, yoksa bunun ötesinde bir anlamı yok benim açımdan.


Yazarın Son Yazıları:
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı