Oflu Bakan

Oflu Bakan
9 Şubat 2014 14:15

17 Aralık Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonuna adı karışan eski Bakan Erdoğan Bayraktar istifa ederken yaptığı çıkışla dikkatleri üzerine toplamış, “Başbakan ne dediyse onu yaptım. İstifa edilecekse o da etmeli.” sözü ile birçoklarının takdirini kazanmış, “Ofluluğunu gösterdi” dedirtmişti. Sadece bakanlıktan değil, milletvekilliğinden de istifa ettiğini söyleyerek yiğitlik taslamıştı.

 

Hilmi SARAL H&H YORUM

 

Onun yiğitlik taslamasından bir hemşeri olarak ben de kendime pay çıkarıyor, “Bizimkiler gerektiğinde gereğini yaparlar” diyerek hava atıyordum. Gerçi iş ve imkan sağladığı insanlar ona çok kızıyor, kendilerini yüz üstü bıraktığını düşünüyorlardı. Bakanlıkta ona yakın bürokratlar masalarını toplamış, görevden alınacakları zamanı bekliyorlardı; çoğu da alındı zaten.

 

Bu arada Başbakan Erdoğan operasyonda görev alan polisleri, savcıları, hakimleri “paralel devlet” diyerek çil yavrusu gibi dağıtmış, geçici de olsa tehlikeyi savuşturmuş, operasyonu kontrol altına almış oldu. Durumu kavrayan ve başbakanı yakından tanıyan Bakan Bayraktar, Başbakan Erdoğan’la görüşme talep etti ve de görüştü. Yakın çevresine “Bir Allah’tan bir de Başbakandan korkarım” diyen Bakanın görüşme sonrasında “Oflu”luğundan eser kalmamış, eski munis haline dönmüştü. “Liderim Erdoğan’dan özür dilerim” diyerek yeniden bağlılığını ilan etti.

 

Bakan Bayraktar’daki bu ani davranış değişikliği birçoklarını şaşırttı. Gazeteciler başbakana “Siz mi ikna ettiniz onu?” diye sordular. Başbakan, “İkna edilecek biri değil. Benimle 20-25 yıllık geçmişi olan bir arkadaşımız. Bu geçmişte nereden nereye birlikte nasıl yürüdüğümüz belli.” açıklamasını yaptı. Bu açıklamada son cümle önemli. Nereden nereye birlikte nasıl yürüdüğümüz belli! Öyle ya, yetim büyümüş Bakan Bayraktar ile simit satan Başbakan Erdoğan o günlerden bu günlere nasıl geldiklerini en iyi kendileri biliyorlar. Birbirlerinden ayrılırlarsa siyam ikizleri gibi ikisinin de yaşama şansı kalmaz. Zorunluydular birleşmeye, birleştiler.

 

Bütün bunlardan sonra Bakan Bayraktar twitter’da Namık Kemal’in bir beyitini paylaştı.

 

Ne efsunkâr imişsin ah ey didar-ı hürriyet/ Esir-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esaretten. (Ey özgürlüğün güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin. Gerçi esirlikten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.)

 

Vatan ve özgürlük dediği için ömrünün önemli bir bölümünü sürgünde ve zındanlarda geçirmiş olan Namık Kemal’in bu beyitini acaba neden paylaştı bakan?

 

Diğer bakanların çocukları gibi kendi oğlu tutuklanmadığı için mi?

 

Polisleri, savcıları, hakimleri ayarlayan başbakan tarafından sadece oğlunu değil, seni de kodese tıktırırım diye tehdit edildiği için mi?

 

Kodese tıkılmaktan kurtulduk ama başbakanın esiri olduk demek istediği için mi?

 

Yoksa özür dilememe bakmayın; memlekette bunca baskı, sansür varken bende özgürlük mücadelesi verenlere katılmak istiyorum demek istediği için mi?

 

Belki bizim düşünemediğimiz bunlardan başka bir nedeni de vardır! Olabilir.

 

Bakan Bayraktar’ın niye özür dilediği ilk istifa dilekçesindeki açıklamasında saklı. Ne demişti? “Başbakan dedi, ben yaptım” Görev adamı olduğunu o zaman beyan etmişti. Başbakan der, o yapar. O nedenle özür dilemesine ben şaşırmadım da Namık Kemal’in beyitini niçin paylaştı? Anlayabilmiş değilim!!!