Mustafa Kemal’in yurttaşlarının kredisi

Mustafa Kemal’in yurttaşlarının kredisi
8 Ocak 2013 12:27

CHP Parti Meclisi üyesi Umut Akdoğan, partide sivil söylem geliştirmek amacıyla “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı yerine “Mustafa Kemal’in Yurttaşlarıyız” sloganını önerdi ve önerisi büyük bir hızla kabul görüp uygulamaya sokuldu.

Ne var ki parti yöneticilerinin bu “sivil söylem devrimi” gerçek partililer tarafından kıyasıya eleştiriliyor.

Eleştiriliyor çünkü, “askerleriyiz” ifadesi bilinçli bir yandaşlığı, bağlılığı ve iradeyi ortaya koymaktadır. “Yurttaşlarıyız” ifadesi ise bir kendinden oluşu anlatmaktadır. Mustafa Kemal’in askerleri onun devrim ve ilkelerine bağlılıklarını, cumhuriyet kazanımlarına ve değerlerine sonsuza kadar sahip çıkma iradesini ortaya koymaktadırlar. “Yurttaşlarıyız” ifadesinde bu irade yoktur, bu sıradan bir hemşerilik ilişkisini anlatır.

Mustafa Kemal’in askeri olmak, onun yaptıklarına ve düşüncelerine sahip olmak demektir. Oysa O’nun yaptıklarına ve düşüncelerine karşı çıkan ne çok yurttaşı vardır. Bu sloganı değiştirenler bilmezler mi ki, Padişah Vahdettin, İskilipli Atıf Hoca, Derviş Mehmet, Şeyh Said, Seyyit Rıza…. ve benzerleri Mustafa Kemal’in yurttaşlarıydı ama amaç ve çabaları farklıydı.

Bu slogan değişikliği ile kendilerini ve bizleri bunlarla aynı safa mı yerleştiriyorlar? Yoksa kendileri zaten bunlarla aynı safta da bizden mi saklıyorlar? Böyle olduğuna inanmak istemem. Tez elden bu yanlıştan geri dönülmelidir.

Nitekim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Enver Aysever’e yaptığı açıklamada “Atatürk’e karşı çıkmak vatan hainliğidir” dedi. Bu açıklaması birçok CHP’linin yüreğine su serpmiştir. CHP’de geçmişte kadro ve yöntem tartışması hep olmuştur.

Son zamanlarda bazı parti yetkililerinin yaptığı, ”tekke ve zaviyelerin açılması gerekir”, “Dersim’de Atatürk katliam yaptı”, “Fetullah Gülen bilge bir kişilik” gibi açıklamalar partide bir eksen kayması, ideolojik bir sapma mı var sorularını da tartışılır duruma getirmişti.  Genel Başkanın bu açıklaması bu konuda da bağlayıcı ve endişe gidericidir.

Eğer öyle değilse bu açıklamayı, bir yandan Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkartıp öte yandan Atatürk Devrimlerine yapılan ağır saldırılara seyirci kalan ve devrimlerden geri dönüşü sağlayan Demokrat Parti Yöneticilerinin “Atatürk’ü sevmek milli bir ibadettir” demesi gibi saymak gerekir. Burada bir içtenlik tartışması söz konusu olur.

Öte yandan Hükümet “şerefli“ bir biçimde İmralı ile görüşmeleri yürütüp, “Kürt sorununu” çözmeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu da “CHP çözüm istemiyor” demesinler diye, “AKP’ye yeni kredi veriyoruz. Sorunu çözün” diyerek destek çıktı. Başbakan Erdoğan’ın bu söz üzerine geçtiği dalgayı onun üslübuna verelim. Konumuz bu değil.

“Kürt sorunu” üzerine ilk kapsamlı çalışmayı yapıp kamuoyu ile paylaşan siyasi kadroların Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sorunun ne olduğunu, nasıl çözülmesi gerektiğini partisinin de halen sahip çıktığı o rapordan ve o raporu hazırlayanlardan öğrenemedi mi ki, sorunun bizatihi parçası olan unsurlardan ve BOP Eşbaşkanından çözüm bekliyor ve onlara kredi veriyor. Buradan çözüm çıkmayacağının farkında değil miyiz?

Bu ikilinin elinden çözüm çıkmaz,  çünkü bunlar soruna değil kendilerine çözüm arıyorlar.Biri kodesten çıkmanın, diğeri Çankaya’ya çıkmanın peşindedir. Soruna çözüm arayanlar kendilerine kredi açanlarla dalga mı geçerler?

Şimdiye kadar hiçbir ciddi konuda verdiği sözün arkasında durmayan, dediklerinin tersini yapan, yeri geldiğinde dediklerini inkar eden, teminat ve ipotek vermeyen, bilançosu düzgün olmayan iş adamına hiçbir banka kredi vermez.

Sayın Kılıçdaroğlu, verdiğiniz kredi batacaktır, haberiniz olsun!  Üstelik o kredi istemiyor!

[email protected]