Gül kırgın ama mücadeleye girmez

Gül kırgın ama mücadeleye girmez
20 Ağustos 2014 17:30

Yıllardan beri kamuoyu Tayyip E. ile Abdullah Gül arasındaki ihtilafları hissediyor, biliyor, fakat Erdoğan ve Gül bunu saklamak için çok uğraştılar.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

Bugün ise çok net bir uç verdi olay.

 

Hayrünnisa Gül açıktan isyan etti ve dün akşam Çankaya Köşkü’nde verilen veda resepsiyonunda Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Abdulkadir Selvi’nin elini sıkmamaya ve ATV Ankara temsilcisi Mehmet Akarca’yı kalabalık içersinde azarlamaya vardırdı işi.

 

Abdülkadir Selvi Tayyip Erdoğan’ın adamı, keza ATV Ankara temsilcisi de.

 

Yani, Hayrünnisa Gül bu tepkiyi onların şahsında Erdoğan’a verdi aslında.

 

Ki, “Bizi en çok üzen de özellikle son yılımızda bizim camiadan, dindar Müslüman camiadan yapılan saldırılar oldu. 28 Şubat’ta bile bu kadarını görmedik” demesi ve , “İntifada başlatacağım” sözü kocasının aksine Hayrünnisa Gül’ün açık mücadeleden yana olduğunu gösteriyor.

 

Belli ki kocası ile bu konuyu uzun süredir tartışıyor da.

 

Ancak benim kanaatim, yine dün akşamki veda resepsiyonunda Erdoğan ve çevresine olan kırgınlığını eşi Hayrünnisa Gül’den çok daha kapalı sözlerle ifade etmiş olsa da, Abdullah Gül’ün açık bir mücadeleye girmeyeceği yönünde.

 

Gül daha ziyade bekleyecek ve yerleşeceğini açıkladığı İstanbul üzerinden gözlem yapacak.

 

Ki, 2004 yıllarından, yani Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerinin siyasi gündemde olduğu o yıllardan beri biliyorum ki, Gül Erdoğan’a hep eleştirel bakıyor ve onun her işi bozduğunu düşünüyor ve bunu çevresi ile paylaşıyordu.

 

Bu dönemi çok yakından izleyen bir gazeteci olarak bu hususa çok yakından şahidim.

 

Fakat Gül buna rağmen 10 yıl boyunca somut bir adım atmadı ve dışarıya birşey belli etmedi.

 

Demek ki, onu açık mücadeleden alıkoyan bazı şeyler var…

 

Ki, ben bu bazı şeyleri şöyle tespit ediyorum…

 

1-Gül Erdoğan’a karşı savaş açacak bir yapıda ve güçte görmüyor kendisini.

 

2-AKP’ye muhalif kesimlerin AKP karşısında ön almasına katkıda bulunmaktan çekiniyor; hem bununla suçlanmaktan çok korkuyor hem de kendisi de AKP muhaliflerinin güçlenmesini istemiyor.

 

Bu nedenlerle de, Gül önümüzdeki dönemde izleme pozisyonuna geçerek AKP içindeki dengelerin kendi lehine dönmesini umut ederek bekleyecektir.

 

Gül’ün umudu Tayyip E.’nin Çankaya’ya çıkmasıyla parti içi dengelerin eskisi gibi kontrol edilemeyecek hale gelmesi ve ibrenin kendisinden yana kayması ve kendisine partisinden, “Gel, başımıza geç” davetinin gelmesidir.

 

Erdoğan ise, bunu engellemek için sonuna kadar uğraşacak.

 

Çünkü o kendisini AKP’nin asıl sahibi olarak görüyor ve alınan tüm oyların kendisini sayesinde olduğunu düşünmesinin yanı sıra, Gül’e, başkanlık sistemi görüşüne destek vermemesi başta olmak üzere, kendisine tam siyasi destek vermemesi nedeniyle kızgın.

 

Ve, Gül’e, “Sen kenarda dur, burası benim alanım, benim işim, bu alanı ben oluşturdum, oyu da ben aldım” mesajı veriyor.

 

Gül bu mesaja çok içerlemek ve kızmakla beraber Erdoğan’a açık mücadele açacak bir yapıda değil.

 

Yani, bu AKP böyle biraz daha süner.

 

Biz kendi işimize bakalım.

 

ÖTE YANDAN

 

Öte yandan şunu da hiç unutmamak lazım ki…

 

Tayyip E. artık Hükümetin başında değil ve olmayacak.

 

Bir müddet Hükümeti doğrudan yönetmeye çalışacak ama bu kolay olmayacak.

 

Sürekli yeni hatalar yapacak, sürekli Anayasa’yı ihlal edecek.

 

Bir süre sonra da, AKP’yi yönetemeyecek hale gelecek.

 

Ama biz yine de kendi işimize ve doğrularımıza bakalım.

 

Doğru her zaman kazanır.

 

Şunu da hiçbir zaman unutmayalım bence.

 

Tayyip E. 10 Ağustos’da 55 milyon seçmenin sadece 20.700.000 ‘inin oyunu aldı.

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Eski camlar bardak oldu
Özel-İmamoğlu-Yavaş ekseni
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor