Böyle dost düşman başına!

Böyle dost düşman başına!
20 Şubat 2012 15:15

Gündem öyle hızlı değişiyor ki ne yazacağımı şaşırıyorum. CHP de çifte kurultay var. MİT müsteşarı terör örgütüne yardım yapmaktan ifadeye çağrılıyor. Eski Genelkurmay Başkanımız zaten terör örgütü lideri olmaktan sanık. Müsteşarı ifadeden kurtarmak için kişiye özel yasa çıkarılıyor. Barzani Kürtlerin haklarını alma zamanı geldi diye beyanat veriyor. Başbakan kanser değil ama iki ayda ikinci ameliyatını oldu. Fetullah Gülen Samanyolu televizyonunda başbakanı isim vermeden açıkça eleştirdi. Bunların hepsi başlı başına bir yazı konusu olur. Bunların hiç birini değil, Kaddafi’nin yakın koruması Mansur İdhow’un açıklamasını yazmak istiyorum.

Mansur İdhow, El Cezire televizyonuna yaptığı açıklamada Kaddafi, son nefesini verene kadar yakın dostları sandığı eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in, İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi’nin ve bizim Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bir şeyler yapıp kendisini kurtaracaklarını beklediğini söylemiş.

Kaddafi, Blair ve Berlusconi’yi bilmem ama Erdoğan’dan yardım beklemekte çok haklıydı. Nasıl beklemesinki?!. Daha ona “barış ödülünü” kendi elleriyle vereli ne kadar zaman oldu ki. ‘Kaddafi’den ödül aldım’ diye az mı kasılmıştı bizimki. Hem NATO Libya’ya asker çıkarmayı düşündüğünde “NATO’nun Libya’da ne işi var” diye bütün müttefiklerimize bile kafa tutmuştu. Bütün müttefiklerine kafa tuttuğuna göre dostunu kurtarmak için mutlaka bir şeyler yapardı değil mi? Ayrıca “Dost kara günde belli olur” dememiş miydi atalarımız.

Bunları düşünürken televizyonlarda Kaddafi’nin linç edilirken çekilmiş görüntüleri geliyor gözlerimin önüne. Sırtlan sürüleri gibi ona saldıran dindaşları! Kimi tekme atıyor, kimi yumruk. Kimi tükürüyor, kimi gülüyor. Kaddafi yaralı aslan gibi “yapmayın evlatlarım”diyerek onları yatıştırmaya çalışıyor. Son anda, evet son anda bir dostu mutlaka imdadına yetişir diye bekliyor. Diğerleri neyse ya Tayyip Erdoğan mutlaka bir şey yapar.

Nitekim yanılmıyor. Türkiye Başbakanı devreye giriyor. “Libyan’nın Libyalılara ait olduğunu tespit etmek üzere” NATO’nun Libya’ya gidişine onay verip, Kaddafi’yi parçalayan sırtlanlara milyonlarca dolar gönderiyor. Onlar da aldıkları parayı nasıl hak ettiklerini belgelemek için avlarının son anlarını filme alıp dünyaya dağıtıyorlar. Yaralı aslan sırtlanlara yem olmuştur. Böylece, Kaddafi “Güvendiği dağlara kar yağdığını” öğrenemeden onuruyla şehit oluyor….

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Kaddafi’nin başına gelenleri gördükten sonra dostu Sayın Erdoğan’nın uyarılarına kulak asmamaktadır. Deniz Feneri sanıklarına Sayın Erdoğan’nın gösterdiği dostluk herkesi imrendirmektedir ama aynı dostluk Kaddafi’den esirgenmiştir. Olaylar Esad’dan da esirgendiğini göstermektedir. Gerçi Deniz Feneri sanıkları ile olan ilişki sadece dostlukla açıklanamaz diye düşünenler yok değil ya, neyse..

Bu nedenle “Güvenme dostuna saman doldurur postuna” atasözü sanki Sayın Erdoğan için söylenmiştir ve böyle dost, dostlarımızdan uzak olsun dememize neden olmaktadır.

Hilmi Saral
[email protected]

Gündem öyle hızlı değişiyor ki ne yazacağımı şaşırıyorum. CHP de çifte kurultay var. MİT müsteşarı terör örgütüne yardım yapmaktan ifadeye çağrılıyor. Eski Genelkurmay Başkanımız zaten terör örgütü lideri olmaktan sanık. Müsteşarı ifadeden kurtarmak için kişiye özel yasa çıkarılıyor. Barzani Kürtlerin haklarını alma zamanı geldi diye beyanat veriyor. Başbakan kanser değil ama iki ayda ikinci ameliyatını oldu. Fetullah Gülen Samanyolu televizyonunda başbakanı isim vermeden açıkça eleştirdi. Bunların hepsi başlı başına bir yazı konusu olur. Bunların hiç birini değil, Kaddafi’nin yakın koruması Mansur İdhow’un açıklamasını yazmak istiyorum.


 


 


 



 



Mansur İdhow, El Cezire televizyonuna yaptığı açıklamada   Kaddafi,  son nefesini verene kadar yakın dostları sandığı eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in, İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi’nin ve bizim Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bir şeyler yapıp kendisini kurtaracaklarını beklediğini söylemiş.


 


Kaddafi, Blair ve Berlusconi’yi bilmem ama  Erdoğan’dan yardım beklemekte çok haklıydı. Nasıl beklemesinki?!. Daha ona “barış ödülünü” kendi elleriyle vereli ne kadar zaman oldu ki. ‘Kaddafi’den ödül aldım’ diye az mı kasılmıştı bizimki. Hem NATO Libya’ya asker çıkarmayı düşündüğünde “NATO’nun Libya’da ne işi var” diye bütün müttefiklerimize bile kafa tutmuştu. Bütün müttefiklerine kafa tuttuğuna göre dostunu kurtarmak için mutlaka bir şeyler yapardı değil mi? Ayrıca “Dost kara günde belli olur” dememiş miydi atalarımız.


 


Bunları düşünürken televizyonlarda Kaddafi’nin linç edilirken çekilmiş görüntüleri geliyor gözlerimin önüne. Sırtlan sürüleri gibi ona saldıran dindaşları! Kimi tekme atıyor, kimi yumruk. Kimi tükürüyor, kimi gülüyor. Kaddafi yaralı aslan gibi “yapmayın evlatlarım”diyerek onları yatıştırmaya çalışıyor. Son anda, evet son anda bir dostu mutlaka imdadına yetişir diye bekliyor. Diğerleri neyse ya Tayyip Erdoğan mutlaka bir şey yapar.


 


Nitekim yanılmıyor. Türkiye Başbakanı devreye giriyor. “Libyan’nın Libyalılara ait olduğunu tespit etmek üzere” NATO’nun Libya’ya gidişine onay verip,  Kaddafi’yi parçalayan sırtlanlara milyonlarca dolar gönderiyor. Onlar da aldıkları parayı nasıl hak ettiklerini belgelemek için avlarının son anlarını filme alıp dünyaya dağıtıyorlar. Yaralı aslan sırtlanlara yem olmuştur. Böylece, Kaddafi “Güvendiği dağlara kar yağdığını” öğrenemeden onuruyla şehit oluyor….


 


 



 


Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Kaddafi’nin başına gelenleri gördükten sonra dostu Sayın Erdoğan’nın uyarılarına kulak asmamaktadır. Deniz Feneri sanıklarına Sayın Erdoğan’nın gösterdiği dostluk herkesi imrendirmektedir ama aynı dostluk Kaddafi’den esirgenmiştir. Olaylar Esad’dan da esirgendiğini göstermektedir. Gerçi Deniz Feneri sanıkları ile olan ilişki sadece dostlukla açıklanamaz diye düşünenler yok değil ya, neyse..


 


Bu nedenle “Güvenme dostuna saman doldurur postuna” atasözü sanki Sayın Erdoğan için söylenmiştir ve böyle dost, dostlarımızdan uzak olsun dememize neden olmaktadır.


 


Hilmi Saral – H&H Yorum



[email protected]