Başbakan ajanları açıkladı

Başbakan ajanları açıkladı
23 Aralık 2013 09:41

Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet davasının yarattığı deprem etkilerini sürdürüyor.

 

Hilmi SARAL H&H YORUM

 

Hükümetin dört bakanı ve oğullarının da adının karıştığı bu büyük soygun ülkemiz mizahına uzun süre konu olacak gibi görünüyor. Şimdiden Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adı Ayakkabı Kutusu Partisi oldu bile. Son gelişmelere bakılırsa bakanların oğullarından ikisi tutuklandı, başbakanın oğlu ve kendisi de dava dosyasında yeterince yer alıyor.

 

Durum bu olunca davayı soruşturan savcı ve polisler başbakanın hışmına uğradı. Çok sayıda üst düzey emniyet görevlisi hükümet tarafından görevden alındı. Görevden alınmakla kalmadı, çete mensubu olmakla suçlandılar. Gezi olaylarında “Kahramanlık destanı yazan” polisler şimdi dış güçlerin komplo elemanı olarak yargılanırsa hiç şaşırmayın!

 

Hükümet yetkilileri ve başbakan olayı “Hükümete karşı yapılmış bir operasyon” olarak sunuyorlar. Başbakana göre “Bu kökü dışarıda bir tezgah, Gezi’de bu oyunu nasıl bozduysak bunu da bozacağız.” diyor, bu yetmiyor “Ak Partiden ziyade milli iradeye karşı oynanan bir oyun” diye ekliyor. Bütün bunları söylerken miting meydanındaki kalabalıklara da söylediklerini onaylatıyor. Operasyonda ortaya çıkan bir evde yedi para kasası, para sayma makinesi, milyonlarla sayılan dolar ve eurolardan hiç söz etmiyor. Evlerden birinde arama yapan polislerden birinin yemek yediğini, koltuğa oturup bacak bacak üstüne attığını görüyor da, o kadar paranın ve kasanın o evlerde ne aradığını merak etmiyor!

 

Şimdi bu açıklamalara yakından bakalım: Operasyonu yapan kim? Başbakanın mesai arkadaşı bir savcı, Zekeriya Öz. Anımsayın Öz, Ergenekon davasını hazırlarken başbakan “Ben bu davanın savcısıyım” demişti ve kendi zırhlı aracını Öz’ün hizmetine tahsis etmişti. Sonra İçişleri Bakanına bağlı polisler. Bakanı kim atadı? Başbakanın kendisi. Yani operasyonun içinde bulunan savcı, polis, bakan ve çocukları ile iş adamları başbakanın çok yakınlarında bulunan kişiler. O halde başbakanın mantığı ile bakacak olursak operasyonu bizatihi kendisi yapıyor!

 

Operasyonun kökü dışarıda ise operasyon elemanları savcı, polisler, bakanlar ve çocukları ajan mı oluyorlar? Yoksa kökü dışarıda derken İran uyruklu iş adamından mı söz ediyor Başbakan? Öyle ise Ali Ağaoğlu’nu nereye yerleştireceğiz? Yok, bunları değil, CİA ve MOSSAD’ı kastediyorsa yüzlerce kilo ağırlığındaki kasaları ve paraları bu ajanlar ev sahiplerinin haberi olmadan nasıl oraya yerleştirmişler? Yoksa cinler CİA ve MOSSAD adına bu görevi yerine mi getirmişler? Ev sahipleri eve geldiklerinde kendilerinden habersiz gelen bu para ve kasaları fark edememişler mi?

 

Sağa sola sataşarak, görev yapan polisleri işten uzaklaştırarak bu iş ört bas edilemez, aksine bu yöntem ortalığa daha çok belge ve bilginin saçılmasına neden olacaktır. Başbakan suçluluk duygusu içinde kendinden başka herkesi suçlamakta ne var ki kimseyi inandıramamaktadır. İçte ve dışta güvenilirliğini yitirmiş Başbakan Erdoğan’ın on bir yıllık iktidarı bitmek üzeredir. Partisindeki istifalar, AKP’de yerel seçimlerden sonra meydana gelmesi beklenen bölünmeyi seçimlerden önceye bile çekmiş olabilir! Bunu önlemek için “Bize millet yeter, bize Allah yeter.” diyerek hamaset yapıyor. “Size millet ve Allah yeterse neden milletin parasını milletin bankasında değil de kendi evinizde saklıyorsunuz?” diye soranları susturamıyor!

 

Daha önceki “İktidar değişecek” ve “Başbakan Erdoğan’ın bileti kesildi” başlıklı yazılarımızda ipuçlarını verdiğimiz gelişmeler hızlanmış, deliğe süpürülme zamanı gelmiştir. Eski Amasya AKP milletvekili Hamza Albayrak’ın dediği gibi, “Dualarla geldik, bedduayla gideceğiz”.

 

Dünya siyaset tarihinde Napolyon çizmeleriyle, Filipinler Diktatörü Marcos’un karısı ayakkabılarıyla anılırdı. Bizimkine “Ayakkabı Kutusu” düştü!

 

O gün gelmiştir!