Yağmur gibi yağar başıma taşlar

Yağmur gibi yağar başıma taşlar
15 Mayıs 2016 17:31

Cuma akşamından beri korkunç şeyler oldu.

 

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 

 

Şu an halen oluyor ve demokrasi boğuluyor.

 

Ve, bu kıyımın ortasında bir taş var ki, o o taş ille de o taş fena yaralıyor.

 

“Şu kanlı zalimin ettiği işler

Garip bülbül gibi yareler beni

Yağmur gibi yağar başıma taşlar,

İlle dostun taşı yaralar beni beni”

…………..

 

Cuma akşamı resmen ve alenen Erdoğan’ın Bekir Bozdağ’a talimat veriyor.

 

Erdoğan’a muhalefet olmasın diye muhtemel muhalif potansiyel boğulmak üzere 25. İcra Mahkemesi’ne akşam mesaisi bittikten saatler sonra kurultayın toplanamayacağı kararı çıkartılıyor.

 

Esasen o saatlerde 25. İcra kurultayın toplanabilmesı için gerekli olan bazı işlemlere başlamış muhaliflerin isteği ile ama saat 8.30’a doğru Bekir Bozdağ’dan gelen telefonun hemen sonrasında kurultayın toplanamayacağı yönünde karar çıkartılıyor.

 

2016’da, Cumhuriyetin demokrasi ile taçlandıktan nice yıllar sonra iktidardaki tek adam siyasi partiler ona muhalefet yapamasın diye yargıyı en adi biçimde kulllanarak boğuyor demokrasi mekanizmalarını hayasızca.

 

Buna kızar üzülürken ama asıl başka birşey oluyor…

 

Memleket 10 evladını, bu şahsın seçimlerin terörsüz geçmesi için şehirlere yerleşmesine izin verdiği PKK’lıların kurşunlarıyla toprağa vermiş…

 

İşte o ordunun komutanı, işte Atatürk’ün kurduğu devletin ordusunun komutanı, şehirlere yerleştirdiği PKK’lıların aldığı canların mezarına atılan toprak daha ıslakken, bu şahsın kızının yine tüm demokrasi kuralları çiğnenerek siyasetin alet edildiği düğününe gelerek, bir de şahitlik yapıyor.

 

Bu bana artık çok fazla geliyor ve kafamda ağır bir yazı başlığı beliriyor.

 

Kullanacağım başlık, “Babalar ve oğulları”.

 

Yani, baba Atatürk’ün ona benzemeyen hayırsız ve beceriksiz evlatları durumu.

 

Ama bu sabah 9 kere yutkunduktan sonra o başlığı kullanmaktan vazgeçiyorum.

 

Çünkü hiçbirşey tam olarak dışardan göründüğü gibi değil ve Hulusi Akarın da bu durumdan mutlu olmadığını düşünüyorum.

 

Ama yine de en soğukklanlı halimle düşündüğümde de şunu çok rahatlıkla söyleyebiliyorum ki, Hulusi Akar o düğüne gitmemeliydi.

 

Evet, anlıyorum TSK’nın hedefinde dindar halkı kazanmak ve geçmişin gerilimlerini yok ederek normalleşme amacı var.

 

Ama bir devletin kalibresi bu kadar eğilip, bükülmez, bu kadar oynatılmaz bazı şeylerle.

 

Hem bir defa…

 

Demokrasilerde genelkurmay başkanlarının başbakan veya cumhurbaşkanlarının kızının düğününe gitmek gibi bir durumları yoktur.

 

Düğünler aile işleridir, elbette diyelim bir siyasi partinin mensupları kendi başkanlarının bir yakını evlendiğinde aynı siyasi partinin mensubu veya o ailenin özel hayatında da görüştüğü kişiler olarak düğüne gidebilirler ama genelkurmay başkanlarının hele de böyle bir tek adamın düğününde ne işi olabilir.

 

Hulusi Akar anladığım kadarıyla damat tarafının yaptığı İHA’lar nedeniyle de aile ile tanışık ama olsun; İHA başka bu başka.

 

Her TSK’ya iş yapan şirketin düğününe gidiyor mu Hulusi Akar?

 

Ayrıca bu şahıs tam da cuma akşamı demokrasiyi elleri ile bir güzel boğduktan sonra cumartesi günü halkın karşısına geçip, duygusal iyi insan şovu yapıyor utanmadan.

 

Üstelik İstanbul’un tüm trafiğini altüst etme, yolları kapattırma hakkını görüyor kendinde.

 

Sen hangi hakla kızının düğünü için benim yolumu kapatıyorsun?

 

Hem sizin aile eviniz yok mu, kızın neden kendi evinizden çıkmıyor gelin olarak da devlet mirası Huber Köşkü’nü kullanıyor?

 

Devlet ve siyaset terbiyesinden bu kadar mı habersizsin?

 

Veya kendini padişah sanmayı bıraktın da, iyice emin mi oldun?

 

Türkiye Ortaçağ’da mı yaşıyor, sen kendini ne sanıyorsun Atatürk’ün kurduğu bu devlette?

 

Kızının düğününü yapacaksan her vatandaş gibi şehrin kurallarına uyarak ve o şehirde yaşayan insanların hakkını gasp etmeden yaparsın.

 

Bir de üstüne şuna cevap ver, siyasi makamını kullanarak kızına ne kadar hediye gelmesine vesile oldun?

 

Açıkla.

…………….

 

İşte Hulusi Akar’ın hele de böyle bir düğüne gitmesi çok üzücü ve yaralayıcı idi.

 

Nazikçe, “Eşim hasta, annem hasta” gibi birşey söyleyip, evinde oturabilirdi.

 

Ardında bir Atatürk resmi ile mesela.

 

Soru: hiçbir Avrupa ülkesine böyle bir düğün yapılamayacağından, yapanın siyasetten silineceğinden şüphesi olan var mı?

 

 

 

Safile USUL  Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Bozdoğan Kemeri sessiz bir tanıktır
Demek ki bir değişiklik yok
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor