Vahap Seçer: Türkiye 31 Mart’ta Mersin’i konuşacak!

Vahap Seçer: Türkiye 31 Mart’ta Mersin’i konuşacak!
26 Mart 2024 11:02

CHP’nin kazanmasına kesin gözüyle bakılan kentlerden Mersin’de, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de oldukça iddialı. “Halk hizmete oy verecek” diyen Seçer, açık farkla kazanacağını ve Türkiye’nin 31 Mart’ta Mersin’i konuşacağını söylüyor. Seçer ayrıca, gelecek 5 yıla yönelik hedeflerini ve Türkiye siyasetine dair gözlemlerini BirGün’den Berkant Gültekin’e anlattı.

 

 

“BÜROKRASİDEKİ İŞLERİMİZ AKSADI”

 

 

Son 5 yılınızı nasıl özetlersiniz, geride kalan dönemin sizin için öne çıkan başlıkları nelerdir?

Bizim çıkışımız sosyal politikalarla başladı. Özellikle pandemi sürecinde sosyal politikalarda çok etkili olduk. İlk kez yeni bir başkan ve yeni bir belediye anlayışı o zaman kendini gösterdi. Krizi iyi yönettik. Zaten bu dönem bizim için krizler dönemi oldu.

Başta pandemi, daha sonra birçok afet yaşandı. Her yere yardımcı olmaya gayret ettik. Orman yangınlarından sellere kadar… Ve deprem afeti… Bizim şehrimizi en çok etkileyen gelişme oydu. Çünkü ilk etapta 400 bin depremzede Mersin’e gelmişti. Mersin nüfusu resmi nüfusun çok üzerinde. Biliyorsunuz sığınmacı sorunumuz da var. 2,5 milyondan az değil şu anda nüfusumuz. Oysa resmi olarak 1,9 milyon görünüyor.

Diğer taraftan ekonomik krizle boğuşuldu. Türkiye’de ekonomik kriz varsa doğal olarak herkes etkileniyor. Biz de etkileniyoruz. Siyasi gerginliklerden de etkilendik. Özellikle seçim öncesi ortalık çok gerildi. Seçime 1-1,5 sene kala bürokraside işlerimiz aksadı. Örneğin işte metro, dış finans kullanım izni 2 yıl bekledi. Tam 2 yıl kaybettik. O 2 yıl içinde de çok kaybımız oldu. Piyasalar altüst oldu, döviz kurları patladı. Hükümetten, Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan onay alamadık. Seçimden sonra onayladılar.

 

 

“530 MİLYON DOLAR BORCUMUZ VARDI”

 

 

Finansman sorununu nasıl aşıyorsunuz?

Bizim borçlanma imkânımız çok rahat değil çünkü meclis çoğunluğumuz yok. Belediyenin bütçesini kullandık. Bir de bir önceki dönemin bize bıraktığı kötü bir miras vardı. Bir de onlarla uğraşıyorsunuz. Bir de onları rahatlatıyorsunuz. 530 milyon dolar borcumuz vardı bizim. Hem sular idaresi hem de belediye için söylüyorum… Şu anda her ikisinin borcunu toplasan 150 milyon doları bulmaz. Bu anlamda da başarılı bir süreç götürdük.

Bütçeleri reel yapıyoruz. Bütçelerde gerçekleşme oranı çok yüksek, hep yüzde 90’ın üzerinde. Bu belediye yüzde 99,5’i gördü. Üstelik ekonomideki dalgalanmalardan dolayı ek bütçeler de yaptık. Ona rağmen belediye ekonomik anlamda çok çok iyi durumda. Tartışmasız herkes bu konuda hakkımızı veriyor. Buna dayanarak IBRD [Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası] ve IFC [Uluslararası Finans Kurumu] gibi uluslararası bankalar bize bir hayli fon ayırdılar. İkinci 5 yılımızda hem mali disiplini sağlayacağız hem de altyapı yatırımlarını hayata geçireceğiz.

 

 

“İKİNCİ 5 YILDA METROYU BİTİRECEĞİZ”

 

 

Altyapı demişken, metro yapımı ne aşamada? Ne zaman hizmete açılacak?

İyi ilerleme sağladık. Onun da finansmanı IBRD ve IFC gibi kuruluşlardan sağlayacağız. Bizim metro ihalesi o günün döviz kurlarıyla 330 milyon avro tutuyordu. Bugünküyle çarpın, bölün… Biz zaten başlamıştık. Bugünün parasıyla da 500 milyon lira biraz daha fazla para harcamıştık. Sonra finansmana erişemeyince akamete uğradı inşaat süreci. Şimdi finansman kullanır kullanmaz inşaat devam edecek, inşallah ikinci 5 yılda Mersin metrosunu bitireceğiz.

Metro çok önemli. Bizim ölçeğimizde bir belediye açısından düşünüldüğünde Cumhuriyet tarihinde böyle bir yatırım yok. 13,5 kilometre yer altı metrosu… Hafif raylı değil. Yani pahalı bir yatırım. Biz bu işe giriştik. Birçok konuda kentin ulaşımı konusunda yatırımlar, yeni bulvarlar, yolların revizyonu… Bunlar ciddi bütçe gerektiren işler.

Bizim raylı sistem konusunda da proje çalışmalarımız oldu. 23 kilometre tramvay, 11 kilometre de hafif raylı sistem… Yeraltı metrosunun dışında projeler yaptık. Bunların ikisi onaylandı. Bir tanesi de ulaşım master planını hazırlamıştık. O da bakanlık tarafından yeni onaylandı. Bu tür projeler zaman alıyor. Biz sonraki yıllarda da Mersin’le ilgili ulaşım çalışmalarını şimdiden başlattık. Onların proje hazırlıklarını şimdiden bitirdik.

 

 

Mersin’deki siyasi dengeler

 

 

Mersin’de 1 milyon 400 binden fazla seçmen bulunuyor. CHP son genel seçimde kentten yüzde 31’e yakın oy aldı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a yüzde 57’ye yüzde 37 gibi net bir üstünlük kurdu. Yani bloklar açısından değerlendirildiğinde burada muhalefetin ağırlığı söz konusu. Yeşil Sol’un son seçimde yüzde 13’ü aştığı hesaba katılırsa DEM Parti’nin de Mersin’de önemli bir güce sahip olduğu ifade edilebilir. İYİ Parti’nin son Mayıs seçimindeki oy oranı yüzde 12’ye yakın. Kentteki 13 ilçenin 10’u Cumhur İttifakı’nın (8’i MHP, 2’si AKP) yönetiminde. Aslında AKP’nin kentteki oy oranı MHP’den çok daha yüksek ama ittifak içindeki paylaşım sistematiğine göre burası MHP’ye bırakılıyor. CHP’nin yönettiği belediyeler sayıca az olsa da Mersin nüfusunun yaklaşık yüzde 45’i CHP tarafından idare edilen Tarsus, Yenişehir ve Mezitli ilçelerinde yaşıyor. CHP’nin buradaki hedefi, birkaç ilçe belediyesini daha iktidardan almak. Bunun Vahap Seçer’in yarattığı havanın etkisiyle mümkün olabileceği düşünüyor. Seçer’in 2019’da yüzde 45 olan oyunun yüzde 55’i aştığı, 60’a yaklaşabileceği tahmin ediliyor. İlçelerde MHP’ye oy veren seçmenin bir kısmı, büyükşehirde Seçer’den yana tercih kullanabiliyor. CHP’yi iştahlandıran da bu geçişkenlik dinamiği. Fakat tam tersi de geçerli; Seçer’e oy verilmesi mutlak bir CHP desteği anlamına gelmeyebiliyor. Kaybetme riski olmayan Seçer’in uzak köylere gidip halk buluşmalarına katılmasının temel sebebi ilçelerden CHP’ye daha fazla oy akmasını sağlamak ve ilçe belediyelerini kazanmak.

 

 

“AÇIK FARKLA KAZANACAĞIZ”

 

 

Peki 31 Mart’a gelelim. Durumunuzu nasıl görüyorsunuz, oy oranı olarak hangi seviyeyi hedefliyorsunuz?

 

 

Elimizde fazlasıyla anket var, çok açık ara farkla kazanacağız. 31 Mart’ta Türkiye Mersin’i konuşacak. Mersin hizmete oy verecek. Bunun partim açısından da önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda diğer CHP’li beledilerin de hakkını vermek lazım. Her kesime gittik, hiç ayrımcılık yapmadık. Yaptığımız hizmetlerin sandıkta sayısal olarak partiye oy olarak döndüğünü görülecek. Belki oy şahsımıza verilecek ama bu CHP’nin kazanımı olacak. Çünkü belli algıları da kırıyoruz. “CHP hizmet yapamaz, CHP köye giremez, CHP varoşa giremez, CHP yardımları keser” diye konuşuluyordu. Oysa tam tersi… Bu algıları kaldırıyoruz.

Gerçekten ben de merakla bekliyorum sonuçları. Her noktaya hizmet götürüyoruz. Sadece merkeze değil, her kesime… Aslında siyasal gerçekliği tespit etme açısından oy oranını merak ediyorum. Yoksa başka bir düşünceyle değil bu merakım. Seçimi kazanacağım. 1 puanla da seçim kazanılıyor ama açık ara farkla kazanmak bizi şundan mutlu edecek; verdiğimiz emeklerin ve yaptığımız hizmetlerin karşılığında insanlar size yönelebiliyormuş. Bir değişim, bir dönüşüm olabiliyormuş toplumda.

 

 

“CHP’NİN BAŞARI OLMA ZORUNLULUĞU VAR”

 

 

Uzun yıllardır siyasetin içindesiniz, 31 Mart yerel seçimleri Türkiye’de ne gibi sonuçlara yol açabilir?

CHP’nin mutlaka başarılı olma zorunluluğu var. Anamuhalefet partisiyiz, anamuhalefet partisinin güçlü olması Türkiye demokrasisi açısından önemli. O yüzden bunun üstünde duruyorum. Mutlaka iyi bir sonuç almamız lazım. Yoksa Türkiye farklı mecralara da gidebilir. Zaten bir hayli kan kaybettik. Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti ve özgürlükler açısından çok büyük bir geriye gidişin olduğunu görüyoruz. Bunu yapan iktidarsa, iktidar daha da güçlendikçe bunu daha da ileri noktalara götürecek. Eğer demokratik balansı yapamazsak, bugünleri arar duruma geliriz. Onun için başarılı çıkmak zorundayız. Çıkacağımızı da görüyorum.

Ekonomik kriz insanları vurdu. Şu an Türkiye’nin gündemi bu. Ekonomik kriz, gelir dağılımındaki adaletsizlik her geçen gün artıyor. Bir yanda çok kazananlar, bir yanda açlığa mahkûm olanlar. Bu insanlarda doğal olarak tepkiye neden oluyor. Önemli olan muhalefetin o insanlara ulaşarak doğru bir lisanla bunu anlatabilmesi ve desteğini alabilmesi. Şu anki gayretimiz de bu zaten. Kimseyi hırpalamadan, dilimizle, kullanacağımız lisanla da uzun yıllardır iktidara destek vermiş insanları rencide etmeden, onların da desteğini alabileceğimizi düşünüyorum. Bunu başarabilirsek insanların bize ilk defa şans vermelerini sağlayabiliriz.