Uber Belgeleri sızdırıldı: Üst düzey siyasetçiler şirketin büyümesine gizlice destek oldu!

Uber Belgeleri sızdırıldı: Üst düzey siyasetçiler şirketin büyümesine gizlice destek oldu!
11 Temmuz 2022 12:04

ABD merkezli ulaşım şirketi Uber’e ait yazışmaların yer aldığı sızdırılan belgelere göre, telefon uygulaması aracılığıyla taksi hizmeti veren Uber birçok ülkede ‘agresif lobi faaliyetleri’ yürüttü. Belgelerin, Türkiye dosyasında dönemin bakanları Ali Babacan, Mehmet Şimşek, AKP’nin kurucularından Cuneyd Zapsu ve eski büyükelçi Namık Tan’ın isimleri yer alıyor.

 

 

Fotoğraf: EPA

 

 

Britanya’nın önde gelen yayın kuruluşlarından The Guardian’a sızdırılan ve Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’yla (ICIJ) paylaşılan ‘The Uber Files’a göre telefon uygulaması aracılığıyla taksi hizmeti veren Uber birçok ülkede ‘agresif lobi faaliyetleri’ yürüttü.

Belgelerin, Türkiye dosyasında dönemin bakanları Ali Babacan, Mehmet Şimşek, AKP’nin kurucularından Cuneyd Zapsu ve eski büyükelçi Namık Tan’ın isimleri yer alıyor.

DW Türkçe’nin Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ile birlikte yürüttüğü ‘The Uber Files’ araştırmasına göre, İstanbul’da 2014’te çalışmaya başlayan Uber’in telefon uygulaması 5 milyona yakın kişi tarafından kullanılmaya başlayınca taksiciler, 2018’de ‘haksız rekabet’ davası açmıştı. Bu süreçte Uber araçları ticari taksi şoförlerinin saldırılarına maruz kalmış, bakanlık taksicilerin yanında durarak Uber’e karşı özel düzenleme bile getirmişti. Dava sonucu 2019’da Uber’e erişim engellenmişti.

 

 

Üst mahkemeyse Uber’in sarı taksi uygulamasının haksız rekabet yaratmadığını, sadece daha geniş araçlarla hizmet veren XL hizmetinin bunu yaptığını belirterek erişim engelinin kaldırılmasına karar vermişti. Böylece Uber’in sarı taksi hizmeti vermesinin önü açılmıştı.

Uber Türkiye’nin bugünkü duyurusundaysa halihazırda devam eden sarı ve turkuaz taksi uygulamasının yanısıra siyah taksilerin de tekrar çalışmaya başladığı bildirilmişti.

Mobil uygulama üzerinden araç çağırma platformu olan Uber Technologies, Inc. San Francisco merkezli bir ABD şirketi. Travis Kalanick ve Garrett Camp tarafından 2009’da kurulan şirket, yasal statüsü ve taksi pazarında yarattığı değişimler nedeniyle dünyanın dört bir yanında sorunlar yaşarken hızla büyüdü ve yıllık 17 milyar dolardan fazla gelir elde eden bir şirkete dönüştü. Kalanick ve Camp ise Forbes’in en zenginler listesine girdi.

Şu anda dünya genelinde 72 ülkede faaliyet gösteren Uber, Türkiye pazarına Haziran 2014’te girdi. Şirket, araç sürücüsü sayısını 2017’de yaklaşık 3 bin, 2018’de ise 8 bin olarak açıklamıştı. Taksicilere göre ise o dönem bu rakam 10 bini geçiyordu. Lisansı bulunmayan şirketin Türkiye’den kazandığı yüzde 20’lik komisyonun vergisini ödemeye başlaması ise 2018’in son dönemini buldu.

 

 

Erdoğan’ı yakın isimleri radara aldı

 

 

Peki Uber, yasal bir statüsü olmadan Türkiye’deki faaliyetlerini sürdürmeyi ve genişletmeyi nasıl başardı?

Uber, başarı sağlamak için girdiği tüm ülkelerde benzer taktikler kullandı. Şirket, sızdırılan iç kayıtlarına göre teknolojiden yararlanarak ‘agresif lobi faaliyetleri yürüterek ve yasaları hiçe sayarak’ birkaç teknoloji uzmanı çalıştıran bir San Francisco girişiminden küresel bir dev haline geldi.

DW Türkçe’den Pelin Ünker’in incelediği kayıtlara göre, Uber’in Türkiye’de ruhsatsız araçlarla büyümesi taksicileri ayağa kaldırırken arka planda lobi faaliyetleri sürüyordu. Uber, Türkiye’deki varlığını garantilemek için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın isimleri radarına aldı. Dönemin bakanları Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in Erdoğan’ı ikna etmesi için harekete geçen şirket, ilk olarak AKP kurucularından olan ve bir danışmanlık firması bulunan Cuneyd Zapsu’ya ulaştı.

 

 

Erdoğan’ın argümanlarına hazırlık

 

 

Araştırmaya göre Uber, Türkiye piyasasına girmeden önce karşılaşacağı ‘yasal sıkıntılar ve engellenme riski’nin farkındaydı.

İncelenen belgelere göre, Uber Türkiye’ye girmeye hazırlanırken pazarı araştıran bir yönetici, şunları dedi: “Önemli bir nokta şu ki, RTE (Erdoğan) bu günlerde yabancı internet şirketlerine karşı çok agresif. Twitter ve Youtube’u vergi ödememekle suçluyor… O halde tüm bu (yaratıcı!) argümanlara karşı hazırlıklı olmalıyız.”

Türkiye’de ilk olarak taksilerle işe başlayan Uber, taksi ruhsatı olmayan araç sahipleriyle müşterilerin karşılıklı hizmet alım satımına imkan sağlayacak ‘peer-to-peer’, yani kişiler arası iş modeli P2P’nin lansmanı için de hedefleri ve riskleri belirlemeye başladı.

Bu şekilde işleyen platformlar kullanıcıların birbirlerine mal ve hizmet alıp satmalarını sağlarken karşılığında da bir komisyon alıyor.

Eylül 2014 tarihli toplantı notlarına göre şirket yöneticileri, Türkiye’de güçlü olan taksi lobisinin vereceği cevap taksicilerin imajını olumsuz etkileyecek olsa da Uber’in ‘topla tüfekle saldırmak’ yerine, daha ölçülü bir cevap vermeleri gerektiğini belirtti. Bir yönetici “Gerçek şu ki Türkiye, sürücü ortaklarımız için şiddet riskine kayıtsız kalan büyük, kötü Amerikan şirketi olarak kabul edilirsek, kamuoyunu kazanamayacağımız aşırı milliyetçi bir pazar” dedi.

 

 

Korsan taksilerle olası işbirliği

 

 

Aynı toplantıda korsan taksilerle çalışma da gündeme geldi. Korsan taksicileri ‘olağan iş ortakları’ olarak tanımlayan şirket yetkilileri, Türkiye’deki yasalara göre ticari ehliyeti olmayan ve taksici olan sürücülerin sadece para cezasıyla cezalandırıldığına dikkat çekti.

Belgelere göre korsan taksicilerin sisteme kayıt olduğunda daha şeffaf hale geleceğini ve bunun onlar için sorun oluşturabileceğini söyleyen bir yöneticini şöyle dedi: “Bu yüzden başlangıçta sürücüleri bulmakta zorlanabiliriz, cesurlara ihtiyacımız var ve cezaları ödeyeceğimizi garanti ediyoruz.”

 

 

Şimşek ve Babacan’ın ‘desteği’

 

 

Uber, Türkiye’de faaliyete geçtikten hemen sonra bir lobi kitapçığı hazırlatarak stratejilerini de belirledi. Şirketin temel hedeflerinden biri, ‘kilit iş ve siyasi paydaşları’ belirleyerek lüks taşımacılıkta ‘daha iyi bir’ lisanslama planı için ‘yasa yapma sürecinin aktif bir oyuncusu olmak’tı.

Ekim 2014’teki yazışmalarda Türkiye’den sorumlu bir yönetici, Uber’in P2P lansmanının Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Twitter ve Youtube vakası gibi aktarılma riskine karşı, AKP kabinesinden ‘entelektüel ve teknoloji meraklısı kişilerle’ iletişime geçeceklerini söyledi.

Bu isimler dönemin ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı Ali Babacan ve Maliye bakanı Mehmet Şimşek’ti. Yazışmalara göre Babacan, o tarihten önce şirket kurucusu Travis Kalanick’la görüşmüş, Şimşek ise yakın zamanda Londra’da Uber’i destekleyen bir tweet atmıştı.

Toplantılarda “Amacımız, taksi lobisinden önce bu iki kişinin Uber’i Erdoğan’a anlatmasını sağlamak” diyen Uber yöneticisi, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Kadir Topbaş’la konuşmanın taksi lobisini harekete geçirebileceğinden Topbaş’tan önce daha kıdemli insanlarla irtibata geçmeyi deneyeceklerini söyledi.

 

 

İlk adım: Cuneyd Zapsu

 

 

Şirket, Babacan ve Şimşek’e ‘AKP’nin kurucularından ve Erdoğan’ın yakın arkadaşı olan’ Cuneyd Zapsu üzerinden ulaşmaya karar verdi.

Öte yandan eski İçişleri bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat Aksu’ya ait bir hukuk bürosu olan ASC Hukuk’la da olası bir yardım için iletişime geçeceklerini belirttiler.

AKP kurucularından olan Zapsu, 2001 ile 2008 yılları arasında partinin merkez yürütme kurulu üyesiydi. Zapsu, Erdoğan’ın başbakanlık döneminde danışmanlığını üstlendi. 2008 yılına kadar AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu’nda (MKYK) olan ve Genel Başkan Erdoğan’ın özel asistanlığı ve veri koordinatörlüğünü üstlenen Zapsu, 2008’de aktif siyasi görevlerinden istifa ederek kurduğu Cuneyd Zapsu Danışmanlık A.Ş.’yle uluslararası yatırım ve yönetim danışmanlığı hizmeti vermeye başladı.

Kayıtlara göre UBER yöneticileri İstanbul’da Zapsu ve şirket yetkilisiyle bir yemek yedi. Görüşmede Zapsu’nun şirketi, Uber’in Türkiye pazarında işlerini kolaylaştıracak kilit kişileri belirledi. Valilerden belediye başkanlarına, taksi plakası sahiplerinden medya şirketlerinin başkanları ve içişleri, ulaştırma ve maliye bakanlarına yaklaşık 30 kişilik bir liste sunan Zapsu’nun şirket yöneticisi, bu kişilerin kim oldukları ve şirketten duymak istedikleri mesajın ne olduğu konusunda Uber’e yardım edeceklerini belirtti. Ayrıca 2015 seçimlerinin öncesi ve sonrasında doğru iletişim kanalları kurmaları için şirkete rehberlik edeceklerini söyledi.

 

 

Ayda 50 bin dolarlık talep

 

 

Görüşmenin ardından Aralık 2014’te Zapsu’nun danışmanlık firması Uber’e bir anlaşma taslağı gönderdi. Taslağa göre Zapsu, üç aylık lobi faaliyeti için ayda 50 bin dolarlık ücret talep ediyordu.

Üst düzey bir yönetici, “Fiyat çok yüksek ama muhtemelen Türkiye’de gerçekten büyümemizin tek yolu Cuneyd Zapsu gibi nüfuz sahibi birinin bizi önemli Türklerin radarına sokması” dedi. Ancak iki şirket fiyatta anlaşamayınca o dönem resmi bir anlaşma olmadı.

Yazışmalarda Zapsu’nun Erdoğan’ın ilk döneminden olduğu ve etkisini yitirdiğini söyleyen şirket yöneticileri, kendisine son çare olarak başvurmayı düşünerek yeni alternatiflere yöneldi.

 

 

Alternatif: Erdoğan’ın imam hatip arkadaşı

 

 

Şirket yöneticilerine göre Uber’in Türkiye’deki bir iş ortaklığı da yasaların değiştirilmesine yardımcı olabilirdi.

Ocak 2015’teki bir yazışmada, Türkiye’den sorumlu bir yönetici, kurduğu bağlantıların kendilerine ortaklık için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı Hasan Gürsoy’un sahibi olduğu Gürsoy İnşaat’ı tavsiye ettiğini söyledi.

Şirketin ağırlıklı olarak inşaat ve alışveriş merkezi işletmeciliğiyle meşgul olduğunu ve ulaşıma yatırım planladığını anlatan yönetici, şunları dedi: “Özellikle özel jet kiralama. Hükümet ve cumhurbaşkanıyla çok iyi bağlantıları var, gerçekten bu şirket AKP döneminde yükseldi. Bağlantımız aracılığıyla kendisine ulaştık ve çok ilgilendiler. Gerçekten de bu adam hükümetin önce Uber’e göz yummasına ve sonra da gerekli P2P düzenlemelerine gitmesine meydan verebilir. Onlarla bir anlaşma yaparsak, Zapsu’nun hizmetlerine ihtiyaç duymuyor olacağız.”

Uber daha sonra iki şirketle daha stratejik yatırım için görüştü.

 

 

Şimşek’le sessiz sedasız görüşme

 

 

Şubat 2015’te ise dönemin Maliye bakanı Mehmet Şimşek’le görüşüldü. Şimşek’le görüşmenin hangi lobici ya da bağlantılar aracılığıyla olduğu sızan belgelerde belirsiz kaldı. Şimşek’in bu görüşmesi kamuya açık kaynaklarda da yer almadı.

‘Yenilikçilik ve şeffaflık yanlısı’ olarak tanımladıkları bakan Şimşek’le görüşmenin ‘olumlu geçtiği’ yazılan şirket notlarında Şimşek’in, Uber’in Türkiye’de faaliyet göstermesi konusunda ‘çok destekleyici’ olduğu ifade edildi.

Şirket notlarında şöyle dendi: “Bizden Gelir idaresiyle görüşmemizi istedi. (Onlardan da Uber konusunda olumlu olmalarını talep etti.) Twitter yasasını incelememizi tembih etti. Uber, e-araç çağırma düzenlemeleri ve P2P hakkında bakana bir teklif sunacak.”

 

 

‘Babacan’la sohbet etmeye değer’

 

 

Dönemin ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı Ali Babacan’ın 2014’te Uber CEO’su olan Travis Kalanick ve şirket kurucusu Garrett Camp’le yemek yediği de Uber yöneticilerinin iç yazışmalarında ortaya çıktı. Üst düzey bir Uber yöneticisi, 30 Haziran 2016’da şirketin başka bir üst yöneticisine yazdığı bir e-postada şöyle dedi:

“Yemekte Türkiye eski başbakan yardımcısının yanında oturuyorum. Yaklaşık üç yıl önce Travis ve Garrett’le yemek yediğini söylüyor. Herhangi bir değeri var mı? Eğer öyleyse, ondan bizim için ne yapmasını isteyebilirim?”

Diğer yönetici, ise şu yanıtı verdi: “Sanmıyorum ama onunla sohbet etmeye değer. Ekonomiden sorumlu eski başbakan yardımcısıydı, ancak aldığımız bilgilere göre Erdoğan’ın gözünden düştü ve son kabine değişikliğinde başka bir bakanlık görevine atanmadı.”

Uber, Türkiye’deki stratejik ortaklık planını ise hayata geçiremedi. Eylül 2015’teki yazışmalarda firmaların çoğunun Türkiye’deki ‘gergin siyasi ortamdan dolayı ya da taksi sektörünü etkilemek istemedikleri için bu alanda bir ortaklığa sıcak bakmadığı’ söylendi.

 

 

Eski büyükelçi Namık Tan’la 35 bin dolarlık sözleşme

 

 

Bunun üzerine yazışmalarda, Türkiye’de lisans almak için herhangi bir meşru yolun olmadığı, bu nedenle daha güçlü bir lobiciye ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

Uber’in Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’dan (EMEA) sorumlu bir direktörü, şunları dedi: “Birçok seçeneği tükettikten sonra, yasallaşma sürecinde bize destek olacak doğru kişiyi bulamazsak, bunun Türkiye’deki tüm operasyonumuzu yeniden gözden geçirmemize neden olacağını hesaba katmak zorundayız.”

Cuneyd Zapsu, Mehmet Şimşek ve Ali Babacan’la bir sonuca varamayan Uber, bu konuşmadan yaklaşık bir ay sonra, lobi faaliyetlerine devam etmek için ‘kutuplaştırıcı bir siyasi figür olmadığını’ düşündükleri ABD eski büyükelçisi Namık Tan ve ortağı, dönemin Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı Ekim Alptekin’le anlaştı. Tan ve Alptekin’in birlikte çalıştığı NT Danışmanlık firmasıyla aylık 35 bin dolardan üç aylık bir sözleşme imzalandı.

Uber yöneticileri, Ocak 2016’daki yazışmalarda, üç aylık süre sonunda ilerleme kaydedildiği, ama hedefe ulaşmak için daha uzun zamana ihtiyaç olduğunu belirterek aylık ödenecek miktarı ’20 bin dolar + bonuslar’ olarak belirleyip şirketle bir yıllık anlaşma önerdiler. Sızdırılan belgelerde bu sözleşmenin imzalanıp imzalanmadığı yer almadı.

 

 

İktidar medyasına sipariş ve Altaylı’nın yazıları

 

 

Uber, bu süreçte medya çalışmaları da yürütüyordu. İç yazışmalara göre bire bir görüşmeler sonrası Hürriyet ve Sabah’ın aralarında olduğu gazetelere şirket hakkında pozitif haberler yazdırıldı

Ocak 2016’daki yazışmalarda ‘hükümete yakın gazeteci‘ olarak tanımladıkları Fatih Altaylı’nın da iki köşe yazısı kaleme aldığı belirtildi.

 

 

Lobi faaliyetleri başarısız oldu

 

 

Gelinen noktadaysa şirketin Türkiye’deki lobi faaliyetleri başarısız oldu. Kendi lehine yasal düzenlemelerin önünü açamayan Uber’e 16 Ekim 2019 tarihinde İstanbul 10’uncu Asliye Ticaret Mahkemesi kararıyla erişim engeli getirildi.

Şirketin, turizm taşımacılığı yetki belgeli araçları taksi olarak çalıştırması yasalara aykırı bulundu. 2020’nin aralık sonunda ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13’üncü Hukuk Dairesi’nin kararına göre sadece sarı taksilerle çalışmak suretiyle Uber’e getirilen erişim engeli kaldırıldı.

Şirket, beş ay önceyse İstanbul’da sekiz yolcu kapasiteli siyah taksileriyle tekrar hizmete başladığını duyurdu.

Ancak tüm bu lobi faaliyetleri içinde Uber, 2014 ile 2019 arasında yasal statü kazanmadan Türkiye’de faaliyet göstererek büyümüş oldu.

İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’nın eski başkanı Yahya Uğur, DW Türkçe’ye şirketin mahkeme kararına kadar ‘yasa dışı faaliyette bulunmasa da yasalardaki boşluklardan faydalandığını, istinaf kararı sonrasıysa sadece taksilerle çalışma şartından dolayı yasalarla uyumlu hale geldiğini’ söyledi.

ICIJ’in araştırması da Uber yöneticilerinin zaman zaman yasaların dışında faaliyet gösterdiklerini bildiklerini ortaya koydu.

 

 

Uber yöneticilerinden itiraf

 

 

Uber, Türkiye dışında başka ülkelerde de yasal boşluklardan faydalanmaya çalıştı.

Sızan iç yazışmalara göre o dönem Uber’in kurumsal iletişim direktörü olan Nairi Hourdajian, Tayland ve Hindistan’daki hükümetlerin araç çağırma hizmetini kapatma çabaları devam ederken şirket yöneticilerinden birine şöyle diyordu:

“Sorunlarımız var, çünkü s*keyim sadece yasa dışıyız.”

Başka bir yazışmada ise Uber’in EMEA yöneticisi Mike Macgann, şirketin ülke direktörlerinden birine Uber’in yeni pazarlara giriş stratejisini şu sözlerle açıkladı: “Temelde Uber piyasaya çıkıyor ve ardından düzenleyici ve yasal bir b*k fırtınası var.”

 

 

Uber Belgeleri

 

 

Uber’in sızdırılan kayıtları, şirketin dünyanın farklı ülkelerindeki şehirlere girmek için savaşırken 2013 ve 2017 yılları arasında kullandığı taktikleri ortaya koydu.

‘The Uber Files’, Britanya’nın önde gelen yayın kuruluşlarından The Guardian’a sızdırıldı ve Washington D.C. merkezli kar amacı gütmeyen gazeteciler ağı olan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’yla (ICIJ) paylaşıldı.

Araştırma, 83 bin e-postayı içeren 124 binden fazla kayda dayanıyor. Bu kayıtlar arasında e-postaların yanı sıra Uber’in üst düzey yöneticileri arasındaki iMessage’lar ve WhatsApp yazışmaları, sunumlar, not defterleri, brifing notları ve faturalar yer alıyor. Dosyalar, Uber’in dünya çapında agresif bir şekilde genişlediği dönem olan 2013’ten 2017’ye kadar uzanıyor. The Guardian ve ICIJ tarafından yürütülen ve 44 medya partneri ile paylaşılan proje üzerinde 29 ülkeden 180’den fazla gazeteci dört ay boyunca çalıştı.

Uber’iin, ICIJ’e ve DW Türkçe’ye açıklamasında “Uber bugün farklı bir şirket” denerek geçmişteki davranışlarının mevcut değerleriyle uyuşmadığı kabul edildi: “Beş yıl önceki bu hatalar, çok sayıda hükümet soruşturmasına ve üst düzey birkaç yöneticinin iş akdinin feshine yol açtı.”

 

 

Uber’in Pazarlama ve Halkla İlişkiler Kıdemli Başkan Yardımcısı Jill Hazelbaker, bu yüzden Eylül 2017’de firmanın iş modelinin her yönünü dönüştürmekten sorumlu yeni bir CEO olan Dara Khosrowshahi’nin göreve getirildiğini söyledi.

Hazelbaker, mevcut Uber çalışanlarının yüzde 90’ının Dara Khosrowshahi CEO olduktan sonra işe başladığını aktardı.

Uber sözcüsü Jill Hazelbaker’sa şunları söyledi: “Tabii ki ilk yaklaşımımız daha hassas olabilirdi, çok sayıda hata ve yanlış adımlar içeriyordu. Büyüdükçe, hükümetlerle olan ilişkilerimizin hem yasalara uygun hem de şeffaf olmasını sağlamak için, lobi faaliyetlerimiz için ilave iç denetim mekanizmaları geliştirdik.”

Türkiye’deki lobi faaliyetleri için ne kadar bütçe ayırdığını açıklamayı reddeden şirket, şu anda Türkiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir’de sadece ticari taksi plakası olan taksilerle çalıştıklarını ve Türkiye yasalarına uygun hareket ettiklerini bildirdi.

DW Türkçe’nin ulaştığı Ali Babacan ve Mehmet Şimşek sorulara yanıt vermedi.