Türk Ulusu Recep Erdoğan’a meydan okuyor

Türk Ulusu Recep Erdoğan’a meydan okuyor
13 Mart 2014 15:45

Sosyoloji’nin yasaları vardır; bundan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi değildir ve olmayacaktır; her şey halkın istekleri doğrultusunda hızla gerçekleşecektir.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Yukarıda belirttiğim gibi bu bir Toplumbilim(Sosyoloji) yasasıdır.

 

Faşist ve zorba yönetimlerin sürdüğü,demokratik haklar ile halkın malvarlığının devasa hırsızlıklarla hükümet tarafından gasp edilen bir ülkede bunlara karşı çıkmak üzere sokağa milyonlar halinde çıkan topluluklar sonuç almamış bir daha asla evlerine geri dönmezler.

 

Bilakis artan bir istek ve topluluklarla hem eylemlerini hem de taleplerini çoğaltırlar.

 

Bu devasa demokratik eylemci toplulukların en büyük talebi ise mevcut baskı ve haksızlıkları sürdüren hükümetin istifa ederek ayrılıp çekilmesidir.

 

Faşist ve yolsuzlukların kaynağı AKP hükümeti ile onun başı Recep Erdoğan 12 senedir ülkemizi baskı, korku ve ülkeyi bölüp parçalama icraatları ile yönetmiştir.

 

AKP hükümeti ve onun başı Recep Erdoğan, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerini derinden sarsarak kafasına koyduğu Ortadoğu ülkelerinin gerici, baskıcı, dogmatik ve halkın malvarlığını hırsızlık yöntemi ile yiyici rejime adım adım ilerleme sağlamıştır.

 

Örneğin, Suudi Arabistan rejiminde olduğu gibi.

 

Bunu sağlamak için Atatürk’ün direktifi ile en önemli ana görevi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni koruma ve kollamakla yükümlü olan ‘’Türk Ordusu’’nu zayıflatmakla işe başlamıştır.

 

Bu bağlamda ‘’Türk Ordusu’’nun generallerinin ve üst rütbeli subaylarının çoğunu uydurma suçlarla kodese tıktırmak üzere kumpaslar kurdurmuştur.

 

Sadece bununla mı kalmış yaptıkları?

 

Ne gezer.

 

Ülkenin akıllı, bilgili, dirençli, lider özellikleri olan yurtsever aydınlarını, gazetecilerini, siyasetçilerini yurttaşları etkilememesi için yine uydurma suçlarla kodeslere tıktırarak menfur emellerine ulaşmak istemiştir.

 

Cumhuriyet’in en temel koşulu olan ve olmazsa olmazlarından laiklikle ilgili ne kadar demokratik uygulama varsa bir bir hepsini kaldırmıştır.

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kavramını unutturmak ve gönüllerden silmek için resmi evrak ve tabelalardan TC ibarelerini tilki kurnazlığı ile sildirmiştir.

 

Tek vücut halinde birlik içinde olan Türk ulusunu bölüp parçalamak için meydanlarda Kürt, Türk, Laz, Abaza, Çerkez, Gürcü, Boşnak, Arnavut…vs diye 36 etnik kökene ayırarak en çirkin bölücülüğü yapmıştır.

 

Daha sonra bu bölücülük üzerinden alçak ayrılıkçı kanlı PKK terör örgütü ile Hükümet olarak masaya oturmuş, ülkemizi bugün geldiğimiz nokta itibari ile parçalanmanın eşiğine getirmiştir.

 

Ki,30 Mart 2014 yerel seçiminden sonra Güneydoğu’muzda bir ‘’Özerk Kürdistan’’ federasyonu kurmak üzere anlaşmışlardır.

 

Şimdi, bunlar ‘’Küresel Güçler’’in taşeronu ve işbirlikçisi Recep Erdoğan’ın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk ulusuna karşı işlediği ağır cürümlerin özetin özeti derecesindeki başlıklardır sadece.

 

Cürümleri tek tek ele alındığı zaman total suç sayısının kaç bin tane olduğu,ne kadar dosya tutacağı ve sayfa adedinin kaç yüz bin milyon derecesinde olduğunu bilemiyoruz.

 

İleride ‘’Yüce Divan’’da yargılandığında savcıları, yargıçları ve avukatları çok uğraştıracağı kesin.

 

Şimdi gelelim yazımızın ana konusuna.

 

Türk ulusu, AKP iktidarının üzerinden geçen 12 sene içerisinde ufak tefek bazı karşı çıkışlar yapmış ama esas demokratik başkaldırıyı çok etkili bir şekilde yurtseverlerin tutsak edildiği Silivri tutsak kampının önünde 13 Aralık 2012’de yapmış ve tüm yurttaşları Recep Erdoğan faşizmi korkusuna karşı cesaret aşılamak üzere çok olumlu olarak etkilemiştir.

 

Bu demokratik eylem gerçekten Türk halkına yapılan bir cesaret aşısı idi.

 

Bu demokratik başkaldırıdan sonra ardı ardına daha büyük ve etkili demokratik başkaldırılar yapılarak, bugün Recep Erdoğan’ın çaresiz bir şekilde sıkışıp kaldığı,asla kurtulamayacağı demokratik mengene konumuna gelmiştir.

 

Kendisi ile birlikte suç ortakları da bu demokratik mengeneden kurtulamayacaktır.

 

Emin adımlarla ‘’Yüce Divan’’a doğru hızla gidilmektedir.

 

Daha sonra yine Aralık ayında yapılan Menemen, Hatay Öncü Kadın ve ODTÜ demokratik başkaldırıları ile 8 Nisan 2013 Silivri direnişi Türkiye kamuoyunu Recep Erdoğan faşizmi ve korku imparatorluğuna karşı çok daha cesur hale getirmiştir.

 

Ki, bu arada şunu unutmayalım ki mayası Atatürk ilkeleri ve gösterdiği hedeflerle yoğrulmuş ODTÜ’nün şanlı öğrencileri demokratik başkaldırıları ile Türk ulusunu Recep Erdoğan zulüm ve çağdışı uygulamalarına karşı hep ayakta tutmuş,cesaretle bilenmiş hale getirmiştir.

 

Bu arada Ankara’da Cumhuriyet Bayramları, 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramları ile Atatürk’ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasımlar’da yapılan demokratik direnişler ile tıpkı Silivri’de olduğu gibi despot Recep Erdoğan’ın kurdurduğu barikatların birer kale veya mevzi gibi yıkılıp paramparça edilmesi Türk ulusunu 1 Haziran 2013’te başlayan devasa çapta demokratik bir başkaldırı olan ‘’GEZİ’’ direnişine getirmiştir.

 

İşte Türk ulusunun,Recep Erdoğan’ın işlediği cürümlerden Cumhuriyet’i korumak,vatanı Güneydoğu’da bölünmekten kurtarmak,ağır faşizm uygulamalarından kurtulmak,küresel çaptaki soygun ve hırsızlıklardan mal varlığını kurtarmak üzere 1 Haziran’da topyekun ayağa kalkmıştı.

 

Bu demokratik başkaldırı yurtseverlerce uzun bir süre devam etmişti, herkesin anımsayacağı gibi.

 

Daha sonra Recep Erdoğan faşizmi ve zulmü ile bu onurlu demokratik direniş biber gazları ile tomalarla nice yurtseverlerin ağır yaralanmaları ve katledilmeleri sonucu durdurulmuştu.

 

Daha doğrusu dünyanın en bilmez başbakanı olan Recep Erdoğan bu onurlu demokratik direniş ruhunu durdurduğunu sanıyor.

 

Dün, bu ‘’GEZİ’’ demokratik direnişinde evine ekmek almaya giderken yaralanan bir evladımızı toprağa verdik.

 

Cenazede milyonlar buluştu ve çok dinamik halde dimdik ayakta idi.

 

Ve şunu anladık.

 

Ki, başta da belirttiğim gibi Toplumbilimin de tespiti bu yöndedir; haksızlıklara ve zulüm yönetimlerine karşı demokratik bir başkaldırıya geçen kitle sonuç almamış evlerine çekilmeyecektir.

 

Bakın şimdi de polis biber gazı,toma silahları yanında plastik mermi de kullanmaya başladı ki bu da asla bir sonuç vermeyecektir.

 

Çünkü, kitleler geçen süreç içerisine edindikleri deneyimlerle cesaret sahibi olmuşlardır.

 

Birbirlerine en kuvvetli bağlarla bağlanmışlardır.

 

Faşist baskılar onları hiçbir zaman yıldırmayacaklardır.

 

Bakın daha açık bir bilimsel bir şey söyleyeyim.

 

Böyle,zulme karşı bilenmiş kitlelere gerçek mermilerin olduğu silahlarla ateş etseniz bile onları dağıtamazsınız.

 

Onlar demokratik kurbanlarını muhakkak almak istiyorlar.

 

Nedir bu demokratik kurban?

 

Recep Erdoğan’ın Hükümet’ten çekilmek üzere derhal istifa etmesidir.

 

Başka çıkar yol asla yoktur.

 

Bugüne kadar tüm dünyada uygulanan demokratik başkaldırılar hep böyle sonuçlanmıştır.

 

Niçin ders almıyorsunuz?

 

En son örneğinin, daha birkaç gün önce biten Ukrayna demokratik direnişini anımsamıyor musunuz?

 

Yazık etmeyin kendinize.

 

Demokratik başkaldırı bilincine ulaşmış kitlelere karşı direniş olmaz.

 

Aksi halde sonuç, yöneticiler için demokratik hukuk ve yargı bakımından çok acı olur.

 

Benden uyarması.

 

Kendini ayağa kalkmış demokratik direniş kitleleri ile kendisinin ve güruhunun ,işlediği her türlü cürümün acı sonuçlarından kurtarmak için İçişler Bakanı olarak atadığı kişi, değil onu ve yandaşlarını kurtarmak geri dönüşü olmayan daha ağır felaketlere götüreceği kesindir.

 

Bunu nereden anlıyoruz?

 

Hukuk dışı uygulamalarından ve telefon tapelerinden çıkan konuşmalarından net bir şekilde anlıyoruz.

 

Bir de bilgisinin çok kısıtlı olmasında anlıyoruz.

 

Demokratik direniş kitlelerine plastik mermi kullanılması emrini kim veriyor dersiniz?

 

Plastik mermi gerçek bir silahtır; hem sakat bırakacak şekilde ağır yaralar hem de ölüme kadar götürür.

 

Sosyolojik bilgiye dayalı olarak uyarıyorum.

 

Zulme karşı demokratik başkaldırıya geçmiş kitleleri, cürümlerle dolu icraatları olan bir hükümet istifa etmemiş kimse evlerine sokamaz.

 

Bu bağlamda yazımında başlığını oluşturduğu gibi Türk ulusu Recep Erdoğan’a meydan okuyor.

 

Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak.

 

Hem de en kısa sürede.

 

[email protected]

 

İbrahim ÖZDOĞAN twitter

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!