Türk tarihinde ikinci Fetret Dönemini Erdoğan yaşatıyor
4 Mart 2014 15:30

Herkesin bildiği gibi Anadolu’da Türk tarihinin ilk fetret dönemi Osmanlı Devleti padişahı Yıldırım Bayezıd’ın Timur İmparatorluğu hükümdarı Timur’a Ankara Savaşı’nda yenilmesinden sonra bir fetret dönemi başlamıştır ki,anlamı iki olay arasında geçen kargaşa süresi demektir.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Milli tarihimiz bakımından bu fetret dönemini kısaca anımsamakta yarar var.

Timur,Yıldırım Bayezıd’ı Ankara Ovası’nda yenince onu tutsak etti ve savaştığı, gittiği her yere götürerek teşhir etti.

Çok gururlu ve gerçekten bir kahraman olan Yıldırım Bayezıd ki,Yıldırım adı bu nedenle verilmiştir; bu tutsaklığa daha fazla dayanamamış belli bir süre sonra parmağında taşıdığı yüzüğün kaşı içindeki çok etkili zehiri içerek intihar etmiştir.

Tabii ki,Yıldırım Bayezıd’ın beş oğlundan dördü arasındaki taht kavgaları babaları Timur’a tutsak düşer düşmez başlamıştır.

Aslında Timur,Yıldırım Bayezıd’ı, oğulları arasında taht kavgası başlasın ve Osmanlı Devlet’i paramparça olsun diye elinde tutsak tutuyordu.

Yıldırım Bayezıd’ın ölümünden sonra da oğulları arasındaki savaş şeklinde süren kanlı hesaplaşmalar devam etmiştir.

Ta ki, oğullarından gerçekten akıllı olan ve istikrarlı bir yol izleyen Çelebi Mehmet’in diğer kardeşlerini yenip bertaraf ettikten sonra bu kargaşa dönemi bitmiştir.

1402-1413 tarihleri arasında yaşanan ve Türk milletinin ölüm-kalım kavgasının sembolü olan bu dönem tıpkı AKP hükümeti ve onun başı olan Recep’in bugüne kadar geçen süre olan 11 yıl sürmüş, sora milletçe kurtuluşa erişilmiştir.

Kısaca bu fetret döneminde kanunlar, nizamlar, devlet kuralları ortadan kalkmış ve eşkıya ülkeye hükümdar olmuştur.

Kimin gücü kime yetmişse ya canını almış ya malını ya da her ikisini birden.

Ordu ve tüm devlet kurumları tamamen ortadan kalkmış,baskınlar ve o tarihlerde şakilik denen terör ortalıkta kol gezmeye başlamıştı.

Yani ”Baskın basanındır” kuralı geçerliydi.

Milletin bireyleri arasındaki birlik tamamen bozulmuştu.

Rüşvet, yolsuzluk, talan tamamen sıradan olaylardandı.

Her güçlü kendi kanunlarını oluşturuyordu.

Tıpkı bugünkü gibi.

Evet, bu talihsiz tarihsel olayı analiz edince Recep Erdoğan döneminin de bir fetret devri olduğunu görmemek için izansız olmak gerekir.

Şimdi bugüne bakalım ve fetret dönemini çok açık olarak görelim.

Recep ve güruhu iktidara gelir gelmez Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ta atomize basamaklarına kadar inerek dokularını bozmadılar mı?

Milli bayramlarımızı yasaklamaya ve yasal olarak asılan T.C. levhalarını kurumların binalarından indirmeye, resmi evraklardan kaldırmaya başlamadılar mı?

Daha önceki hükümetlerin kararlı mücadelesi ile durmuş olan PKK terörünü tekrar kışkırtmalarla hortlatarak ülkenin kaosa girmesine, binlerce vatan evladının şehit olasına ve bugün itibari ile ülkemizin karpuz gibi bölünme noktasına gelmesini sağlamadılar mı?

Bir devletin yapmaması gereken en şerefsiz işlerden biri olan terörün elebaşları ile görüşmeler yaparak onlara cesaret sağlayan ve kendilerine devlet kurma özgüveni veren, Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına alıp ezecek kadar Türk düşmanlığı yapan tarihimizin ikinci fetret dönemini oluşturan BOP’un uzatmalı Eşbaşkanı Recep Erdoğan değil mi?

Tıpkı Osmanlı’nın fetret döneminde eşkıyanın yaptığı, milletin ve devletin malını talan edip istif ettiği gibi bugüne kendi bakanları ve onların oğulları yapmadı mı?

Bürokratlarının birer eşkıya gibi millet malını yiyen odalar dolusu paralar şeklinde görüntüleri yayınlanmadı mı?

Kendinin ve çocuklarının istif ettikleri devasa boyuttaki paralar ve mallar meydana çıkmadı mı?

Yargı,çocuklarını sorguya çağırdığı halde göndermediği gibi hakim ve savcıları da sürgün etmedi mi, bunların haklarında dava açmadı mı?

Görevlerini yapan polis şeflerini sürgüne göndermedi mi?

Peki,Cumhuriyet dönemimizin fetret devrini başlatan ve son hızla buna devam eden Recep Erdoğan kendi çıkarları için her gün yeni yasalar çıkarmıyor mu?

Kendini ve etraflarında bulunan adamlarının işledikleri cürümler nedeni ile ceza almaktan ve kodese girmekten korunmak için sözde yasalar çıkarmıyor mu?

Rüşvet, adam kayırma, taraftarlarını işin ehli olsun veya olmasın devlet kurumlarının köşebaşlarına getirerek talan işlerini son hızla devam ettirmiyorlar mı?

Ülke topraklarının en iyi arsa ve arazilerini eşkıya tarzı olan kaptıkaçtı ile üstlerine geçirmiyorlar mı?

Cumhuriyet hükümetlerinin biriktirdiği tüm mal varlıklarını aralarında anlaştıkları okus pokus ile ölmüş eşek fiyatına yabancılara, eşe dosta dağıtmadılar mı?

Subay ve generalleri kodese tıktırarak Türk ordusunu perişan ettirmedi mi bu herif?

Aydınlarımızı, yurtseverlerimizi, siyasetçilerimizi, gazetecilerimizi kodese tıktırarak Cumhuriyet’in fetret dönemini daha da içinden çıkılmaz hale getirmedi mi?

Bu herif tıpkı Osmanlı’daki fetret dönemi gibi demokratik eşkıyalık ile şu anda istediğini yapmıyor mu?

Georges Clemen Ceau ‘’Demokrasi bitlere arslan yemek iktidarı verir’’ der ki,bu özellikle halkının çoğunluğu cahil seçmenlerden oluşan topluluklarda geçerlidir.

İşte böyle bir ortamda Cumhuriyet’in fetret döneminin başlatıcısı ve sürdürücüsü arslanları sürekli yemeye devam etmiyor mu?

Türk tarihinin kendi içinden çıkmış en büyük devlet yıkıcısı bu herif değil mi?

Binlerce, on binlerce işlediği cürümler yok mu bu kişinin?

11 senedir Recep Erdoğan sayesinde Cumhuriyet’in fetret dönemini yaşamıyor muyuz?

Osmanlı’daki fetret dönemi de 11 sene sürmüştü ve bir Çelebi Mehmet çıktı, Türk’ün makus talihini yendi.

Bu bir tevafuktur.

Şimdi de bir Çelebi Mehmet’e ihtiyacımız var; Cumhuriyet tarihimizin bu fetret döneminden kurtulmak için.

Recep Erdoğan’ı siyaset tarihinin dehlizine sokmak için.

Tam zamanı.

30 Mart 2014 Pazar günü tam bir fırsat.

Bu seçim millet olarak istiklalimizin çok büyük bir belirleyicisi olacaktır.

Halkımız oyları ile bassın Türk tokadını bunun ensesine,çıkarsın Çelebi Mehmet’ini.