Sınıra atanan  komutan

Sınıra atanan komutan
6 Ağustos 2012 07:33

Hafta sonu Hakkari’den 8 şehit geldi.

Başbakan Erdoğan bunun üzerine, “Türkiye Cumhuriyeti ve aziz millet sadece terör örgütüne değil, terör örgütünün iplerini elinde tutan düşman ülke ve çevrelere de haddini, hududunu bildirecek güçtedir” dedi.

H&H SAFİLE USUL
 
Onun bunu söylerken kendisini ne kadar zorlayıcı bir durumun içinde olduğunu tespit etmek lazım öncelikle.
 
Çünkü savaş zordur.
 
Çok zordur.
 
Bir hükümete siyasi iktidarı kaybettirebileceği gibi, her ülkeyi çok azami sarsar.
 
Bir savaş  şu bakımdan da zordur.
 
Sonuç almak için çok fazla insan ve substans kaybetmek zorunda bırakır.
 
Sonuç alsanız bile çok sarsıcıdır savaş.
 
Savaşı kazanmak bile yetmez bazen de.
 
Bu her ülke için böyledir.
 
O nedenle de 20. yüzyıl dahisi Atatürk’ün, daha o zamanlarda “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek savaşı elimine etmeye  yönelik politikası, sonra da savaştan kaçınma konusunda yürüttükleri aktif koruyucu politikalarla Avrupa ülkeleri bu konuda akıllı ve akılcı davranarak savaştan kaçınma aklına sahip olmuşlardır.
 
Şimdi.
 
Erdoğan pazar günü düşman ülke tabiriyle Suriye’yi hadef aldı.
 
Bu tür tabirlerin fiili sonucu o ülkeyi silah ve fizik gücüyle ezmektir.
 
Ben Erdoğan’ın bunu şu anda gerçekten somut olarak tasavvur ettiğini düşünmüyorum.
 
Zira iktidarını ve siyasi kontrolünü kaybetmekl istemez.
 
Ayrıca da bir savaş durumunda ipler TSK’nın eline geçer.
 
Erdoğan bunu da istemez.
 
Ama öte yandan PKK onu çok zorluyor ve Suriye ile kötü ilişkilerin PKK’yı çok rahatlattığını görüyor.
 
Bir çaresizlik hali içinde.
 
Ve, şundan emin olabiliriz ki…
 
Erdoğan, “Türkiye Cumhuriyeti ve aziz millet, sadece terör örgütüne değil; terör örgütünün iplerini elinde tuttuğu canilere de, terör örgütünün iplerini elinde tutan düşman ülke ve çevrelere de haddini, hududunu bildirecek güçtedir.” derken hafta sonunda Suriye sınırından sorumlu olarak atanan yeni komutanı da düşünüyor.
 
Şöyle ki…
 
Suriye sınırından (da) sorumlu olacak olan komutan Galip Mendi bu görevine herhangi bir savaş halinde bu savaşı en
iyi yürütebilecek asker olarak seçildi muhakkak ki…
 
Halen tutuklu olarak hapiste yatan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un kurmaylarından Galip Mendi’den Hükümetin kuvvetli beklentileri var.
 
PKK ve Suriye’ye karşı sonuç alması isteniyor ondan.
 
O da böylesine berbat bir siyasal dış politika yönetimi  altında bir askerin yapabileceği şeyleri yapmaya çalışacaktır ve eminim iyi bir komutandır.
 
Ama Erdoğan Hükümeti eğer çok dikkatli gitmezse, ani ve beklenmedik olaylar, Hükümet bunu istiyor olmasa bile, Hükümetin de arzusu ve kontrolü dışında olarak, Türkiye’yi sıcak belaların içine sokabilir.
 
Böyle bir dış politikayı nasıl düzelteceklerini onlara söylese de aklı başında insanlar, bildikleri yolda gidiyorlar ama bence en azından kendilerini düşünüp aklı başında hareket etmelerinde fayda var.
 
Bakın.
 
Hükümet adına açıklama yapan Hüseyin Çelik Davutoğlu’na yönelik eleştirilere ilişkin olarak, “Onun yaptıklarının ardında AK Parti var, o tek başına değil ama her sondaj sonuç vermez, her sondajdan petrol çıkmaz, yeni sondajlar yapılır” dedi önceki gün.
 
Bu Çelik’in dış politika konusunda Hükümet adına yapmış olduğu net bir itiraftır.
 
“Denedik, olmadı”
 
Yani, bu adamlar Türkiye’yi deneme tahtası olarak kullanıyorlar.
 
Dış politikayı petrol aramaya benzetiyorlar.
 
Ama dış politika petrol aramaya benzemez.
 
Birinde petrol bulamazsınız sadece ama ötekinde belanızı bulursunuz.
 
Akılı ve kurumlaşmış ülkelerde, işte bu nedenle, hükümetler hassas konularda tek başına dış politika oluşturmaz, bunu kolektif bir biçimde üretirler.
 
Devletlerinin kurumlarının kolektif hafıza ve tecrübelerini ve de muhalif siyasi partileri es geçmez ve beraber hareket ederler.
 
Bu arada, bir de şuna dikkat çekmek isterim.
 
Basında Genelkurmay tasfiyeye razı oldu gibi yorumlar okudum. (40 tutuklu askerin emekli edilmesi kastediliyor)
 
Oysa kanımca Genelkurmay’ın sözü edilen tasfiyeye razı olmasının bir sebebi de, Hükümetin içinde bulunduğu dış politika koşulları nedeniyle TSK’ya çok bağımlı olduğunu ve önümüzdeki dönemde bu bağımlılığın daha da artacağını düşünmesi.
 
Benim değerlendirmem bu yönde.


Yazarın Son Yazıları:
Özgür Özel’i yakından tartmak istiyor
Almanya Cumhurbaşkanı ve İmamoğlu
CHP’ye sığınma arzusu