Emniyet Genel Müdürlüğü eski Özel Harekat Daire Başkanı Behçet Oktay’ın ölümünün 4. yılına girildi.
Oktay’ın ölümüne ilişkin davada ise herhangi bir ilerleme sağlanamamış durumda. Oktay’ın kız kardeşi Şule Oktay Aydınlık gazetesine konuştu.

Oktay, cinayet, dava ve Behçet Oktay’ın çok tartışılan kasası ile ilgili açıklamalarda bulundu.

İşte Şule Oktay’ın açıklamaları:

Basın yoluyla yıpratma

Ağabeyim öldürülmeden önce 2009 yılının Ocak ayının başından itibaren basın yoluyla bir yıpratma kampanyası başlatıldı. Bu bir sinyaldi aslında. Ağabeyimle ilgili haberlere İçişleri Bakanlığı sadece sessiz kalmakla yetindi. Ağabeyim ile ilgili iddia edilen şeyler kesinlikle doğru değildir. Ağabeyimin bu asılsız haberlerin tekzip edilmesine ilişkin talepleri kabul görmemiştir.

O günler aslında ağabeyimin üzerinde oynanan oyunun bir alt yapısıydı. Ağabeyimle yapılan bir pazarlık süreciydi. Ağabeyim üzerinde bir oyun oynanıyordu, bunu anlamak çok zor değildi. Ama bunun bir cinayetle sonuçlanacağını tahmin edememiştik.

Cinayetten sonrası

Ağabeyimin itibarıyla oynanmıştır. İadei itibar mücadelemiz devam edecektir. Bu cinayetin işlenmesinde kapatılmasında yer alanlar maddi, manevi ve siyasi olarak ödüllendirilmişlerdir. Cinayetle ilgili olarak soruşturma başlatan savcı Hüseyin Yalçın emekli ettirilmiştir. Bu savcıyla ilgili olarak HSYK’ya yaptığımız suç duyurunun üzerinden 2 yıl 10 ay geçmiş olmasına rağmen henüz bir işlem yapılmamıştır.

O tarihte görev yapan Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz başta olmak üzere görev yapan emniyet görevlilerine yaptığımız suç duyurusu ise savcı Mustafa Düzgün tarafından 13 günde hiçbir inceleme yapılmadan takipsizlik kararı verilmiştir. Bu kararlar ve yapılan müdahaleler Behçet Oktay cinayetinin gerekçesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu cinayetin azmettiricileri ve failleri hesap verene kadar mücadelemiz devam edecektir.

Bugün cinayetin üzerinden tam 4 yıl geçmiştir. Bunca engellemeye rağmen intihar diye kapatılan dosyayı cinayete çevirip dosyayı yeniden açtırdık. Çok şükür ki Türk adaletinde sayıları çok azda olsa görevini yapan hukukçular vardı ki bugünlere geldik.

Kasanın açılması

Ağabeyimde devletçe tahsisi edilmiş anahtarı kendisinde olan bir çelik kasa mevcuttu. Ağabeyim bu kasada özel ve gizli evraklarını saklamaktaydı. Bu kasada çok önemli belgeler mevcuttu. Ağabeyim öldürülmesinden sonra bedeni dahi soğumadan üst düzey bir emniyet görevlisinin talimatıyla kasanın açılması talimatı verilmiş.

Talimatı veren de açanlar da emniyet görevlisi. Üzerinden kuşun dahi uçmasına izin verilmeyen Özel Harekat Dairesi Başkanlığında başkanın odasına girip de kasasını açma cesaretini kim gösterebilir? Tabi o kasada aranan bir şeyler vardı. O kasa hukuksuz bir şekilde karga tulumba açılmıştır. Defalarca bu kasa ile ilgili olarak savcılığa, ağır ceza mahkemesine başvuruda bulunduk. Ağabeyim yerine vekaleten atanan Cemil Yurtsever ise kasa ile ilgili olarak mahkeme heyetine asılsız ve gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmuştur. Bu konu mutlak suretle açıklığa kavuşturulacaktır.

Öldürülme nedeni

Ağabeyimin davasında bugün geldiğimiz noktada kasten adam öldürmek suçundan müebbet hapisle yargılanan Halil Kesici, isterse davaya gelmekte isterse gelmemektedir. Avukatımın defalarca tutuklama talebi mahkeme heyetince reddedilmektedir. Sanık sorulan sorulara isterse cevap vermekte isterse de geçiştirmektedir. Ağabeyim ile ilgili itiraflar görmezden gelinmektedir. Bu tür itiraflar komplo olarak değerlendirilip üstü örtülmektedir. Ağabeyimin öldürülme nedeni bugünkü Türkiye gündemiyle doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla davamıza müdahale işlemleri her aşamada devam edecektir. Ama bunlar bizi yıldırmaz. Biz kimin neler yapabileceğini biliyoruz.