Kürdiye Cumhuriyeti

Kürdiye Cumhuriyeti
1 Şubat 2013 08:37

Devlet’in adı ”Türkiye Cumhuriyeti”, Anayasa’ya göre.


İbrahim ÖZDOĞAN  H&H YORUM

Ama fiilen ”Kürdiye Cumhuriyeti’‘ işlevine sahip.
 
Yok hemen itiraz etmeyin;ispat edeceğim.
 
İnsan topluluklarının en küçük birimi olan bir ailede ,aile bireylerinden kimin sözü geçerse,o ailenin reisi, kralı o kimsedir; yasalar kimi aile reisi ilan ederse etsin.
 
Ya o aile bireyinin talimatları uygulanır, ya kaos çıkar cinayetle sonuçlanır, ya da eşler boşanırlar.
 
Diğer küçük gruplar da aynen böyledir.
 
Artık ”Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Türk’üm demek suç ve ayıplanır oldu.
 
Hatta Türk’üm diyenler yuhalanıyor.


 
Tıpkı, CHP İzmir milletvekili Birgül Ayman Güler’in, salı günü yapılan grup toplantısında önceden sıraların çoğunu dolduran ırkçı Kürtrçü BDP’liler, yani PKK’lılar tarafından yuhalandığı gibi.
 
Güler’i yuhalatan zihniyeti bende en derin nefretimle yuhalıyorum.
 
Ey Ulu Önder Atatürk!Kaldır başını da, CHP’nin ne hallere düştüğünü gör.
 
Ey Gazi Mustafa Kemal Atatürk! Yine kaldır başını da, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü ile kurduğun Cumhuriyet’te; Türk’ün,işbirlikçi ve taşeron yöneticiler vasıtasıyla nasıl yetim kaldığını gör.
 
Yine ‘‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nde, Kürt’üm demek, ırkçı Kürtçülüğü savunmak, güya varmış gibi uyduruk tanım ”Kürt sorunu”ndan bahsetmek, yine güya yokmuş gibi Kürt haklarından bahsetmek en büyük demokratlık ve en büyük aydın olma sıfatı haline geldi.
 
Her gün televizyonlar da, bir yığın Türk düşmanı,emperyalistlerin, ”Küresel Çete’‘nin yeşil dolarlarıyla çalışan, şereften yoksun bir kısım zavallılar, bir kısım etki ajanları durmadan dinlenmeden şeytanca sözleriyle tahrik ederek, Kürtlerin haklarından bahsedip, bin senedir birlikte yaşayan iki halkı birbirlerine düşman ediyorlar.
 
Her gün bir yığın sözüm ona adına gazeteci yazar dedikleri, aslında emperyalistlerin yeşil dolara bağladıkları, şeref ve namustan yoksun Türk düşmanı, kiralık kalemli alçaklar, ülke de çok rahat bir şekilde tüm demokratik haklara sahip olarak yaşayan Kürtleri, Türk’üm diyenlerin üzerine saldırtmak istiyorlar.
 
Tüm bunlar neyi gösteriyor?
 
Ülke nüfusunun yüzde doksanını oluştursa da, Türk’üm diyenlerin bu ülke de hiç bir etkinliğinin kalmadığını, sadece Kürtler’in haklarından bahsedilebileceğini gösteriyor.
 
Türk’üm diyecek olanların kaçacak delik aramaları gerektiğini, aksi halde en ağır bir şekilde yuhalanıp, toplumsal baskıya, devletin baskısına tabi tutulabileceğini gösteriyor.
 
Şimdilik böyle oluyor.
 
Daha sonra, çok yakın bir zaman da çıkarmayı düşündükleri ”Bölücü anayasa”dan Türk vatandaşlığı tanımını çıkarıp,anayasal vatandaşlık tanımını koyduktan sonra, buna uygun olarak çıkarılacak ceza yasası ile Türk’üm diyenlerin ”Kodes’‘e tıkılmayacağından hiç kimse emin olamaz.
 
Bu yazdıklarım birer gerçektir, ey aklı başında olanlar.
 
Bu ülkede akla, mantığa ve hukuka sığmayan ne gariplikler oldu.
 
Bu ülke de, vatanı bölücü ırkçı Kürtçü PKK’lılara karşı savunan şerefli Türk subay ve generalleri hapislere tıkıldı, hatta Kaşif Kozinoğlu gibi esaret yurdunda şehit olanlar oldu.
 
Ama kendilerine karşı savaştıkları ırkçı Kürtçü katil PKK’lılar, Türk subayları aleyhinde gizli veya aleni tanık yapılarak mahkemelerde dinlendi.
 

Eğer dün ve bugün bunlar olduysa yarın daha beterleri olacaktır, bundan hiç şüpheniz olmasın
 
İnsanlara ve topluluklara her olumsuz şeyi yedire yedire giydirirler.
 
Yani karıncayı incitmeme meselesi.
 
Şimdi soruyorum bu koşullarda,Türklüğün ve Türk olmanın ayıplandığı,yuhalandığı,yarın öbür gün de yapılacak yasal değişiklikle ”Mahpus damı”na tıkılacağı; Kürt olmanın,Kürt haklarından bahsetmenin aydın olmak ve denokratlık sayıldığı; bölücü hain Kürtçü teröristlere karşı savaşanların terör suçu ile esarethanelere konulduğu (Türkiye Cumhuriyeti’nin 26.Genel Kurmay Başkanı’da terör suçundan esarethanede), savaştıkları bölücülerin ise bu kahramanların aleyhinde tanık olarak dinlendiği bu ülkenin adı kağıt üzerinde ‘‘Türkiye Cumhuriyeti” ama uygulamaya bakarsak karşımıza koskoca bir ”Kürdiye Cumhuriyeti” çıkıyor.
 
Türkiye adı altında Türk mahpus damında, terörist bölücü ırkçı Kürtçü yurtsever kahraman Türk’ün aleyhinde tanık olarak dinleniyor.
 
Böyle bir durum ”Nemrut Mustafa Divanı”nda bile görülmemiştir.
 
Ey Türk! Öz yurdunda garip, öz vatanında paryasın.
 
Adına ”Kürt sorunu” dedikleri ama aslında ”Bölücülük sorunu” olarak adlandırılması gereken kangren olmuş ülke yarası, 40 bin insanın katili, bölücübaşının gösterdiği yol haritasına göre çözmeye çalışılıyor.
 
Şimdi tekrar soruyorum bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti mi yoksa Kürdiye Cumhuriyeti mi?
 
Bu ülkede demokratik haklar için gösteri yapan gruplar ve öğrencilere dayak atılıp, biber gazı sıkılırken ki bu yüzden ölenler olmuştur, bir şehri, bir bölgeyi savaş alanına döndüren PKK sevdalısı terörist gruplara hiçbir şey yapılmadığına göre bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti mi yoksa Kürdiye Cumhuriyeti mi?


 
Güney Doğu Anadolu’da halkın tamamına yakını kaçak elektrik kullanırken,bunlara karşı hiçbir yasal takibat yapılmazken; üstelikte kullandıkları elektrik parasını diğer bölgelerdeki yurttaşlardan tahsil edilirken, bu devletin adına Türkiye Cumhuriyeti mi yoksa Kürdiye Cumhuriyeti mi demeli?
 
Bu ülkenin uygulamada Kürdiye Cumhuriyeti gibi yönetilmesinin tek müsebbibi,ABD işbirlikçisi ve BOP eş başkanı Tayyip Erdoğan’dır.
 
2005 Ağustos’unda Diyarbakır meydanında bir konuşma yapıp elini kalbinin üzerine koyarak(daha dün gibi gözümün önünde) candan ve yürekten ”Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olarak Kürt sorununu tanıyorum” dedikten sonra bu ülkede terör üzerine benzin dökülmüş  gibi azdı ve tekrar binlerce vatan evladının yaşamına mal oldu.
 
İşte bundan sonra ödün verdikçe verdi.
 
BOP eş başkanı ödün verdikçe terör azdı.
 
Terör azdıkça kalemlerini yeşil dolarlar karşılığı kiralayan aşağılıklar Türklüğe ve Türklere hakaret etmeye başladı.
 
Sonunda öyle bir duruma geldi ki, Türk olmak, Türklükten bahsetmek, Türk vatandaşlığı kavramını işlemek faşistlik ve ırkçılık olarak algılatıldı.
 
Kürt’ten, Kürtlük’ten ve anayasal vatandaşlıktan bahsetmek ise ileri demokratlık ve aydın olmak kavramlarıyla vasıflandırıldı.
 
Sonunda ne oldu?
 
Yurtsever Atatürkçü’lerin, Cumhuriyetçi ulusalcı(milliyetçi) aydınların, bölücü terör örgütüne karşı kahramanca savaşmış şerefli Türk subay ve generallerinin, tertipler yapılarak, uydurma suçlarla ”kodes”e tıkılması ve ”Habur rezaleti” ile uyduruk mahkemelerde teröristlerin serbest bırakılmasıyla ve daha birçok rezaletle Türklük aşağılanmış,bölücü Kürtlük göklere çıkarılarak uygulamada Kürdiye Cumhuriyeti inşa edilmiştir.
 
Tıpkı Kuzey Irak’ta fiilen bir ”Kürt Devlet’‘nin kurulması gibi.
 
Artık, Türkiye Cumhuriyeti’nde Türklüğün borusu ötmüyor.
 
Başta süper seri katil Öcalan olmak üzere bölücü Kürtçülüğün borusu ötüyor.
 
Azılı ırkçı Kürtçüler, eski tüfek dönek solcular, liboş yumuşakçalar, din tüccarı satılıklar vs hep Kürt haklarından bahsederek bu ülkeyi fiili olarak Kürdiye Cumhuriyeti yaptılar, kağıt üzerindeki adı Türkiye Cumhuriyeti olsa da.


 
Şimdi dikkat ederseniz BOP eş başkanı gittiği her yerde ırkçılıktan bahsederek Türk’üm diyenlere saldırıp cahil halk yığınlarını yeni bir zihinsel haritaya hazırlıyor.
 
Bu zihinsel haritanın iskeleti toplumsal olarak beyinlerden ve kalplerden Türk olma duygusunu silme operasyonudur.
 
Bunun temel nedeni de fiili olarak ülkeyi Kürdiye Cumhuriyeti haline getirdikten sonra şimdi bunu toplumsal bir itiraza maruz kalmadan yazılı hale getirmek,yani bölücü anayasaya yazdırmak.
 
Türk’üm diyen aydınlar itibarsızlaştırılıyor,toplumun gözünde küçük düşürülmek isteniyor.
 
Dostu ve işbirlikçisi ABD’nin, BOP eş başkanına yeni tavsiyesi budur.
 
Zaten sürekli oradan danışmanlık hizmeti alıyor; benim terör sorunu dediğim Kürt sorunu ile ilgili olarak.
 
Zaten ABD’li 35 kişilik süper ”psikolojik hareket” uzmanı yeni durumlara göre yaptıkları çalışmaların sonuçlarını Ankara Kızılay’daki ofislerinde değerlendirip;almaları gereken yeni pozisyonları AKP Hükümet’ine hemen aktarıyorlar.
 
Şu anda yapılanlar ırkçılık perdesi altında her gün başta BOP eş başkanı olmak üzere,kendisine medyada, iş dünyasında, sanatçı dünyasında ve yazar-çizer takımındaki güruhu Türklüğe, Türk olmaya, Türk vatandaşlığı kavramlarına çok çirkin şekilde ve bilinçli olarak saldırmaktadırlar.
 
Zaten iki gün önce eski ABD Ankara büyükelçisi ve eski bakan yardımcısı Abramowitz, BOP eş başkanını çok korkutucu bir şekilde uyararak, ”2013 yılında Kürt sorununun çözümü hem Türkiye için hem ABD için hem de Tayyip Erdoğan’ın geleceği için çok önemlidir” diyerek çok açık bir tarzda tehdit savurmuştur.
 
Abramowitz’in bu beyanından sonra BOP eş başkanı canını dişine takacaktır; bundan hiç şüpheniz olmasın yurtseverlerimiz, ulusalcılarımız.
 
Türklüğü, Atatürk Türkiyesi’ni ve milliyetçiliğini savunan tüm aydınlara, siyasetçilere, medya dünyasına, iş dünyasına, sanatçı dünyasına, yazar çizerlere sesleniyorum; bunların bu bilinçli saldırılarına karşı hem aksiyoner hem de reaksiyoner olarak Türklük kavramını yılmadan usanmadan işlemenizi anımsatıyorum.
 
Unutmayınız ki, biz onlardan hesap edilemeyecek ölçüde her bakımdan çok daha güçlüyüz.
 
Onların hayalleri bile bizim gücümüze ulaşamaz.
 
Yeter ki cesaret sahibi olalım.
 
Korku denilen bir somut kavram yoktur; o sadece sanrıdan ibarettir.
 
Ama şu anda geldiğimiz nokta itibariyle, başta terörü, kırk bin insanımızın katili Öcalan’ın gösterdiği yol haritası ile çözme arayışları ki bu durum Yüce Türk Milleti’ne ağır hakarettir, ‘’Yüce Divan’’lık suçtur ve Kürtçü bölücülüğe BOP eş başkanı tarafından verilen diğer ödünlere baktığımız zaman, kağıt üzerinde her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti yazsa da uygulama da sanki Kürdiye Cumhuriyeti’yiz.
 
İster sağ da ister sol da olsun, tüm yurtsever ulusalcıları, aydınları, Atatürkçüleri dönen dolapları takip etmeye ve uyanık olmaya davet ediyorum.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!