Hükümetin yönetimi yola savrulan plastikler gibi

Hükümetin yönetimi yola savrulan plastikler gibi
26 Temmuz 2013 20:04

Az önce Edremit havaalanından geldim.

Safile USUL H&H YORUM

Zeytin ağaçlarının eşliğinde yol alırken radyoda bir kanalı dinledim.

Ve, kafamda bugün iyice somutlaştı…

Ankara havalarının 4’lü bir ritmi var.

Melodiler 4’lü bir adımla ilerliyor…

4 adım, mikro bir müzik parçasını teşkil ediyor.

Yani, bir adımın atılışında 4’lü bir enerji var.

Hızla ve seri adımlarla giden bir atlı gibi..

Ki, bugün kafamda iyice somutlaşan da zaten şu ki..

Ankara havalarının melodisi (“Renault senin tozun olsun” gibi sözlerdeki komiklik bir yana) temelinde hareketli bir halkın tarzını anlatıyor.

Bunun farkına iyice varmak hoşuma gitti yolda.

Ardından bir Karadeniz türküsü geldi…

Onlarda da toprağa kuvvetle basanların ve toprağa yapışanların havası var.

Böyle kuvvetle yere basıp, yere yapışıyorlar sanki.

Biraz ilerledikten sonra deniz başladı yola eşlik etmeye.

Ve, sanki içi pırlantalarla dolu devasa bir altının ışıltısını hediye etmişler bu ülkeye.

O kadar eşsiz bir ihtişam insanı tabii ki, gururlandırıyor.

Fakat biraz daha gittikten sonra yola savrulmuş 3 renkli(beyaz-kırmızı-beyaz), hani yol yapımı, tadilat vs. durumlarında yol şeritlerini birbirinden ayrımak için yolun ortasına dizilen plastik ikonları görmeye başladım yolun ortasında…

İşte dedim, bu da Hükümetin yönetim tarzının sembolü.

Trafik güvenliğini sağlamada kullanılan yöntemlerin beceriksizliği, ehliyetsizliği, aculluğu, dökülüşü.

Karşınıza böyle birden bire çıkan ve yolun ortasına, ortada kuyu var yandan geç oyununda çocukların dizdiği ve top değince dağılan taşlar gibi.

Hani böyle çok daha fazla kaza olmuyorsa, bu, Türk insanının zorluklara dayanıklılığından ve acı patlıcan gibi kırağı çalmazlığından.

Ve, aslında madem bu ülkenin böylesine enerjik ve madem Karadeniz horonunda olduğu gibi böylesine toprağa yapışan bir halkı var ve madem bu kadar pırlanta dolu altın havzasının ışıltısı gibi denizleri var…

O halde bir başka yol da olmalı…

Muhakka var bir yol.

Ve, herkes belki de her türlü seçime (yerel, genel vs.) öncelikle böyle bakabilir.

Çünkü bu varlık çok güzel bir varlık ve yola savrulan plastik tarzı bir yönetime ne muhtaç, ne müstahak, ne de uygun.

Bu arada az önce okudum ki, saat 17.00 sıralarında Çanakkale’de şehitlik ve savaş alanlarının bulunduğu Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’ndaki Eceabat İlçesi’ne bağlı Kilitbahir Köyü girişinde, saat 16.99 sıralarında orman yangını çıkmış, kontrol altına almak için çalışmalar sürüyormuş.

Evet, orman yangınları bazen olabiliyor her ülkede
Ama şu anda hele de bu tür, yani tarihi milli varlığımızın anıtlarının olduğu bir civarda bir orman yangını beni her zamankinden daha da kötü etkiliyor.

Yangına, sanki yola savrulan plastikler gibi birşey sebep olmuş gibi geliyor bana.


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar