Hükümetin samimiyetine inanmıyorum

Hükümetin samimiyetine inanmıyorum
21 Şubat 2013 21:51

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Siyaset Meydanı’nda Ali Kırca’nın sorularını yanıtladı.
 
Siyaset Meydanı programında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, İmralı süreciyle ilgili hükümetin samimiyetine inanmadığını söyledi.

İMRALI’YA HEYET GÖNDERMEZDİM

“Hükümet ne görüşüyor bilmiyoruz. Başbakan Oslo’yu sızdıranları buldu mu?” diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan olsa İmralı’ya heyet göndermeyeceğini belirterek: “Bizim çözüm önerimiz sorunların Meclis’te değerlendirilerek çözülmesidir.” dedi.


HÜKÜMET HANGİ ÖDÜNLERİ VERİYOR?

CHP’nin çözümün önünde engel olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, demokrasilerde muhalefetin bigilendirilmesi gerektiğini belirterek “Devlet değil akil adamlar görüşmeli. Millet merak ediyor. Hükümet hangi ödünleri veriyor?” diye konuştu.

Sinop’ta meydana gelen olayları da değerlendiren CHP Genel Başkanı, Sinop sürecinde hiç bir CHP’linin olmadığını söyleyerek: “Başbakan, Partimizden ve Sinop
Belediye Başkanımızdan özür dilemelidir. Vali, emniyet kendi emrinde
ama bu kişilere danışmıyor. Tüm başarısızlıklarını bize yüklemeye
çalışıyor. Başbakan konuşmasında CHP’li belediyelerin PKK’ya kaynak
aktardığını söylemişti herhangi bir operasyon niye yapılmadı?”
diye sordu. Kılıçdaroğlu ayrıca “AKP’li olanları kamuoyu ile paylaştık. Birşey yapıldı mı? Hayır.” dedi.

SORUMLU ERDOĞAN

Kılıçdaroğlu, Türkiye’de demokrasinin sağlıklı olmadığını belirterek: “En hayati konuda, ben bildiğimi okurum. Buyur bildiğini oku diyoruz o zaman. Çözeceksen buyur çöz. Yarın bir şehit cenazesi gelirse, herhalde başka bir yerde sorumlu aramayacağız. Sorumlu olarak kimi arayacağız? Recep Tayyip Erdoğan doğrudan görüşmeyi yapan kişi kendisi. Bu işin sorumlusu sensin diyeceğiz. Bu kadar da net” dedi.

İşte Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları:

ŞİMDİ KİM ŞEREFSİZ

Daha önce ‘görüşmüyoruz’ diyorlardı. ‘Bunu söyleyenler şerefsizdir’ diyorlardı. Şimdi yanıt versinler kim şerefsiz. Oslo’daki ses kayıtları hakkındaki soruşturma ne durumda. Bunların bulunacağı konusunda endişem var. Başbakan’ın elinden gelse bunu da CHP’nin üzerine yıkacak. Tıpkı Suriye uçağımız gibi, tıpkı Roboski gibi.

BU KADAR UCUZ DEĞİL

Bu olay iç siyasete malzeme edilecek kadar ucuz değil. İşin ucunda insanın yaşamı var. Bu Türkiye’nin temel sorunudur. Biz dikkatli ve temkinli izliyoruz. Ama Hükümet bir tasarı hazırlarken bizim görüşümüzü almıyor. Sağlıklı çalışan bir demokraside muhalefetin bilgilendirilmesi gerekir. ‘Ben kendim yapacağım’ diyor. Buyur çöz. Yarın bir şehit cenazesi gelirse sorumluluğu kimde arayacağız? Recep Tayyip Erdoğan… Kendisi tek başına görüştü. Bu işin sorumlusu sensin diyeceğiz.

HANGİ ÖDÜNÜ VERDİNİZ

Diyorlar ki ‘sınırın ötesine geçecek.’ Hangi ödünü verdiniz? Bunu herkes merak ediyor. Biz bu sürecin önünde engel olmamayı görev edindik. Buyurun çözünüz. ‘CHP bize engel oldu’ diyemeyecekler. Ama toplumun kabul edemeyeceği bir şeyi ortaya koyarlarsa bunu kabul etmeyiz.

SİNOP’TAKİ OLAYLAR

Çatışmanın olduğu her alan bizim karşı çıkmamız gereken bir alandır. Bizim belediye başkanımızın eleştirilmesi… Belediye başkanımız Samsun’da, eşinin ciddi rahatsızlığı var. Sırrı Süreyya Önder daha sonra özür diledi. Olgunluğunu gösterir.



ÖZÜR DİLEMELİ

Ama Erdoğan, grup toplantısında acımasızca suçladı bizi. Şimdi Erdoğan’ın, CHP’den, Sinop Belediye başkanından özür dilemesi gerekir. Biz niye şiddete bulaşalım. CHP’yi sürekli eleştirmesi bir hastalık aslında. Size yanlış bilgiyi vali veya emniyet müdürü verdiyse görevden alırsınız.

MİLLİYETÇİLİĞİ KAHVEYE SORALIM

Milliyetçilik ne demek aslında? Kahvedeki vatandaşa soralım ne anlıyorsunuz diye. Ben yurtseverlik olarak anlıyorum. Bizim Anadolu insanımız kimsenin kimliğine bakmaz zaten. Milliyetçilik yurtseverliktir. Milliyetçilik ortak kültürümüzdür bizim. Ulusalcılık milliyetçiliğin Türkçesidir. Açın sözlükte görürsünüz zaten. Her solcu aynı zamanda yurtseverdir. Grup toplantımızda açtım milliyetçiliği okudum. Asla kafatasçılık değildir dedim.

‘TÜRK MİLLETİ’ KALSIN

Bizim o konuda bir önerimiz var. Biz bir milletiz. Biz siyasal bilinç devletiyiz derken onu kastetmiştim. Anayasamızın başlangıcında ‘Türk Milleti’nin kalmasını isteriz. Çünkü bu kavram bir devleti yücelten kavramdır. Biz bir milletiz. Anayasamızın başlangıç bölümünde görkemli bir şekilde yer alması lazım. Ama köken olarak farklı bir etnik kimliği olan kişiye de saygı göstermemiz gerekiyor. Ama ben Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. Başka yere gittiğimizde sen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısın. Henüz daha netleşmiş bir tanım yok ortada.”