Hiçbir millet ordusuna böyle davranmadı

Hiçbir millet ordusuna böyle davranmadı
21 Eylül 2012 19:26

Balyoz davasında verilen kararlar için hemen şunları söylemek istiyorum…


Safile USUL H&H YORUM

Bu kararlar ceza verilen askerler için hapsite ölüm demek.
 
Çünkü bunların çoğu yaşı ilerlemiş ve hapiste olmasalar bile, ortalama yaşam beklentisi dikkate alındığında, 18 veya 20 yıl yaşam beklentisi olmayan kişiler.
 
Bu kararların sonuna kadar uygulanması halinde Türkiye’ye bu manzaradan kalacak olan ise, şudur.
 
Bu çok sayıda askerlerin tamamı TSK’ya seçilerek alınan ve çok uzun yıllar ordu hiyerarşisi içinde emir almış, emir uygulamış, emir verme yetkisine sahip olmuş, askeri ceza kanununa tabii olarak görev yapmış ve bazısı emekli olmuş, bazısı da halen görevdeyken tutuklanan kişiler.
 
Bu askerler ait oldukları ordunun kültürü ile o ordunun içinden geldiği tarihsel şartların oluşturduğu zihinsel temelin konsepti ve emir komuta zinciri, içersinde profesyonel bir biçimde görev yapmış kişiler.
 
Bu bir.
 
İkincisi şu.
 
Bu kişilerin hiçbirisi bir darbe yapmamış.
 
Üçüncüsü şu.
 
TSK son olarak bundan 30 sene önce askeri bir müdahale ile yönetime el koymuş.
 
Ondan sonra askeri bir müdahale olmamış.
 
28 Şubat döneminde yayınlanan MGK bildirisinde göze çarpan en önemli madde ise, (anlayana tabii) askerin AB sürecine yaptığı vurgu olmuş.
 
Yani, asker daha o dönemden AB’yi vurgulayan bir bildiri yayınlamış ve 28 Şubat’ta darbe düşünülmemiş.
 
Daha sonraki dönemlerde de darbe düşünülmemiş.
 
Bazı komutanlar bunu düşünmüş olsa da, bu hiçbir zaman bir şekil almamış.
 
Çok açık ki, Türk Silahlı Kuvvetleri kendi içinde bir kurumlaşma yaşamış ve adım adım kendi içinde şekillendirdiği bir kurumsallıkla darbe denilen olguya mesafe kazanmış.
 
Değerli okuyucular…
 
Yukarda anlattığım genel şablon tüm Avrupa’da devletlerin yaşadığı bir olguya, yani devlet kurumlarının adım adım kurumlaşmasına ve olgunlaşmasına işaret ediyor.
 
Devletler de tıpkı insanlar gibi tekamül ediyor ve kurumlaşıyor.
 
Tıpkı ana-babalarımız gibi onlar da tekamül ediyor ve gelişiyor.
 
Ayrıca…
 
Tüm bu kurumlaşma sürecine bakarken vicdan taşıyan herkes, sağduyu taşıyan herkes şunu da bilir ki…
 
TSK tarihsel olarak Türkiye’ye iyi bir şemsiye olmuş ve bizi aynı sosyo-kültürel yapıdan gelen birçok toplumdan farklı olarak savcaştan savaşa sürüklenmekten korumuştur…
 
Bunun da ötesinde…
 
TSK eğer darbeci ve faşist bir kurum olsaydı…
 
BİZ 1999’DA TÜRKİYE OLARAK AB İLE MÜZAKERE SÜRECİNE GELEMEZDİK.
 
TSK geçmişte yaşanan herşeye rağmen, Türkiye’nin demokrasiye ulaşmasının solid devlet temellerini atmakla kalmayıp, Türkiye’nin demokrasi yoluna taş koymamış…
 
Üstelik kendi içinde yaşadığı kurumlaşma neticesinde Türkiye için en iyi yolun demokrasi ve AB olduğunu en iyi anlayan kurumlardan birisi haline gelmiştir.
 
Şİmdi…
 
Bu kurumun mensupları kitlesel olarak hapiste ölüme terk edilebiliyorsa…
 
O halde hiçbir milletin kendi ordusuna yapmadığı Türk ordusuna yapılmaktadır.
 
Ve, milyon kez yazıklar olsun.
 
Avrupa devletlerinin kendi kurumlarına yapmadığını (sakın Arjantin, İtalya yargılamaları filan demeyin, TSK onlara hiç benzemiyor, TSK kendi içinde gelişen ve kurumlaşan ve devlet olgusu ile uyumlu bir devlet kurumu, şu bu değil) TSK’ya yapanlara milyarlarca kez yazıklar olsun.
 
Hem de…
 
Avrupa halklarının yüzyıllarca kan dökerek kazandığı özgür birey, seküler devlet olgusunu bize bedavaya veren Atatürk ve onun ordusuna bunu yapanlara trilyonlarca kez yazıklar olsun.
 
Ayrıca…
 
Hukuk der ki, “Suç tanımı yapılmamış ceza olmaz.”
 
Askeri ceza kanununa tabii olarak görev yapan, emir komuta zinciri içinde görev yapan, devlet geleneği içersinde görev yapan asker şahısları…
 
Önce yeni bir suç ve ceza tanımı yapmadan, bunu oturtmadan, kanun ve yönetmelikleri, TSK içtüzüğünü vs. berraklaştırmadan, toplu halde yargılamak ve ceza vermek asla hukuk olamaz.
 
Şimdi…
 
İki şey belirleyecek bu askerlerin durumunu…
 
Bir, Türkiye’nin siyasi dengeleri
 
İki, AİHM süreci ama o süreç çok uzun yıllar alır.
 
Kaldı ki, şu anda Yargıtay aşamasından sonraki ilk başvuru yeri Anayasa Mahkemesi, yani AİHM daha da uzar.
 
Siyasi dengeler daha önemli bu kapsamda.


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar