Erdoğan ‘dünya lideri mi?’ Yoksa ‘dikizci’ ve  ‘yalancı mı?’

Erdoğan ‘dünya lideri mi?’ Yoksa ‘dikizci’ ve ‘yalancı mı?’
7 Kasım 2013 18:59

Bu yazımı büyük bir hayret içerisinde Mustafa Sarıgül’ün ”Erdoğan dünya lideridir” sözleri ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tayyip için sarf ettiği ”dikizci” ve ”yalancı” söylemleri üzerine kurup, yediden yetmişe tüm CHP’lilerin önümüzdeki seçimlerde hangisini esas alarak propaganda çalışmalarına katılacaklarına dair bir yol haritası çizilmesi işinde aynı zamanda bir eski parlamenter,köşe yazarı ve bir partili olarak yardımcı olmak istiyorum.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Çünkü, partili biri genel başkan olmak üzere iki isim tarafından gündeme getirilen iki ustura gibi iki çelişkili ifade CHP’ye gönül vermiş ve başarısı için çalışan her yurttaşın önüne getirilip ve ”Erdoğan hangisi?” diye sorulacaktır ve bu çelişkiyi iktidar partisi sonuna kadar kullanacaktır.

 

Daha önceki konuşmalarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan için ”yalancıdan başbakan olmaz” ve çok yakın zamanda da yine onun için ”evlerimizi dikizliyor,dikizciden başbakan olmaz” diyerek kendisini ”yalancı” ve ”dikizci” olarak kamuoyuna lanse etmiştir.

 

Tabii ki, bu tür sert muhalefetin çok etkili bir muhalefet yöntemi olduğuna yürekten inanıyorum ve deneyimler göstermiştir ki,bu tür rakip hakkındaki keskin ifadeler seçmenin ”zihin haritaları”nı ve ”paradigmaları” nı çok kısa sürede değiştirerek kati, olumlu sonuçlar getirmektedir.

 

Ama gelin görün ki, çok ”talihsiz vaka” olarak,Mustafa Sarıgül’ün dün katıldığı ve yaklaşık 50 civarında, Türkiye’nin her tarafına yayın yapan,milyonlarca insanın dinlediği bir radyo programında bu kişi, BOP Eşbaşkanı,Amerikan işbirlikçisi Tayyip için ”Erdoğan dünya lideridir” ifadesini kullanarak CHP’yi katıksız bir şekilde güç durumda bırakmıştır.

 

Bakın neden?

 

Öncelikle bir saptama yapalım.

 

Sarıgül’ün Erdoğan için sarf ettiği ‘”dünya lideri’’ ifadesi bir büyük korkunun ifadesidir.

 

Öncelikle belirtelim ki,demokratik hukuk devletlerinde defosu olmayan bir siyasetçi ister başbakan isterse başka bir yetkili olsun,rakibinden asla korkmaz ve gerektiğinde onu siyaseten ‘’hacamat’’ veya ‘’haşat’’ eder.

 

Bu durumu da belirttikten sonra hemen soralım.

 

Bu korku nedir?

 

İBB için adaylığı kesinleşirse siyaset tarzı olarak şimdiye kadar sergilediği ölçülere çok uygun olarak ‘’yıkama-yağlama’’ ile üzerindeki bir yığın şaibe nedeni ile aleyhinde açılması çok muhtemel davaların önüne set çekmek.

 

Bu bir defa saçma bir yöntem;buna kargalar bile güler.

 

Neden?

 

Rakibin lehinde keskin ifadeli ve geri dönüşü olmayan övücü bir ifade asla kullanılmaz.

 

Şimdi Sarıgül,yarın,öbür gün İBB adayı olduğu taktirde(Allah korusun) ‘’Erdoğan dünya lideridir’’ söyleminin soru şeklinde karşısına çıkmayacağını mı sanıyor.

 

Adama demezler mi ki,madem ‘’Erdoğan dünya lideri’’ neden bu çapta bir liderin çıkardığı adayın karşısına aday olarak çıkıyorsun?

 

Rahat bırak da ‘’bu büyük lider’’ Türk milletine ‘’büyük hizmetler’’ yapsın derler ve seni asla ‘’ti’’ye almazlar.

 

Bir diğeri ‘’korku’’ ile ‘’siyaset’’ bir arada yürüyebilecek bir işlev değildir.

 

Korkuların varsa,Erdoğan’ın,gerektiği her an hakkında davalar açacak üzerinde taşıdığın şaibeler varsa kişisel ve siyasal ikbalin için milletin gönencinin(refah) önüne set çekmeyeceksin.

 

Bu hiç de etik bir tutum değildir.

 

Kaldı ki, şu saptamayı hemen yapalım ve CHP’nin yerel seçimler için İstanbul’la ilgili olarak bir ‘’yol haritası’’ çizmesine yardımcı olalım.

 

O da şu,eğer CHP’nin İBB adayı Sarıgül olursa seçim boyunca Tayyip sürekli olarak kamuoyu yoklaması yaptıracak,bu konuda çok küçük bir olası bile yok ama AKP adayını geçtiği an derhal aleyhindeki yolsuzluk şaibelerine ait dosyaları yargıya teslim edecek ve pilini bitirecektir.

 

Korku siyasette önemli bir baş belasıdır ve siyasetçinin elini kolunu tam bir ‘’domuz bağı’’ ile bağlayarak hareketsiz ve kımıldayamaz bir hale getirmektedir.

 

Tayyip korkuyu kullanarak rakiplerini sürekli olarak ‘’domuz bağı’’ ile bağlayıp, sonuca çok etkili bir şekilde gitmektedir.

 

Tayyip’in bu ‘’domuz bağı’’nı Sarıgül için de kullandığından hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

 

Sarıgül’ün ‘’Erdoğan dünya lideridir’’ demesinin nedeni budur ve çok korkmaktadır;Tayyip’ten.

 

Ama Tayyip’in psikolojisini çok iyi tanıyan biri olarak şunu söylüyorum ki, bu adama ‘’siyasal sonuç’’ adına hiçbir ‘’yıkama-yağlama’’ yöntemi etki etmez.

 

BOP Eşbaşkanı’na ‘’yıkama-yağlama’’ yöntemi sadece bürokraside ve kendi partisi içindeki ‘’yalakalık’’ yarışında etki eder.

 

Sonuç olarak şunuları demek istiyorum.

 

‘’Dünya lideri!’’ Erdoğan hiçbir çekince göstermeden yerel seçimlerde İBB yarışında Sarıgül aday olursa,dosyaları nedeni ile ‘’yargı’’yı devreye sokacağından kimse kuşku duymasın.

 

Sarıgül’ün aşırı korkuları nedeni ile sorumsuzca ve can havliyle kullandığı ‘’Erdoğan dünya lideridir’’ ifadesi CHP’de çok şaşkınlık oluşturmuş ve partiyi zor duruma sokmuştur.

 

Aşırı korkan adamın mutlaka açıkları vardır ve sürekli olarak ne zaman enseleneceğini düşünmektedir.

 

Korkmayan insan siyasette rakiplerini çok acı bir şekilde eleştirmektedir.

 

Bana kimse maval anlatmasın.

 

Tayyip’i ülkem ve milletim adına en acımasız şekilde eleştiren biriyim.

 

Çünkü nokta kadar açığım yok;milletvekilliğim dönemimde TBMM’yi para kazanılan bir iş yeri olarak kullanmadım ki,iktidar milletvekillerinin bir kısmı ‘’iş adamı-siyasetçi-bürokrat şeytan üçgeni’’ çerçevesinde her dönem bu ‘’yüce çatı’’yı karun kadar zengin olacak kadar bir güç ve etki mekanizması olarak kullanıldığını bilmeyen var mı?

 

Bunu neden belirttim.

 

Şark kurnazı ‘’ben merkezli’’,ihtirasları en basit olayları bile algılamaktan yoksun aklının ve ekmek kırıntısı seviyesindeki bilgisinin daha doğrusu bilgisizliğinin 100 adım önünde giden siyaset hokkabazlarının yutturmacalarından,milletizin çıkarları adına beri olmak için.

 

Tayyip Erdoğan, Sarıgül’ün CHP’den İBB adaylığını yürekten istemektedir.

 

Çünkü onu siyaseten ‘’domuz bağı’’ ile derdest etmiştir;kıpırdamasına asla izin vermeyecektir.

 

Kıpırdadığı an gereğini çok fazlası ile yapacaktır.

 

Bu nedenle CHP,korkuları olmayan ve partisinin sosyal-kültürel gen kodlarını taşıyan bir adayla İBB yarışına girmelidir.

 

Zaten Sarıgül’ün yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı İBB’yi alması milyonda bir olası bile değil.

 

Sarıgül’ün TDH’sının yakın geçmişte söylediği ve Türkiye’yi parçalara ayırıcı,bölücü ifadesi olan ‘’Amerika Birleşik Devlretleri oluyor da Türkiye Birleşik Devletleri neden olmasın;olur olur,bal gibi olur’’ beyanı ulusalcıların, milliyetçilerin, yurtseverlerin, Atatürkçüler’in, Türkiye’nin üniter yapısını cansiperane savunanların belleklerinde bütün tazeliği ile kayıtlıdır.

 

Bir soru ve bir sezenişle konuyu kapatıyorum.

 

Cumhuriyet Halk Partisi,çok ciddi olarak bir seçimemi giriyor yoksa ne olduğunu hiç de anlamadığımız bir tazda Türkiye’yi parçalayıcı, federasyonlara ayırıcı, gücünüde nereden aldığını henüz anlamadığımız birisi için liderlik istikbali mi hazırlanıyor?

 

Eğer böyle bir şey varsa, yakında son kullanma tarihi dolduğu için siyaset deliğine küresel güçler tarafından süpürülecek olan Tayyip Erdoğan’ın yerine getirilmesi için düşünülen ve onun bir versiyonu olan sözde ve ABD taşeronu bir lider adayı hedefe ulaştığı anda Türkiye’yi bugün getirildiği vahim durum nedeni ile bir tekme darbesi ile çok kolayca yıkacaktır.

 

BOP’un uzatmalı çavuşunun bugüne kadar makam ve iktidar uğruna Türkiye’yi nasıl bölünme noktasına getirdiğini her yurttaş çok iyi algılayarak, aynı karakterde birisinin iktidar hırslarını ta işin başında demokratik haklarını kullanarak yok etmelidir.

 

Çünkü, Samuel Johnson ‘’Geleceği satın alabilecek tek şey, bugündür’’ der.

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!