Dündar'dan Kavakçı'ya jet yanıt
20 Ekim 2012 09:05
Fazilet Partisi’nden 18 Nisan 1999’da türbanlı milletvekili seçildikten sonra 2 Mayıs 1999’da olaylı yemin krizine neden olan Merve Kavakçı, 13 yıl sonra o geceyi anlattı. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na bilgi veren Kavakçı, “O gün yaşanan adı konmamış darbedir. TSK gölgesindeki DSP güçlerinin üstlendiği darbe” dedi. Dindar kesimin kendisini yalnız bıraktığını söyleyen Kavakçı, gazeteci Uğur Dündar hakkında bazı iddialarda bulundu.
Kavakçı, “Dayım Orhan Güngen’in Ankara’daki ofisi Uğur Dündar, koruması ve özel harekatçı bir üçüncü kişi tarafından Akrep adı verilen makineli tüfeklerle basıldı. Orhan Güngen, Uğur Dündar ve ekibi arasındaki telefon görüşmesi kayıtlarının incelenmesini talep ediyorum” dedi.
Kavakçı’nın iddialarına Uğur Dündar’dan jet yanıt geldi. Dündar, gazetesi Sözcü’de Kavakçı’nın o iddilarını yalanladı.
İddiaların tamamen yalan olduğunu belirten Dündar şöyle dedi:
“Ben hayatımda hiçbir yere özel harekatçı polislerle gitmedim. Beni hiçbir zaman özel harekatçı polisler korumadı. Ağır makineli tüfek ise akla hayale durgunluk veren bir iftara. Ciddiye alınacak hiçbir tarafı yok. Benim 1986 yılından bu yana devlet tarafından verilmiş bir tek sivil koruma polisim var. Koruma polislerinin ne tür silah taşıyabileceğini Emniyet Genel Müdürlüğü belirler. Ona ben karışamam. Hanımefendinin nasıl bir derin hayal gücü var, bunları nasıl uyduruyor, anlamakta güçlük çekiyorum. ‘Uğur Dündar’ın telefonları, dayımla olan telefon görüşmeleri incelensin’ demiş. Telefon incelemesine hiç gerek yok. Benim yaptığım haberlerle ilgili olarak cevabını veremeyeceğim hiçbir soru yok. O günlerde Merve Kavakçı gündemdeydi, 1 numaralı haber konusuydu. ‘Belki kendisi bizim programımızda canlı yayına çıkar bir açıklama yapar, kendisini anlatma imkanı bulur ve böylece tek taraflı haber yapmamış oluruz’ düşüncesiyle kendisine ulaşmaya çalıştık. Olay bu…”
Tek amacı şov yapmak
“13 yıl aklı neredeymiş? O günlerde niçin bunları söylememiş. Şimdi şov yapıyor. 13 yıl önceki telefon kayıtlarından bir sonuca varılamayacağını bilmesine rağmen, tüm toplumun desteğini ve güvenini almış, dürüst yayıncılığıma gölge düşürmek amacıyla söylenmiş gayri ahlaki ve gülünecek iftiradır. İyi niyetimizin yıllar sonra bu şekilde çarpıtılması akıllara durgunluk verecek bir olaydır…”