Derdiniz Dersim Değil Derdiniz Devrim

Derdiniz Dersim Değil Derdiniz Devrim
2 Aralık 2011 10:18

Farklı siyasi düşüncelere sahip herkesin zihninde bir Dersim algısı vardır. Bu algı etnik, mezhepsel ve ideolojik olarak; farklı dönemlerde, değişik boyutlarda tartışma konusu edilmektedir. Bugün ise bu tartışma siyasetçiler tarafından kullanılan bir malzemeye dönüştürülmüştür.

Farklı siyasi düşüncelere sahip herkesin zihninde bir Dersim algısı vardır. Bu algı etnik, mezhepsel ve ideolojik olarak; farklı dönemlerde, değişik boyutlarda tartışma konusu edilmektedir. Bugün ise bu tartışma siyasetçiler tarafından kullanılan bir malzemeye dönüştürülmüştür.  

Ülkemizin içinde bulunduğu bu hassas dönemde Dersim olayı, farklı bir boyutta ele alınmakta ve devletin “ulusal birlik ve bütünlüğü” ile eş zamanlı olarak tartışılmaktadır. Siyasi Kürtçülerin Dersim üzerinde yoğunlaşan Kürtlük dayatmasının yanında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesiyle hesaplaşma telaşına düşen odaklar da Dersim üzerinden Cumhuriyeti sorgulama yöntemleri geliştirme peşine düşmüşlerdir.

İşte bu süreçte Kürtçü ideoloji, terör örgütünün halk üzerindeki baskısı neticesinde faaliyet alanını genişletmiş ve güçlendirmiştir. Yapılan propaganda, Tunceli’nin tarihi hafızasını silip, yeniden kodlamaya dönüktür. Siyasi Kürtçüler için şuan ki hedef Türkiye Cumhuriyeti olduğu için, Tunceli insanının da cumhuriyet dönemini sorgulaması yönünde propaganda geliştirilmeye çalışılmıştır. Terör örgütü adına 1937-38 yıllarında Tunceli’de yaşanan olaylar ideal bir malzemedir. Yapılan propagandaya göre: “Tunceli, Kürt halkının özgürlüğü ve bağımsız Kürdistan için ayaklanmış ve Türkiye Cumhuriyeti sözde büyük bir katliamla bu ayaklanmayı bastırmıştır.”

Bu noktada şu soruların cevabının verilmesi gerekmektedir: Tunceli tarihi Türkiye Cumhuriyeti ile mi başlamıştır. Osmanlı Devleti, Kürt derebeylerinin ve Hamidiye alaylarının (II. Abdülhamid tarafından kurulmuştur) Alevi katliamı yapmalarına neden göz yummuştur.
Tarihte siyasal Sünniliği devlet politikası haline getirerek, Sünni Kürtlere büyük imtiyazlar tanıyan ümmetçi Osmanlı’nın yerini, siyasi Kürtçülere ayrıcalık gösteren “Yeni Osmanlı” düşüncesi almış durumdadır. Dersim konusundaki ağız birliğinin merkezini de bu tarihi derinlik teşkil etmektedir.

Değişim, dönüşüm, ileri demokrasi, hayaldi gerçek oldu, açılalım saçılalım gibi sihirli sözlerin arkasına gizlenerek ulus devlete savaş açanların, Kürt sorunu tartışmaları üzerinden devleti çözülme sürecine sürüklemek istedikleri ortadadır. Bu sebeple “Tunceli halkı Osmanlı döneminde yaşanan zulüm ve katliamları düşünmemeli, sadece Cumhuriyet döneminde yaşanan 1937-38 olaylarına şartlanarak, devletten bunun hesabını sormalıdır” şeklinde, toplum hafızası yönlendirilmektedir.

Bu noktada “Tunceli halkının 38 olaylarını yapan cumhuriyete ve onun kurucusu Mustafa Kemal’e niye sahip çıktığı” çelişkisinin de ortadan kaldırılması gerekmektedir. Çünkü Tunceli halkı, cumhuriyete, onun kurucu felsefesine ve lideri Mustafa Kemal’e yürekten bağlıdır. Milli Mücadele döneminde Diyap Ağa’nın şahsında ete kemiğe bürünen Dersim’in kurtuluşa katkısı ve onun öncesinde tarihe Kemah Hadisesi diye geçen “Atatürk’ün hayatını Dersim’in kurtardığı” özetindeki olay bağlılığın somut kanıtlarından sadece birkaç tanesidir. 

Tarihe Kemah Hadisesi şeklinde geçen ve Milli Mücadelenin istikrarı ve devamı yönünde stratejik öneme sahip bu olay şu şekilde gerçekleşmiştir: Erzurum Kongresi’ni yapan Mustafa Kemal, Sivas’a geçmek üzere yola çıkar. Aynı tarihte bölgede büyük çaplı bir Kürtçü isyanın (Koç Kırı – Koçgiri İsyanı) altyapısı oluşturulmaktadır. İngiliz istihbarat subayı Binbaşı Noel, isyanı koordine etmek üzere bölgededir. Mustafa Kemal’in başlattığı çalışmalardan rahatsızlık duyan İngilizler, Mustafa Kemal’in öldürülmesine karar verir. Dönemin Elazığ valisi Ali Galip’in de desteği ile Dersim aşiretlerinden biri ile görüşülür ve Mustafa Kemal’i öldürmeleri için para verilir. Görevi ve parayı alan aşiret, Kemah Boğazı’nda Mustafa Kemal’in yolunu keser. Fakat beklenenin aksine, bağlılığını bildirerek Elazığ valisinden aldığı parayı da Milli Mücadele’de kullanılmak üzere Mustafa Kemal’e verir.

İşte bu yaşanan olay da göstermektedir ki, bugün insanlık adına Dersim’de yaşananlardan sözde özür dileyenlerin dertleri, cumhuriyete, onun kurucu felsefesine ve lideri Mustafa Kemal’e yürekten bağlı Tunceli halkı ya da moda tabirle Dersim değil, yurdu önce emperyalist işgalden kurtaran daha sonra da ağalık-şeyhlik düzenini yıkma hedefiyle çağdaş ve bağımsız bir ülke yaratan Kemalist Devrim’dir.

 

Hüseyin ÇETİN
[email protected]