Deniz Fenerine Karşı El Feneri

Deniz Fenerine Karşı El Feneri
27 Ekim 2011 10:21

Anamuhalefet partisi CHP, ne yazık ki gündem yaratan değil de gündemin peşinden sürüklenen bir parti görünümü sergiliyor. Elbette AKP iktidarının elindeki medya gücü ve hükümet olmanın avantajlarını kabulleniyoruz. Ama gene de yoktan devlet kuran bir partinin Kuvay-ı Milliye ruhunu yeniden canlandırarak mucizelere imza atabilmesi hayal değildir.

 

Bu yazımda, Deniz Fener’i davasına değinmek istiyorum. Alman mahkemeleri bile bu olayı asrın davası olarak görüp peşini bırakmamıştır. Maalesef CHP, Deniz Feneri olayında hatalı, daha doğrusu eksik bir strateji seyretmiştir. CHP’nin tek taktiği, zaman zaman sayın Kılıçdaroğlu’nun ya da grup başkanlarının çıkıp yaptıkları 1-2 basın açıklaması, milletvekillerinin verdikleri 3-5 soru önergesinden öteye gidememektedir. Örgütleri zayıf olan ya da örgütlerinin başındakiler atama veya liyakatsız kişilerden oluştuğundan dolayı olsa gerek, Deniz Feneri davasının sokaktaki ayağı zayıf kalmaktadır.

 

Oysa 14 Nisan mitingi ile başlayan süreçte gördük ki, halkımız aslında uyumuyor sadece göreve davet bekliyor…Doğru yer ve zamanda yapılan eylem çağrılarına anında yüz binler yanıt verebiliyor. Bugün Ergenekon ile Deniz Feneri davalarına birileri, derbi maçı gibi bakar hale gelmiştir. Fener-Cimbom çekişmesi gibi 2 kutuplu bir yapı yaratılmıştır. Siz Deniz Feneri dediğinizde, yandaş basın anında Ergenekon ve Balyoz gibi bir senaryoyu ortaya koyuvermektedir.

 

Peki Ne Yapmalı?

 

Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin, Bursa gibi büyük kentlerin, sembolük ve merkezi noktalarında her akşam hava kararır kararmaz, saat 19.00 gibi anahaber bültenlerinin henüz canlı olarak verildiği ve iş mesailerinin sona erdiği bir zaman diliminde, Deniz Feneri’ni Unutturmama eylemleri yapılmalıdır. Eylemin ana teması, onların Deniz Feneri varsa; halkın el fenerleri var olmalıdır. Karanlığa karşı bir mum da sen yak misali, her gece Kızılay Güven Park anıtı önünde, Konak ve Taksim meydanları önünde binlerce yurttaş, 1 dakika karanlık eylemi misali, kitlesel olarak ülke çapında ağızlarında düdükler, ellerinde yanıp sönen fenerlerle tepkilerini dilegetirmelidirler. Bu eylem, ilk olarak CHP tarafından başlatılacak olsa bile, Türk bayrakları ve Atatürk resimleri dışında bir partiyi simgeleyen şeylere izin verilmemelidir. Bir akşam CHP’li ya da MHP’li bir milletvekili halkın içine girerek fener gösterili eyleme destek verirken, öteki akşam ünlü bir sanatçı mesela Rutkay Aziz, Müjdat Gezen ya da Tarık Akan gibi bir isim eylemde boy gösterebilir. Hala kalemi bükülmemiş köşe yazarlarını de bu süreklilik halini alan eylemlerde görebiliriz. Bir akşam o ilin baro yöneticileri, öteki akşam ise o ilin esnaflarını ”yolsuzluk istemiyoruz” sloganları atarken bulabilirsiniz.

 

Böylelikle muhalefet partilerinin mecliste verdikleri mücadeleler havada kalmamış, halkta karşılık bulmuş olur. Basınımızda bu demokratik eylemler sonrası silkinip kendine gelecektir.

 

Engin Balım