Demokrasilerde olağanüstü durumlarda sokaklar parlamentolardan daha güçlüdür

Demokrasilerde olağanüstü durumlarda sokaklar parlamentolardan daha güçlüdür
12 Şubat 2014 09:25

Türk milletinin yüzakı Türkiye Gençlik Birliği (TGB) 13 Şubat Perşembe  günü öğlen saat 12’de demokratik hukuksal haklarını kullanmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin beyni eşdeğerindeki TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’nin kapısına dayanacak.

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Bu demokratik eylem ne için yapılıyor?

 

Yurtseverlere özgürlük için yapılıyor.

 

Bugün fiili duruma baktığımız zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin işgal altında olduğunu uzun yıllardan beri görüyoruz.

 

Kimin işgali altında?

 

Recep Erdoğan ve mafyalaşmış AKP hükümetinin işgali altında.

 

Neden?

 

Küresel emperyalist güçlerin desteği ile başbakan olan Recep ve iktidar olan AKP’si, 12 senedir yaptıkları icraatlar ile ülkemizi perişan edip bölünme noktasına ve içsavaşın eşiğine getirdiler.

 

Kürtçü ırkçılığı beslemek ve ülkeyi ayrıştırmak için çözüm süreci dedikleri ihanet sürecini icat ettiler.

 

Bu çözüm süreci dedikleri şerefsizlik o kadar suni ki Kürtler, Türkler ile ta Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren her türlü hak ve görevlerde eşit yurttaşlık değerlerine sahip oldukları halde sırf kendilerini iktidar yapan küresel çetenin emir ve talimatlarını korku belası yüzünden yerine getirebilmek için iktidar ve onun başı tarafından Türkiye’nin gündemine Voyvoda kazığı gibi oturtulmuştur.

 

Sadece bu ihanetle yetinilmemiş,iktidar tarafından Türk milletinin ve onun mensubu fakir fukaranın malı adeta talan edilmiş,ülkenin doksan yıllık Cumhuriyet birikimleri ölmüş eşek fiyatına ahbap çavuşlara ve yabancı emperyalist işbirlikçilere peşkeş çekilmiştir.

 

Yine, bu iktidar tarafından kendilerini iktidar yapan küresel güçler tarafından verilen talimat gereği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tek koruyucu gücü olan ‘’Kahraman Türk Ordusu’’nun seçkin subay ve generallerinin yüzlercesi kodese tıktırılmıştır.

 

Keza, yine yurtsever aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler toplu halde kodese tıkılmıştır, aynı talimat gereği.

 

Ve, bir yığın bu iktidar mensupları ile onun başı tarafından işlenen suçlar.

 

12 senedir büyük bir suçlar galerisi oluşmuştur.

 

İşte şu anda TBMM Recep Erdoğan’ın işgali altındadır.

 

Çünkü, Recep Erdoğan Devlet ve Türk milletine karşı o kadar suç işledi ki, artık bunun altından kalkamayacağını hesap ediyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni hep kendisini kurtarmak için çalıştırıyor.

 

Tek kişilik koro halinde çalıştırıyor Meclis’i.

 

Kendi gereksinimlerine göre bir gecede yasa çıkartıyor.

 

Kendini Yüce Divan ve bunun akabinde tıkılacağı kodesten kurtarma ile ilgili yasalar çıkartıyor.

 

O kadar korkuyor ki, bir vehme kapıldığı anda talimat vererek yasa çıkartıyor.

 

Adam Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni adeta Recep Erdoğan’la ilgili mamulat yapan spesifik bir fabrika haline getirdi.

 

Ey yurtseverler, size sesleniyorum; dünyanın hangi ülkesinde böyle bir parlamento vardır, lütfen bana bunu anlatın.

 

Tüm yurtseverlere bir gerçeği anımsatmak istiyorum.

 

Ki, o da şudur.

 

Recep Erdoğan ilerde, belki çok yakında Yüce Divan’da yargılandıktan sonra başına gelecek acıyı çok iyi bildiği için kanunsuzluk adına yapmayacağı hiçbir çılgınlık yoktur ve mağlup olacaksa da muhalifleri ile mücadeleyi her türlü hileyi yaparak, ülkemizin yüksek çıkarlarını hiçe sayarak yapıyor ve bundan sonra da buna hızla devam edecektir.

 

Bu nedenle biz yurtseverlerde demokratik hukuksal tepkilerimizle sürekli teyakkuz halinde olmalıyız.

 

Şimdi, Türk milletini enayi yerine koyan bu Recep Erdoğan’a bakın; tutukluluk süreleri ile ilgili yasa beş yıla indirilip, Özel Görevli Mahkeme’ler kaldırılırken, bunun lehe olan sonuçlarından Balyoz ve Ergenekon sanıkları mahrum ediliyor.

 

Neden biliyor musunuz?

 

Recep Erdoğan’ın doğuştan gelen hastalık derecesindeki korkuları yüzünden.

 

Bir de, 12 sene içerisinde işlediği tonlarca Yüce Divan’lık suçları yüzünden.

 

Bu yiğitlerden korkusunun baş nedeni, hapisten kurtuldukları zaman kendinin hangi acı durumlara düşeceğinin vehim derecesinde yaşadığı histeri yüzünden.

 

İki örnek vereyim.

 

Biri asker, diğeri siyasetçi olsun.

 

Korkak Recep Erdoğan, Yiğit Engin Alan Paşa’yı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gördüğü zaman ne tür bir tepki ile karşılaşacağının hesabını bile kafasından geçirmektedir.

 

Belki 5,6 metrekarelik bir hapishane damında 6 senedir liderlik yapan Yiğit Doğu Perinçek’in dışarıda olduğu zaman tabanına yaptıracağı demokratik direnişlerle kendisinin hangi acı durumlarla karşılaşacağının hesabı bile aklından geçmektedir.

 

İşte demokrasilerde bir ülkenin parlamentoları tek kişilik koro halinde tiranlar tarafından dalavere ile işgal edilirse sokakların gücü demokratik olarak harekete geçer.

 

Çünkü, böyle durumlarda sokaklar, yani halkın gücü iş bitiricidir ve demokratik yasal bir haktır.

 

Neden?

 

1789 Fransız Devrimi, Haklar Bildirgesi ‘’Devlet’in amacı insanın doğal ve kaybolmaz haklarının korunmasıdır.Bu haklar, özgürlük, güvenlik ve zulme karşı direnmektir. Yönetim halkın haklarını çiğnediği zaman başkaldırmak ve direnmek hakların en kutsalı ve ödevlerin en gereklisidir’’ maddesini içermektedir ki, bir milletin yaşamını kurtarma derecesinde çok önemlidir.

 

Ayrıca bir devlet felsefecisi olan ve modern devletin ilk teorisyenlerinden John Locke ‘’Eğer devlet koruma görevi dışına çıkar ve adaletsiz davranırsa toplumun direnme hakkı doğar’’ der ve ‘’İsyan halkın hakkıdır’’ düşüncesini savunur.

 

‘’Hukukun bittiği yerde tiranlık vardır’’ sözü de John Locke’ye aittir ki, bugün bizim durumumuzu tam yansıtmaktadır, Recep Erdoğan’ın TBMM’yi tek kişilik koro halinde kendi lehine ve paçasını kurtaracak yasalar mamulatı çıkarması nedeni ile.

 

Yukarıda saptamasını yaptığımız demokratik evrimsel görüş ve öneriler nedeni ile Brecht’in ‘’Köklü değişimler çıkmaz sokaklarda gerçekleştirilir’’ büyük deha yapıtı sözünü gözönüne aldığımız zaman yurtseverler olarak demokratik hukuksal ve evrensel insanlık haklarımızı kullanmak üzere milyonlar halinde sokağa çıkmaktan başka çaremiz görünmemektedir.

 

Yaptığı icraatlar nedeni ile tiranlığını bilfiil ilan etmiş olan küresel güçlerin taşeronu Recep Erdoğan’dan kimse hukuk ve adalet beklemesin.

 

Demokratik hukuksal eylemler dışında Recep Erdoğan’dan hukuk ve adalet bekleyenler ile onunla bu hususta işbirliğine gitmek isteyenler ya gaflet,dalalet içindedirler ya da kodesteki mazlum yurtseverleri kullanarak isim yapıp bir yerlere tırmanmak isteyen,kendinden başka kimseyi düşünmeyen açıkgözlerdir.

 

Yazıklar olsun böyle açıkgözlü kişilere ki,Recep Erdoğan’ın politikada arkadan hançerleyici tavrını bildikleri halde mazlum tutsakların sırtına binip hukuk,yasa martavalları ile yükselmek istiyorlar.

 

Şimdi, 13 Şubat Perşembe günü saat 12.00’de ‘’YURTSEVERLERE ÖZGÜRLÜK’’ sloganı ile TBMM’nin önünde milyonlarca yurtseverler olarak buluşuyoruz.

 

Çıkarılacak yasaya Balyoz ve Ergenekon mazlum tutsaklarının da alınması için demokratik hukuksal tepkimizi kırmadan dökmeden gösteriyoruz.

 

Ve aynı zamanda TBMM’de fiilen tiranlığını ilan etmiş olan Recep Erdoğan işgaline son verdiriyoruz, yine demokratik hukuksal tepkimiz ile kırmadan dökmeden.

 

Aslında bu demokratik tepki, TBMM’nin Amerikan işgaline karşı yukarıda sıraladığım evrensel haklar gereği yapılan büyük bir eylemdir ve Cumhuriyet tarihinde ilk defa olacaktır ki, çok yakın zamanda başlayacak sonuç alıcı demokratik gösterilere hızla kapı açacağı için sembolik değeri hesap edemeyeceğimiz kadar büyüktür.

 

O zaman tiranın cendereye koyduğu demokrasi ve hukuka susamış kitleler üç kuruşa beş köftenin olmadığını kavrayıp cesarete bürüneceklerdir.

 

Gerçekten liderliğini bütün zor koşullarda da ispatlamış olan Doğu Perinçek ‘’Her devrim ve karşıdevrim karşı cephenin bütün direnme noktalarını ezerek ilerleyebilir.Sen devrim yapmazsan,sana karşı devrim yaparlar’’ sözü özgürlüğe susamış kitlelerin aklını başına getirecek niteliktedir.

 

Engels’in ‘’Bir gram eylem, bir tonluk kuramdan daha değerlidir’’ sözünü anımsatıyor ve bütün yurtseverleri 13 Şubat Perşembe günü Ergenekon ve Balyoz mazlumlarını kodesten kurtarmak için,kırmadan dökmeden demokratik hukuksal tepkilerimizi ortaya koymak üzere TBMM’nin önüne bekliyoruz.

 

Ama önce milyonlar halinde ve tek yürek olmak üzere herkes ‘’sosyal medya’’ başına.

 

Hadi kolay gelsin YURTSEVERLER.

 

ALO FATİH

 

Fatih nedir o yayının hali?

 

Abi bana önden gelin, arkadan gelmeyin.

 

Bu ne demek Fatih anlayamadım.

 

Abi gayet açık söylüyorum ben, hep arkamdan geliyorsunuz; acı çekiyorum, başaramıyorum, bu nedenle önüme gelin işiniz daha kolay görülsün.

 

Fatih neden arkandan acı çekiyorsun?

 

Abi şimdiye kadar hep arkamdan geldiniz, artık yıldım, kaldıramıyorum.

 

Fatih, yani şimdi önüne mi geçelim.

 

Evet, en uygunu budur abi, çok verimli olur.

 

Tamam Fatih, bundan sonra hep önünden geleceğiz; sen de her an hazırlıklı ol, anlaşılan arkandan bıkmışsın, çok darbe yemişsin.

 

Emrinizdeyim abi, hep önümden gelin.

 

 [email protected]

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!