CHP’li Emecan: Merkez Bankası Başkanı Meclis’i bilgilendirme görevini yapmıyor!

CHP’li Emecan: Merkez Bankası Başkanı Meclis’i bilgilendirme görevini yapmıyor!
8 Aralık 2022 14:27

2023 bütçesinin yok hükmünde bir faiz, borç ve seçim bütçesi olduğunu söyleyen CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan, “Türkiye’ye reva görülen 660 milyar liralık bütçe açığı ve 240 milyar liralık faiz gideriyle Türkiye ekonomisi bir borç sarmalına girmiştir. Uzun süredir devam eden yeni ekonomi modelinden vazgeçilmediği takdirde de bu sarmal büyüyerek devam edecektir.” dedi.

 

 

CHP’li Emecan konuşmasına şöyle devam etti:

 

“Peki yeni ekonomi modeli nasıl oluştu? Tek adam “Faiz nasdır.” dedi, “İndireceğiz.” dedi ve sonra “Bu modelle faiz düştükçe ihracat artacak, ithalat azalacak, cari denge kontrol altına alınacak, böylece kur üzerindeki baskı azalacak ve enflasyon düşecek.” dediniz. Kasım 2021’de dolar kuru patlayınca da Türk milletinin sırtına kur korumalı mevduat yükünü yüklediniz. Hazine bütçeden hesap sahiplerine 91,6 milyar lira ödedi, Merkez Bankası Başkanı Meclisi bilgilendirme görevini yapamadığı ve bilgi gizlediği için Merkez Bankasından ne kadar ödendiğini henüz öğrenemedik.

Gelinen sonuç: Cumhuriyet tarihinin en yüksek on aylık dış ticaret açığı rakamına ulaşmayı başardınız. Dış ticaret açığı on bir yılın ardından ilk kez 100 milyar doları aştı çünkü üretimimiz ithal ham maddeye bağlı ve doların uçması ithal ara malı maliyetlerimizi de katlayarak artırıyor. Aslında alt kırılımlarına baktığımız zaman bunu daha iyi anlıyoruz. Örneğin, gıda üretiminde ihracat rakamları 2021-22 döneminde yüzde 27,7 iken ithalat yüzde 53 olmuş. Tekstile bakalım, tekstilde ihracat yüzde 0,5 iken -yine aynı dönemde- ithalat yüzde 48,3 olmuş. Dolayısıyla ithalat maliyetimiz artıyor, dış ticaret açığımız da katlanarak büyüyor çünkü bu modelin içinde üretim yok, AR-GE’ye yatırım yapmıyoruz, ham madde üretmiyoruz. Düşük AR-GE harcaması sebep, markalaşamama ve dış ticaret açığı da sonuçtur.”

 

 

HER 3 SANAYİCİDEN 2’Sİ İŞÇİ ÇIKARMAYI DÜŞÜNÜYOR

 

 

Sanayicinin üretim yapamadığını vurgulayan CHP’li Emecan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan 2011’de “2023 yılına kadar orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olacağız.” demişti. Bırakınız Avrasya’nın üretim üssü olmayı, Türkiye yüksek teknolojili ürünlerin üretiminde utanç verici bir şekilde üçüncü dünya ülkelerinin de gerisinde kalmıştır. TÜİK’e göre 2003 yılında yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayisi içinde yüzde 5 olan payı 2022’de yüzde 2,9’a geriledi.

Sanayici üretemiyor. Dünya gazetesinin son sanayici anketine göre son bir yılda krediye erişimde zorlanan sanayicinin oranı 5 kattan fazla arttı. Yani sanayici krediye erişemiyor, faiz düşerse neye yarayacak bilemiyoruz. Durgunluk beklentisi nedeniyle her 3 sanayiciden 2’si işçi çıkarmayı düşünüyor. En zor durumda olan sektör de tekstil sektörü. Biraz önceki ithalat ve ihracat rakamları da bunu doğruluyor.” dedi.

 

 

YENİ EKONOMİ MODELİ EMEĞİ UCUZLATTI

 

 

Yeni ekonomi modelinin yoksulluğu derinleştirmek pahasına hayata geçirildiğini ve emeği ucuzlattığını söyleyen CHP’li Emecan, “İş gücünün millî gelirden aldığı paya baktığımızda iş gücünün millî gelirden aldığı payın dört yıl içerisinde nasıl da aşağıya düştüğünü görüyoruz. Dört yılda yüzde 32,9’dan yüzde 26,3’e gerilemiş.” şeklinde konuştu.

 

 

ÇOCUKLAR YATAĞA AÇ GİRİYOR

 

 

CHP’li Emecan konuşmasına şöyle devam etti:

“Hemen hemen her alanda derin bir ekonomik buhran yaşanmakta. Yük halkın sırtına binmiş durumda. Olan çocuklara oldu; çocuklar yatağa aç giriyorlar, okullarda aç kalıyorlar. Ülkeyi sizler bir timsah kapitalizmine mahkûm ettiniz. Nedir timsah kapitalizmi? Sermaye kârına kâr eklerken ücretli kesimlerin yoksullaşması ve fakirleşmesidir. Profesör Doktor Hakan Kara’nın yine Twitter’ından aldığım bir grafik: Gördüğünüz gibi, enflasyonun, emsal ülkelere göre, politika faizi ve enflasyon arasındaki farkın Türkiye’de nasıl açıldığını gösteriyor. İşte, şu anda siz bu ülkenin vatandaşlarını, yoksul vatandaşlarını timsah ekonomisine, kapitalizmine bu mahkûm ettiniz.

 

 

SON BİR YILDA ENERJİ FİYATLARI TÜRKİYE’DE YÜZDE 143 YÜKSELDİ

 

 

Diğer ülkelere göre kat kat pahalı enerji kullandığımızı vurgulayan CHP’li Emecan şunları söyledi:

“’Tüm bu yaşananların sorumlusu kimdir?’ diye baktığımızda, siz her sorunu örneğin enflasyonun artışını, dış ticaret açığını, dünyada yaşanan enerji fiyatlarındaki artışa bağlıyorsunuz. Gerçekten öyle mi? Tabii ki bu doğru değil. OECD verilerine göre, Temmuz 2021 ile Temmuz 2022 arasındaki son bir yılda enerji fiyatları Türkiye’de yüzde 143 yükseldi. OECD ortalaması kaç biliyor musunuz? Sadece yüzde 35 yani biz diğer ülkelerden kat kat pahalı enerji kullanıyoruz. Bakalım, enflasyon canavarı yani pahalılık enerji fiyatlarının artışına sebep mi? Yine Refet Gürkaynak Hocamızın bir grafiğiyle sizlere bunu göstermek istiyorum. Petrol fiyatları ile enflasyon artışı arasında bir bağlantı var mı? Enflasyon düşükken enerji fiyatları yükseliyor, enerji fiyatları yükselirken, bakın, enflasyon nasıl düşmüş, değil mi? Enerji fiyatları tabii ki etkileyecektir ama bütün yükü, bütün suçu enerji fiyatlarına yükleyerek halkı kandıramazsınız. Sonuç şu: Enflasyon canavarını bu ülkenin başına musallat ettiğiniz gibi halkı enerji yoksulu yaşamaya da mahkûm ettiniz.

Bir de kalıcı yaz saati uygulamanız var. Beş yıldır velileri, öğrencileri, çalışanları karanlıkta işe yollayan bu ucube kararınız dağıtım şirketlerine kazandırdı ama hanelere zarar yazdı. “Elektrikte tasarruf” diye yola çıkan damat yüzünden bu karardan vazgeçemiyorsunuz ama bizim iktidarımızda kimse ne soğukta ne karanlıkta kalacak. İktidara geldiğimizde bu uygulamaya da son vereceğiz.”

 

 

SOSYAL KONUT TALEBİNİ YİRMİ YILLIK İKTİDARINIZDA ÇÖZEMEDİNİZ

 

 

İktidarın konut sorununu 20 yıldır çözemediğini söyleyen Emecan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Çevre ve Şehircilik Bakanlığında konut projelerine değinmek istiyorum. Seçimin yaklaştığı bu dönemde birdenbire AKP’nin aklına 500 bin sosyal konut yapmak geldi. Bu kampanyaya 5 milyonun üzerinde başvuru olmuş. Bu başvuru sayısı aslında neyi gösteriyor, biliyor musunuz? AKP’nin, sosyal konut talebini yirmi yıllık iktidarında çözemediğini gösteriyor.

Bu durum, istatistiki verilerle de kanıtlanıyor. 2002 yılında Türkiye’de kendi sahip olduğu evde oturanların oranı yüzde 73,1’ken bu oran 2021’de yüzde 57,5’e düşmüş. Yani ev sahipliği azalmış arkadaşlar. İnsanlar, yoksul halk kiracılığa mahkûm edilmiş. Sizin derdiniz gerçekten sosyal konut üretmek falan değil. Seçim öncesi bir rüzgâr yaratmak ve para. Siz kamu arazilerini sosyal konut projeleri için değil, rant projeleri için kullandınız.

 

 

Sayın Bakan Kurum, Komisyonda bu konuda hiç de doğru olmayan ifadeler kullandı, dedi ki: “Yaptığımız sosyal konut projemizle konut ve kiralarda görülen artışı durdurduk.” Sayın Bakan, hâlbuki gerçek ne, biliyor musunuz? İlan sitelerinin verileri göz önüne alındığında kiralık konut metrekare değeri son bir yılda yüzde 140, dört yıl içinde yüzde 472 artmış. Yine, Sayın Bakan, ne dediniz? “Ülkemizin bu başarısının en büyük nişanesi 26 bin sosyal donatısıyla birlikte inşa ettiğimiz 1 milyon 170 bin sosyal konut olmuş.” dediniz. Bu bilgi de doğru değil arkadaşlar, Türkiye’de sosyal konutların toplam konut stokuna oranı sadece yüzde 2. TOKİ’nin “web” sitesini inceleyin, 2002-2022 yılları arasında 506 bin konutun -küsuratları saymıyorum- teslim edildiği, 316 bin projenin ise devam ettiği görülüyor. Yine, Emlak Konutun ise toplamda 132 bin konut ürettiği, bunların 80 bin küsurunun İstanbul’da, İstanbul’daki bu 68 bin küsurun da lüks konut olduğu görülmektedir. Yine “Projede biz ne yapıyoruz, vatandaşa ne sunuyoruz; rant var mıdır, yok mudur?” dediniz Sayın Bakan. Bakalım verilere, “Verilere bakın.” dediniz. Yapılan plan değişiklikleriyle park alanı ve yeşil alan niteliğinde 16 adet gecekondu önleme bölgesinin, 12 adet askerî alanın imara açıldığı görülüyor. Yani bu projelerin kamusal alanlarının, halkın ortak mallarının özel sektöre de verildiği bu rakamlardan görülüyor. Bu alanlarda Aralık 2022’ye ait -bugünün dolar kuruyla, 18,50’yle hesaplandığında- toplam 28 milyar dolara yakın rant elde edilmiş ama bu rant kamuya değil, özel sektöre gitmiş. Komisyonda da sordum, yine soruyorum: Bu alanlarda lüks projeler yerine sosyal konut yapılamaz mıydı? Ama yapmadınız, siz lüks konut üreterek rant yaratmayı tercih ettiniz.”