Baykal: 'El freni çekilmiş araba gibiyim'

Baykal: 'El freni çekilmiş araba gibiyim'
19 Ocak 2013 11:11

CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal sessizliğini bozdu. Sözcü Gazetesi’nden Selin Kök ile yaptığı röportajda Baykal, çarpıcı açıklamalar da bulundu.

 

 

İşte o röportaj:

 

 

Ankara seyahatimin ikinci durağı bir dönemin muhalefet lideri şimdinin Antalya
Milletvekili Deniz Baykal’dı…

Baykal’la Ankara’ya gitmeden
önce telefonla görüştük. Ne yalan söyleyeyim röportaj yapmaya pek de gönüllü
değildi, yine de kırmadı beni.

 

Meclis’teki odasında buluştuk. Yalnız değildi.
Yanında Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar vardı. Onunla da tanıştık.

 

 

 

 

 

PATLAYACAK GİBİ OLUYORUM

 

Ben de foto muhabiri Zekeriya Albayrak ile
gitmiştim. Ev sahibi takıma karşı, misafir takım edasıyla oturduk.

“Hoşgeldiniz”, “Hoşbulduk” faslından sonra kahvelerimiz de gelince ben;
“Hadi” dedim “Azıcık gündem konuşalım…” “Yoo” dedi… “Konuşmayalım… Ortalık
şimdi çok gergin, ne konuşsak, ne söylesek olmaz… Hem ben çok da
endişeliyim… Sohbet edelim” “Neden?”
diye sordum… “Yani, neden
konuşmuyorsunuz hem de neden endişelisiniz?”

 

Birkaç saniye sessizliğin ardından Baykal; “Ben uzun zamandır
konuşmuyorum… Bazen içim çok doluyor… Patlayacak gibi oluyorum, o zamanlarda
da çıkıyorum bir televizyon kanalına içimde ne var ne yok anlatıyorum,
rahatlıyorum”
O ara lafa girdim, “Tamam işte, ne güzel… Şimdi de anlatın
içinizdekileri…”

 

“Şimdi olmaz, şu an ortam müsait değil. Baksana ülkede olup
bitenlere. Yaşananlar inanılır gibi değil. Bir pazarlıktan söz ediyorlar. Ne
olur, sonu nereye gider bilemiyoruz. İnşallah ülkenin hayrına olur, tabii
temennimiz bu”

 

Gerçekten de yüzünden endişesi hissediliyordu. Düşünerek, kelimelerini seçerek konuştuğu
belliydi…

 

Devam etti konuşmaya, “Ülkenin bölünmez bütünlüğüne zarar
gelmesinden endişe ediyorum…
Anayasayı değiştireceğiz diyorlar…
Yeni
bir Anayasa’dan söz ediyorlar…
Temel taşların oynamasından endişe
ediyorum… Düşünmeden verilecek bir taviz sonrasında pek çok tavizin
verilmesine neden olabilir… Evet hepimiz neticede bu ülkenin iyiliğini
istiyoruz elbette ama yaşananlar düşündürüyor…”

 

Söylenecek çok şey var. Ben
ısrarla devam ettim… “Tam konuşulacak zaman o halde” ‘ “Söylenecek çok şey
var, haklısın…
Ama şimdi sözlerimin ve niyetimin yanlış anlaşılmasını
istemiyorum.
Koltuk sevdasına düştüğümü zannetmesinler. Ben halimden şu anki
konumundan gayet memnunum…”

 

 

 

 

 

ÖNCELİĞİM ÜLKENİN HUZURU

 

Kendimi tutamadım, “Yani,
liderliği düşünmüyor musunuz?”

“Şöyle ki illa ben şu görevde olayım diye bir
derdim yok… Ya da bir mücadelem de yok… Ama zaruri bir ihtiyaç olursa, bana
düşen bir görev varsa ben elimden geleni yaparım…”
Bir ara kalkmaya
niyetlendim, Baykal, “İncir ikram
edeyim, özel Aydın inciri”
diyerek incir paketini uzattı… Belli ki Aydın
Milletvekili Baydar memleketinden getirmişti… Bu aradan sonra tekrar konumuza
döndük… Merak ediyordum, ‘Peki, ne zaman konuşacaksınız?’

 
“Seyrediyorum…
Ne oluyor, ne bitiyor iyice dinliyorum… Anlayacağın, el freni çekilmiş araba
gibiyim…”
Deniz Baykal’ın bu
sözleri aklıma birşey getirdi, hemen paylaştım kendisiyle de…

“Siz böyle
söyleyince aklıma Formula 1 yarışlarında start çizgisinde bekleyen arabalar
geldi… El freni çekik hepsi bekler ama hepsinin amacı yarışı birinci sırada
bitirmektir… Sizin de niyetiniz o galiba, ne dersiniz?”
Baykal bu sözlerim üzerine epeyce bir
güldü… Nitekim yanıtı da manidardı…

“Sen de beni çok zorluyorsun Selin
Hanım… Dur bakalım, neler olacak hep birlikte göreceğiz… Ama yine de
söylediğim gibi benim önceliğim ülkenin huzuru…”
CHP ile
ilgili meselelere gelince, Deniz Baykal bu konuda oldukça temkinli…
Sohbet ederken bile bu konuya değinmemeye çalışıyor…

 

Hatta bir ara Kılıçdaroğlu’nun kardeşinden konu açılınca “Ne
var ki bunda. Demek o şekilde mutlu hissediyor kendini… Hayattan beklentileri
de oysa bunda şaşılacak bir şey yok ki… Bir evde yaşayan herkesin aynı hayatı
yaşamasını beklemek doğru değil…”
Çayımızı, kahvemizi içtik… İncirimizi
yedik… Vedalaşmaya sıra geldiğinde Deniz Baykal, endişelerinin altını bir kez
daha çiziyordu…

“Anlıyorsun değil mi? Bu yaşananlar, bu pazarlık süreci ülkeyi
daha büyük sıkıntılara sokmasın.”