Başbakan'ı “yine” yalanıyla yakaladık

Başbakan'ı “yine” yalanıyla yakaladık
3 Ekim 2012 10:00

Anımsanacağı gibi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Genel Başkan”ı olduğu AKP’nin yani Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 30 Eylül 2012 Pazar günü Ankara’da 4’üncü olağan kurultayı, Başbakan’ın değimi ile “büyük kongre”si –kimileri hala cahilce salt “kongre” diyor, “kongre” diye konuşuyor, yazıp çiziyor- vardı.


H&H BAKİ KARAKOL

Aslında, Pazar günü televizyonlardan canlı izlediğimiz “kurultay” veya “büyük kongre” değildi; “kongre” bile değildi. Bir “yasal usul”ün yerine getirilmesiydi! Yasal usulün yerine getirilmesiyle birlikte bir “siyasi gösteri”ydi!

Bu “doğru saptama”yı yerli yerine oturttuktan sonra, asıl değinmek istediğimiz konuya geçelim.

“Kurultay”ı veya “büyük kongre”yi bir kenara koyalım, “kongre” dahi olmayan Pazar günkü şatafatlı siyasi gösterisine, siyasi şovuna, ulusal yedi gazete (Cumhuriyet, Aydınlık, Sözcü, Yeniçağ, Birgün, Evrensel, Özgür Gündem) ile ulusal yayın yapan iki televizyonu (Ulusal Kanal, IMC TV) “davet” etmeyen AKP, bu “evrensel yanlışı”na, “tarihsel ayıbı”na, kimselerin zerrece inanmadığı, kahkahalar attığı gerekçeler üretti!..

Bakın; “Yüzde 99 oy alsak bile, yüzde 1’i korumak boynumuzun borcudur” diyen, on yıllık iktidarlarında kimseyi dışlamadıklarından, ötekileştirmediklerinden dem vuran AKP’nin ve AKP hükümetlerinin başı Başbakan Recep Tayip Erdoğan, yedi gazete ile iki televizyon kanalını davet etmemelerini şu sözcük ve tümcelerle yorumladı:

“Ben herkesi içeri sokmak zorunda değilim. Bize hakaret edenlerin, her gün bu konuda yazı yazanları, özel günümüze davet etmek zorunda değiliz. Bundan dolayı davet etmedik. Heveslilerse televizyondan izleyebilirler.”

Bu sözler, bir siyasetçiye, bir siyasi parti genel başkanına, hele de bir Başbakan’a yakışacak sözler değil!..

Devletten trilyonlarca lira hazine yardımı alan, ulusun anayasası ve yasaları çerçevesinde kurulan, “siyasi parti” sıfatını alan, ulus genelinde siyasi çalışmalar yapan siyasi partilerin il, ilçe kongreleri ile büyük kongreleri yani kurultayları ne zamandan beri siyasi parti genel başkanlarının ve siyasi parti üst yönetimlerinin “özel gün”leri oldu?!.

Olamayacağı gibi, böyle bir anlayış, “kaba”dır, “ilkel”dir de!..

Biran, “Ben herkesi içeri sokmak zorunda değilim” diyen, diyebilen Başbakan ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi düşünelim, “Bize hakaret edenlerin, her gün bu konuda yazı yazanları, özel günümüze davet etmek zorunda değiliz” diyelim…

Kötü bir benzetme olacak ama sormak zorundayız: Başbakan Erdoğan’ın kendisine, partisi AKP’ye, sayısız defa “hakaret” içerikli manşetler, başlıklar atan, yazılar yazan, adı “Taraf” olan gazete neden o “davet edilmeyen gazeteler” arasında yer almadı?!.

Buradan, Taraf Gazetesi’nin “davet edilmemesi”ni istediğimiz anlamı çıkmasın. Başbakan Erdoğan’ın söylediklerine karşılık diyoruz. Yoksa, “akreditasyon”u savunduğumuz falan kesinlikle söz konusu değildir.

Bu vurgunun peşine, şimdi de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, partidaşlarına, resmi sözcülerine veeee yandaşlarına  açık net soralım:

Sık sık size bindiren, sizi yerden yere vuran Taraf Gazetesi’ni neden “özel günümüz” dediğiniz kurultayınıza davet ettiniz?!.  

Nasıl bir yanıt verirler, bilmiyoruz. Ama bir şeyi biliyoruz: Başbakan’ı “yine” yalanıyla yakaladık!..