Cumhuriyet yazarı ve rahmetli Ahmet Taner Kışlalı’nın yeğeni Murat Kışlalı, Ankaragücü’nün düştüğü halin fotoğrafını çeken bir yazı kaleme aldı…

Cumhuriyet yazarı ve rahmetli Ahmet Taner Kışlalı’nın yeğeni Murat Kışlalı, Ankaragücü’nün düştüğü halin fotoğrafını çeken bir yazı kaleme aldı…

 

 

 

Ankaragücü Rantı

Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek,Ankaragücü’nün yönetimini ele geçirdiğinde takımı şampiyon yapacaklarını iddia etmişti. Aradan üç yıl geçmedi, takım küme düştü.
Üstelik oğlu Ahmet Gökçek döneminde borçlar 22,3 milyon liradan 94,9 milyon liraya çıktı. Tam 72,6 milyon lira arttı.

 

Takım borçlandırıldı. Hem de Belediye’ye iş yapan işadamlarının başını çektiği yöneticilere.
Yöneticilere olan borçlar, Ahmet Gökçek döneminde 3,9 milyon liradan 41,2 milyon liraya çıktı. 11 katına çıktı.

 

Bu borçluların gelirlere koydurdukları hacizler nedeniyle Ankaragücü oyuncularının paralarını ödeyemez, transfer yapamaz hale geldi.

Sonunda da Lig tarihinin en fazla yenilgi rekorunu kırarak küme düştü.
Düşürüldü.

Tüm bunları Cumhuriyet Ankara’da arkadaşımız Sevil Arınan yazdı. Geçen hafta boyunca yaptığı haberlerde Ankaragücü’ne yapılanları bütün belgeleriyle gözler önüne serdi.

Belgeler Ankaragücü’nün bu mali yapısıyla küme düşmekten kurtulamayacağının, daha Ahmet Gökçek yönetiminin görevi bıraktığında belli olduğunu ortaya koyuyordu.

Ancak o dönemde bu belgelerden ve Ankaragücü’nün mali yapısının ne durumlara düştüğünden kimsenin haberi yoktu. Bu mali tablonun takımı küme düşmeye götüreceğini kimse bilmiyor, hesaba katmıyordu.

Benim hatırladığım bir kişinin dışında.
Melih Gökçek, yönetimi ele geçirdikleri kongre yargı kararıyla geçersiz sayıldığında, daha “yönetimi devretmeden”, bakın neler diyordu:

“Biz Ankaragücü’nü şampiyon yapma niyetiyle aldık. Şimdi Ankaragücü küme düşme riskiyle karşı karşıya. Yabancı futbolculara bir hafta içinde peşinat ödemek zorunda. Ödemezlerse hepsi bir hafta içinde serbest. İstediği takıma gider. Bunun hesabını bu duruma getirenler camiaya verirler.”
O dönemden bugün olacakları nasıl da bilmiş.

Acaba yılların siyasetçisi olmanın verdiği öngörüsünden mi, yoksa rakamlara hakim olmanın sağladığı avantajdan mı?

Ve acaba camiaya bu hesabı verecek mi?