Amerikan Büyükelçisi bir siyasal parti lideri ile neden görüşür?

Amerikan Büyükelçisi bir siyasal parti lideri ile neden görüşür?
29 Ekim 2013 20:00

ABD’nin katıksız bir emperyalist ülke olduğunu bilmeyen var mı?

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

Ve, ABD’nin emperyal emellerini gerçekleştirirken çeşitli yöntemler uyguladığını da herkes biliyor.

 

Bu yöntemlerin en adisi ve kendileri için en verimli olanı da sömürecekleri ve bölecekleri ülkenin seçimi kazanmaya elverişli durumda olanlardan birisini kendisine destek vaadi ile el atması ve alçak emellerini bu şekilde gerçekleştirme yolunda yol almasıdır.

 

Nitekim Recep Tayyip Erdoğan iktidara gelmeden yıllar önce bu şekilde başta büyükelçileri olmak üzere ABD’li yetkililer tarafından kafakola alınmış, destek sözü verilmiş ve bunun karşılığında kendi çıkarlarını korumak ve dikte ettikleri politikaları uygulama sözü alınarak bugün itibari ile ülkemiz bölünme noktasına gelmiştir.

 

Burada bir hususun altını kalın bir çizgi ile çizmek zorundayım.

 

Elbette bir parti liderinin her ülkenin Büyükelçisi ve bu arada ABD büyükelçisi ile görüşmesi en doğal hakkı ve olmazsa olmazlardandır.

 

Bu tür görüşmelerde garip olan görüşmelerin gizli yapılmaya çalışılması ve halktan gizlenmesidir.

 

Bir de, yabancı büyükelçiler bu tür görüşmeleri siyasal partilerin genel merkezlerinde yaparlar.

 

Aynı zamanda bu görüşmenin içeriği hakkında o liderin başta kendi partisinin yetkili kurulları olmak üzere, kendi tabanına ve halka bilgi vermemesidir.

 

Bu yapılmadığı taktirde parti ve liderinin zarar göreceği kesindir.

 

Hele bu görüşmeye gidilirken bir çevirmen dışında yanında herhangi bir kurmayını götürmemesi tam anlamı ile normal siyasal bir tutumla bağdaşmamaktadır.

 

ABD Büyükelçisi’nin isteği ile halktan saklı tutulması istenen bir görüşmenin altında mutlaka bir Amerikan katakullisi aramamız gerekir.

 

Bu durum halkın dikkatlerini üzerine çeker.

 

Aynı zamanda ”Kaçanı kovalarlar” atasözümüzün yaşanmasına yol açar.

 

Bir yabancı ülke büyükelçisi ile siyasal lider her şeyi görüşür ama milli olma bakımından partisinin politikalarını onunla asla tartışmaz.

 

Hele ABD büyükelçisi ile kendi politikalarını hiç tartışmaz.

 

Bakın neden?

 

Bunun en güzel yanıtını rahmetli İsmet İnönü ”Büyük devletlerle iş gören ayı ile aynı yatağa giren insana benzer” tarihsel sözü ile vermiştir.

 

Kendi iç politikamızda Amerikan desteği ile iktidara gelen liderlerin hepsi bunun bedelini en ağır şekilde ödemişlerdir.

 

Herkes Menderes ve Özal’ın akıbetlerini düşünsün ve Demirel gibi tehlikesiz atlatanları da unutmasın.

 

Bakın bugün geldiğimiz nokta itibari ile yine Amerikan desteği ile iktidara gelen ve yine onun desteği ile iktidarını koruyan AKP’nin başı Tayyip Erdoğan bu emperyal ülke tarafından deliğe süpürülmesine nerde ise ramak kalmıştır.

 

ABD yıllarca kullandığı bir lideri deliğe süpürmeden önce o ülkede bilhassa Türkiye’de alternatifini bulur sonra selpak mendili gibi kullandığı lideri en ağır ceza yöntemi ile fırlatıp atar.

 

Ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun ülkemiz ve ulusumuz için iyi niyetinden ve yurtseverliğinden asla kuşku duymam.

 

Geçenlerde ABD Büyükelçisi Ricciardone’nin, Sheraton Otel’de gerçekleştirdikleri görüşmede Sayın Kılıçdaroğlu’nun her türlü iyi niyetine rağmen ben olaya çok farklı bir bakış açısı ile bakıyorum.

 

Bu kurnaz, sevimli ve Türkçe’yi de çok iyi bilen, Ortadoğu politikalarında da uzman olan ABD Büyükelçisi Ricciardone’nin gayesinin CHP’ye ve Sayın Kılıçdaroğlu’na yardım edip partiyi iktidara getirmek olmayacağını kestirmek güç olmasa gerek.

 

Çünkü, ABD’nin Ortadoğu politikalarından en önemlisi BOP çerçevesinde bu bölgede 22 yeni bölünmüş ülkeler oluşturmaktır.

 

Amerika bu taahhüdü almadan Türkiye’de hiçbir siyasal lidere asla arka çıkmaz.

 

Amerika’nın bu politikası yolunda Tayyip Erdoğan Türkiye’yi federasyonlara ayırma noktasına getirerek önemli bir mesafe katetmiştir.

 

Artık bundan sonra Erdoğan’ın bu işi götüremeyeceği ve iç siyasal zorlukları nedeni ile tıkandığına karar vermiştir ki, deliğe süpürüleceği de bu yüzdendir.

 

Bu nedenle ABD kendi ideallerini sonuca ulaştıracak yeni bir lidere gereksinim duymaktadır.

 

Bana göre ABD için böyle bir lider Mustafa Sarıgül biçilmiş bir kaftandır.

 

Çünkü, Sarıgül lideri olduğu ama adı olan gücü olmayan TDH’nın politikalarında ve genel sekreteri Hasan Aydın’ın ifadeleri ile ‘’Amerika Birleşik Devletleri oluyor da, Türkiye Birleşik Devletleri neden olmasın, bal gibi olur’’ sözleri ile ABD’ye verdiği açık çek bu emperyal ülkenin iştahını kabartmıştır.

 

Yüzü eskiyen bir Erdoğan yerine yeni bir yüz olan Sarıgül, Türk halkı uyanmadan zaten bölünme noktasına gelmiş bir Türkiye’nin bir tekme darbesi ile yukarıdaki ifadeler doğrultusunda federasyonlara ayırıp işini bitirecektir.

 

Bence Sayın Kılıçdaroğlu, ABD Büyükelçisi’nin tatlı diline hiç aldırış etmemelidir ki, bunu böyle yapacağından da asla kuşkum yoktur.

 

Devletince kendisine verilen görev gereği Ricciardone’nin Sarıgül üzerine uğraştığı büyük bir olasılık.

 

Sarıgül önce bir CHP’ye girsin; sonra partiye girerse İBB adayı olur veya olmaz; aday olursa kazanır veya kazanmaz (kazanamayacağı kesin, herkesle bu konuda en pahalısından iddiaya girmeye hazırım, hem de noter tasdikli olmak üzere); bunların hiçbir önemi yok, daha sonra ABD tarafından yapılacak bir operasyonla CHP’nin başına getirilecektir.

 

Ondan sonra Atatürk’ün partisi CHP’nin ruhuna, Sarıgül ve ekibi tarafından ‘’el-fatiha’’ okunacaktır.

 

Tüm ulusalcılar partiden düşman kuvvetleri gibi püskürtülecektir.

 

Gözünü iktidar hırsı bürüyen bir insanın ülkeyi babasının çiftliği gibi parselleyip federasyonlara ayıracağından kimsenin kuşkusu olmasın.

 

Çünkü, ABD’ye verilen sözlerin gereği yerine getirilmediği taktirde en ağır biçimde cezalandırılacaklarını tüm ihtiras sahipleri çok iyi bilir.

 

Tıpkı Tayyip Erdoğan’ın bugün ABD için ülkemizi bölünme eşiğine getirmesi gibi; korku belası yüzünden.

 

Temenni etmem ama eğer Sarıgül CHP’ye girerse bir de üstüne kaymaklı dondurma yercesine İBB adaylığı verilirse bu durum hem Parti hem de Sayın Kılıçdaroğlu’nun liderliği için çok ciddi bir risk oluşturur.

 

Kısaca Sarıgül CHP’nin içine konulmuş ve her an patlamaya hazır bir bomba gibi olur.

 

İktidar ve doymak bilmez para hırsı ile yanıp tutuşan Tayyip Erdoğan Türkiye’nin ve Türk ulusunun altını üstüne getirdi.

 

Bu nedenle Tayyip Erdoğan’ın yeni bir versiyonuna tüm yurtseverler, ulusalcılar ve CHP’liler engel olmalıdır.

 

TAYYİP ERDOĞAN’DAN YENİ BİR İNCİ!

 

En son Van ziyaretinde Büyük Bilge Tayyip Erdoğan! ‘’Ben siyasi Türkçülüğe de, siyasi Kürtçülüğe de karşıyım’’ hikmetli sözünü terennüm ederek hepimizi ihya etti!

 

Yesinler senin döktüğün incileri Recep Ağa.

 

Şunu unutma Recep Ağa bu Cumhuriyet ‘’Siyasi Türkçülük’’ üzerine kurulmuştur.

 

Çünkü Devlet’imizin adı ‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti’’dir ve Büyük Atatürk ‘’Türkiye Cumhuriyeti, Türk kahramanlığı ve Türk kültürü üzerine kurulmuştur’’ diyerek son noktayı koymuştur.

 

Bu topraklarda bin senedir ‘’Türk kültürü’’ ve ‘’Türk kahramanlık’’ı hüküm sürmektedir.

 

Bu nedenle Atatürk’ün uygulamaya koyduğu şekli ile ‘’Siyasi Türkçülük’’ yapacağımızdan sakın kuşku duyma.

 

Sen git ‘’Siyasi Arapçılık’’ yaparak Ortadoğu’nun hırsız, zalim, katil kral ve emirleri ile görüş.

 

Sen git ‘’Siyasi Kürtçülük’’ yaparak risk dolu geleceğini kurtarma adına Amerika’nın çıkarlarına bölünmemiz pahasına hizmet et.

 

Sen git Türk’ten başka ne kadar ırk varsa Anadolu’da onların adlarını büyük kalabalıkların önünde sık sık sayarak ülkemizi federasyonlara ayırma işlemini tamamla; ABD tarafından deliğe süpürülmeden.

 

Unutma Recep Ağa: Bu ülke her şeyi ile Türk,

 

Lisanı ile Türk.

 

Uygarlığı ile Türk.

 

Gelenekleri ile Türk.

 

Genetiği ile Türk; çünkü Anadolu’da yaşayan bütün ırklarla evlenme yolu ile akraba olarak onlara da fiziksel, ruhsal, duygusal, fikirsel, geleneksel anlamda Türklük aşılamışlar ve bu toprakları tam anlamı ile Türk yapmışlardır.

 

Recep Ağa, senin ‘’Türklük’’e karşı salvoların devam ettikçe bizim ‘’Türklük onurumuz ve bilincimiz’’ çok daha güçlenecektir.

 

NOT: En içten duygularımla değerli okurlarımın Cumhuriyet bayramının 90.yılını kutlar; Atatürk’ün Türk ulusuna en büyük armağının sonsuza kadar yaşamasını candan dilerim.

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!