AKP’nin Türk Milletine karşı Arapçılık politikası ve vatan ihaneti!

AKP’nin Türk Milletine karşı Arapçılık politikası ve vatan ihaneti!
8 Kasım 2017 10:15

Çok değerli okurlarımın anımsayacağı gibi Suriye’de iç savaşın çıktığı 2011 yılından itibaren AKP’nin uyguladığı Arapçılık politikalarıyla ve çok sistemli bir şekilde bu ülkenin Arap nüfusu kahredici bir şekilde Türk’ün yurduna yani Anadolu’ya yerleştirilmiş, bugüne kadar 5 milyonu aştığından da nokta kadar kuşkum bulunmamaktadır, ayrıca verilen resmi sayılar da hiç az değil ama tam bir kamuflaj yutturmacasıdır.Üstelik Suriye’nin kirli Arap nüfusu kaçak yollarla her gün binlercesi kevgire dönüşmüş sınırlarımızdan içeri girmekte ve bu çomar kitleler de hazırlanan sığınmacı kamplarına yerleştirilerek Türk milletinin sırtından karınları doyurulmakta ve bizim işsizlerimizin yerine işlere sokulmaktadır.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

Şimdi de yoğun bir şekilde yani kitleler halinde Türkiye vatandaşlığına alınmaktadır ki, bu Türk milletinin ve Türk vatanının kısa, orta ve uzun vadelere yayılan güvenlik sorunu olduğu çok açıktır.

 

 

Bu alçak Arapçılık politikaları açıkça Türk milletine karşı işlenmiş Arapçılık ve vatan ihanetidir.

 

 

Öncelikle vatan ”Bir milletin üzerinde doğup büyüdüğü, yaşadığı, her karış toprağında atalarının kanları olan yurt” anlamına geldiğini anımsatalım.

 

 

Üzerinde yaşadığımız Anadolu toprakları da Türk milletinin atalarının kanları ile alınmış özbeöz yurdumuzdur.

 

 

Milletler topraklarını ancak savaşlarda yenilerek kaybedebilir veya döktükleri kanlar karşılığında koruyabilirler.

 

 

Türk topraklarına savaş yapılmadan milyonlar halinde Arapların yerleştirilmesi Türk milletine karşı Arapçılık adına taammüden yapılmış bir vatan ihanetinden başka bir şey değildir.

 

 

Arapçılığın din adına yapılmış bir psikiyatrik hastalık olduğunu belirterek Türk tarihinde böyle açık ve alçakça bir ihanete asla rastlanmamıştır.

 

 

Artık topraklarımızda Türkler ikinci sınıf vatandaşlar olarak yaşamaktadırlar.

 

 

Her yerde, her işte Suriyeli çomar Araplar birinci sınıf insanlar olarak yaşamaktadırlar ve zerre kadar da korkuları bulunmamaktadırlar, zira hamileri tarafından özenle korunmaktadırlar.Kriminal suçlar yüzünden karakollara düştüğünde bile diktatoryal baskı yüzünden derhal salıverilmektedirler.

 

 

Suriye’nin kirli Arap nüfusu Türk topraklarına çok korunaklı bir şekilde yerleştirilmiştir ve Suriye toprakları bomboş hale gelmiştir.

 

 

Şimdi de kitleler halinde vatandaş yapılan bu başıboş milyonlar sistemli ve bir program dahilinde işe yerleştirilmektedirler.Zaten biraz ucuz çalıştıkları için özel firmalar tarafından değerlendirilen bu sürü artık devlet işlerine de yerleştirilmektedirler.Dün okuduğum bir haberde Diyanet ilk planda 100 imam alacakmış.Kendi imamlarımız yetmezmiş gibi şimdi de Araplar camilere görevli olarak yerleştiriliyor ki, Türkler sistemli şekilde Araplaşsınlar.Arapçılık adına aşağı yukarı tüm okulların imam-hatip yapılmasından sonra bu da Arap ırkçılığının yerleşen nüfula beraber başka bir boyutudur.Açıkça Türklere deniyor ki bu topraklarda Türk olarak ve Türk gibi yaşayamayacaksınız, ya Araplaşacaksınız ya da bu toprakları terk edeceksiniz.

 

 

Soydaşları diğer Arap ülkelerinin bile kabul etmediği Suriyeli Araplar ülkemizde milletimizin sırtına binmiş olarak krallar gibi yaşamaktadırlar.Tarih boyunca Türkler Araplara hep köle gibi çalıştı.Bunları da dogmatizmden kaynaklanan din adına yaptı.Şimdi de aynı hurafeci bilinçaltı ile Araplara karşı sesimiz çıkmıyor.Her şeye gelen zamların ve bu arada benzin zammının nedeni boynumuza binmiş 5 milyon Arap’tır.

 

 

7.Yüzyıl dogmatik Arapçılık düşüncesi ve hurafe inançları ile yaşayan Araplar gittikleri ülkelere zarardan başka bir şey vermezler.Çıkarları adına sadece başka milletleri değil, kendi kendilerini bile sırtlarından kalleşçe hançerlerler.Son Suudi Arabistan olayları bunun en canlı örneğidir ve tüm Arap tarihi ta Hz.Muhammet zamanından başlamak üzere hep kanlı olmuştur ve iyiliklerini gördükleri milletleri ilk fırsatta hemen sırtlarından hançerlerler.Türkleri hançerledikleri gibi.

 

 

Siz hiç bilim ve teknoloji alanında bir bugüne kadar bir Arap insanının adını duydunuz mu?

 

 

Duyamazsınız, çünkü Arap zihni dogmatik inançları nedeniyle buna uygun değildir.Din adına insan vücudundaki tüm organ ve girinti çıkıntılarla uğraşan bir topluluktan bilim ve teknolojik buluş beklenmesi zaten olası değidir, çünkü bu dogmalar zekayı tamamen yok eder.

 

 

Önceki gün Güneydoğu illerimizden Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinden çok acı verici bir haber aldım.Suriyeli Arap öğrencilerin hiç bir engelle karşılaşmadan liselere kayıtları yapıldığı için 843 Türk öğrenci liseya kaydolamayarak dışarıda kalmış,Suriyeli Arap döllerinin yoğun olarak ikamet ettiği tüm illerde aynı ihanetin olduğu kesindir.

 

 

Kamuoyundan edindiğim yoğun intiba AKP seçmenlerinin bile Suriyeli Arap işgalcilerden nefret ettiği ve 2019 seçimlerini parti ve cumhurbaşkanlığı seçiminde etkiliyeceğini çok açık olarak dillendiriyorlar.Böyle bir bilgi muhalefet partilerini neden harekete geçirmez doğrusu hayret edilecek bir durumdur.Bir muhalefet lideri sadece ”Biz cumhurbaşkanlığını ve iktidarı kazandığımızda tüm Suriyeliler’i ve bu arada vatandaş yapılmış olanları da zorunlu olarak ülkelerine derhal göndereceğiz” sloganını işlediği taktirde Türk milleti buna oylarıyla olumlu yanıtlar verecektir ve hiç kuşku duymuyorum.

 

 

Bir taraftan milyonlarca çopur Arabın ülkemizi savaşsız olarak işgali, diğer taraftan topraklarımızın, kıyılarımızın, dağlarımızın, yeşil alanlarımızın, limanlarımızın, kamu mallarının ve işletmelerin vs zengin Araplara satışı da Türk milletine karşı işlenmiş Arapçılık ve vatan ihanetidir.Zamanı geldiğinde Suriyeli sürülerin kovulması ile birlikte bunların tümünün millileştirilmesi vatanımızın kurtuluşunda çok önemli milli bir atılım olacaktır.

 

 

Değerli okurlarımın yakından anımsayacakları gibi geçmişte Suriyeliler’in Türk yurdunu savaşsız işgali konusunda defalarca yazı yazmıştım ama bugünkü yazımın amacı kurtuluşumuza az bir zaman kala ne yapmamız konusunda sadece bir fikir birliği yapmak içindir.

 

 

REZA ZARRAB TÜRK MİLLETİNE TANRI’NIN BİR İNAYETİ OLABİLİR Mİ?

 

 

Alman tarihçi Franz Altheim ”Bir iç bunalımı ancak bir dış bunalım doğurur.Öncelik her zaman dış politikadadır.” der ve tamamen dünya siyaset tarihini gözleme dayanan bir saptamadır.

 

 

Herkesin iyi bildiği gibi İran asıllı Türkiye vatandaşı rüşvetçi Reza Zarrab 27 Kasım’da ABD’de jürili yargıç önüne duruşmaya çıkacak.

 

 

ABD’de yargılama sistemine göre savcılık sanıkla onun cezasının azaltılması karşılığında işbirliğine gidiyor.

 

 

Edinilen bilgilere göre Reza Zarrab’da ABD savcılığı ile böyle bir işbirliği sonucu itirafçılığı kabul etmiş.

 

 

Bunun yöntemi nasılmış?

 

 

Reza Zarrab 27 Kasım’daki duruşmada savcının iddia ettiği tüm suçlamaları yargıç ve jüri önünde kabul edecekmiş.

 

 

Bu durumda Türkiye’yi yöneten çok mühim simalar suçlanacak ve delil olarak her türlü belgeler, telefon tapeleri ortaya konulacaktır ki Türk kamuoyu bu adlardan çoğunu aşağı yukarı bilmektedir.Yüzlerce suç dosyasının binlerce belge ile birlikte hazırlandığı artık çok iyi biliniyor ve birilerinin korkudan ödleri patlıyor.

 

 

Daha sonra ne olacak?

 

 

Türkiye’deki suçlanan bu kişiler hakkında yakalama kararı çıkacağı kesindir ki, ABD yargı tarihinde bu işler sıradan olaylardır ve suçladıkları devlet adamlarının akıbetleri hep korkunç olmuştur, kaçtıkları ülkelerde bile gereken yapılmıştır.

 

 

Bizdeki bir takım politikacılara böyle bir suçlama ve yakalama kararı verildiğinde iç politikadaki patlamayı tahmin etmek bile zordur.

 

 

Yukarıda çok önemli sözünü alıntıladığım Aman tarihçi Franz Altheim ne kadar da dahi bir insanmış.

 

 

Tüm Atatürkçü yurtsever cumhuriyetçi Türk milleti yeni dönemde çok dikkatli olmalıdır vatanın ve devletin yeniden fabrika ayarlarına dönmesi konusunda.

 

 

Gerçekten Tanrı’nın inayeti ile karşı karşıya mıyız?

 

 

100 GÜNDE NE YAPMALI?

 

 

Yaşları uygun olanlar iyi bilirler ki, Demirel hükümetleri kurulduğu zaman 100 günde yapılacak çok acil işler için program yapılır ve bu konuda kamuoyu net bir şekilde aydınlatılırdı.Genellikle de millet 100 gün sonunda en azından millet biraz rahat bir nefes alırdı.Bu 100 günlük acil eylem planları gerçekten etkili ve işleyen bir yöntemdi.

 

 

Şuna kesinlikle inanıyoruz ki, T.C.Devleti’nin tüm kurumlarıyla ve işleyişi ile altını dinamitleyen AKP hükümeti elbette iç ve dış koşullar nedeniyle kesinlikle iktidardan düşecektir.

 

 

İşte bu aşamada gelecek vatansever bir hükümetin de acil eylem planı olarak 100 günlük bir programı uygulamaya koyması milli güvenliğimiz açısından önemlidir.

 

 

Bu 100 günlük programın ana felsefesi T.C.Devletini AKP’nin bozduğu tüm ihanetlerden temizleyip Mustafa Kemal Atatürk’ün koyduğu fabrika ayarlarına döndürmek olmalıdır.

 

 

Eğitimden yargıya, emniyete, sağlığa vs kadar.

 

 

Örneğin, bu 100 gün içinde tüm okullarımız Arapçılık eğitiminden arındırılarak, tam anlamı ile laik seküler eğitime kavuşturulmalı ve bu bağlamda imam hatiplerin tümü kapatılmalı, bu konudaki gereksinimler ilahiyat fakültelerinden karşılanmalıdır.

 

 

”Andımız” derhal yeniden okullara konulmalı ve çocuklara her sabah söyletilmelidir.

 

 

Tüm okullara ”Atatürkçülük ve Türkçülük” dersleri konularak öğrenciler üzerindeki Arapçılık kalıntıları yok edilmelidir.

 

 

”Daruşşafaka” ve ”Galatasaray” liseleri gibi Türk milletine aydın, siyasetçi ve devlet adamları yetiştiren 150-200 yıllık seçkin okullar yeniden asli hüviyetlerine kavuşturulmalıdır.

 

 

Askeri okullar her şeyiyle, adları ile asli hüviyetlerine kavuşturulmalı.

 

 

Dağa taşa, kentlerin, yerleşim merkezlerinin en kalabalık meydanlarına, devlet kurumlarının tümüne Büyük Atatürk’ün ”Ne mutlu Türküm diyene!” sözü yazılmalıdır.

 

 

Jandarma İçişleri Bakanlığı’ndan çıkarılarak Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlanmalıdır.

 

 

Kapatılan tüm askeri kışlalar tekrar açılmalıdır.

 

 

Askeri hasteneler sivil işgalden kurtarılarak ve değiştirilen adları tekrar iade edilerek tamamen askere hizmet eder hale getirilmelidir.

 

 

Cumhurbaşkanlığı denen ve daha sonra Başkanlık adıyla değiştirilecek diktatoryal sistem referandumla değiştirilmeli ve tekrar parlamenter sisteme dönülmelidir hem de daha güçlendirilmiş olarak.

 

 

5 milyon işgalci Suriyeli Arap süratle kendi ülkelerine gönderilerek hem ekonomimiz acil olarak biraz rahata kavuşturulmalı hem de bu nedenle gelecekte olması kesin milli güvenlik sorunu ortadan kaldırılmalıdır.

 

 

Suriye ile derhal barış ilan edilerek oradaki askerlerimiz Suriye ordusuile birlikte tüm dinci bölücü terörist unsurlara karşı savaşmalıdır.

 

 

Türkiye’de dinci terörist avına da girilerek hapishanelere tıkılmalıdır.

 

 

Bir naylon darbe sonucu ilan edilen OHAL derhal kaldırılmalı ve bu nedenle çıkarılan kanun hümündeki kararnameler iptal edilip hükümsüz sayılmalıdır.

 

 

Türk devletine, milletine ve vatanına ihanet edip soygunculuk yapanlar hızlı işleyen yargı mekanizmaları ile adil ve süratli şekilde yargılanmalıdır.

 

 

AKP döneminde soygunculuk, hortumculuk ve ”milletin amına koyarak” zenginleşen haramzadelerin tıpkı FETÖCÜ’lere yapıldığı gibi mallarına paralarına sorgulanarak ve adil yargılanarak el konulup kayyum atanmalı ve Türk milletinin anasının ak sütü gibi bu el konulan servetle Araplara peşkeş çekilen kıyılar, yollar, dağlar, barajlar, KİT’ler, bankalar, araziler, topraklar, ovalar vs millileştirilerek yeniden Türk milletinin üzerine geçirilmelidir.

 

 

Batı dünyası ve AB ile ilişkilerimiz uygar yönetim çerçevesinde normal duruma yeniden kavuşturulmalıdır.

 

 

Prototip olarak verdiğim yukarıdaki örnekler tabii çoğaltılır ve 100 günde gerekenler acilen yapılarak yıllardır birikmiş diğer sorunlar da senelere yayılarak bir plan dahilinde çözülür.

 

 

Türk milletinin Atatürk’ün izinde, akıl ve bilim rehberliğinde ”Her şey Türk için, Türk’e göre, Türk tarafından” felsefesine göre 29 Ekim 1923’ün aydınlık yoluna yeniden ulaşacağından nokta kadar kuşkum yoktur.

 

 

Dr. İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!