AKP'li Fırat: Kürtler aptal değil, Marmaris'i, Antalya'yı bırakıp da bölünmezler…

AKP'li Fırat: Kürtler aptal değil, Marmaris'i, Antalya'yı bırakıp da bölünmezler…
29 Nisan 2013 10:17

AKP’nin bir dönem en etkili isimlerinden Dengir Mir Mehmet Fırat Akşam Gazetesi’ne çok özel açıklamalarda bulundu.

İşte o röportaj:
Kürt siyasetçi Dengir
Mir Mehmet Fırat: “Türkiye’nin en büyük 
sorunu toplumsal korkuları.
Türkiye bölünecek mi? 

Kürtleri çok aptal
zannediyorlar.
Yani Marmaris’i, Antalya’yı size bırakacak Bingöl
dağlarında yaşayacak!
Irak Kürdistanı’ndakiler buraya gelmeye çalışıyor, biz
bölüneceğimizden korkuyoruz”

AK Parti’nin kurucularından Kürt siyasetçi Dengir Mir Mehmet Fırat
çözüm sürecine ilişkin AKŞAM’a çarpıcı değerlendirmeler yaptı:

- Karayılan’ın çekilme konusundaki açıklaması heyecan
yaratsa da PKK’nın çekildikten sonra silah bırakmak için birtakım
şartları var.
Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ortadoğu’da silah temin etmek çok zor değil, yeter ki paranız olsun.

Füze dahil ne isterseniz satın alırsınız. Mühim olan insanların
silahtan medet ummayacak hale getirilmesi.
Öcalan “Artık silahla bir yere varılamayacaktır, ancak siyasetle
varılacaktır”
dedi Diyarbakır’daki konuşmasında.
Önemli olan budur. Artık PKK için silahın vakti geçti…

KÜRT IRKÇILIĞI İLKEL

– Bu süreçte PKK bölünür ve kan durmaz diye bir endişeniz var mı?

Öyle bir endişem yok. Siyasallaşırsa -ki siyasalaşacaktır- ve
siyasallaşmıştır, mecburdur da buna.
Diyelim ki, Ankara’dan Batı’ya doğru gittiğimizde demokratikleşme
yüzde 50-60 ise Kürt bölgesi dediğimiz
Doğu ve Güneydoğu’da yüzde 20-30’dur. Orada PKK’nın baskısı var,
devletin baskısı var…
İnsanlar olağan yaşamamışlar ki! PKK çıktığı zaman yeni doğmuş bir
insan bugün 30 yaşında.
Bunlar normal bir jenerasyon da değil. Hep ölüm, kan, barut
kokusuyla büyümüş insanlar.
Dolayısıyla bunların demokratikleşmesi ve normalleşmesi lazım.
Kürt’ün demokratikleşmesi çok önemli. Onların Kürt ırkçılığından
kurtulması lazım.
Türk ırkçılığı Kürt ırkçılığını yaratmıştır, ama Kürt ırkçılığı daha
ilkeldir.

İlkellikten kastınız nedir?

DAHA katıdır, daha saldırgandır. Çünkü daha sonra başlamıştır.
Tabii ki bunlar belli bir süreç içerisinde yumuşuyor, bu doktrinler,
sapmalar daha yumuşak hale geliyor.
Mesela MHP’nin 15-20 yıl öncekiyle bugünkü  anlayışı aynı değildir.

O gün sokaktalardı, bugün Meclis’teler. Devlet Bahçeli’nin bana göre
yaptığı en büyük şey o gençliği sokaktan içeri alabilmiştir,
siyasallaştırmıştır.

Öcalan ölünce özgürleşecek

– Başbakan Erdoğan defalarca “Öcalan’a ev hapsi olmaz”
dedi ama Karayılan “Öcalan da dahil herkesin özgürleşmesi”
vurgusu yaptı.
Ne olacak sizce sonunda?

Elbette Öcalan da özgürleşecek bir gün. Ya cenazesi çıkacak özgür
olacak…
Kimin ne kadar yaşayacağını bilemeyiz. Ama insan öldüğü zaman
özgürdür.
10-20 sene sonra ne olacak onu Başbakan’ın bilmesi mümkün değil ki!

Ama bugün bu süreç içerisinde bunun affı mümkün değil, bunun
mantıklı yönü de yok.
Başbakan doğru söylüyor ama birileri bunu provoke etmeye çalışıyor
bırakılacak diye… Bırakamazsınız.
Öylesine büyük bir toplumsal baskı vardır ki, bunu hiçbir güç
yapamaz.
Zaten Öcalan’ın da artık böyle bir talebinin olduğunu zannetmiyorum.

- Karayılan neden bu vurguyu yapıyor inatla?
Türkiye’nin büyük bölümünün hassasiyetini çok iyi okuyorlardır
oysa…

PKK her ne kadar silahı bir örgütse de, aynı zamanda illegal bir
siyasi bir parti.
Bir parti tabanı var, silahlı gücü var ve onları da tatmin etmek
zorunda.

PKK’ya rağmen dönüyorlar

– Endişe veren şeylerden biri de silahlarıyla Kuzey
Irak’ta toplanmış PKK varlığı.
Ne olacak sonrasında?

Başbakan “PKK militanları Türkiye’yi terk ediyorlar” dedi.
Nereye gittiler? Suriye’ye. Niçin?
Özgür Suriye Ordusu ile anlaştılar. PKK içinde İranlılar da var.
Amerika İran’ın atom bombası yapmasına müsaade edecek mi sizce?

- Hayır tabii.

Amerika İran’a hiçbir zaman karadan müdahale etmeyecektir.
Kendi içinde karışıklık çıkaracaktır ve daha çok hava yoluyla
müdahale edecektir.
İran için de en çok kullanacağı güç önce Kürtler, sonra
Azerilerdir.
Bu nedenle çekilenlerin bir kısmı oraya gidecektir. PKK içinde
suça karışmamış insanlar da var.
Bir kısmı çocuk, aşçı, temizlik yapıyor… Duyduğum kadarıyla PKK
durdurmaya çalışıyor ama çoğu ailelerine dönüyor.
Zaten devlet de “Çocuğunuz suça karışmamış, alın getirin” diyerek
aileleri teşvik ediyor.
Orada birikmiş güç olacağı kanısında değilim.

Meclis 7/24 çalışacak

PKK’nın çekilme kararını “oyun öncesi sahanın
düzeltilmesine”
benzeten Fırat, “Artık Meclis 7/24
çalışacak demokratikleşme için.

Bundan sadece Kürtler değil; Aleviler, Ermeniler, Rumlar
gibi tüm azınlıklar faydalanacak”
diyor.

- Hep Kürt Sorunu ile PKK sorununun ayrılması gerektiğine
işaret ettiniz.
Bugünse ikisi iç içe geçmiş gibi. Hangisini çözüyoruz peki?

Türkiye tarihi bir süreçten geçiyor. Çekilme kararı başlı başına
çok önemli.
Bunu oyun öncesi sahanın düzeltilmesine benzetiyorum. Bu şart.
Niye?
Birilerinin bir şeyler yapıp “PKK yaptı” deme imkanı
ortadan kalkacak.
Dolayısıyla çözüm bundan sonra başlayacak.
Ama sorunuzun yanıtını bundan sonra demokratikleşme adımları
belirleyecek.

KÜRT SORUNU DEĞİL

– Önümüzdeki sürecin en çetrefilli konusu ne olacak?

Meclis olacak. Çünkü Meclis 7/24 çalışmak zorunda kalacak
demokratikleşme yasaları için.
Fakat bu sadece Kürtlerle ilgili bir süreç değil.
Türkiye her ne kadar 1946’da çok partili sisteme geçmişse de,
demokratikleşmesi 2000’lerden sonra başladı. 

PKK’yı da bu süreç, yani Türkiye’nin demokratik bir ülke olmaması
doğurdu.
Dolayısıyla da ne kadar işin içinde silah olduğu için Kürt sorunu
öne çıksa da Türk vatandaşı Rum, Alevi, Ermeni gibi azınlıkların
da sorunları var. 

Çözüm sürecinin sonunda bu görünen ve görünmeyen kesimlerin
sorunlarının tümüyle halledilmesi gerekiyor. 

- Neden Meclis 7/24 çalışmak durumunda kalacak?
Seçim baskısı mı var?

Hayır. O kadar çok temizlenecek yasa var ki, öyle bir günde
olmaz.
Demokratikleşme sürecinin henüz yarısını bile tamamlamadık.

12 Eylül’ün en ceberrut yasalarından biri olan Siyasi Partiler
Kanunu ve Seçim Kanunu anayasadan daha önemli bana göre…

BAHÇELİ’Yİ TAKDİR ETMELİ

- “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganına verdiği
“Onun da sırası gelecek” yanıtı eleştirilere neden oldu…

Ama “Daha vakti var” demiş olması dahi büyük bir
gelişmedir, “Yapmayın” demektir.
“Yapın” da diyebilirdi. Beğenir, beğenmezsiniz ama hakkını
vermek, takdir etmek lazım.
Kürt ırkçılığı daha keskindir. Çünkü ulusçuluk anlayışı çok daha
sonra, 60’larda başlamıştır, daha yenidir.
Ama öbürü İttihat Terakki’de başlamıştır.

- Kürt ırkçılığını tetikleyen ne oldu?

Kürt ırkçılığını getiren inkar, asimilasyon ve iletişim çağıdır.

30 ve 40’lı yıllarda Dersim’de ne olduğu bilinmiyordu. Türkiye ile
ilgili bilmediğimiz daha o kadar çok şey var ki… 

Türkiye’nin tarihini, milli mücadeleyi şeffaflaştırmak ve bundan
da korkmamak lazım.
Türkiye’nin en büyük sorunu toplumsal korkularıdır.

- Nedir o toplumsal korkular?

Türkiye bölünecek mi? Türkiye’yi bölmek mümkün değil. Bugün
Kürtlere “Siz ayrılın” deseniz ayrılamazlar.
Kürtleri nereden ayıracaksınız? İstanbul’u da mı Kürdistan’a
vereceksiniz? Olmaz.
Antalya’yı, Aydın’ı, Mersin’i nereden ayıracaksınız? Doğu’daki
Kürt’ten  fazlası Batı’da yaşıyor.
Ama Irak ve Suriye’de böyle değil, rahat sınır çizebilirsiniz. Bir
de, Kürtleri çok aptal zannediyorlar…

- Ne kastediyorsunuz? Nasıl aptal zannediyorlar
Kürtleri?

Yani Marmaris’i, Antalya’yı size bırakacak ve gidecek Bingöl
dağlarında yaşayacak!
Bu karşındakiyle alay etmektir. Niye İstanbul’u terk etsin? Niye
Kuşadası’nda oturmasın?
Irak Kürdistanı’na üç defa gittim. İnsanların tek ideali
İstanbul’da ev sahibi olmak, yazın Antalya’ya gitmek. Eskiden
bizim Paris’e gitmek istememiz gibi bir şey. Bunu Diyarbakır’a,
Van’a yap bölgeyi kalkındır. Diyarbakır kendisi için cazibe
merkezi. Niye? Çünkü dilini rahat konuşuyor. Parası da var. Biz o
bölgenin de kalkınmasını istiyoruz, neden çekiniyoruz? Biz
kendimizin bölüneceğinden korkuyoruz, o da gözünü dikmiş, buraya
gelmeye çalışıyor.

Kuzey Irak’la Ortak Pazar

– Irak’taki Kürt bölgesi bağımsızlığa kavuşursa, Türkiye
ile “gevşek federasyona” geçilmeli tezleri de var.
Siz nasıl bakıyorsunuz geleceğe?

Zannetmiyorum , öyle bir federasyon olmaz ama AB ile olan Ortak
Pazar gibi bir birlik olabilir.
Bundan beş sene önce Kürdistan’da kişi başına düşen milli gelir
300 dolardı, şu anda 10 bin dolar civarında.
Beş yıl içerisinde 50 bin dolara çıkacağı öngörülüyor.
Yani Türkiye’nin çok çok üstünde bir milli gelire sahip olacaklar.

O zaman vizeleri ve sınırı kaldırır, Ortak Pazar kurabilirsiniz.

- Tabii şu andaki devlet hassasiyetleri ile bu bayağı
fantastik geliyor kulağa…

Göreceksiniz 10 yıl içine şu anda bize hayal gibi gelen birçok
olay gerçekleşmiş olacak.
Türkiye’de sürekli BOP diye pompalıyorlar ama anlamadıkları şey
şu:

Avrupa’nın da Amerika’nın da ekonomik ve dolayısıyla siyasi
anlayışı değişti.
Artık silah satmakla toplumu zenginleştirmek mümkün
olmuyor, elektronik satarak zenginleşecek.
Bir telefon satacak, iki bin dolar kazanacak. 
Eskiden silahı, petrolü vatandaşa değil; devlete satıyordu ama
telefonu vatandaşa satmak zorunda.
Dolayısıyla ihtilafsız bir dünya lazım ona şimdi.  Bireyin
zenginleşmesi, milli gelirin yükselmesi lazım ki çocuğuna Iphone
ya da bilgisayar alsın. 
Ancak öyle zenginleşir Avrupa, Amerika artık.
19.yy’da en büyük zenginler silah satıcılarıdır, 21.yy’da ise
Apple’dır, Microsoft’tur.
Bu değişimi göremiyoruz biz. Artık Ortadoğu’da herkes herkesle
rahat yaşayacak.
Türkiye de oraya geliyor. Biz de BOP’un bir parçasıyız ama BOP
ülkeleri bölmek için değil; ülkeleri birleştirip refaha ermek
için.
Bunu bizim aydın kesimimiz bir türlü anlayamıyor. Artık bu basit
kavga bitiyor.