700 yıllık fosilden çıkan virüs tehlikeli mi?

700 yıllık fosilden çıkan virüs tehlikeli mi?
1 Kasım 2014 10:47

Buzulların erimesiyle 700 yıldır donmuş halde bulunan ren geyiği dışkıları ortaya çıktı. Dışkıdan örnek alan uzmanlar, dışkıda 4 bin yaşındaki bir virüse rastladılar.

 

 

NPR.org ve ifl Science adlı bilim bloglarında yer alan habere göre, Kanada’nın kuzey bölgelerinde, antik çağlardan kalma bir virüs bulundu. Yaklaşık 700 yıllık bir ren geyiği dışkısında bulunan virüsün, hemen hemen 4 bin yaşında olduğu tahmin ediliyor. Dışkıyı inceleyen bilim insanları, içinde ren geyiği DNA’sı, sindirilmiş bitkiler ve virüs genomu donmuş halde bulunduklarını tespit etti.

 

 

Araştırmacılar bu bulaşıcı virüsü yeniden yapılandırdı ve özelliklerini tespit etti. Virüsleri laboratuvardaki bitkilere bulaştıran bilim insanlarının elde ettiği sonuçlar, geçtiğimiz hafta Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlandı. Bu makaleye göre genel anlamda virüslerin nasıl evrim geçirdiği ve bulaşma süreciyle ilgili fikir edinmek mümkün.

 

 

Antik virüsler, geçmişte yaşayan farklı türdeki canlılar ve virüslerin yaşadığı evrim konusunda bir fikir sağlıyor. Ancak virüslerin yoğunluğu düşük oluyor ve çevreden yeterince izole olmuş, bozulmamış örnekler nadiren bulunabiliyor. Doğada soğuk halde korunmuş örnekler ise, antik virüslerin genetik materyalinin bozulmadan kaldığı, soğuk hava depoları görevini görüyor.
Ren geyikleri yaz mevsiminde serinlemek ve böceklerden kaçınmak için buzların üzerinde takılmaya çağlardır çok meraklı. Civardaki bitkileri yedikten sonra, içinde DNA’larının, bitki parçalarının ve virüslerin bulunduğu dışkılar bırakıyorlar. Bunlar bin yıl boyunca donmuş halde, bozulmadan kalabiliyor.

 

 

ENFEKSİYON BİTKİLERDE HIZLA YAYILDI

 

 

Kaliforniya Üniversitesi’nden Eric Delwart’ın liderlik ettiği bir ekip, dışkıyı buzun içinden matkapla delerek çıkarttı ve virüsün genetik yapısını analiz etti.

 

 

Ekip, “tersten genetik yaklaşım” adı verilen bir yöntemi kullanarak, virüsün DNA’sında bulunan genomu yeniden yarattılar. Virüsün gerçekten de bitkileri etkilediğini onaylamak için, tütün bitkisiyle akraba olan Nicotiana benthamiana bitkisine aşıyla virüsü bulaştırdılar. Aşı yapılan bitkide enfeksiyon belirtileri ortaya çıktı. DNA virüsü üremeye başladı ve sistematik olarak bitkinin diğer yapraklarına da yayılmaya başladı.

 

 

Araştırmalar sonrasında virüsün, bugün bitkileri ve mantarları hasta edenlerle akraba olduğu ortaya çıktı. Antik ren geyiği dışkısıyla alakası olan virüse (ancient caribou feces associated virüs) kısaca aCFV adı verildi. Aynı zamanda bitkileri etkileyen bir virüsün da bir parça RNA’sına ulaştılar. Buna da antik kuzeybatı bölgesi kripavirüsü anlamında (Ancient Northwest Territories cripavirus) aNCV adı takıldı. Daha önce rastlanmayan türdeki bu virüsler ya ren geyiklerinin yediği bitkilerden bulaşmıştı, ya da dışkıya konan böceklerden. Ancak her halükarda soğuk sayesinde virüsler bozulmadan korunmuştu.

 

 

VİRÜS TEHLİKELİ Mİ?

 

 

Delwart’ın açıklamasına göre, bu virüsler tehlikeli değil. Ancak küresel ısınma devam ettiği ve buzlar eridiği sürece, binlerce yıldır buzun altında kalan (ve muhtemelen kalsa daha iyi olacak) başka virüsler de canlanabilir. Daha sonra da kolaylıkla ekosistemimize bulaşıp, bir süre sonra insanları da etkileyebilir.

 

 

Buyurun size küresel ısınmayı önlemek için bir sebep daha…