29 Ekim’de bir yanıt vermeliyiz

29 Ekim’de bir yanıt vermeliyiz
26 Ekim 2013 19:48

Bu sene Büyük Atatürk’ün ”En büyük eserim” dediği Cumhuriyet’in kuruluşunun 90.yıldönümü olduğunu ulusça hep birlikte biliyoruz.

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Ayrıca, geldiğimiz nokta itibari ile Cumhuriyet’imizin yıkılmaya en yakın mesafede olduğunun da bilinci içerisindeyiz.

AKP iktidarının 2002 Kasım’ında tek başına iktidara gelişi ile birlikte Cumhuriyet’i ve kurumlarını yıkmaya çok sinsi bir şekilde emin adımlarla adım adım gittiğini bilmeyen hiçbir bilinçli yurtsever yurttaş bulunmamaktadır.

Çünkü sonradan anlaşılmıştır ki,AKP aslında bu nedenle kurulmuş,Recep Tayyip Erdoğan denilen kişi bu nedenle görevlendirilmiştir.

Öyle gizli ve alçakça çalışılmış ki,önce Türk ulusundan habersiz olarak PKK terör örgütü ve onun elebaşları canilerle görüşmeler yapılmış,onlara Cumhuriyeti tam yıkıcı,isteklerini karşılayıcı sözler verilmiş,federe devlet kuracakları vaat edilmiş sonra da bunların uygulanmasına geçilmiştir,11 yıllık süreç içerisinde.

Sonra da PKK terör örgütü ile pazarlık masasına oturdukları anlaşılınca bir kısım insanlar bunu inkar etmiş,’’bunu ispat edemeyen şerefsizdir’’ demiş ama bunlar daha sonra doğrulanınca kendi alçak şerefsizlikleri ile baş başa kalmışlar, bufalo derisi kalınlığındaki yüzleri zerre kadar kızarmamıştır.

Çünkü bunların alçak karakterleri de bufalodan daha alçaktır.

Ve hedefe adım adım yaklaşarak bugün itibari ile tam anlamı ile Cumhuriyet’i çok kolayca yıkma pozisyonuna gelmişlerdir.

Bakın bunlar son bir tekme ile Cumhuriyet’i yıkma gücüne nasıl erişmişlerdir?

Bunlar ilk önce ‘’Eve dönüş yasası’’ çıkararak binlerce Mehmetçik’in kanını döken genetiği bozuk teröristleri affetmişlerdir.

Bunlar, ‘’Kürtçe televizyon’’ kurarak bu genetiği bozuk alçakların yeni isteklerde bulunmasına ve azgınlaşmasına zemin hazırlamışlardır.

Bunlar,Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin savcı ve hakimlerini alçak teröristlerin ayağına götürerek onları tekrar affetmiş,bunun sonucunda yeniden binlerce Mehmetçik’in şehit olmasına sebep olmuşlardır.

Bunlar, Devlet’in resmi okullarına ‘’Kürtçe’’ derslerini koyarak bölücülükte bir adım daha mesafe katetmişlerdir.

Bunlar,o alçakların Türkçeyi çok iyi bildiklerini ve hangi emele hizmet ettiklerini bildikleri halde mahkemelerde kendi dillerinde tercüman kullanma yasasını çıkarmışlardır.

Bunlar, yerleşim bölgelerinin Türkçe adlarını değiştirerek hainlerin istedikleri adları koymuşlardır.

Bunlar, ulusal bayramlarımızı eski coşkusu ve ağız tadı ile kutlamamızı yasaklayarak Cumhuriyeti yıkma provalarında yine çok önemli mesafeler katetmişlerdir.

Bunlar, Devlet kurumlarının önündeki TC ibarelerini kaldırarak hem Türk ulusunun duyarlılığını test etmişler hem de Cumhuriyet’i yıkma eyleminde biraz daha ön almışlardır.

Bunlar, nimetinden sınırsızca yararlandıkları Cumhuriyet’in yüce kurucularına kendi onur derecelerine uygun olarak en ağır hakaretleri etmişlerdir.

Bunlar, Cumhuriyet’in fiili koruyucu ve kollayıcıları olan Türk ordusunun komuta kademesini hapishanelere tıktırarak istedikleri ihanetleri yapabilme rahatlığına kavuşmamışlardır.

Bunlar,Cumhuriyet’in ta başından beri okullarda okutulan ve en onur verici bir işlev olan ‘’ANDIMIZ’’ı kaldırarak her işlerinde olduğu gibi ‘’Türklük’’ün en amansız düşmanı olduklarını diğer eylemleri ile birlikte sicillerini pisletircesine tescil etmişlerdir.

Türk adını Anadolu’dan silmek için yapmadıkları işlem kalmamışlardır ki,bunu hayatta kaldığımız sürece her zaman ve her yerde haykıracağız.

Bunlar neden ‘’Türklük’’e bu kadar düşmanlık yapıyorlar,acaba Türk bunlara bir şey mi etmiş? diye kendime soruyorum

Dünya tarihinde bunlardan başka hiçbir devlet yetkilisi topyekun olarak kendi ordusunu zindanlara tıktırmamıştır.

Ama bu bedbahtların bilmedikleri bir şey vardır ki,o da halkın kahredici gücüdür.

O ayağa kalktığı anda ihanet içinde olanlar kaçacak bir sıçan deliği dahi bulamayacaklar,yurtsever ulusun pençeleri altında ezilip telef olacaklardır.

Bunlar tarafından Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı işlenen cürümleri saymakla bitiremeyiz.

Yukarıda sadece birer örnek oluşturması ve Cumhuriyet’i yıkma noktasına nasıl geldiğimize dair prototip örnekler verdim sadece.

Önemli olan bugün itibari ile yıklıp yok olma noktasına gelmiş bulunan Cumhuriyet’mizi bu badireden nasıl kurtarıp ,bunların elinden nasıl kurtaracağımızdır.

Yan,yazının başlığında belirttiğim gibi bunlara mutlaka bir yanıt vermeliyiz.

İşte 29 Ekim’de 90.yılını idrak edeceğimiz Salı günü Cumhuriyet düşmanlarına bir yanıt vermeliyiz.

Başta Ankara,İstanbul,İzmir,Bursa olmak üzere bütün illerde o gün meydanlara koşmalı bunların yüreklerini hoplatmalıyız.

Yakın geçmişte ulusal bayramlarımız nedeni ile Cumhuriyet düşmanlarının yurtseverler önüne koydukları barikatlar nasıl yıkıldıysa o günde aynı şekilde bunlar yıkılmalıdır.

O gün toplanacak milyonlarca yurtseverin sesleri ile yer gök inlemelidir.

O gün gökyüzü bayrak denizinde yüzmelidir.

O gün ‘’ANDIMIZ’’ pankartları ile hep birlikte milyonlar içinde olmalıyız meydanlarda.

O gün ATATÜRK posterlerini başımızın taçı yapmalıyız.

O gün en gür seda ile ‘’ANDIMIZ’’I,’’GENÇLİĞE HİTABE’’yi ve ‘’BURSA NUTKU’’nu milyonlarca yurtseverle birlikte gür sesimizle birlikte okumalıyız.

Ülkesinin şehirlerinin meydanlarına hakim olamayan hiçbir ulus hainlerin hegemonyasından kurtulamaz.

Ülkesinin şehirlerinin meydanlarına hakim olamayan hiçbir hareket, karşı devrimcileri inlerine püskürtemez;onları hak ettikleri cezalara çarptıramaz.

Şehir meydanları demokrasinin tavaf merkezleridir.

Tüm despotlar şehir meydanlarının demokratik hareketliliğinden çok ürkerler.

Şehir meydanları devrimin merkezleridirler.

29 Ekim’de milyonlarca yurtsever Ankara Tandoğan’da,İstanbul İstiklal caddesinde,İzmir’de,Bursa’da,İzmit’te,Erzurum’da ve tüm 81 ilde hep bir ağızdan arşı titretircesine meydanlarda olmalıdır.

Hele Ankara’da, AKP iktidarına ve onun başı Tayyip Erdoğan’a bu ülke ve Cumhuriyet sahipsiz değili sembolize etmek,aydınlık devrimi gerçekleştirmek üzere Tandoğan’da toplanan milyonlarca yurtsever oradan Anıtkabir’e yürümelidir.

Bu nedenle tüm yurtseverler bu konuda birbirlerine uyarı yapmak üzere ‘’SOSYAL MEDYA’’ başına geçmelidir.

Durmuyoruz,yılmadan,usanmadan yola devam ediyoruz;zira biz de çok iyi biliyoruz ki,aydınlık devrime ramak kaldı.

Meydanlarda coşkuyla buluşmak üzere herkes iş başına.

SOSYAL MEDYA’ya…


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!