Erdoğan 16 Nisan’dan sonra AB konusunda halka, “AB’de kalalım mı, çıkalım mı” sorusunun sorulacağı bir referanduma gidilebileceğini söyledi önceki gün.

 

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 
Ancak bu sözün daha ziyade politik olduğu, yani Erdoğan’ın gerçekte, en azından henüz, Türkiye’de bu yönde bir referandumu düşünmediği birkaç gün önceki başka sözlerinden belli.

 
Şöyle ki…
Erdoğan AB referandumundan söz etmeden önceki günlerde gelen bir soru üzerine, “Keşke AB bizi atsa, o zaman işlerimiz kolaylaşır ve idamı getirirdik” dedi.

 
Bu sözlerin ters vektöründen anlaşılıyor ki, Erdoğan AB ile ilişkiler ortadan kalkmasına yol açabileceği için idam cezasının gelmesini riskli buluyor ve AB ile ilişkilerin pragmatik nedenlerle bir şekilde devam etmesini istiyor.

 
Yani, AB ile ilişkiler bitmeden idam cezası gelmez, ki, Erdoğan da AB ile ilişkilere rağmen idam cezası getirmeyi sakıncalı buluyor.

 
Erdoğan bunu hem kendisi kendi siyasi iktidarı açısından riskli görüyor ama hem de tüm danışmanları, hükümet kabinesi Erdoğan’a idam cezasının gelmemesi gerektiğini söylüyorlar.
Erdoğan’a karşı kabine içinde çok sessizden ve çok saygılı bir şekilde olsa da hissettirilen bir direnç var idam cezası konusunda.

 
Her ne kadar tek belirleyici ve tek hakim olsa da, Erdoğan da parti ve hükümet içi dengelere dikkat etmek zorunda.

 
Ayrıca Erdoğan da, tıpkı üst düzey parti yönetimi ve hükümet içindekilerin de bildiği şekilde, AB ile ilişkiler tamamen koparsa dünyada prestij kaybının dibine vuracağını, döviz kurlarının daha da oynayacağını, Arap ülkelerinin bile kendilerine eski ilgiyi göstermeyeceklerini, eskisi gibi para akıtmayacaklarını biliyor.

 
AB ile ilişkilerin sürmesi Erdoğan için siyasi bir sübap.

 
Dolayısı ile idam cezası için yanıp tutuşuyor olsa bile, AB ile ilişkilerin kopmasına yol açacak biçimde idam cezasını getirmez.

 
AB’ye gelince…

 
AB’nin, yani AB üyesi ülkelerin başbakan veya devlet başkanlarından oluşan AB Konseyi’nin, ki, AB Konseyi AB’nin en yüksek siyasal organıdır, Türkiye ile müzakereleri bitirmesinin iki yolu var…

 
1-Suspende etmek, yani dondurmak, böyle bir karar için AB’ye üye ülkelerin 3 bölü 2’sinin buna evet demesi gerekir.
2-Tamamen bitirmek, yani Türkiye ile üyelik sürecinin tamamen bitirilmesi, bunun için ise, AB ülkelerinin tamamen buna evet demesi gerekiyor.
2. şıkkın, yani Türkiye ile AB üyelik süreci ilişkisinin tamamen bitirilmesi seçeneği, en azından yakın gelecekte, olmaz.
Ama örneğin idam cezası getirilirse müzakereler derhal suspende edilir, yani dondurulur ve idam cezasının kaldırılması için süre verilir.
O sürede idam cezası kaldırılmazsa Türkiye tamamen AB dışına atılır.
Zaten eğer idam cezası gelir de, suspende edilirse Türkiye, ondan sonraki süreç siyasi olarak yıkıcı olur ve Türkiye bir daha mevcut siyasi yönetimini değiştirmeden AB ile hiçbir ilişkinin sahibi olamaz.
Çünkü, böyle bir durum, yani idam cezasının getirilmesine karar verilmesi, aynı zamanda Erdoğan’ın artık tamamen içe kapanacağı, bundan başka kendisi için yol görmediği ve dış dünya ile ilişkilerini bitireceği bir dönemin ifadesi olur aynı zamanda.
Ekonomik olarak da içe kapanış başlar Türkiye’de.
Ve, dünyadaki bilumum Türkiye düşmanı aynı anda harelete geçer.

 
Kimi soykırım tanınması için, kimi sınırı delmek için, kimi Ortadaoğu’da Türkiye’yi tamamen bitirmek için.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 

---

Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar