Mustafa Pınar’dan CHP 18. Olağanüstü Kurultay değerlendirmesi

Mustafa Pınar’dan CHP 18. Olağanüstü Kurultay değerlendirmesi
19 Eylül 2014 13:30

Bu kurultay siyasi partiler yasasına uygun olabilir, ama siyasi etiğe ve kimi insanların ahlak anlayışına hiç de uygun olmamıştır.

 

 

Neden? Bir tek nedeni yok. Bir çok nedeni var. Onlar da şunlar:

 

 

1-Kurultay delegeleri chp genel başkanını ve parti meclis üyelerini seçmektedirler. Yani CHP’yi iktidara taşıyacak olan en üst organları belirliyorlar. Yetki ve sorumlulukları bu kadar büyük. Peki bu büyüklügün gereğini yerine getirdiler mi, işte tartışma konusu olan da bu.

 

 

2-Toplam 1218 kurultay delegesi var. Sn.Kılıçdaroğlu için 944 delege imza verdi. Sn. İnce için 177 delege imza verdi. Kısa bir süre sonunda genel başkanlık seçimi yapıldı. Sn.Kılıçdaroğlu 740 oy alarak genel başkan seçildi.

 

 

İmza veren 204 delege Sn.Kılıçtadoğluna genel başkanlık yarışında oy vermedi. Birileri bana ve bize bunun ne demek olduğunu izah etmek zorundadır. Bunu başta oy vermeyen delegeler izah etmeli, sonra da Genel Başkan izah etmelidir.

 

 

Hangi nedenlerle imza verdiniz de oy vermediniz. Bunu bilmek istiyorum. Hele hele Sn.Muharrem İnce’nin Ahmet Hakan’la CNN’de yaptığı konuşmada bu durum ile ilgili şeyleri dinleyince midem bulandı, kalbim sıkıştı. Ben bu ihtamların muhatabı olan parti yetkililerini ve de bu baskılara boyun eğen delegelei ahlaksız olarak görüyor ve de şiddetle kınıyorum.

 

 

Sn.Genel Başkan, Sn.İnce’nin bu ihtamlarını açıklağa kavuşturmalı ve de gereğini yapmalıdır. Yapmayacaksa birinci dereceden sorumlu olduğunu unutmamalıdır. Birinci ayıp bu.

 

 

3- 1218 delegeden 976 delegenin oyu geçerli sayıldı. Yani 242’nin oyu yok. Kimileri ya gelmedi ya da geldiyse oy kullanmadı ya da bazıları oy kullanmasını bilmiyordu, oyları geçersiz sayıldı. Bunların hepsi de kabullenilecek şeyler değildir. Ülke genelinde toplam bir milyon üyesi olduğu bilinen partimizin her bir kurultay delegesi yaklaşık on bin üyeyi temsil ediyor demektir. Bunların sorumluluğu ve vebali onların üzerindedir. Buna göre 240 bin üyenin iradesi kurultaya yansımamıştır. 242 delege toplam delegenin yaklaşık 5’te biri eder. Bu iradede kurultaya yansımamıştır. Hele hele kurultaya gelip de oy kullanmasını bilmediği için oyu geçersiz sayılan delegeleri hangi il başkanı seçmiş ise tabiri caiz ise o il başkanını kulağından tutup partinin kapısının dışına koymalıdır.

 

 

Partinin kaderini, ülkenin kaderini belirleme yetkisine sahip bir delege nasıl olurda oy kullanmasını bilmez. Sn. Genel Başkan bu 242 delegenin hesabın sormalı ve sonucunu partililerle paylaşmalıdır. Yoksa vebal altında kalır. İkinci ayıp da bu.

 

 

4- 2011 genel seçimlerinde 32 ilde milletvekili secilemedi. Bu 32 ilin delege sayısı 243. Yani toplam delegenin 5’te biri kadar ve de cok ciddi bir rakam kurultayın kaderini belirleyen bir rakam. Tek bir il örneği ne demek istedigimi iyi anlatır. Diyarbakır’ın 22 delegesi var, partinin oy oranı %1 civarında. Bu 243 delege siyasi partiler yasasına göre oy kullanabilirler ama sol ahlak anlayışımıza göre bu kadar başarısız olan örgütlerin delegelerinin kullandıkları oyları geçerli oylar olarak kabul etmemiz mümkün degildir. Üçüncü ayıp da bu.

 

 

5- 976 geçerli oy kullanılmıştır. Bunun yarısı 488 eder. Salt coğunluk bir fazlası olup 489 eder. Salt coğunluğu 1.İhsan Özkes 665 oy almış (toplam delegenin yarısı kadar oy almış). 13. sıradan İdris Yıldız 489 oy alarak salt coğunluğu sağlamışlardır. Geriye kalan 39 parti meclisi gecerli oyların yarısından az oy aldıkları ve de toplam delege sayısının üçte biri kadar oy aldıkları için siyasi partiler yasasına göre seçilmiş olabilirler ama, siyasi etik açısından delegenin desteĞine mahzar kalmadıkları çok açıktır. Bu anlamda temsil yetkileri yoktur. Partililere güven vermeleri ve partiyi iktidara taşımaları mümkün degildir. Bu da dördüncü ayıp.

 

 

6- Sn.Genel Başkan’ın bir uygulaması son derece yanlış olmuştur. Adeta partililerine “hülle” yapmıştır. MYK’ya almak istedigi, Mehmet Bekaroğlu, Enis Berberoğlu ve de Sencer Ayata’yı kurultay delegelerine seçtiremiyeceğini düşünerek, cinsiyet kotasından seçilmelerini sağlamıştır. Neden kurultay delegelerine güvenmediğini açıklamak zorundadır. Neden böyle bir yola baş vurduğunu izah etmek durumundadır. Ayrıca kurultay delegelerinin seçmediği, cemaatle içli dışlı olduğu söylenen Erdoğan Toprak ile AKP’nin açılım politikasının göbeğinde görev alan Murat Özcelik’i baş danışman yaparak meydan okumaktadır.Bunun da izahının yapılması gerekmektedir. beşinci ayıp da bu.

 

 

7- CH’nin  emek öncelikli bir parti olması gerekmiyor mu? Sn .Genel Başkan da zaman zaman bunları dile getirmiyor mu? O zaman ben size emekle ilgili iki örnek vermek istiyorum:

 

 

1-Zonguldak’ta iki milletvekilimiz var. Ali İhsan Köktürk ve Mehmet Haberal. 2014 yerel seçimlerinde Haberal ceza evindeydi. Ali İhsan Köktürk ve örgütü, canla başla çalışarak başta Zonguldak ili olmak üzere toplam 12 belediye kazandılar. Ordu milletvekili İdris Yıldız: 2009 yılında başta Ordu ili ve birçok belediye CHP’nindi .2014 seçimlerinde başta Ordu ili olmak üzere hepsini kaybettik.

 

Peki bu iki örnekte kim başarılı? Kimin hakkı Parti Meclisi üyesi olmak. Tabii ki Sn.Köktürk’ün. Peki ne oldu Sn.Genel Başkan, Sn.Köktürk’ü listeye dahi almadı. İdris Yıldız’ı listeye aldı, 13.sıradan secilmesini sağladı. Emeğin böylece hakkını vermiş oldu. Altıncı ayıp da bu.

 

Bu yaklaşımlar sol, sosyal demokrat bir partiye yakışmamıştır. Bu mantaliteyle önce partililerine sonra da halkımza güven vermesi mümkün değildir. Böyle devam edilirse iktidar hayaldir. Bunları bize kimsenin yaşatma hakkı yoktur. Israrla soruyorum ve de cevabını bilmek istiyorum:  Yukarıdaki ayıplı işlerin sorumluları kim ise bilmek istiyoruz. Ve de Sn. Genel Başkan’dan bunun cevabını bekilyoruz.

 

 

Saygılarımla

 

Mustafa Pınar

 

CHP Çankaya Üyesi – Mimar