İstanbul’daki hastaneleri gezen Bilim Kurulu üyesi açıkladı: Hayatımız ne zaman normale dönecek?

İstanbul’daki hastaneleri gezen Bilim Kurulu üyesi açıkladı: Hayatımız ne zaman normale dönecek?
30 Mart 2020 10:40

Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof.Dr. Recep Öztürk, İstanbul’daki hastaneleri gezdi. Hayatın ne zaman normale döneceğine ilişkin, “Bunun tam bir matematiği yok” derken kapı önünde sohbet yapan komşuları da uyardı.

 

KOMŞULARI NEDEN UYARDI?

 

Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof.Dr. Recep Öztürk, Tarafsız Haber Ajansına konuştu.

Öztürk, hayatın ne zaman normale döneceği, virüsten korunmak için neler yapılması gerektiği gibi merak edilen sorulara yanıt verdi. Maske kullanımında yapılan yanlışlara dikkat çeken Öztürk, kapı önünde sohbet eden komşuları da uyardı.

 

“BİZİM SANKİ BAŞTA BİRAZ HIZLI GÖZÜKEN ARTIŞ DİĞER ÜLKELERLE KIYASLANAMAZ”

 

Öztürk’ün açıklamasının satır başları şöyle:

“Her şeyden önce panik olmaya gerek yok. Ülkemiz hastalığın çok geç girdiği bir ülke.

Dünyaya göre olgular geç başladı ama tüm dünyada olguların çok yayıldığı bir dönemde hastalığın daha yaygın bulaştırma ihtimalinin çok daha arttığı bir dönemde biz de hastalık 10 Mart itibarıyla giriş yaptı, o açıdan bizim sanki başta biraz hızlı gözüken artış diğer ülkelerle kıyaslanamaz.

 

“BU KIYAS ÖYLE ÇOK KOLAY DEĞİL”

 

Diğer ülkelerde başladığı zaman zaten tüm dünyada ülkelerde vaka azdı, bulaştırma ihtimali çok daha azdı, doğal olarak o ülkelerdeki seyir esasen kendi tarihleriyle kıyaslanacak.

Bize ise o başlamış olan ülkelerden vaka artışlarının zaten gerçekleştiği bizim vatandaşlarımızın da çoğusunun bulaştığı hatta hatırlarsanız ilk 50-60 vakaya kadar Bakanlık açıkladı bunların hepsinin yurt dışı teması vardı. Yani biz yarışa aynı yerden başlamadık. Bu kıyas öyle çok kolay değil.

 

TÜRKİYE İLE İTALYA’NIN KARŞILAŞTIRILMASI DOĞRU MU?

 

İkincisi ise örneğin İtalya ile karşılaştırıyorlar, hâlbuki İtalya bakarsanız hemen kaynaklara girersiniz testleri genel olarak yaşlı kişilere yapıyor. Ve ölüm oranlarına bakarsanız yaklaşık yüzde 9-10. Genelde bu hastalığın ölüm oranı yüzde 3-3.5 civarında. Demek ki İtalya’da şu anda en az ilan edilen vakanın üç katı kadar vaka var. Vaka sayısıyla karşılaştırdığınızda da karşılaştırdığınız ülkenin buna göre testleri kime yapıyor, buna da bir cevap bulmak zorundasınız. O açıdan karşılaştırmaları yapmak çok ciddi bir istatistik bilgiye ve o ülkeyle ilgili ayrıntılı veriye ihtiyaç gösteriyor. Şu anda herhangi bir ülkeyle kıyaslama yapabilmek için benim oturup benim ülkemi yani Türkiye’yi onlarla kıyaslayacak benzeşir hale getirecek verilere ihtiyacımız var. Yani İtalya’da şöyle başladı, güzel öyle başladı da orada hangi yaş grubuna yapılıyor, herkese yapılmadığı için vaka sayısı gerçeği temsil etmiyor. O açıdan kıyaslamaları yapmak çok şey değil.

 

KIYASLAMA YAPANLARA NE DEDİ?

 

Bakıldığında biz de sanki bu vaka artışındaki yaklaşık 18-19 gündür kıyaslamaları yapan arkadaşlar bunlara hiç dikkat etmiyorlar. Tüm dünyada vakaların çok arttığı bir dönemde bizde görüldüğü bulaşma potansiyelinin doğal olarak diğer ülkelerden farklı olacağı bizim bütün şüpheli vakalara test yapıyoruz hiçbir yaş ayırımı yapmaksınız. Genç, orta yaşlı, yaşlı hepsine test yapıyoruz.

O nedenle doğrusu kıyaslamak çok şey değil, çok akılcı değil. Yani böyle bir kıyaslama yapmak için ayrıntılı çalışma yapmak lazım.

 

“TOPLU BİR BAKIŞLA KIYASLAMA YAPAMAZSINIZ”

 

Ama şunu biliyorum, bizim bilmemiz gereken o ülkelerdeki durumla bizi kıyaslayacak bir rakam ortaya koyabilmek için ölüm aynı yaş grubunu kıyaslayabilirsiniz. Aynı yaş grubunda ölüm hızlarımız ne kadar diye. Birbirine benzeterek böyle toplu bir bakışla kıyaslama yapamazsınız.

 

“İSTANBUL’DA ÖZELLİKLE DEĞİŞİK HASTANELERİ GEZİYORUM”

 

Durum nasıl gidiyor, burada önemli olan sağlık hizmetlerinin yüklenmeden yürütülebilmesi, o açıdan hemen hemen pek çok ilde ilk başta İstanbul ben şu anda İstanbul’da özellikle değişik hastaneleri geziyorum, ilk günlerde biraz yüklenme olmuştu ama alınan tedbirlerle hafif hastaların evde bakılmasının yolunun açılması daha önce yoğun bakım yataklarının boşaltmak üzere hasta başvurularını azaltan tedbirler giderek yoğun bakımları daha da azaltacak zaten şu anda ki kapasite bile belli bir düzeyde yeterli ama yoğun bakım yatakları ameliyatlar vesaire ertelendiği için giderek açılacak bu daha da yönetilir bir durum meydana getirecek. Bütün ihtimallere rağmen de yoğun bakımı artırıcı yoğun bakım imkanlarını artırıcı tedbirler de alınıyor.

 

“ŞU ANDA HİZMETLER KONTROL ALTINDA SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR YAPI VAR”

 

Şu anda hizmetler kontrol altında sürdürülebilir bir yapı var ama dediğim gibi buradaki bütün bu tedbirleri niye alıyoruz, hastalık çok hızlı artmasın ve sağlık sistemini tıkayıcı bir boyuta ulaşmasın. Bu tedbirleri bundan dolayı özellikle alıyoruz. Hastalık hızı sağlık hizmetleri kapasitenin üzerine çıkmasın bütün tedbirler onun için.

EN KRİTİK GÜNLER?

 

Sizin sağlık hizmeti kapasiteniz önemli yani şu anda 25 bin erişkin yoğun bakım kapasiteniz var, kritiklik mevcut sağlık personelinizin ve mevcut sağlık alt yapınızın bunu kaldırıp kaldıramayacağı. Yapılan planlarda bunu kaldırabileceğimizi sistem öngörmüş.

 

“TEMASLARI AZALTIRSAK İSTENEN DÜZEYDE AZALTIRSAK SİSTEM AKSAMADAN YÜRÜYECEKTİR”

 

Ama burada bize görev düşüyor. Neye göre hesaplanıyor, normal hastalık artış hızıyla sağlık sistemi arasında bir hesaplama yapılmış. Buna göre bu hizmetlerin yapılabilir olduğu görülmüş ama vatandaşlar, biz kurallara kendimiz riayet etmezsek doğal olarak bu kapasiteyi aşarız. Devlette de bütün tedbirlerini aldı. Dışarı çıkışları elden geldiği kadar azalttı. Temasları azaltırsak istenen düzeyde azaltırsak sistem aksamadan yürüyecektir.

 

“VAKA BELLİ BİR HIZLA DEVAM EDECEKTİR”

 

Yani şu anda gördüğümüz kadarıyla tedbirlere bir uyum olduğunu görüyoruz, bunu biraz daha özenle uygulamaya devam edersek sıkıntı kalmayacaktır. Ama bu vaka olmayacaktır anlamına asla gelmez. Vaka belli bir hızla devam edecektir. Belli bir hızla yükseliş devam edecektir. Önemli olan bunun sağlık sisteminin bu vaka sayısına cevap verebilmesi.

 

HAYATIMIZ NE ZAMAN NORMALE DÖNECEK?

 

Bunu kesin olarak iddia etmek çok zor, çok bilinmeyenli bir faktör. Değişik faktörler burada etkili. Ama en önemlisi bizim kurallara uymamız, korunma tedbirlerine destek vermemiz, çevremizin uymasını sağlamamız. Yani burada kesin şu kadar sürede olay biter yani bunun tam bir matematiği yok.

 

KOMŞULUK İLİŞKİLERİ, KAPININ ÖNÜNDE YAPILAN ÇAYLI, BÖREKLİ SOHBETLER…

 

Bu vatandaşlarımız olayın ciddiyetini herhalde idrak etmemişler. O sevdikleri komşularının yarın ani bir şikayette başvurup yoğun bakıma yatmasını herhalde istemezler, kendilerine bulaşmasını herhalde istemezler.

 

“SOHBET ETMEK İÇİN BU KURALLAR ALINMADI”

 

Biz kuralları bunun için aldık yani sohbet etmek için bu kurallar alınmadı, bu kurallara eğer özen göstermezsek hiçbir şey değişmeyecek, artışı olumlu yönde etkileyemeyeceğiz. Ev, komşuluk kalabalık olarak bir araya gelmeyeceğiz.

 

DIŞARI ÇIKARKEN NE YAPACAĞIZ?

 

Gelmek zorunda olduğumuz yerlerde de sosyal mesafeyi koruyacağız. Özellikle şikayet olan kişilerde örneğin eczaneye örneğin markete gittiği zaman özellikle şikayeti olan kişide sağlıklı kişileri  söylemiyorum, öksürüğü olan kişiler mutlaka maskelerini takmalılar. Ama normal sağlıklı olan kişilerin maske takmasına gerek yok. Sosyal mesafeyi koruyarak toplumdaki ihtiyaçlarını hızla karşılayıp çok hızla karşılayıp evlerine dönmeleri lazım.

 

KİMLER MASKE TAKMALI?

 

Burada önemli olan o kişileri ben şöyle algılıyorum, öksürükleri olduğu için başkalarına biz maske takınca kendimizi esasen korumuyoruz. Başkasına bizim hastalığımızı yaymamış oluyoruz. Böyle bir amaçla takıyorlarsa yaptıkları doğru ama ben kendimi koruyacağım diye her tarafa geziyorlarsa elleriyle sağa sola dokunup ellerini gözüne, burnuna değdiriyorsa ne maskesinin kendine bir yararı var, kendisine de çok rahat bir şekilde bulaşabilir. Bunu genelde ihmal ediyorlar. Bunun farkında değiller.”

 Fotoğraf: AFP