Başbakan Binali Yıldırım’ın,” son KHK yayımlanacak ve burada ihraçlar var” sözü üzerine yüz binlerce kamu görevlisi o günden bu yana Resmi Gazete’yi saniye saniye takip ediyor.

 

 

 

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, bu gelişmenin ardından ayptığı açıklamada şunları kaydetti:

 

 

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi” adı altında getirilen yeni rejim ucube bir başkanlık sistemi. Yeni rejim olarak adlandırıyoruz çünkü demokrasiye ağır bir darbe vuruldu, kuvvetler ayrılığı fiilen yok edildi. Bugün milletvekillerinin yemin edeceği ilk birleşimde de bu çarpıklık bir kez daha sahnelenecek. Erdoğan yürütme erkinin tek ve mutlak sahibi olarak genel kurul salonuna girecek, yasama organının 600 üyesinden 295’inin Genel Başkanı ve tek seçicisi olma sıfatıyla ve tabii sağında ve solunda neredeyse tamamını kendisinin şekillendirdiği yargının temsilcileri olacak. O kadar ki; yargı organlarının temsilcilerinin bir gözleri genel kurul salonunda, bir gözleri Erdoğan’da olacak. Öyle ya tam o kalkarken kalkmak ve onunla birlikte salonu terk etmek çok önemli. Aynı kuralın Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları için de geçerli olduğunu belirtmek lazım.

 

Bugünün en önemli sorusu ise Bakanlar Kurulu’nun kimlerden oluşacağı. Önce milletvekillerinin istifa ettirilmesi düşünüldü ama istifa edenlerin yerine arkadan gelenlerin “YSK marifetiyle” kaydırılamayacağı anlaşılınca, 4‘e kadar milletvekilinden vazgeçilebileceği konuşuldu ama Erdoğan dün “partili olmayan bakanlar” diyerek son noktayı koydu. Hem de kadrolaşma yerine liyakat ön planda olacak makyajıyla.

 

Oysa daha önce süslü şemalarla anlatılan ve 1 Numaralı Kararname ile getirilecek olan yeni yönetim sisteminde önemli bir ayrıntı var: Bakanlar Kuruluna ek olarak 9 kurul ve 4 Cumhurbaşkanlığı ofisi olacak ve bunları hepsi doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı olacak; yani aralarında hiyerarşik bir ilişki yok. Hatta görevleri gereği bazı kurul ve ofisler bakanlıkların üstünde de olabilecek. Zaten Ekonomi Politikaları Kurulu adı altında bir kurul kurulacağı ve başına Berat Albayrak’ın atanacağı yolunda söylentiler de başladı.

 

O halde ‘Erdoğan yarın veya ilerleyen zamanlarda milletvekilliği düşmesin diye bakan yapamadığı gözdelerini kurul veya ofis başkanı olarak atayabilir mi?’ sorusunu bugün tartışmakta fayda var. Anayasa’nın açık hükmünün arkasından dolanmak anlamına gelecek böyle bir durumda Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin harekete geçerek atama işlemini iptal etmesi beklenir. Ama elbette hukuk devleti olsaydık! Ayrıca Anayasa’nın 82. Maddesi gereğince milletvekilinin Bakanlar Kurulu kararı ile bir konuda görevlendirilmesi ancak TBMM’nin kararına bağlı ve 6 ay süre ile sınırlı. Böyle bir uygulamanın siyasi etik açısından da kabul edilemeyeceği çok açık ve Anayasa’yı fiilen çiğnemek anlamına gelecektir. Sayın Erdoğan’a anayasanın sadece lafzına değil, özüne de saygılı olmasını tavsiye ediyoruz. Şimdiden uyarıyoruz; gözümüz üstünüzde. Anayasa’yı çiğneyecek her girişim, karşısında bizi ve halkımızı bulacak.