Onlar olup direndik, yüzler, binler, on binler olup direndik. Milyonlar olup gücümüzü tüm dünyaya gösterdik. Bundan sonra bu direnişi her yerde büyütmeliyiz.

 

 

H&H ÖZEL HABER

 

Bundan sonra “Susun” diyecekler, “Evlerinize dönün, bu işi bize bırakın” diyecekler.

Tepkinizi sandıkta gösterin diyecekler. Mührü mürekkebinden ibaret sandıklarda.

Seçim beklemekle, kurtarıcı beklemekle gelmeyecek adalet.

“Dişinizi sıkın” diyecekler. Hayır sıkacak dişimiz kalmadı.

 

 

Evet, adalet istedik ve istiyoruz. İşçi cinayetlerinde ölen kardeşlerimiz için, tutuklanan vekilimiz için, gazeteciler için, sorgusuz sualsiz işten atılan emekçiler için, onurlu ve insanca bir yaşam mücadelesi veren Nuriye ve Semih için, tacize, şiddete, tecavüze uğrayan kız kardeşlerimiz, çocuklarımız için, rant uğruna yaşam alanları talan edilen insanlar için…

 

 

Adalet istedik, istiyoruz.

 

 

Yürüdük ve yürüdükçe özgürleştik… Yürüdük ve yürüdükçe nefes almaya başladık, bizi boğan karanlığı yırtabileceğimize olan inancımız arttı, silkindik.

 

 

Hepimizin aklında aynı soru. Bundan sora ne yapacağız?

 

 

Onlar çok güçlü gözükse de, her eylemimizde ikinci bir Gezi direnişi, ikinci bir Tekel direnişi korkusu yaşayarak sonlarını görüyorlar.

 

 

O kadar güçsüzler ki, baskı ve zor dışında yapabilecek hiçbir şey bulamıyorlar. Polis gücü, Tomaları, Kanun Hükmünde Kararnameleri, yalan kusan medyalarıyla ayakta durmaya çalışıyorlar.

 

 

Onlar bizim gücümüzü, Taksim 1 Mayıs direnişlerinden Tekel’den, Gezi’den, Metal direnişinden, 7 Haziran’dan, 16 Nisan’dan biliyorlar.

 

 

Aklımız ve yüreğimiz bir noktada net; artık böyle yaşamak istemiyoruz.

 

 

Bir başımızayken kendimizi ne kadar güçsüz hissediyorsak, bir araya geldiğimizde aynı hayatları, aynı özlemleri paylaştığımızı görüp ne kadar güçlü olduğumuzu hissediyoruz. O zaman ayrı sandığımız ama aynı olan hayatlarımız üzerinde biz, hepimiz, hep birlikte karar sahibi olmalıyız.

 

Öyleyse ilk yapmamız gereken ve hep yapmamız gereken birliğimizi korumaktır.

 

 

Birliğimizi korumak sadece belli günlerde ve eylemlerde bir araya gelerek başarabileceğimiz bir şey değildir. Örgütlü hareket etmekten, birbirimizin aklından ve yüreğinden beslenmekten, kendi kaderimizi ellerimize almaktan başka çıkar yolumuz yok.

 

 

Adalet yürüyüşü sırasında kalbimiz yürüyenlerle beraber atarken de hep sorduğumuz soruya yanıt vereceğimiz bir gündeyiz.

 

 

Elimizde sihirli bir değneğimiz yok. Adım adım örgütlülüğümüzü geliştirmek dışında bir seçeneğimiz de yok.

 

 

Toprağın üstünde, göğün altındaki her yerde yürüyerek, yürürken büyüyerek; mahallede, fabrikada, okulda örgütlenerek; sendikalarda, derneklerde, referandumda seferber olduğumuz Hayır meclislerinde örgütlenerek yürümeliyiz.

 

 

Şimdi nereye gitmeliyiz? Adalet; yürüyüşümüzün hep bir sonraki adımında saklıdır. Kol kola yürüyen yürüyüş kollarında, bu kollarda yürüyenlerde, bu  kolları kuracak olanlarda…

 

 

Eşit, özgür, adil ve kardeşçe; insanca ve onurlu bir yaşam için yürünecek yollara gitmeliyiz.

 

CHP’de 10 Temmuz itibarıyla parti içi demokrasiyi güçlü kılmak için başlayan büyük kongrenin ilk adımı olan mahalle delegelerini belirlemek amacıyla üye listeleri 17 Temuz’a mesai bitimine kadar CHP ilçe örgütlerinde askıdadır.

 

CHP tabanının öncelikle bu listelerde adlarını kontrol ederek, işe başlamak ve mahalle delege seçimlerinin katılımcı demokrasinin işlemesi adına daha liyakatlı insanların CHP yönetiminde göreve gelmesini sağlamak için mutlaka bu seçimlere katılımın sağlanması gerektiğini düşünüyoruz.

 

CHP büyük kongre sürecinin heyecanın doruklara yükseldiği, umudun 9 Temmuz İstanbul Maltepe mitingiyle CHP tabanına aşılandığı bir süreçte yapılması, CHP için büyük bir şanstır.

 

CP kongre sürecinin yeni kadroları seçecek delegeleri bu büyük heyecanı yaşayacak kadrolardan seçilmesi, CHP ilçe başkanları ve ilçe yöneticilerinin, CHP il başkanları ve il yöneticilerinin, CHP büyük kongre delegelerinin geleceği sırtlayacak, kadrolardanoluşması için CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na çok önemli bir sorumluluk yüklemektedir.

 

CHP’nin büyük kongre sürecinde asla tepeden işaretle belirlenen kişilerden oluşmaması gerektiğini bu hassasiyetin ve sorumluluğun CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nda olduğunu tüm partililere eşit mesafede durarak seçilecek kadroların 9 Temmuz Maltepe mitingi ile oluşan ruhu yansıtacak kişilerden oluşmasını sağlamak için çok titiz davranması gerektiğini düşünüyoruz.

 

CHP’nin olağanüstü kongre süreci 9 Temmuz Maltepe mitingindeki ruhu yansıtırsa “gözün aydın TÜRKİYE” diyebiliriz.

 

Ne kadar istiyorsak, o kadar başaracağız.

 

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz!

 

Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez!