Çeşme dosyası 1! Yerel yöneticiler suç çemberi içinde

Çeşme dosyası 1! Yerel yöneticiler suç çemberi içinde
19 Eylül 2014 18:50

Çeşme… Türkiye’nin bir zamanlar en nezih tatil beldelerinden biri olan İzmir’in bu güzel ilçesi, son on yıldır artık suç ve mafya bağlantıları ile anılıyor… İşgalciler tarafından zapt edilmiş şahane koylarına konuşlandırılmış yasa dışı plajlar, barlar ve diskotekler, gösteriş meraklısı zenginlerin mekanı olmuş, buralarda inanılmaz paralar kazanan bu iş yerleri, yerel yöneticiler tarafından ne hikmetse korunur olmuş, halkın rahatsızlığı, hakları ne yazık ki göz ardı edilmişti.

 

YEREL YÖNETİCİLER SUÇ ÇEMBERİ İÇİNDE

 

Ege’nin Sesi Mutlu Tuncer yazdı.

 

Sabahlara kadar inanılmaz bir müzik gürültüsü ile Çeşmelilere hayatı zehir eden bu hemen hepsi ruhsatsız işyerleri, maliyenin, belediyenin, polisin denetiminden uzak, kendi kurtarılmış bölgelerinde işlerine bakmışlar, işlerine karışanı tehdit etmişler, şiddet uygulamışlar kendi yasalarını uygulamışlardı.

 

O kadar ki, artık belediye onların emrine girmiş, mafyasal gücü olmayan küçük işletmeler para babalarının ricası ile baskı altına alınmış, hatta belediyenin araç ve gereçleriyle yasalara uygun olmadığı gerekçesi ile yerle bir edilmişti. Aynı statüde olan para babalarının işletmelerine ise, yerel yöneticilerin gösterdiği sonsuz hoşgörü acaba nedendi?

 

YEREL YÖNETİCİLER SUÇ ÇEMBERİ İÇİNDE

 

1411111646

 

Yerel yöneticilerin de suç çemberinin içinde yar aldığı Çeşme Alaçatı’da en çarpıcı örnek, Alaçatı, Liman mevkiinde bulunan Özen Su Sporları Konaklama Turizm Gıda Ltd’ye ait ve Muhittin Dalgıç tarafından özenle korunan kıyı kenar çizgisi içinde bulunan kaçak yapıdır.

 

Yazın zengin çocuklarına hizmet veren bu işletme yapısı, Selim Özen ve Bülent Özen Kardeşler’e aitti. İsmi geçen şahıslar ise, zamanın Alaçatı Belediye Meclis Üyesi Ahmet Özen’in oğulları… Yapının inşa edildiği alan Lanila Turizm şirketine ait bir özel arazinin içinde. Ancak 50 metresi kamusal alan olarak terk edilmiş. Özen kardeşler burayı sözde Alaçatı Belediyesinden kiralamışlar ve tesisi kondurmuşlardı. Ancak Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde dahi, belediye buranın nasıl kiraya verildiğini açıklamamış, açıklamak istememiştir.

 

Çünkü buranın belediye tarafından kiraya verilmesi mümkün değildi. Çeşme Kaymakamlığı 23. 01.2008 tarihli yazısında, söz konusu alanın kiralanmasının mümkün olamayacağını açık ve net bir şekilde ortaya koymuştu. . Ve bu tesis, bu yaz da faaliyetini büyük bir pişkinle sürdürmüş, belediye de büyük bir pişkinlikle göz yummuştu. İşin garip tarafı Kaymakamlık makamının bu üstelik sit alanında bulanan yapının yıkım kararına rağmen ellenmemesine göz yummasıydı… Peki ama neden?

 

1411111645

 

Neden Devletin Kaymakamı göz göre göre evraklarını sümenin altında tutuyordu?

 

Bu olay aslında Çeşme ve Alaçatı’da dönen dolapların küçük bir demosu sayılabilir ancak.

 

Özellikle Alaçatı, suç cennetinin merkezi haline getirilmiş. Bunu yapanlar, sağlmayanlar ise ise, bizlere hiç de yabancı değiller!

 

Çeşmenin yasa tanımaz işgalinin en büyük göstergesi, çok büyük paraların döndüğü, rüşvetlerin, tehditlerin, silahların devreye girdiği Alaçatı Port isimli yüz karası proje…

 

ALAÇATI RANTIN MERKEZİ YAPILIYOR

 

Alaçatı, doğal zenginliği ile bir dünya cenneti… Rüzgarı burayı dünyanın sayılı sörf merkezlerinden biri olarak belirlerken, beldenin büyük paralar kazanılacak bir potansiyel yağma yeri olduğu seneler önce görülmüştü.

 

Özellikle yerel yöneticiler buraya gelecek yatırımcılara büyük imkanlar sağlayacak ve bu küçücük doğa cennetinden köşeleri döneceklerdi.

 

Bundan 15 yirmi yıl öncesinin o nostaljik Alaçatı’sı, artık bir şişe suyun 25 liraya satıldığı garip ve korkulan bir belde olmaya adaydı.

 

Her şey Alaçatı eski Belediye Başkanı Remzi Özen zamanında başlamıştı. Alaçatı Projesinin adı Yalıköy’dü… Ve tarihler 10 Ekim 1995’i gösteriyordu. Bu tarihte Alaçatı Turizm ve İşletme Anonim Şirketi kurulmuş, Alaçatı Belediyesi bedel ödemeden yüzde 5lik bir hissenin sahibi olmuştu. Arsa payı karşılığı kat karşılığı sözleşmesi imzalanmış, belediyeye ait 273.049 metre karelik arazi, Alaçatı Turizm şirketine satılmıştı. Remzi Özen arazinin yeterli olmadığını görmüştü. Öyleyse etraftaki arazileri almak zorundaydılar. Ancak buraları büyük paralar ödemek yerine ucuza kapatmalıydılar…

 

Öyle de olacaktı. Belediyenin gücü ne güne duruyordu? Mülk sahiplerine haber gönderildi. Arazilerini yüzde 25 kat karşılığında şirkete vermeli tavsiye edildi. Vermedikleri taktirde buraların belediye tarafından istimlak edileceği duyuruldu. Ya da imar değişikliği kıymetten düşürüleceği. Belediye Başkanının bizzat giriştiği bu baskı faaliyeti arazi sahiplerinin pes etmesini sağlayacaktı. Ama bu yetmemişti…

 

Arazinin önünde koca bir deniz duruyordu. Bu deniz doldurulursa, büyük bir alana sahip olabileceklerdi. Kıyı kenar çizgisi hiç önemli değildi… Dolgu yapıldığı zaman ileriye alınabilirdi… Ancak yasalar farklı şeyler söylüyordu… Denizin doldurularak alan elde edilmesi ancak kamu yararına yapılabilirdi… Ama ne fark ederdi ki? Her yerden moloz taşımaya başladılar…Yasa? Umurlarında bile olmamıştı.

 

MUHİTTİN BAŞKAN GELİYOR

 

Muhittin Dalgıç, Alaçatı Belediye Başkanlığına soyunduğunda Dört Yol’da nalburiyeciydi… Belediye başkanlığı makamına oturduktan sonra Nalburiyeci Muhittin artık, Başkan Muhittin olmuştu… İlk işlerinden birisi, Alaçatı Port projesinin üzerine eğilmekti. Bu önemli bir projeydi çünkü. Belediyenin yüzde 5 ortak olduğu şirkete yönetim kurulu başkanı oldu. Projeyi eni konu inceledi. Denizi doldurmak fikri güzeldi. Devam emrini verdi. Yetmedi, yasa dışı şekilde DHL nin deniz eskavatörlerinden birini getirip, Alaçatı Port evlerinin arasına Venedik tarzı girmesi istenen denizin yolunu açtırdı. Eskavatör bu çalışma sırasında yandı. Yapılan iş izinsizdi ve yasadışıydı. Türlü yalanlarla geçiştirmeye çalıştı.

 

Alaçatı Port’ta yavaş yavaş binalar yükselmeye başlıyordu. Hemen dev duvarlarla alan herkese kapatıldı. Burası öyle herkese açık olacak kadar avam bir yer değildi çünkü. Etrafa silahlı nöbetçiler dikildi. Kıyı kenar çizgisi yapılan dolgularla ileriye doğru taşınmıştı ama, doldurulan alan şirketin oluyordu…Ve artık bir suç zinciri başlıyordu… Zincirin ilk halkası ise Muhittin Dalgıç’tı…

 

YARIN:

 

Muhittin Dalgıç Suça dalıyor…Usulsüz ihaleler, haksız kazançlar… Mafyasal tehditler…

 

Kaynak: Ege’nin Sesi