‘Büyükada’ gerilimi

‘Büyükada’ gerilimi
20 Temmuz 2017 20:10

Alman siyasilerden Türkiye’ye tepki

 

 

 

Ahmet Yıldırım / Dortmund, 20 Temmuz (DHA)-

Alman siyasiler aktivist Peter Steudtner’in Büyükada’da katıldığı bir toplantı sonrasında tutuklanması nedeniyle Türkiye’ye tepki gösterdi. Alman Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın’ı dün görüşmeye çağırmasının ardından, Kuzey Denizi’nde tatil yapan Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel tatilini yarıda keserek Berlin’e dönme kararı almıştı. Gabriel’in Berlin’de yapacağı temasların ardından Türkiye’ye yönelik net bir tavır takınması bekleniyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Martin Schäfer, insan hakları aktivistinin gözaltına alınmasının “Almanya açısından kabul edilemez olduğunu” belirtmiş ve tutuklu Alman vatandaşlarının vakit geçirilmeden serbest bırakılması gerektiğini dile getirmişti. Alman siyasiler tutuklamalar nedeniyle Türkiye’ye tepki gösterirken, yaptırım mahiyetinde önlemler alınması gerektiğini belirtiyorlar.

 

 

Schulz “Bekleme ve susma dönemi bitti”

 

Alman vatandaşlarının Türkiye’de tehlikede olduğunu öne süren Sosyal Demokrat Parti (SPD) Başbakan adayı Martin Schulz, Almanya’nın Türkiye ile ilişkilerin geleceğinin nasıl olacağı konusunu gözden geçirmesi gerektiğini söyledi. Alman vatandaşlarının tutuklanmalarını “keyfi” diye nitelendiren Schulz, Türkiye ile yürütülen gümrük birliğinin genişletilmesi görüşmeleri ve AB tarafından üyelik konusunda yapılan mali yardımların durdurulmasını gündeme getirdi. “Bekleme ve susma dönemi bitti” diyen Schulz, Alman Hükümeti’nin vatandaşlarını koruma konusunda gerekli diplomatik adımları atması çağrısında bulundu.

 

Maas: İnsan hakları mücadelesi verlenler terörist değildir

 

Federal Adalet Bakanı Heiko Maas (SPD) da, Peter Steudtner’in tutuklanmasına tepki göterdi. Bild gazetesine yaptığı açıklamada “İnsan hakları mücadelesi verlenler terörist değildir” diyen Maas, “Bay Erdoğan hapishaneleri kendisini eleştirenler ve karşıtlarıyla dolduruyor. Bu bir hukuk devletiyle bağdaşmaz. Erdoğan Türkiye’yi politik açıdan izole ettiğini ve ekonomik olarak da zarar verdiğini anlamalı” dedi.

 

Özdemir: Yeni stratejiler geliştirilmesi kaçınılmaz

 

Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir ise, Deniz Yücel ve Peter Steudtner’in siyaseten esir tutulduklarını savundu. Alman Hükümetinin Türkiye’ye karşı “yumuşak” bir siyaset izlediğini ve daha fazla sessiz kalmaması gerektiğini kaydeden Özdemir, Türkiye’ye yönelik yeni stratejiler geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de hükümet karşıtları, gazeteciler ve insan hakları savunucularının terörist olarak görüldüğünü dile getiren Özdemir,” Bir sonraki adımda turistler ve iş dünyası temsilcileri mi bulunuyor?” diye sordu.

 

Dağdelen: Acil seyahat uyarısı yapılmalı

 

Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen de Alman vatandaşlarının politik esir olarak tutulduklarını öne sürdü. Dağdelen, Bild gazetesine yaptığı açıklamada,” Derhal Dışişleri Bakanlığı Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısı yapmalı, aksi sorumsuzluk olur” dedi.

 

Hardt: NATO ve ekonomi kartı kullanılmalı

 

Alman ikinci kanalı ZDF’ye konuşan Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU Dış Politika Sözcüsü Jürgen Hardt ise, Türkiye’ye karşı ekonomik önlemler ve NATO kartının kullanılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Avrupa bizi istemiyor “ propagandası yaptığını öne süren Hardt, AB üyeliği konusunun gündeme getirilmemesi ve Avrupa perspektifinin açık tutulması gerektiğini savundu.

 

Bild: Erdoğan, Deniz Yücel’e karşı iki generalin takasını gündeme getirdi

 

Ahmet Yıldırım / Dortmund, 20 Temmuz (DHA)- Alman Bild gazetesi, Alman insan hakları savunucusu ve aktivist Peter Steudtner’in tutuklanması sonrasında gerginleşen Türk-Alman ilişkilerine yönelik internet sayfasında yer verdiği haberde ilginç bir iddiayı gündeme getirdi.

 

Gazete, diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberde, geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üstü kapalı olarak Türkiye’de tutuklu bulunan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’e karşı 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı belirtilen ve Almanya’ya sığınma başvurusunda bulunan iki generalin takasını gündeme getirdiğini öne sürdü.

 

Gazete, Alman Dışişleri Bakanlığı’nın ise, böyle bir takasa sıcak bakmadığı bilgisini paylaştı.

 

Dışişleri : Alman Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün açıklamalarının kabul edilmesi mümkün değildir

 

ANKARA, (DHA) – DIŞİŞLERİ Bakanlığı, tutuklanan Alman vatandaşı Peter Steudtner ile ilgili olarak açıklama yaptı. Açıklamada, “18 Temmuz 2017 tarihinde tutuklanan Alman vatandaşı Peter Steudtner ile ilgili olarak Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarıyla Bakanlığımızda yapılan görüşmede konunun yargıya intikal ettiği, bağımsız Türk yargısına güvenilmesi gerektiği, Steudtner’in gözaltına alındığı ilk günden itibaren uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak konsolosluk himayesinin sağlanmasında herhangi bir eksiklik yaşanmadığı izah edilmiştir. Aynı konuda Berlin Büyükelçimiz de AFC Dışişleri Bakanlığına talepleri üzerine izahatta bulunmuştur. Bu görüşmelerin ardından AFC Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ve Federal Hükümet Sözcüsü tarafından yapılan ve diplomatik nezaketsizliğe örnek teşkil edebilecek açıklamalarda Türk yargısına doğrudan müdahale edildiği ve haddini aşan ifadeler kullanıldığı görülmüştür. Bu açıklamaların kabul edilmesi mümkün değildir. Ülkemizde yargı yetkisinin kullanılmasında, Anayasamız çerçevesinde hiçbir organ, makam, merci veya kişinin mahkemelere emir ve talimat veremeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı teminat altına alınmıştır.

 

Sözkonusu açıklamalardaki ifadeler, ülkemizi hedef alan farklı terör örgütü mensuplarına kucak açarak, teröristlerin adalet önüne çıkarılmasını engelleyenlerin hukuka yaklaşımlarındaki çifte standartı bir kez daha ortaya koymuştur. ” denildi.

 

Almanya’dan Türkiye açıklaması

 

Ahmet Yıldırım / Dortmund, 20 Temmuz (DHA)- Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, insan haklari aktivisti Peter Steudtner’in tutuklanmasının ardından gerginleşen Türk-Alman ilişkileri konusunda açıklamalarda bulundu. Tatilini yarıda kesen Gabriel, konuya ilişkin Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, Almanya’nın son dönemde “Türkiye’ye çok fazla müsamaha gösterdiğini” söyledi. Kendisinin Başbakan Angela Merkel ve SPD lideri Gabriel ile görüştüğünü ve Türkiye’ye yönelik politikaların sonuçsuz kalmayacağını belirten Gabriel, önümüzdeki dönemde ele alınacak politik önlemlerin dışında Türkiye’ye yönelik alınan bir dizi tedbir açıkladı.

 

Ekonomik önlemler…

 

Alman Dışişleri Bakanı Gabriel, keyfi olarak Alman firmalarının terörle bağlantılı olduğunun gündeme getirildi ortamda, hükümet olarak Alman şirketlerinin yapacakları yatırımlara güvence vermeyeceklerini söyledi. Gabriel, bu nedenle Almanya’nın yatırım kredileri ve ekonomik yatırımların desteklenmesi konusunu gözden geçireceğini belirtti. Gabriel, Türkiye’ye yönelik değerlendirilecek bir başka konunun ise AB’nin üyelik konusunda Türkiye yaptığı yardımlar olduğuna dikkat çekti. Gabriel, bu konuda önümüzdeki günlerde AB yetkilileri ve ilgili ülkelerle temaslar yapacaklarını vurguladı.

 

Tüm Almanlar Türkiye’ye seyahat konusunda uyarıldı

 

Peter Steudtner olayının Alman vatandaşlarının Türkiye’de güvende olmadıklarını bir kez daha gösterdiğine değinen Gabriel, “Biz vatandaşlarımızın güvenliğinden sorumlu olduğumuz için, Türkiye’ye yönelik seyahat uyarılarını duruma uygun hale getirmekten başka seçeneğimiz yok. Almanlara, Türkiye’ye gittiklerinde başlarına neler gelebileceğini bildirmek zorundayız” dedi.

 

Gabriel, seyahat uyarısının duruma uygun hale getirilmesinden ne anlaşılması gerektiği sorusuna ise, “Bugüne kadar bazı kişiler konusunda uyarılar vardı. Şu anda tüm Almanlar için bu uyarı geçerli, sadece mesleki açıdan seyahat edenler için değil. Herkesin başına gelebileceği için, uyarı tüm vatandaşlar için genişletildi” dedi.

 

Gabriel, Alman Bild gazetesinin Deniz Yücel’e karşılık Almanya’dan sığınma talep eden iki generalin takasının gündeme getirildiğine yönelik haberini ise yalanladı. Gabriel, “Benim böyle bir takas önerisinden haberim yok. Türk meslektaşlarımdan yazılı ya da sözlü böyle bir öneri geldiğini duymadım” diye konuştu.

 

Kendilerinin ilişkilerin zarar görmemesi için alttan aldıklarını kaydeden Gabriel, Türkiye’de şu anda 9 Alman vatandaşının terör bağlantısı gerekçe gösterilerek tutuklu bulunduğunu hatırlattı. Gabriel, Türkiye’de eleştiri yapanların ve muhalif olanların tutuklandığını arak, gelinen noktada Ankara hükümetinin durumu kavraması için Almanya’nın önlemler almak zorunda kaldığını belirtti.

 

Kalın: Kimse parmak sallayarak Türkiye’yi hizaya getirmeye çalışmasın

 

“BU TALİHSİZ AÇIKLAMALARIN ALMANYA’DA YAKLAŞMAKTA OLAN SEÇİMLERE YÖNELİK BİR İÇ SİYASET YATIRIMI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ. AÇIKLAMALARI ŞİDDETLE KANIYORUZ”

 

“BU ADAMIN PENSİLVANYA’DAN BU SUÇ ÖRGÜTÜNÜ YÖNETMEYE DEVAM ETMESİ MÜTTEFİKLİK İLİŞKİSİNİ ZEDELEYEN BİR DURUMDUR”

 

“ONLARIN AKIL TUTULMASINDAN KURTULARAK RASYONEL BİR ŞEKİLDE DÜŞÜNMELERİ GEREKİYOR”

 

Hakime TORUN / ANKARA (DHA) – Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Büyükada’daki soruşturma sonrasında yapılan tutuklamalara Alman makamlarının tepkisinin sorulması üzerine, “Burada soruşturma konusu olan kişiler kimlerdir? Polisin ve yargının tespit ettiği kadarıyla illegal faaliyet içerisinde olan kişilerdir. Bunlarla Alman vatandaşlarını aynı kefeye koymak siyasi sorumsuzluktur. Kabul etmiyoruz. Bu talihsiz açıklamaların Almanya’da yaklaşmakta olan seçimlere yönelik bir iç siyaset yatırımı olduğunu düşünüyoruz. Almanya’da moda haline geldi Türkiye karşıtlığı. Onların akıl tutulmasından kurtularak rasyonel bir şekilde düşünmeleri gerekiyor. Küçük siyasi hesaplarla ekonomik ilişkileri gölgelemeğe çalışmak Türkiye’deki Alman yatırımcıların zihinlerinde tereddüt oluşturmaya çalışmak kabul edilebilir bir şey değil. Ama kimse parmak sallayarak Türkiye’yi hizaya getirmeye çalışmasın. Bu tür popülist çıkışlarla Türk – Alman ilişkilerini gölgelemek yerine reel sorunlara yönelmeleri ve ilişkileri olması gereken raya oturtmaları gerekmektedir” dedi.

 

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın gündeme ilişkin basın toplantısında konuştu. Büyükada’daki soruşturma sonrasında yapılan tutuklamalara Alman makamlarının tepkisinin sorulması üzerine Kalın, şu ifadeleri kullandı: “Bu talihsiz açıklamaların Almanya’da yaklaşmakta olan seçimlere yönelik bir iç siyaset yatırımı olduğunu düşünüyoruz. Almanya’da moda haline geldi Türkiye karşıtlığı. Özellikle sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik paronaya düzeyindeki husumetin karşıtlığın Alman siyasetinde pirim yapmaya başladığını görenler şimdi bu vagona atlayarak kendilerince puan toplamaya çalışıyorlar. Onların akıl tutulmasından kurtularak rasyonel bir şekilde düşünmeleri gerekiyor.

 

BU KONUDA ONLAR BURADAKİ YARGIYA SAYGILI OLACAKLAR

 

FETÖ’cülerin en çok gittiği yer Almanya oluyor. Bununla ilgili dosyaları önlerine koyduğumuzda yargı bağımsızlığı var diyorlar. Türkiye’de niye saygı duymuyorlar. Türkiye’de yargının sürekli talimat alan bir kurum olmasını istiyorlar talimatı da kendileri verecekmiş. Bu bir kere her şeyden önce Türk yargısına bir saygısızlıktır. Türkiye gibi bağımsızlığını, egemenliğini kimseyle paylaşmayacak bir ülkeye karşı saygısızlıktır. Bu konuda onlar buradaki yargıya saygılı olacaklar.

 

AÇIKLAMALARI ŞİDDETLE KANIYORUZ

 

Türkiye’ye giden Alman vatandaşlarının güvende olmadığı, Türkiye’deki Alman firmalarının tereddüdü olduğu yönündeki açıklamaları şiddetle kanıyoruz.

 

İLİŞKİLERİ FEDA ETMEK DEMEKTİR BUNA ASLA RAZI OLAMAYIZ

 

Böyle bir şey asla söz konusu değil. Bugüne kadar herhangi bir Alman firmasına soruşturma yapılmış mı, haksızlık yapılmış mı? Böyle bir şey yokken böyle bir şey ortaya atmak ilişkileri feda etmek demektir buna asla razı olamayız.

 

ALMAN YATIRIMCILARIN ZİHİNLERİNDE TEREDDÜT OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAK KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL

 

Küçük siyasi hesaplarla ekonomik ilişkileri gölgelemeğe çalışmak Türkiye’deki Alman yatırımcıların zihinlerinde tereddüt oluşturmaya çalışmak kabul edilebilir bir şey değil. Biz Türkiye’deki Alman yatırımlarının güvende olduğunu ifade ettik. Alman turistler misafirlerizdir daha çok görmek istiyoruz. Can ve mal güvenlikleri bize emanet.

 

ALMAN VATANDAŞLARINI AYNI KEFEYE KOYMAK SİYASİ SORUMSUZLUKTUR

 

Burada soruşturma konusu olan kişiler kimlerdir? Polisin ve yargının tespit ettiği kadarıyla illegal faaliyet içerisinde olan kişilerdir. Bunlarla Alman vatandaşlarını aynı kefeye koymak siyasi sorumsuzluktur. Kabul etmiyoruz. Biz Almanya ile ilişkilerimizin iyi olmasını istiyoruz. Karşılıklı saygı ve çıkar ilişkileri içinde olmalı.

 

KİMSE PARMAK SALLAYARAK TÜRKİYE’Yİ HİZAYA GETİRMEYE ÇALIŞMASIN

 

Ama kimse parmak sallayarak Türkiye’yi hizaya getirmeye çalışmasın. Bu tür popülist çıkışlarla Türk – Alman ilişkilerini gölgelemek yerine reel sorunlara yönelmeleri ve ilişkileri olması gereken raya oturtmaları gerekmektedir.”

 

“TÜRK MİLLETİ BUNU UNUTMUYOR. KİMİN DOST, DÜŞMAN OLDUĞUNU NET BİR ŞEKİLDE GÖRÜYORUZ”

 

Terörle mücadeleye değinen Kalın, “Öğretmenimizin şehit edilmesi hepimizi büyük bir hüzüne boğdu. Genç öğretmenimize rahmet diliyorum. Ailesine ve bizlere sabırlar diliyorum. Batı basını, yetkilileri Türkiye’ye her seferinde demokrasi, insan hakları konusunda nutuk atmaya çalışan batılıların yine bu PKK terörü karşısında büyük bir sessizlik içerisinde utanç verici bir sessizlik içinde olduklarını gördük. Üzerini örtmeye çalıştıklarını görüyoruz. Türk milleti bunu unutmuyor. Kimin dost, düşman olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Terör örgütleri ile mücadele bundan sonra da çok yoğun bir şekilde devam edecek” ifadelerini kullandı.

 

“AVRUPA VE ABD’DEN BEKLENTİMİZ TÜRKİYE’YE İADE EDİLMESİNİ İSTİYORUZ”

 

ABD’nin terör raporuna ilişkin Kalın, “ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör raporuna, FETÖ’nün dolaylı yoldan da olsa girmesini önemsiyoruz. Bu terör örgütünün yaptıkları ortada. Üzücü olan FETÖ Avrupa ve Almanya’yı kullanarak Türkiye karşıtı faaliyetlerde bulunmaktalar. FETÖ elebaşı Gülen başta olmak üzere bunların bütün ne kadar militanı, casusu varsa hukuk kuralları çerçevesinde Türkiye’ye iade edilmesini istiyoruz Avrupa ve ABD’den beklentimiz budur. Bu adamın Pensilvanya’dan bu suç imparatorluğunu yönetmeye devam etmesi, terörle mücadelede çelişkidir ve müttefiklik ilişkisini zedeleyen bir durumdur. Gecikmeden bizimle işbirliği içinde olmalılar” ifadelerini kullandı.

 

Dışişleri: Almanya Dışişleri Bakanı’nın ifadeleritek taraflı çarpık yaklaşımın son örneği

 

Dışişleri Bakanlığı, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in bugün yaptığı açıklamaya ilişkin, ” Almanya, tarihi bağlarımız bulunan dost ve müttefik bir ülke olmakla beraber, son dönemde ilişkilerimizde ciddi bir güven bunalımı yaşanmaktadır. Sözkonusu bunalımın ana sebebi Almanya’nın ülkemize yönelik çifte standartlara dayalı tutumudur. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in bugünkü ifadeleri de söz konusu tek taraflı çarpık yaklaşımın son ve kabul edilemez örneğidir ” ifadelerini kullandı.

 

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi : “Almanya, tarihi bağlarımız bulunan dost ve müttefik bir ülke olmakla beraber, son dönemde ilişkilerimizde ciddi bir güven bunalımı yaşanmaktadır. Sözkonusu bunalımın ana sebebi Almanya’nın ülkemize yönelik çifte standartlara dayalı tutumudur. Almanya, bir yandan devletimizin bekasını hedef alan PKK ve FETÖ terör örgütleri üyelerinin kendi topraklarında rahatça dolaşmasına göz yummakta, diğer yandan da ülkemizde terör suçundan gözaltına alınan veya tutuklanan şahısların da yargıdan muaf tutularak serbest bırakılması gibi kabul edilemez taleplerde bulunmaktadır. Alman makamları, Milletvekillerimiz ve Bakanlarımızın Almanya’da vatandaşlarımızla buluşmasına engel olurken, terör örgütüyle yakın duran Alman parlamenterlerin egemenliğimiz altındaki askeri üsleri diledikleri zamanda ziyaret etmesini hak olarak göstermeye çalışmaktadır. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in bugünkü ifadeleri de söz konusu tek taraflı çarpık yaklaşımın son ve kabul edilemez örneğidir. Bakan Gabriel’in bu açıklamayla aramızdaki sorunları daha geniş platformlara taşıyarak, cepheyi genişletme gayreti de dikkat çekmektedir. Bunu Almanya’nın gerçek niyetinin tezahürü olarak görüyoruz. Bakan Gabriel, Türk yargısına müdahaleye izin vermediğimiz için Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısını sertleştirmek, Gümrük Birliği güncellemesine karşı çıkmak, yatırımları teşvik etmemek, AB’nin Türkiye’ye katılım fonlarını gözden geçirmek gibi tehditkâr ifadeler kullanmaktadır. Gümrük Birliği güncellemesi AB’nin kendi çıkarlarını da gözeterek getirdiği bir öneridir. AB, 18 Mart Mutabakatı kapsamındaki taahhütlerini dahi bugüne kadar tam olarak karşılamamışken, AB fonlarından bahsedilmesi tutarsız bir yaklaşımdır. Seyahat uyarısı ise, hedefi kasıtlı olarak saptırılmış bir düzenlemedir. Hakkında suç isnat edilen ve bu yüzden yargı önüne çıkan şahıslar ile ülkemize turist olarak gelen Alman misafirlerimizin aynı kefede olmadığı aşikârdır. Ülkemiz yargının bağımsızlığından, terörle ve teröristle mücadelesinden kredi, fon tahsisi, Gümrük Birliği gibi maddi konular için taviz vermeyecek ve hayati çıkarlarına yönelik tehditlerle mücadeleyi maddi çıkarlarla karıştırmayacak kadar ciddi bir devlet anlayışına sahiptir. Türkiye kısa vadeli siyasi çıkarları, stratejik konularla karıştıran bu devlet anlayışını hiçbir şekilde benimsememektedir. İç politika saikleriyle Türkiye ve Türk karşıtlığı üzerinden prim yapma çabalarının farklı platformlara taşınmasına da gereken tepki gösterilecektir. Almanya’yı müttefik ve dost bir ülke olarak görmeye devam etmek istiyoruz. Almanya’nın terörle mücadele ve Türkiye’nin güvenliği konusundaki haklı beklentilerimizi anlamasını ve ortak çıkarlarımızı stratejik bir vizyonla değerlendirmesini umuyoruz. İlişkilerimiz şantaj ve tehditle değil, uluslararası kabul görmüş norm ve ilkeler temelinde yürütülmelidir. Aynı anlayış, insan hakları, terörle mücadele ve güvenlik alanlarındaki hassasiyetlerde de karşılıklı olarak sergilenmelidir.”

 

 

Kaynak: DHA