Bu bir seçim değil tiyatrodur

Bu bir seçim değil tiyatrodur
30 Mayıs 2015 10:58

Demokratik seçimler, seçime katılan bütün siyasal partilerin eşit koşullarda yarıştığı bir arenadır.

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 
Sevgili okuyucularım, şimdi gelin hep birlikte 7 Haziran’da yapılacak seçimlerin demokrasiye ne kadar uyduğunu hep birlikte müzakere edelim.

 
Önce Hazine yardımından başlayalım ve hemen üç partiye (AKP, CHP, MHP) 538 trilyon ödendiğinin tespitini yapalım.

 
Seçime katılacak olan diğer 17 parti avucunu yalayacak.

 
Sizce bu durum demokrasiye ve adalete uygun mudur?

 
AKP, oluşturduğu çukur(havuz) medyası sayesinde 24/7 her salise halka propaganda yaparken, diğer üç parti yani CHP, MHP, HDP’de oluşan siyasal denklemlerden dolayı veya kendilerine mahsus özel medyaları vasıtasıyla yine durumu kurtarıyorlar.

 
Geriye kalan, seçime katılacak olan 16 partiye hiçbir medya kuruluşu gerek RTE’den korkuları, gerekse çıkarları nedeniyle ayda bir dakikalık bile konuşma ve propaganda hakkı verilmiyor.

 
Gelelim milletin vergileriyle beslenen TRT’ye, bütün kanalları 7/24 RTE ve AKP’nin sözcülüğünü yapıyor; öksürseler onu bile anons ediyorlar.

 
Halbuki seçime katılan diğer partilerin mensuplarının da TRT’de verdiği vergilerden dolayı payı bulunmaktadır.

 
Bu uygulama hak mıdır, adalet midir, demokratik midir?

 
Bunların dışında, Hükümet partisi AKP Devletin her türlü olanaklarını kullanarak seçim çalışmaları yapmaktadır.

 
Ayrıca tarafsız olması gereken RTE, Anayasa’yı çiğneyerek AKP’ye gelecekteki yargılanmadan kurtulmak için oy istemektedir ki bu olacaktır, korkunun ecele faydası yoktur.

 
Ayrıca vatan ve milletin birliğinden bütünlüğünden yana olan partiler güneydoğudaki illere terör korkusu yüzünden seçim çalışmalarına gidemezken, bölücü fikirlerinden dolayı AKP, DHP, CHP çok rahatça girip propaganda çalışması yapmaktadır.

 
Hani bazen RTE der ya diğer partilere, Sivas’tan öteye gidebiliyor musunuz?

 
Buna en güzel yanıt şu olmalı, biz de bölücü olsak çok rahatça girebiliriz.

 
Çünkü PKK Türkiye’nin bütünlüğünden yana olan partileri güneydoğuya sokmamaktadır.

 
Ama gelin görün ki batıda HDP’nin azgın militanları tüm şehirleri seçim etkinlikleriyle kokuşmuş Kürdistan’a çevirdiler, korku salarak tüm caddeleri işgal ettiler.

 
Bir örnek vereyim, Ankara’nın en kalabalık caddelerinden biri olan Yüksel caddesi HDP’nin işgali altında düzenledikleri etkinliklerle adeta sanki PKK’nın pardon HDP’nin propaganda merkezi haline getirdiler; diğer parti mensupları korkuları yüzünden oraya giremiyor bile.

 
Ben her zaman diyorum Türkiye sadece güneydoğu ve doğuda değil, batı da bile PKK’nın pardon HDP’nin işgali altındadır.

 
Bunlara ilaveten bir de birkısım çevreler tarafından kendilerine Beyaz Türkler denilen art niyetli veya nohut beyinliler medyada HDP’nin propagandasını yapıyorlar.

 
Bunların önemli kısmı Türk falan değil, sülaleden tevarüs eden genlerinin gerektirdiği görevi yapıyorlar ki Türkiye’yi bölme emellerine erişsinler.

 
Şimdi tekrar soruyorum, tüm bu olanlar demokratik bir seçim midir yoksa tiyatro mu çevriliyor?

 
Esas film daha sonra olacak ki bunlardan birisi HDP’nin güneydoğu ve doğuda sandık güvenliğini tamamen yok ederek tehditle oyları blok halinde toplayacak olmasıdır.

 
Burada hemen bir öneri gündeme getirmek istiyorum, o da HDP normal yollardan seçim barajını asla aşamayacaktır; anormal yollardan barajı geçmesinin önüne geçilmek isteniyorsa emniyet güçlerinin yanında askerinde seçim güvenliğini sağlama hususunda sandıklara sahip çıkmasıdır ki Hükümet bu konuda gözyaşı dökeceğine gerekli önlemleri almalıdır.

 
Şunu belirtmeliyim ki HDP seçim barajını aşıp Meclis’e girdiğinin ertesi günü, yani 8 Haziran’da derhal Kürdistan federasyonunu isteyecek, ardından Kandil’in katilleri terörü tırmandıracaklardır.

 
Ve gelelim çok önemli bir soruna ki bu da sandık güvenliği açısından çok büyük önem taşımaktadır.

 
O da RTE ve güruhunun 13 yıllık iktidarları döneminde işledikleri yasal ve anayasal cürümleri nedeniyle iktidarı kaybetmeleri veya tek başlarına iktidar olmamaları halinde kendilerini kısa sürede yargı önünde bulacaklarını bildikleri için seçim katakullileri yapabileceklerinden derin endişe duyulmaktadır.

 
Ve bu konuda her tür planlamanın ayrıntıları ile yapıldığı bildirilmektedir.

 
Böyle bir riski önlemenin en verimli yolu diğer partilerin, oyların çalınmaması konusunda eşgüdüm halinde çalışmaları ve o gün birbirlerine destek çıkmalarıdır.

 
Bunun başka da bir yolu bulunmamaktadır.

 
Sevgili okuyucularım, tüm bu seçim riskleri ve eşitsizliği altında yapılacak olanın bir seçim olduğuna gerçekten inanıyor musunuz?

 
Yoksa bu bir tiyatro mudur?

 
Maalesef burada, inandığım bir gerçeği tekrar gündeme getirmek istiyorum o da Türkiye’nin bu duruma bugün Meclis’te bulunan dördüz kardeşler olan AKP, CHP, MHP, HDP tarafından getirilmiş olmasıdır.

 
Bu dördüzlerin birbirlerini besleyen manevralarını alabora etmenin en iyi yolu en az 5. bir partinin daha parlamentoya girmesi olacaktır.

 
Aksi halde 8 Haziran çok geç olabilir ve ülke bir taraftan RTE’nin korku belası Başkanlık arzusu, bir taraftan da HDP’nin Kürdistan federasyon talebi arasında yangın yerine dönüşür.

 
Meclis’e sokacağınız bu 5. parti hiçbir benzeri ve taklidi olmayan özgürlük ve zenginliğin simgesi olan YUNUS amblemli Liberal Demokrat Parti neden olmasın?

 
Bilinçli toplumlar oy kullanırken kafayı seçim barajına takmadan görüşleri doğrultusunda, bilinçsiz toplumlar seçim barajını ölçü alarak oylarını kullanırlar.

 
Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…

 
8 Haziran sabahı milletimizi çok ilginç sürprizler bekliyor.

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!