Milli emniyet çağımızda ancak demokrasi ile sağlanabiliyor

Milli emniyet çağımızda ancak demokrasi ile sağlanabiliyor
3 Kasım 2019 17:30

Siyasi iktidar şu anda Türkiye’de yaptıklarını, “Türkiye’yi dışarıya karşı koruyoruz” şeklinde gerekçelendiriyor.

 

 

Safile USUL H&H YORUM

 

 
Ancak olanlar tam ama tam tersi.

 
Hatta sık sık çok moralim bozuluyor dışardaki Türkiye’ye ilişkin gelişmelerden.

 
Mesela…

 
Gazeteci Cüneyt Özdemir CNN-Türk’de bu aralara akşamları ABD’den bilgi veriyor.

 
Onu izlemelisiniz.

 
Haberleri anlatırken görüp izlediklerinden duyduğu endişeyi o kadar doğal biçimde veriyor ki…

 
ABD kamuoyunda Türkiye’nin nasıl şeytanlaştırıldığını, tv ve gazetelerde PYD liderleri ile yapılan röportajları ve son yapılan harekatın PYD’yi ABD kamuoyunda nasıl sempatik hale getirdiğini vs. son derece doğru biçimde aktarıyor Özdemir.

 

 
Ki, ben de haftalar önce, “Bu harekat ile Kürt devleti yakınlaştı” demiştim.

 
Neyse…

 
Bunun dışında Fransa’da Türkiye fena halde şeytanlaştırılıyor.

 
ABD temsilciler Meclisi eskiden yapmadığı şeyleri yapıyor.

 
Yani, toplu halde Türkiye karşıtı kararlar alıyor.

 
Sanki Libya olduk gibi.

 
Olacak iş değil.

 
Şimdi…

 
Burdan hiçkimse, “Türkiye’nin düşmanı çok, ondan” sonucunu çıkarmasın.

 
Her ülkenin düşmanları var. Kimin az kiminin çok ama herkesin var.

 
Türk düşmanları da var, kesinlikle var.

 
Ama bu olanların temelinde Türk düşmanları yok.

 
Bu olayların temelinde yapılan yanlışlardan sonra gelinen izlosayon ve degrade olmak (derece kaybetmek, düşmek) neticesinde Türk düşmanlarına verilen altın fırsatlar var.

 
Bugün dünyada gelişmiş tüm ülkeler çok dikkatli davranıyorlar ve hesaplanmamış, popülist, sorumsuz adımlardan kaçınıyorlar.

 
Çünkü herkes biliyor ki, atılan yanlış adımlar birleşince ortaya bir duvar çıkıyor ve o duvar çıktıktan sonra pusuda bekleyenler harekete geçiyor, geçebiliyor.

 
Bu tıpkı vücuttaki bağışıklık sistemi gibi.

 
Bağışıklık sistemi normalde bedene giren bakterileri yok ediyor ama zayıfladığı anda (bağışıklık şistemi ısıdan çok etkileniyor, ısı düşünce zayıflıyor) bakteriler saldırıyor ve etkili oluyor.

 
İşte ülkelerin demokrasi ve hukuk sistemleri de onları koruyan bağışıklık sistemine benziyor.

 
Güçlü olduklarında o ülkeye saldırmak sonuç getirmiyor.

 
Bu olmadığı veya yıkıma uğradığında ülkeler saldırılara açık ve saldırılardan yara alır hale geliyorlar.

 
AB olayı 90’lardan beri çok yakından takip edip, bildiğim bir olay.

 
Şunu da göregeldim ki, AB ülkeleri arasında da, tabiri caizse, “kuyruk acıları” var birbirlerine karşı.

 
Ama bu olayları hiç kaşımıyorlar ve afektif davranmıyorlar.

 
Üsluplarını ve davranışlarını güçlü bir biçimde kontrol altında tutuyorlar.

 
Demokrasi ve hukuk devletinden ayrılmıyorlar.

 
Bizde olanlar ise, korkunç.

 
Bir komşu ülkenin ordusunu tanımama, ona ordu eş koşmaktan tutun, onu yıkmaya çalışmaya kadar geldi işler.

 
Bu yıllardır böyle zaten bizde.

 
Şu anda ise, bir ülkenin topraklarına o ülke veya BM ile bir koordinasyon olmadan dalmak bizi uluslararası planda şeytanlaştırmak isteyenlere altın fırsatlar sunuyor.

 
Ki, zaten Türkiye’deki yönetim birçok Avrupa ülkesinde İslamcı ve diktatör olarak algılanıyor.

 
Hepsi bir araya gelince de ülke olarak dış güvenliğimiz tehlike altına giriyor.

 
Tv’lerin borazan haline yayın yapıyor olması da, halkın doğru bilgilenmesini engelleyerek, iç kamuyou denetimini ortadan kaldırıyor.

 
TBMM denetimi zaten yok edilmiş fiili olarak.

 
Şimdi, Türkiye bu bataktan ancak ve ancak yeniden demokrasi ve hukuk devletinin tesisi ile kurtulabilir.

 
Bakın, yaşadım, ordan biliyorum…

 
2000 eşiğinde biz aynı Türkiye idik, yani tarih olarak.

 
Fakat o yıllarda Türkiye siyasi olarak yurtdışında öyle bir yükseldi ki, Ecevit Başbakanlığında, o dönemde Mısır ve diğer Arap ülkeleri Türkiye’ye çok saygılı bir dil kullanıyordu.

 
Ermeni soykırımı vs. yüz bulmuyordu dışarda.

 
Bunları ben gün be gün yaşadım.

 
Şimdi ise, bu siyasi iktidarın yıktığı bu imaj, yerini şeytanlaştırma operasyonlarına açık bir Türkiye’ye bıraktı.

 

 
Bu şuna da benzer.

 
Kişiler de öyledir.

 
Güç kaybettiklerinde, imajları bozulduğunda onları sevmeyen herkes lince geçer.

 
Devletler de böyledir.

 
İmajları iyiyken, onları sevmeyenler hiçbir şey yapamaz.

 
İmajları zayıfladığında, saygınlıkları azaldığında onları sevmeyenlere gün doğar.

 
Bizim durumumuz da şu anda aynen bu.

 
Ve, 2023’de siyasi iktidar değişikliği o kadar lüzumlu ki…

 
Yani sadece Cumhuriyet’in 100 yıldönümü olduğu için değil.

 
Dünyada gitgide zora gidiyoruz, ondan da.

 
Ben de bu aralar hep, “Ya ne olsa, acaba Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı mı olsa, yok şöyle mi olsa, böyle mi olsa” diye aklımdan düşünüp duruyorum.

 
İmamoğlu aday olunca İstanbul AKP’ye geçecek ama valla her şeyi düşünüyorum işte.

 

 

Safile USUL Twitter

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz
Gökhan Zan ve ses kaydı
Didik didik bir şey aramışlar