Zafer Bayramı ve Broken Hill Savaşı

Zafer Bayramı ve Broken Hill Savaşı
29 Ağustos 2016 13:36

Türk Milletinin bağımsızlığını temin eden ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk müjdesi olan Büyük Zafer Bayramınız ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri gününüz Kutlu Olsun.

 

 

 

 

 

Numan ALADAĞ H&H YORUM

 

 

 

 

Türk Ulusu tarih boyunca var oluşunu, ruhunda taşıdığı Vatan ve Ay-Yıldızlı Bayrak sevgisini yaşattığı ve her şeyden üstün tuttuğu Kahraman Türk silahlı kuvvetlerine güveni ile başarmıştır.

 

 

Bir devletin egemenlik ve hakimiyetinin söz konusu olduğu saha yani Vatan, kara, hava ve denizlerden teşekkül eder. Bu üç unsur için üç kuvvete lüzum vardır. Aynı hedefe yönelmiş kara, deniz ve hava kuvvetlerinin işbirliği, Büyük Türk Milletinin yenilmez gücünün sembolu (timsali), Türk özgürlüğünün devamı ve Türk yurdunun yücelme ve esenliğinin kalıcı teminatıdır. Bu üç kuvvetimizin ateşten yumruğu düşmanı ”İhanet şebekelerini” perişan eder, saldırılarını kırar. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün emanetlerinin gelişmesi ve bekçiliği ancak bu şekilde hareketle mümkündür.

 

 

Büyük Türk Milleti olarak, sadakatla iyi bilmemiz lazımdır ki; ”Müslümanlar’ın yeryüzünde iki bayramı vardır. Ramazan ve Kurban Bayramı.” dır. Yüce Türk Milleti, bu iki dini Bayram kadar önem verdiği 30 Ağustos Zafer bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri günüdür. Her yıl 30 Ağustos günü zevk heyecanla kutlanıyor.

 

 

ZAFER BAYRAMI VE BROKEN HİLL SAVAŞI:

 

 
30 Ağustos zaferi, emir ve itiatta abideleşen, cesarette destanlaşan, birlik ve beraberlikte çelikleşen Büyük Türk Milletinin düşmanın güllesine (Top), kurşununa, iman dolu göğsünün siper ettiği bir zaferdir.

 

 

1914 Yılında Avusturaliya’nın ”Broken Hill’‘ şehrine yerleşmiş iki Osmanlı orada çalışarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Çanakkale Savaşı sırasında Halife’lerinin İngilizlere karşı Sancak-ı Şerif çıkardığını ve cümle İslam alemini cihada çağrıldığını öğrenirler. Bu sırada Çanakkale cephesine gönderilmek üzere Avusturalya’dan asker toplama seferberliği başlatılmıştır.

 

 

İki isimsiz Kahraman Türk genci, ikamet ettikleri şehrin valisinin makamına çıkarak şöyle derler:

 
”Halifemiz size karşı harp (Savaş) ilan etmiş. Bizim de buna icabet etmek vazifemizdir. Fakat biz sizin bu kadar zamandır ekmeğinizi yedik. Bırakın gidelim. Sizinle cephede savaşalım. Burada size karşı bir harekette bulunmayı, tarihi Türk geleneklerine göre nankörlük sayıyoruz.” Vali gülmüş ve iki Kahraman Türk’ün taleplerini reddetmiş: ”Bizi tehdit mi ediyorsunuz? Haddinizi bilin, edebinizle oturun yerinizde!” İki Kahraman da : ”Eh ne yapalım, bizden günah gitti” diye söylenerek ayrılmışlar. Hemen her şeylerini satmışlar. İki makinalı tüfekle bol cephane edinmişler. Sonra?

 

 

 

 

Sonra da Çanakkale’ye gönderilmek üzere limana sevk edilecek olan Anzak askerlerini taşıyan trenin geçeceği dar bir boğaza gidip mevzilenmişler. Namazlarını kılıp helallaştıktan sonra, kazıdıkları siperlere yerleşmişler.

 

 

Üzerinde elde dikilmiş bir Osmanlı bayrağının dalgalandığı bu siperlerin hizasına gelince, raylar üzerine yığılmış taşlar treni durdurmuş ve o tren, yedi yüz Anzak askerini taşıyormuş, yedi yüz kişinin içinde ölü ve yaralı olup sayısı belli değil.

 

 

Avusturalya ordusu, etraftaki tepelerde kalabalık Osmanlı kuvveti arayan düşman, bütün bu savaşı verenin sadece iki Şehit Kahraman Türk olabileceğine çok zor inanmış. Neredeyse bizim bugünkü aydınlarımız kadar gafil olan ve İslam’ın gönüllerdeki hakimiyetini bilmeyen İngiliz valiye de o iki Kahraman Türk’ün mübarek na’aşlarını selamlamaktan başka yapacak bir şey kalmamış.

 

 

Türk milletinin ortaya çıkışından bugüne, büyük milletimizin şerefli tarihinde yüz yılları zaferlerle dolduran Türk yurdunun ve milletinin bekçisi, yeryüzü Türklüğünün temsilcisi olmuştur.

 

 

Ulu Önder ATATÜRK’ün izinde yapıcı ve kalkındırıcı, İslamiyete önem verişi, zaferleri ve geçmişi insanlık tarihi ile başlayan Türk milleti ve vatanının geleceğini teminat alma heyecanı ile, Milli duygu, tarihi gelenek ve düşüncelerinden taviz vermemiştir.

 

 

Tarihin her döneminde yurdumuzu, milletimizi, kanı, canı ve hayatı pahasına koruyan, asil milletimizi, mukaddes vatanımızı vakarla yaşatmak amacıyla, gerektiğinde canını feda etmesini de en iyi bilen, vatan uğrunda, güncel ve bencillik zihniyetinden uzak, fedakarlık sınırını tanımayan, Ay-Yıldızlı Şanlı Türk Bayrağının dalgalandığı Türk yurdunun her köşesini aşkla, feragatla ihanet şebekelerine karşı savunmada üzerine düşen görevleri, şanlı tarihinin derinliklerinden, güçlü ve disiplinli geleneklerinden ve aldığı kudretle başarmıştır.

 

 

Türkler, tarih sahnesinde göründükleri günden bu yana, bağımsız devlet anlayışlarının yanı sıra, yurtlarında iç güvenlik ve huzurun sağlanması yolundaki faaliyetleri, 15 Temmuz da gerekeni yapmış ve törelerle örnek uluslardan biri olmuştur.

 

 

Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten günümüze kadar, Askeri faaliyetlere ışık tutup nızamı da, uzun yıllar İslami kurallara uygun olarak düzenlemişlerdir. Bu da Türk ordusunun zaferleri kazanmasına vesile olan, ALLAH’a, Kur’an-ı Kerim’e, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e, Hadis-i şeriflere göre Müslümanlığı eda etmesi, Askerlik ruhunun önemine ve Ay Yıldızlı Şanlı Türk bayrağına sadakatla bağlılığının kanıtıdır.

 

 

Zaferi kazandıran, ordunun kuvveti ve silahın bolluğu değil; Türk Milletinin ruhundaki cesaretin kudretidir.

 

 

Türk tarihinin köklü ve hareketli çekirdeği Türk aile düzenidir. Türk Milletinin tarihten gelen ve temel kişiliğini kaybetmeyen seciyesi (Karekteri) ve seciyenin hayattaki görünüşü olan ahlaki davranışı Türk Milletini başka cemiyetlerden ayıran bir özelliği olmuştur. Türk seciye ve ahlakı eski çağlarda Türk Alp’leri, İslamlık döneminde de Türk Gazilerini yaratmıştır.

 
Türk savaşçılığı, hak severlik ve hürriyetseverliğe dayanan Türk yiğitliği, bu ahlak ve seciyenin en iyi örnekleridir.

 
Sevgiden ve saygıdan başlayan Türk ahlakının baba ocağına bağlılık, aile namusuna düşkünlük, kadına saygı, vefakar ve çalışkanlık… gibi vasıflarını yükseltmek ve daha sağlamlaştırmak, yaymak Türk Milliyetçiliğinin temel görevlerinden biridir. kendilerinden (Fetö terör örgütü) başka İslamiyeti daha iyi yaşamadığı mesajı ile Yüce Türk İslam alemini, riyakarlık ve acındırma düşünceleriyle maddi ve makam çıkarlar elde etme düşünceleriyle, Büyük Türk Milletinin bölünmez bütünlüğünü bozma hayalini yapıyorlar. Bu faaliyetleriyle, günümüze kadar değişmeyen tarihi Türk gelenek ve ahlakına saldırmada oldukları hatırlanırsa Milli ahlak seciyesinin manası çok daha iyi anlaşılır. 1974 Kıbrıs Barış harekatında ki, birlik-beraberlik, 15 Temmuz günü de aynı duygu ve düşünceler hakimiyeti ile belgelenmiştir.

 

 

Ayrıca 15 Temmuz olayları münasebetiyle, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Binali Yıldırım’ın ve 29/Ağustos Pazartesi günü basın toplantısında, MHP genel başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin; ”YA İSTİKLAL YA ÖLÜM” ifadeleri ile Türk Milletine seslenişleri: Çıkar amaçlı, iç ve dış ihanet şebekelerinin korkulu rüyası olmuştur. Bu Milli seslenişlerin ihanet şebekelerinin korkulu rüyası olabilmesi için; Milletvekili ve mahalli idareler seçimlerinde hatırı sayılır ve cemmat’tan oy partimize verirler diye, Fetö terör ve çıkar amaçlı diğer Vatan hainlerinin ön sıralarda yer alınmamasına da dikkat edilmelidir!

 
Pakistan’nın kurucu Devlet Başkanı, Muhammed İkbal: ”Harekette birlik olmazsa, fikirdeki birlik faydasızdır.” diyor. Özdeyişi de anlamlıdır. Türk Milleti olarak ders almalıyız.

 

 

 

Başbakan Binali Yıldırım’ın Milli seslenişi ile, inşallah insanlara sığınarak İslamiyeti riyakarlık ve çıkar amaçlı kullanan başka din tacirlerine izin vermezler. Halen tescilli Fetö terör örgütüne mensup bazı bürokratlar, acındırma ve söz sahibi seçilmiş siyasilerin desteği ile görevlerinin başındalar. Kendilerini acındırmayı ve kulis yapmayı çok iyi beceriyorlar. Ayrıca 15 temmuz olaylarından 4-5 ay önce üçüncü şahıslara taşınmazlarını devredenleri de gözden kaçırmamalıdır. Dikkate alınmadığı takdirde, Allah korusun, yeni 15 Temmuzl’ara zemin hazırlanmış olur.

 

 

Bu duygu ve düşüncelerle, cenab-ı Allah’ın ve Hz. Muhammed (s.a.v.) ‘in çizdiği yolun zaferlerle dolu olmasını, Kahraman Türk Askerine mutlu zaferler nasip etsin.

 

 

Yüce Türk-İslam alemi birlik ve beraberlik içerisinde dini bayramlarda olduğu gibi, Milli bayramlarda da, birbirimizi kin ve nefretten uzak tutup, kucaklayarak huzur ve mutluluğu yakalayabiliriz.

 

 

 

Cümle Vatan Şehitlerini ve Cumhuriyetimizin kurucusu M. K. ATATÜRK ‘ü Rahmet, Gazileri Minnetle Anar, Ruhları Şad Olsun. Hastalara acil şifalar diliyoruz.

 

 

Türk milletinin bağımsızlığını Temin Eden Ve Türkiye CUMHURİYET’nin Kuruluşunun İlk Müjdesi olan Büyük Zafer Bayramınız ve Türk Silahlı Kuvvetleri Gününüz Kutlu olsun.

 

 

Kaynakça:
Doruk dergisi Sayı: 1 Yıl 1 (Ağustos 1976)
Numan Aladağ’ın, yurtdışı (Austraia) gezi notları.

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Aziz Atam, ruhun şad mekanın cennet olsun
‘CUMHURİYET’, bizi biz yapan ortak değerimizdir
Hicri yılbaşında huzur ve bereket bizimle olsun