Yüzyılın davası Perinçek – İsviçre’nin anatomisi

Yüzyılın davası Perinçek – İsviçre’nin anatomisi
1 Şubat 2015 18:20

Bu davayı anlamak için önce Talat Paşa Komitesini ve kuruluşunu ve geçirdiği badireleri anlamamız gerekli bir de Talat Paşa kimdi?

 

yazar

 

Mustafa MERSİNOĞLU H&H YORUM

 

Ayrıca bu komiteyi ayakta tutan ve belkemiğini oluşturan İşçi Partisi ve Doğu Perinçek’in bu davadaki yerini de belirtmemiz gerekli. Bu dava ile ilgili her konuda eminim bir çok bilimsel araştırma yapılacak, tez ve kitap yazılacak. Ben burada kısa bir anatomisini vermeye çalışacağım. Tarihimizin önemli bir geçiş döneminde önemli bir mevkide bulunan bu davada da adı geçen Talat Paşa’ya mahkemede geçen konu ilgili bakarsak, ‘Tehcir’ uygulanmasında önemli yer alması açısından bakmamız gerekir yoksa tüm dönemin tarihini incelememiz gerekir. 27 Mayıs 1915 yılında çıkarılan Sevk ve İskan Kanunu savaş zamanında devlet tarafından uygulanacak önlemler hakkında geçici bir kanundu. Buna dayarak ‘Tehcir’ (kelime anlamı ‘hicret’ten geliyor göç ettirme) yapılmıştır. Dava sırasında Ermeni Devletinin avukatı tarafından Hitler’e benzetilen, Doğu Perinçek tarafından o zamanlar Avrupa’da özgürlük kahramanı olarak görülen diye savunulan Talat Paşa bu kanunu çıkaran ve uygulatan en önemli isim olarak bilinir. Talat Paşa 15 Mart 1921’de Berlin’de öldürüldü ve katili bir iki gün içinde serbest bırakıldı. Talat Paşa hakkındaki tüm suçlamalar sonradan, sahteliği tarihçiler tarafından belirlenen Andonian telgraflarına ve ABD Büyükelçisi Henry Morgenthau’nun anılarına dayanır. Bunları da tarihçi Health W. Lowry ‘Büyükelçi Henry Morgenthau’nun Öyküsü’nün Perde Arkası’ adlı kitabında çürüttü. Bir de İngilizlerin İstanbul’u işgali sırasında gıyabında yapılan mahkemeye dayanır.

 

Talat Paşa Komitesi Temmuz 2005’de kuruldu. Kuruluş gerekçesi, emperyalist yalana karşı durmak, giderek dozu arttırılan “sözde Ermeni soykırım iddiaları”na bir yanıt vermekti. Komite, 22, 23 ve 24 Temmuz günleri Zürih’e bir çok destekçisi ile gitti. İsviçre Soykırım olmadı demeyi suç yapmıştı. 18-20 Eylül günleri İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Bern ve Zürih kentlerine giderek yine basın toplantıları yaptı. İsviçre makamlarının yüzüne şöyle haykırdı:

 

yazı-2

 

“Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır. Bizi milli devletimizden yoksun bırakma, milletimizi etnik gruplara, mezheplere ve cemaatlere bölme, Türk devrimini yıkma planıdır”.

 

Komite Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovanes Kaçaznuni’nın “Türkler doğru yaptı. Türkler’e savaş açtık, Türklere karşı ayaklandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Kandırıldık… Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin milli mücadelesi haklıydı” diyen konuşmalarını 7 dile çevirdi “Taşnak Partisinin Yapacağı Bir şey Yok” adı altında Kaynak Yayınlarının yardımı ile yayınladı. Mart 2008’de Talat Paşa Komitesi üyeleri Kemal Alemdaroğlu, Ferit İlsever, Doğu Perinçek Ergenekon tertibiyle gözaltına alındılar. Daha sonra başka üyeler de tutuklandılar. Bu konularda bir çok yayını olan Mehmet Perinçek gibi. Ayrıca birde 26 Ocak 2009’da şehit verdi komite. Temmuz 2008’de gözaltına alnınan oradan oraya sevkedilen sonra bırakılan ancak sağlığı evremediği için ölen Prof Uçkun Geray. Burada anısını saygı ile anıyoruz. Daha sonra başka üyeler de tutuklandılar. Bu konularda bir çok yayını olan Mehmet Perinçek gibi. Bundan sonraki gelişmeleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin çevirdiğim basın açıklamasından okuyabilirsiniz.

 

http://www.halkinhabercisi.com/avrupada-kendini-ifade-ve-savunma-hakki-var-mi

 

Bütün bu organizasyonlarda bir çok üyesi faal rol oynayan Talat Paşa Komitesi ve ilk başkanı rahmetli Rauf Denktaş önemli çalışmalar yaptılar. Basın yayındaki ve Avrupa’daki temsilcileri ve üyeleri canla başla bu konu için uğraştılar ve canlı tutup bu önemli dönemece getirdiler. Bir çok toplanlı, yürüyüş ve konferans yapıldı avukatlar tutuldu, bu önemli davaya kadar bir çok sorgu ve dava geçirdiler. Son dava içinde tekrar bir çok organizasyon yapıldı öz veride bulunuldu, toplantı için izinler alındı. Tabii bir çok örgüt bir arada çalıştı ancak devamlılığı ve örgütler arası teması Talat Paşa Komitesi ve İşçi Partisiyle Başkanı Doğu Perinçek sağladı.

 

Şimdi davanın kendisine bakalım. Dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sitesinde İngilizce olarak tamamen webcast olarak var. İki saat 12 Dakika 39 Saniye.

 

http://www.echr.coe.int/Pages/home.aspx?p=hearings&w=2751008_28012015&language=en

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 1959 yılında kurulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, birey gruplarının, tüzel kişiliklerin ve devletlerin başvurabileceği mahkeme, Fransa’nın Strasbourg şehrinde bulunmaktadır. 47 Avrupa Konseyi üyesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanımaktadır. 28 Ocak 2015’te görülen dava Doğu Perinçek’in İsviçre- Ermenistan Derneğinin 15 Temmuz 2005’te şikayeti üzerine 9 Mart 2007 Lozan Polis Mahkemesinin kendisini suçlu bulmasından sonraki tüm İsviçre’deki davaları kaybetmesi üzerine AİHM’sinde açtığı ve 17 Aralık 2013’te kazandığı davanın İsviçre tarafından itirazını görüşmek için toplandı. Davaya Ermenistan, Türkiye ve Fransa’da müdahil oldu. Doğu Perinçek’in Ergenekon’da da avukatlığını yaparken tutuklanan, geçmişte Deniz Feneri ve Abdullah Gül’e de suç duyurusu yapmış avukat Mehmet Cengiz ve Profesör Christian Laurent Pech 28 Ocak 2015’te AİHM’inde savundu. Londra’dan Strasbourg’a beraber gittiğimiz avukat Vehbi Ballıkaya’ya niçin Profesör Christian Laurent Pech’in seçildiğini sorduğumda Soykırım İnkarının yasaklanması kanunu ve konuşma özgürlüğünün kısıtlanması üzerine kitabı ve yazıları bulunduğunu söyledi.

 

https://www.academia.edu/1174803/2010_Pech_Law_of_Genocide_Denial_in_Europe

 

Türkiye’yi 2001-2002 yıllarında Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı, 2002-2005 yıllarında Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Dairesi genel müdür yardımcılığı, Kiev ve Seul Büyükelçiliği yapan şu anda Avrupa Konseyi Daimi Temsilcimiz Erdoğan İşcan, ve Bonn ve Oxford Üniversitelerinde Uluslararası Hukuk Profesörü ve Türkiye’nin bir çok davasına giren Stefan Talmon temsil etti.

 

Ermenistan’ı Askeri Savcılıktan Ermenistan Baş Savcılığına atanan Gevorg Kostanyan ve İngiltere’de avukatlık bürosu sahibi avukat Geoffrey Robertson ve yardımcısı Amal Clooney’i temsil etti. Bu avukatlık bürosu hakkında yazımın bağlantısı aşağıda.

 

http://www.halkinhabercisi.com/perincek-isvicre-davasini-ilgilendiren-bir-belge

 

İsviçre’yi AİHM temsilcisi Frank Schürmann ve Uluslararası ve Avrupa Hukuku Profesörü Daniel Thürer temsil ettiler.

 

Fransa sadece yazılı olarak temsil edildi.

 

Onyedi ülkeden onyedi hakimin görevli olduğu mahkemede Türkiye’den Işıl Karakaş adlı zamanında üniversitlerde başörtüsünün serbest olmasını destekleyen bir hakim var. 22 Ocak 2008’te yerine seçildiği dokuz yıldır AİHM görev yapan Rıza Türmen başörtüsüne karşı oy kullanmıştı ve bunun için AKP hükümeti ile ters düşmüştü. Işıl Karakaş 1 Ocak 2015’ten itibaren AİHM ikinci bölüm başkanıdır.

 

Şimdi kısaca davanın içeriğine bakalım. Mahkeme Başkanı Dean Spielmann (Luxembourg) açılış konuşmasında söylediğine göre sekiz üçüncü parti daha yazılı belge sunmuşlar. Başkan misafir gelen Türkiye Anayasa Mahkemesi ve Fransız Hakimlerine hoş geldiniz dedi ve Doğu Perinçek ve Mehmet Cengiz’in Türkçe konuşacaklarını belirtti ve ilk Avukat Mehmet Cengiz’e söz verdi. Konuşmasında bu davanın özünün ifade özgürlüğü olduğu ve Doğu Perinçek’in ırklçılıkla suçlanamıyacağını ve Türklerin onurunun Ermeniler kadar korunması gerektiğini söyledi. Konuşmanın tümünü aşağıda bulabilirsiniz:

 

http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/iste-dogu-perincekin-avukati-mehmet-cengizin-aihmdeki-konusmasi-h48111.html

 

İkinci söz verilen Doğu Perinçek, konuşma özgürlüğünün Avrupa’nın bir kazanımı olduğunu, barış ve kardeşlik sağlanması için gerekli olduğunun altını çizdi ve Ermenilere hiç bir düşmanlığı olmadığını bilhassa toplumumuza katkılarını her zaman belirttiğini, 1915 olaylarının karşılıklı kırım ve zor ile göç ettirme olduğunu ancak bunun hukuki olarak soykırım olarak adlandırılamıyacağını çünkü Ermenileri yok etme gibi niyet olmadığını ve mahkemeye güvendiğini söyledi. Konuşmanın tümünü yine aşağıda bulabilirsiniz:

 

http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/iste-dogu-perincekin-aihmde-yaptigi-tarihi-konusma-h48108.html

 

Doğu Perinçek’in avukatı Profesör Laurent Pech, konuşma özgürlüğünün kesin bir hak olmadığını ancak kısıtlamanında gerektiğini durumlar olduğunu ancak bunun ilkeleri bulunduğunu ve İsviçre’nin bu ilkelere uymadığını hukuk dersi gibi bir konuşma ile belirtti. Bu hukuk dersini buradan okuyabilirsiniz.

 

İsviçre tarafını temsil edenler, İsviçre yasalarının ve mahkeme kararlarının geçerli olduğunu ve bu kanunun refarandumla kabul edildiğini, nefret suçu ve ırkçılıkça birleştirmeye çalışıp bir çok ülkenin böyle kanunlar geçirdiğini savundular. Verilen süreye sığdıramadıkları için mahkeme başkanı tarafından uyarıldılar.

 

Türkiye Cumhuriyet’ini temsil eden Profesör Stefan Talmon AİHM’nin Dink, Güçlü ve Cox davalarında Türkiye’ye karşı kararlarını kullanarak Ermeni Soykırımın tarşılmasının konuşma özgürlüğüne girdiğini savundu. Tüm sunumu yine bir hukuk dersi gibi idi.

 

Ermeni tarafını savunan avukatları, Ermenistan Başsavcısı Gevorg Kostanyan nefret ve kin kusan Ermeni Soykırımı propandası konuşması ile tanıttı. Geofrey Robertson ve Amal Clooney yıllardır İngiltere mahkemelerinde gördüğüm bazı savcı ve avukatların kullandığı dramatik ve karşı tarafı itibarsızlaştırma taktiğini kullanıp artık tümü tarihçilerce çürütülmüş Talat Paşa’nın Türklerin Hitleri olduğu gibi kara propaganları tekrarladı ve Doğu Perinçek’i ırkçılıkla suçladı. Bir çok ülkenin meclislerinin soykırımı tanığını ve mahkemenin önceki kararının insanlık dışı olduğunu ima etti. Amal Clooney AİHM’sinin kararında Ermeni soykırımının ispat edilmediği demesine karşı yine aynı propagandalarla duygu sömürüsü denilecek bir uzun konuşma yaptı. O kadar uzun ki mahkeme başkanının zamanının dolduğu söylenince de kızgınca ‘Türkiye’nin konuşma özgürlüğüne ne kadar önem verdiği, Türkiye’ye karşı verdiğiniz 224 kararla da belli ve Hrant Dink’in ailesi de maalesef bunun farkında’ dedi.

 

Bundan sonra mahkeme başkanı hakimlere soruları olup olmadığını sordu. Romanyalı hakim Iulia Antoanella Motoc İsviçre’ye iki soru sordu. Bunlardan biri konuşma özgürlüğünü koruyan 10. Madde ile Ceza kanunuzu nasıl bağdaştırıyorsunuz ve kamu oyuna ne kadar önem veriyorsunuz? İkincisi soru ise, Soykırımı Polis ve Federal mahkemeleriniz nasıl tarif ediyor 1948 Soykırım Anlaşması gibi mi? Yoksa daha geniş mi?.

 

Doğu Perinçek’e tekrar söz verildi. Perinçek Talat Paşa’ya atılan itirafa cevap verdi. Talat Paşa’yı hiç bir mahkemenin mahküm etmediğini ayrıca hürriyet devrimcisi ve Ermenilerin dostu olduğunu söyledi. Mahkeme başkanı Doğu Perinçek’i zaman bakımından iki kere uyardı ve ayrıca aslında temsilcisi olan davacıların kendilerine genellikle söz verilmediğini söyledi ancak kendisine durumu belirtsi için söz verildiğini ve İsviçre’nin ortaya koyduğu sorulara cevap vermesini istedi. Doğu Perinçek’te bunlara cevap verdi. Kendisinin az Ermeni öldü gibi sözleri olmadığını karşılıklı kırım olduğunu Almanya’daki sorgulamalarında bayağı ağır Almanca sözlerle belki otuz kez belirttiğini söyledi. Konuşmalarının Ermenileri suçlamadığını, emperyalizme karşı olduğunu söyleyerek bitirdi. Bundan sonra sözü avukatı Laurent Pech aldı. ‘Ermenistan’a cevap vermiyeceğim çünkü hukuki herhangi bir konuda konuşmadılar’ dedi. 2Uluslararası karşılaştırmalı hukukta bu tür kanunlar karşı tarafın dediği gibi açık değil örneğin, Fransa Anayasa Mahkemesi bu tür soykırım kanunu anayasaya aykırı buldu. Alman Devleti ise Soykırım Kanunun geriye göre çalıştırılmasına karşı olduklarını belirtmişlerdir. Kamu oyunun tarifine göre ceza kanunu uygulanamaz. Yunanlıların kanunu ise insanlık suçundan bahsediyor Ermenilerin lafını etmiyor’ dedi. ‘Müvekkilimin yaşam öyküsü azınlık haklarını savunmaklan geçmiştir. Milliyetçilikle suçlanıyor gerçi bu hiçbir şekilde suç değildir ama bu da doğru değil müvekkilim en iyi Uluslararasıcı olarak tarif edebilir. Azınlık çoğunluk tarafından ezilmemeli, konuşma özgürlüğü olmalı’ diyerekte sözlerini bitirdi.

 

Bundan sonra İsviçre tarafına hakim Motoc’a, Türkiye’ye ve Doğu Perinçek’e cevap vermesi için söz verdi. İsviçre tarafı o ana kadar olan tartışmalara fazla katkısı olmayan bir konuşma yaptı ve hakim Motoc’un sorularına da somut bir cevap veremedi.

 

Başkan Dean Spielmann herkese teşekkür edip sonucun önümüzdeki günlerde hangi gün açıklanacağı taraflara bildirilecektir diyerek mahkemeyi bitirdi.

 

Mustafa Mersinoğlu, Brighton, İngiltere. 1 Şubat 2015

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
İngiltere’deki yeni korona variyantının yayılmasına neoliberalizm dogmasının etkisi oldu mu?
Başımız sağ olsun! Halkın Habercisi’nin vicdanlı, vatansever yazarını kaybettik
Yabancı basında Karadeniz gazı