Yüzde 8’lik oy kaybı orta sınıftan olabilir

Yüzde 8’lik oy kaybı orta sınıftan olabilir
2 Eylül 2012 21:44

Başbakan cuma günü çıktığı televizyon programında aksini iddia etse de, Andy-Ar’ın geçtiğimiz hafta yayınlanan anketi doğru olabilir.


Safile USUL H&H YORUM

Andy-Ar anketinin sonucuna göre AKP 2011 Haziran genel seçimlerinden beri geçen 1 senede % 8 oy kaybına uğramıştı.
 
Bu sonuç bana şu gözlemle birleştiğinde çok makul geliyor.
 
Şöyle ki…
 
Geçtiğimiz sene şu anda bulunduğum yerdeki (Ege’de Kazdağları çevresi) gazete standlarının durumu ile bu seneki durumları farklı.
 
Geçen yaz örneğin saat öğlen 12.00’yi filan geçtikten sonra daha ziyade üst orta sınıfa hitap eden Habertürk kalmamış olurdu.
 
İstanbul’daki çalışma düzenimde gazete standlarını gözlemleyemiyorum çünkü orda genellikle ofis ortamında oluyorum ama burda hergün görüyorum standların durumunu.
 
Ve, işte çok bariz bir biçimde buranın halkı içinde muhalif gazetelere bir kayış var.
 
Bu sınıfın özelliği bence şu…
 
İdeolojik değil ve öyle aman aman herhangi bir kalıbı yok.
 
Rahat yaşamak istiyor.
 
Kendisi ve ailesi laik bir toplumun sunduğu biçimde modern yaşıyor ve Atatürk’ü seviyor ama bir siyasi parti Atatürk’ü sahiplenmese de iyi yönettiğini ve refahı artırdığını düşünüyorsa ona oy veriyor.
 
Türban vs. gibi konularda liberal, bunu dert etmiyor.
 
Cepheleşmeye eğilimli değil, kamplaşmalara uzak.
 
Ve, hafta sonu veya hafta içi eline bir gazete aldı mı hoş, hafif ve eğlendirici bir gazete istiyor.
 
Gazetede çok fazla siyasi ağırlık ve/veya siyasi gerilim istemiyor.
 
Bu kesimlerden çok oy almıştı AKP, ki, yaygın orta sınıftan oy almadan AKP % 49 küsür oy alamazdı.
 
İşte, ama, kanımca şu anda bu kesimde bir kopuş var AKP’den.
 
Bu kesim muhtemelen gerek eğitim alanındaki oynama, dalgalanma ve belirsizlikten, gerek çevre güvenliğinde endişe duymasına neden olan faktörleri algılamasından (Türkiye’nin genel olarak güvenliği, Doğu sınırı, Suriye, İran vs.) etkilenmeye başladı.
 
Hal böyle olunca da bilgi ve haber alma ihtiyacı artmaya başladı.
 
Örnek olarak verirsek yine, Habertürk yayın politikası ile Hükümet’in orta sınıflarla iletişiminde iyi bir araç.
 
Mesela bakanlar sık sık Habertürk’e açıklama yapıyor ve bunlar haber şeklinde yer alıyor.
 
Ancak bir müddet sonra her okuyucu fark etmeye başlayabilir ki, bu haberler de gazeteci filtresi ve sorgulaması yok.
 
Bakan lök gibi söylüyor, gazete de lök gibi aynısını yazıyor durumu yani.
 
Dolayısıyla artık endişe duymaya başlayan ve bu nedenle haber ve bilgiye eskisinden daha fazla istek duyan kesim muhalif gazetelere kaydı. (endişe ve sıkıntı her zaman haber ve bilgi talebini artırır bir toplumda)
 
Bu durum burda o kadar belirgin ki…
 
Geçen sene Mİlliyet gün boyu bulunurdu, şimdi öğleden sonra çok zor.
 
Habertürk eskiden bulunmazdı öğleden sonra, şimdi akşama kadar öbek öbek duruyor standlarda.
 
Sözcü çok satıyor burda, Aydınlık satıyor ve kalmıyor.
 
Geçen yaz ile hakikaten çok bariz bir fark var.
 
Bu fark kanımca Andy-Ar’ın araştırmasında ortaya çıkan sonuçla bağlantılı.
 
Esasen ekonomik refahı ve rahata endeksli orta sınıfta bir hareketlenme var AKP’ye karşı ve muhalefete doğru.
 
Daha alt sınıflarda henüz bir hareketlenme olmadığını sanıyorum çünkü ordaki talepkarlığın içeriğinde henüz büyük bir değişiklik yok ama eğer güvenlik sorunları artar, ekonomideki bozukluk daha çok hissedilir olursa oraya da sirayet edebilir bu durum.
 
Kanımca AKP’den ilk kopuş halkası üst orta ve orta sınıflar oluyor.
 
Ekonomik refah algısı sensörlerini güvenlik, toplum sistemi, eğitim sistemi gibi alanlara doğru kaydırıyor.
 
Ancak şuna da dikkat etmek lazım ki, AKP’nin en temel güdüsü oy almak olduğu için eğitim sisteminin bu 60 ay filan gibi ucubeliklerinden halkın çok rahatsız olduğunu düşünürse geri adım atar.
 
Parende bile atar hatta.
 
Ama yine de…
 
Süleyman Soylu geç kalmış olabilir AKP’ye atlamakta.
 
Hatta atlama seranadını biraz fazla abartılı tutmuş olabilir.
 
Seranadında diyor ki…
 

Sayın Başbakan, Türkiye’nin önüne büyük bir ufuk siyaseti koymaktadır. Bu, Türkiye’nin tam demokratikleşmesidir, zenginleşmesidir ve güçlü bir ülke haline gelmesidir. Türkiye bu fırsatı yönetmelidir.”
 
İçeriğinin “Peh, peh, peh” dedirtmesi bir yana, Süleyman Soylu Bey çok geç kalmış olabilir böyle bir serenad için.
 
Gemi su alıyor.


Yazarın Son Yazıları:
Rüzgar yeniden kırmızı ve toprak esiyor
Köfteden de gitti birkaç puan
İstanbul’a alındı gözüyle bakabiliriz