Yerel seçimlerden önceki acil iş!..

Yerel seçimlerden önceki acil iş!..
18 Ağustos 2013 17:32

AKP’nin Cumhuriyet karşıtı sivil darbesinin en etkili aracı, “Özel Görevli Mahkemeler”dir. Bu mahkemeleri “meşru” hale getiren en önemli aktörlerden biri de Y-CHP’nin başına getirilen TESEV kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

 

Cemil CAN H&H YORUM

 

Ergenekon Davası”nı eleştirirken özel görevli mahkemeler ile bunların verdiği kararların “meşru” olmadığını söylemesi inandırıcı değildir!.. Kılıçdaroğlu, “12 Eylül Darbesi”ni yapan ve bugün mahkemeye bile getirilemeyen komutanlar hakkında açılan o göstermelik davaya da herkesten önce Grup Başkanvekili eliyle “katılma dilekçesi” verilmesi talimatını vermiştir. Böylece özel görevli mahkemelerin “mahkeme” olduğu ve dolayısıyla “adalet” dağıtabilecekleri inancının yerleşmesine neden olunmuştur… Y-CHP yönetiminin AKP “sivil darbesine” vermiş olduğu bu önemli desteğe, “yetmez ama evet”çiler, ile dönek-eski solcular ve liberaller her duruşmaya katılarak anlamlı bir destek vermişlerdir!.. Yürürlükteki hukuk kurallarına göre, 12 Eylül Darbesi’ni yapanların yargılanıp cezalandırılamayacakları son derece açık iken, bu kesimler adeta mesaiye gider gibi bütün duruşmalara katılarak, meşruiyet konusunun tartışılmasını önlemiş oldular!.. Aynı şekilde başta Kılıçdaroğlu olmak üzere, Y-CHP’nin Atatürk Cumhuriyeti ile sorunu olan yöneticileri, sürekli olarak “ordu darbecilerden temizlensin” tezini işleyerek; özel görevli mahkemelerin bağımsız olduklarını, tarafsız ve adil yargılama yapabilecekleri algısını yaratmışlardır!..

Bir kaset operasyonu ile Atatürk’ün koltuğuna oturtulan “Kılıçların Efendisi”, kendisine bu makamı tahsis eden dış güçlere diyet borcunu bu şekilde ödemeye çalışmaktadır! Öte yandan, CHP tabanının yeni arayışlara girmesini önlemek için; “Darbe hukuku istemiyoruz, eğer özgürlük için bedel ödenecekse her zaman hazırım” gibi suya sabuna dokunmayan ve bir işe yaramayan açıklamalarla işi götürmeye çalışmaktadır!..

kılıçdar

 CHP’yi ele geçiren Kılıçdaroğlu ve ekibi, Atatürkçü düşünceyi benimsemediklerini, BDP’ye daha yakın olduklarını değişik şekillerde sözlü ve eylemli olarak defalarca açıklamışlardır. Bayram tatilinde, BDP’li Tunceli Belediyesini ziyaret eden Kılıçdaroğlu’na, Belediye Başkanvekili Babıkhan Adır; “çözüm süreci”ne CHP’nin daha fazla destek vermesini beklediklerini söylemiştir. Kılıçdaroğlu’nun Adır’a verdiği:”Biz Türkiye’nin barışı için büyük bir çaba içindeyiz. Biz CHP olarak Türkiye’de barışın sağlanması için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz, bu konuda hiç şüpheniz olmasın” şeklindeki yanıt bir itiraf gibidir… Açıkça ortaya konulduğu gibi, Kılıçdaroğlu ABD’nin Türkiye’yi bölme projesinin bir aşaması olan “çözüm süreci” için, elinden ne geliyorsa yaptığını itiraf etmekle kalmadığını söylemiştir. Ayrıca, bu süreci “barış süreci” olarak niteleyerek, CHP tabanını aldatmaya devam etmiştir!..

Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın, kendi seçildiği il bile olsa, terör örgütü PKK’nın siyasi kanadı olan BDP’nin belediye başkanının ayağına kadar gitmesi hiç de hoş olmamıştır. Bu durumu gerçek CHP’liler asla içlerine sindirebilmiş değillerdir…

“Halkçı-Milliyetçi Cephe”nin, yerel seçimlerden başlayarak, AKP’ye karşı ortak mücadele yürütülmesi şeklindeki İşçi Partisi’in teklifi, Y-CHP yönetimi tarafından inandırıcılığı olmayan gerekçelerle reddedilmiştir. Bu gerekçelerden biri “Olası bir ittifak modelinin ‘Kürt Sorunu’ konusunda çözüm önerisi sunamayacağı” şeklindeki kaygı imiş!.. Bu ifade ile Y-CHP’nin siyasi hedefinin AKP’yi düşürüp, iktidara gelmek veya bir “Milli Hükümet”in kurulmasına katkı vermek olmadığı ortaya çıkmıştır. Anlaşılmaktadır ki, Y-CHP’nin tek derdi merkezi Diyarbakır olan bir “Kürt Devleti”nin kurulmasıdır… Nitekim, Öcalan’ın çözüm önerisi olarak ortaya attığı projeyi de ilk dillendiren Kılıçdaroğlu olmuştur. CHP Programı’na açıkça aykırı olan bu duruş devam ettikçe, CHP’ye iktidar olma şansı doğmayacaktır!.. Cumhuriyet’in kurucularını itibarsızlaştırmayı ödev edinmiş ve gerici-hain şeyhleri önder kabul etmiş bu ekib, CHP yönetiminden uzaklaştırılmadıkça yerel yönetimleri AKP’nin elinden almak oldukça zorlaşmıştır!..
PKK, 15 Ağustos 1984 tarihinde Eruh ve Şemdinli baskınları ile silahlı eylemlerine başlamış ve bugüne kadar 40 bin civarında insanın ölümüne sebebiyet vermiştir. 15 Ağustos’u “Direniş ve Diriliş Bayramı” olarak ilan eden bu katiller sürüsüne karşı, CHP yönetiminden en küçük bir eleştiri duyamadık!..

PKK

Bu nedenlerle, öncelikle işgalden kurtarılması gereken Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Bu acil görev ise kurultay delegelerine düşmektedir. Bu görev yerine getirilmeden, ön seçim yerine merkez yoklaması ile saptanacak adayların da aynı şekilde Y-CHP yönetimine yakın kişilerden seçileceği şüphesizdir. Bu durum ise gerçek CHP’lilerin içlerine sindirebilecekleri bir şey değildir… O bakımdan, CHP yönetimine partinin ilkelerine inanan kişilerin getirilmesi hayati öneme sahip bulunmaktadır…

 


Yazarın Son Yazıları:
‘Bağımsızlık’ mı ‘hırsızlık’ mı?!..
Devletin ‘özel’i olmaz!..
‘Cesaret ödülü’nün bedeli!..