Yenikapı tiyatrosu ve düşündürdükleri

Yenikapı tiyatrosu ve düşündürdükleri
10 Ağustos 2016 09:01

Gündeminin bu kadar yoğun olduğu ve sapla samanın karıştığı bir ülkede yaşarken, insanlarımızın kafa karışıklığı da git gide artıyor.

 

 

 

 

Ozan ŞAHBUDAK H&H YORUM

 

 

 

Ve tabi 80 sonrası süreçte, toplumumuzun genlerine işletilen, “devleti malı demiz, yemeyen domuz” ya da “benim memurum yolunu bulur” ya da “köşeyi dön de, nasıl dönersen dön” anlayışı insanımızı çürüttü. Ve böylesi bir süreçte FETÖ avları başladı. Ve tabi, dün yüce hocaefendi diyenler, bugün herkesten hızlı nefret söylemine geçti. Yıllardır bu ülkenin aydınlığına saldıran yapılar, bugün ah vah, kandırıldık havalarındalar. Ve tabi ahlaksızlığın bu kadar yaygın olduğu ülkede, sorumlular, sözlerini yutmak yada özür dilemek bir tarafa, herkesten çok saldıranlar yarışına girme ve pisliklerini unutturma telaşına girdiler. Parsel parsel Ankara’yı satanlar, çekeceksiniz bile demeye başladı. Bu çadır tiyatrosu ortamında, 80 sonrası süreçte, yaratılan ve elden kaçan Halife-Sultan’ın culüs töreni, Yenikapı mitingi yapıldı geçenlerde. Baştan sona hamaset ve boş bir tiyatrodan öte olmayan bu mitingde, zoraki olarak, CHP genel başkanı da konuştu. Kötünün iyisi olarak yaptığı konuşma da, bir takım şeyler hatırlattı. Kimine göre harika, kimine göre idare eder bir konuşmaydı. Bana sorarsanız, çarşafa dolaşılan siyasi dünyamızda, yok olan bir CHP düşünülünce, geç ve ılımlı bir konuşmaydı. Ve düşünün ki, Yeni Türkiye’nin Tek Adam’ın hilafet ve sultanlığına indirgendiği bir yapıda, Kemal Bey’e, laik-liberal-liboş-eski aldananların, ılımlı sesi olmak düşüyor. Çünkü ülkemiz yüzde 75 -azınlık şövenisti HDP de dahil- etnik ve dini batakta boğulan radikal sağ seçmene terkedildi. Toplum giderek, kirlendirildi ve uyutuldu. Ve tüm bunlar belli bir süreçte, bilinçli olarak yaratıldı. Tesev’in isteklerinin bir bir yapıldığı, ancak Tek Adam’ın ve İslami tonun dizginlenemediği günümüzde, Genel Başkan’ın okuduğu 12 madde kiminin çok hoşuna gitti. Eksik ve çok geç kalmış olmakla beraber, kötünün iyisi olarak değerlendirdim konuşmayı. Ve çarşaf açılımlarından, “Laiklik tehlikededir diyemem.”lere kadar, her türlü desteği veren, ve kendi kitlesiyle kavga halinde ve demoralizasyonu artırmış, bu günlere gelinmesinde dolaylı desteği olmuş Genel Başkan ve şahsında çoook hızlı Y-CHP yönetimine, ek olarak hatırlatmamız gereken maddeler var. Bunları da ben yazayım dedim 

 

 

Eğer solcu iseniz;

 
Madde 1 : Kimlik siyasetini bırakacaksınız! Hemşehricilik, şıhlık, hacı, hocalık, ağalık, beylik, halhlarvs her türlü feodalizm artığına karşı çıkacaksınız! Hocaefendi’nin eteğini öpen adam değil çooook hızlı solcu liberal bir fert bile değildir! Ve Y-CHP kurmaylarının zamanında başta Fethullahhakkında olmak üzresöylemleri ortadadır. CHP tabanının, muhtaç edildiği isimler bellidir. Bu taban, AKP tabanı değildir. Masabaşı oyunları, bu tabanın direncini kırmaz. Ve bu taban, özeleştiri beklemektedir. Özeleştiri ve yenilenme.

 

 

 

Madde 2 : Diyanet’in kapatılmasını,kapatma değilse bile, cumhuriyet sürecindeki haline getirilmesini savunacaksınız! Diyanet’in başında tarafsız, sivil, Mülkiye memurları olacak! Diyanet, şura halkı kilise, bura halkı cemevi istiyor diyerek, bütçe sağlayan ve denetim yapan bir kurum olmalı. Bütçesi fazlasıyla kısılmalı. Ve başında fetva veren bir din adamı değil, sivil bir bürokrat olmalı. Fetva makamı kabul edilemez!

 

 

 

Madde 3 : Her şehir de 1 yada 2 tane hariç, imam hatiplerin kapatılmasını savunacaksınız! 79 milyon nüfusu olan Türkiye’de 600 milyon insanı içine alacak kadar cami, gereğinden fazla imam var zaten! Türkiye’nin pozitif-laik okullara ihtiyacı var. Aklı hür, İrfan hür, vicdanı hür nesiller lazım! Bu kadar çok ilahiyat değil, planlama minvalinde, laik ve geleceği kuracak meslekleri yetiştirecek “akademi”ler lazım.

 

 

 

Madde 4 : Alevi kesiminin kültürel hakkı olan cemevirealitesi için daha çok mücadele edilmeli. Laiklik, demokrasinin ana olayıdır. Ve laiklik, şıh ve onun kulları da olsun, o da olsun tarzı bir ucuzluk değildir. Ve gitgide Ortadoğu batağında, şarkın her türlü pisliğinin fazlasıyla sıradanlaştığı bir yapıda, bir kısım CHP tabanı da maalesef ülkenin tamamı gibi feodal sürü olmaya, II. Cumhıriyet’inyokettiği yurttaş olgusuna ve pozitif akla sırt çevirmeye meyillidir. Ve bu kesim, genel başkanın Alevi olmasından dolayı, duygusal reaksiyon vermeye hazır hissederken, genel başkan ve ekibinin kendilerine büyük zarar verdiğini görememektedir.

 

 

 

Madde 5 : En temel insan hakkı olan sağlık, pozitif laik eğitim ve sosyal güvenliğin özelleştirilmesine karşı çıkacaksınız! Sağlık ve eğitim haktır, satılamaz! AKP sürecinde, ya imam hatip ya kolej sarmalına itilen tabanınızın korkularını göreceksiniz. Bu nasıl bir solculuktur ki, laik, ücretsiz, pozitif eğitim hakkı yıllardır törpülenirken, Abant’larda boy gösterir, cemaat okulları kapatılırken, ortalığı ayağa kaldırır? Ortalık, ayağa, bunlara parsel parsel, Ankara’yı teslim ediyorsunuz, Kamu Hastane Birlikleri yasası hazırlığındasınız, şehir merkezindeki tüm hastaneleri satışa çıkarıp, merkezde bir arsada hastane birliği olarak kurulmuş yapıya nasıl kendi kendini özelleştirme hakkı verilir, sağlık haktır diyerek kaldırılır! Şovmen vekilleriniz, artık sizi temsil etmemektedir…

 

 

 

Madde 6 : Planlı, Güdümlü, devletçi ekonomi diyeceksiniz. Devlet Planlama Teşkilatı’nın yeniden güçlendirilmesini, yeniden 5 yıllık kalkınma planlarının uygulanmasını, 12 Eylül (24 Ocak) öncesine dönülmesini savunacaksınız! Hangi sol? CHP dersek devletçi ekonomi, sosyalistler dersek, kolektif ekonomi değil midir olayın özü? Ve tüm Avrupa sosyal demokratları sıkça kamulaştırma yapmadı mı? Cumhuriyet’in ve kamunun ve dolayısıyla halkın tüm kazanımları, üç otuz paraya özelleştirilirken, ortalığı ayağa kaldırmanız gerekmez miydi? Yoksa milliyetçilik mi? Yoksa kendi öz aklınız ve rasyonel bilginiz yerine, mürit usulü 2. Cumhuriyetçi yadaTesevci kesimlerin kulağınıza üflediği seslerle, 12 Eylül askerleri ile sistem mantığını karıştıracak kadar basit, sığ ve zavallı mısınız?

 

 

 

Madde 7 : Aslen liberal olan, ancak ülke şartlarını bilen İnönü’nün İktisat Vekili akabinde Atatürk’ün başbakanı olan Bayar, özel sektöre bıraksak, fabrikayı İzmir’e kurardı, ama biz Nazilli’ye kuruyoruz, bu devletçilikten razı mısınız der ve halk da kurban olalım böylesi devletçiliğe der Nazilli Basma Fabrikası’nın açılış töreninde. Velhasıl devletçi ekonomiyi savunacaksınız! Dersimli Genel Başkan’ın ağzından bir kere ne olacak şu Tunceli’nin atıl hali, devlet yatırımı niye yok dediğini duymadık. Yada yine kendisini fazlasıyla destekleyen ve Türkiye’nin demir üssü olan Divriği’deki demir madeninin atıl hali üzerinde konuşmazlar? Sn. Genel Başkan başta, günlük polemiklerle, ve duygusal nefretleri aklın önüne geçiren kadrolarla bu kadar maalesef. Ve rasyonelce, Türk sağı ve 24 Ocak Kararları ile hesaplaşamıyorlar.O yüzden de kitlelere güven ve anti-tez umudu sunamıyorlar. Sn. Genel Başkan’ın aklı hala Cem Boyner’in Yeni Demokrasi Hareketi’nde kalmış. Soğuk Savaş’ın bitişi sürecindeki yalanlar, Sn. Genel Başkan’ın ve kadrolarının ya işine gelmiş, yada feodal bir kan davası güderken, kandırılmışlar. 12 Eylül sürecinde, Diyarbakır Cezaevi’nde bir takım pislikleri yapanlar, hatırlatırım, Atatürk’ün partisini de kapattılar. Atatürk’ün en hassas olduğu konu olan “aklı hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesillerin garantörü olan laikliğin köküne kibrit suyu atılırken, bu nasıl Kemalizm yada solcu olacaksak, bu şeriat tehlikesi konusunda yanlış davrandık deme noktasında CHP kurmayları, rasyonael bir özeleştiri yapmalı ve tabanını ikna etmeli. Ecevit, bilginin ve okuryazarlığın çok daha düşük olduğu bir ülkede, yüzde 42 oy aldı. Sn. Genel Başkan ve ekibi, neo-liberal çağda, acaba Dersimvsde zaten olmuştu kini yerine, rasyonel akılla ne olacak bu Tunceli’nin, Mersin’in, Edirne’nin, Rize’nin atıl hali, devletçilik nasıl sarsılır dese daha çok oy alır mıydı? Sn. Genel Başkan’ın göreve ilk geldiği süreçte -benim de dahil olduğum- umut dalgası ve medya desteği sanki alırdı dedirtiyor…

 

 

 

Madde 8 : Diyanet’in bütçesinin üniversitelere, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıkları’na devrini savunacaksınız! Bir devler düşünün ki, 12 bakanlığın bütçesinden büyük bir Diyanet kurumu var, Ve Plüton’a giden Dünya’da bu kadar büyük bütçe ve rant imparatorluğu ile, tek ürettiği, abuk sabuk, insanı dumura uğratan fetvalar. Eğer samimiyseniz, insanların emeğini, vergisini, umudunu, Plüton’a giden Dünya’da bu denli sömüren bir yapıyla nasıl geleceğe yüreyeceğiz, yeter gayrı milleti kandırdığınız dersiniz.

 

 

 

Madde 9 : Toplu sözleşme, grev, taşeron değil, kadro, kıdem tazminatı, emeklilik haklarını savunacaksınız! Ve düşünün ki, amaaan alayı aynı hırsız, aynı vahşi kapitalist, aynı pislik algısını geçemiyorsunuz. Velevki Atatürk’ün partisinde değiliz, sizin çoooh güzel solculuk oynadığınız, Osmanlı maarif vekili (eğitim bakanı) Emrullah Efendi’nin “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözüne nazire yaparcasına, şu Kemalistler olmasa dediniz durdunuz… SHP’den bin beter hallerdesiniz. Şu çoooh güzel solcu yapıda, halka reva gördüğünüz en basit, en sembol ismiyle Hazinedar türevleri midir? Mafya bozuntusu diye herkesin dediği Sarıgül türevleri midir? Neye binaen, yok Allah var bunlar farklı, bunlar temiz, düzgün imgesiyle oy alacaksınız? Efendim halk böyle. Değil efendim. Halk, 2009’da İzmir’de tulum yaptırdı, halk yıllardır Büyükerşen’i bırakmıyor. Halk “Topuklu Efe”yi çok sevdi. Halk, Türkiye’nin ilk komünist belediye başkanını şaşkınlık ve helal noktasında, hayranlıkla izliyor. Masabaşı ezberleri bırakmanın zamanı gelmedi mi?

 

 

 

Madde 10 : Az kazanandan az, çok kazananlar çok vergi diyeceksiniz! Solculuk, ne zamandır, özgür yurttaş, aydınlanma, fet olgusu çıktıktan sonra, burjuva devrimi tamamlndıktan sonra, yeni toplumun ezileni olan, alt-orta sınıf ve proleteryanın sesi olmaktan çıktı? AKP dönem zenginlerini yaratırken, PKK silaha dayalı dağ padişahlığı sürdürürken, bu düzeni yaratan eski bir takım, kirli isimleri de biz savunalım, ordan yolumuzu bulalım ucuzculuğunun artık gitmediği, genç neslin, partilerinden farklı olarak, sistem mantığı, ve düzenli bir yapı istediği, bu noktada ideolojik kırılmaların arttığı, kişileri değil, sistemi, sektörleri, geleceği konuşmanızı istediğini görmüyor musunuz? CHP’li yaşlı ve gitgide duygusallaşan, feodalleşenler, Alevi diye Gandi’yi, Kürtçülük batağında debelenenler Selo’yu, artık değişime ayak uydurmak zorunda kalan eski ülkücüler püskevitçibahçeli’yi neye binaen savunacaklar? CHP’den koptuk, tekbir dışında sunacağı bir şey olmayan AKP’den koptuk. Selo’ya gittik, Fransızlar’ın 99’dan beri ilk defa fay hatları bu kadar hareketli dediği bir ortamda, olası depremde, Selo kaçak çay ile mi felaketi önleyecek? Ve ülkenin kurucu partisi yada ideoloji ile yükselmiş tüm diğer sol partiler gibi, sizin isimlerden ve feodalizm batağından ziyade, daha çok fikir sunmanız gerekmez mi? Yenikapı konuşması, sadece liberalce herkesin kabul etmesi gereken bir şey. Peki CHP olmaya yeter mi?

 

 

 

Madde 11 : Her türlü -bizim adam, sizin adam farketmez- illegalliği reddedeceksiniz! Devletin malı deniz anlayışıyla kavgalı olacaksınız! Devlet 80 milyonun devleti! Her türlü rant, talan, rüşveti reddedeceksiniz! Hakan Fidan için yasa çıkarılınca, devlet falan kişi için yasa yapar mı, görülmüş şey değil dedik. Peki falan kişi sizin için niye bu kadar değerli? Herkesin nefret ettiği belediye başkanlarınızda niye bu kadar ısrarcısınız? Aklımıza, dedikodularla dolu, kötü şeyleri getirmek istemiyoruz. Ancak mesela 99’da Ankara’yı peşkeş çeken yapılar hakkında okudukça, insan, büyük resimden şüpheleniyor.

 

 

 

Madde 12 : Küçük burjuva jakoben solcusu Atatürk’ün kurduğu ama dejenere olmuş devletimizde, toplumların üstüne koya koya gittiğini bilen tutarlı solcular olarak, mesela 1789’u en çok savunan Fransız komünistleri gibi, İstiklal Marşı ve Atatürk ile, 10. Yıl Marşı ile vs kavgalı olmayacaksınız!

 

 

 

Madde 13 : “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.” Diyen Gazi’nin, “Harika Çocuklar Yasası” çıkaran İnönü’nün, Türkiye’nin en değerli entelektüellerinden Şair Başbakan Ecevit’in partisinde olduğunuzu unutmayacaksınız. Ve her türlü, bunlaaaaaar tarzı eleştiriye, keşke sende bunlaaaaaar gibi olabilsen diyeceksiniz. Tüm Dünya’da her türlü faşizmin vurucu gücü, eğitimsiz, ve gitgide gelecek umudundan koparılmış sürülerdir. Ve Türkiye artık vıcık vıcık arabesk bir popülizmi kaldıramıyor. Artık, siz Çankaya’da tuzu kurular, biz milletin adamı gibi eleştirilerden hareketle, biz daha seviyesiz oluruz yarışına girmeyeceksiniz. Velevki CHP’yi sevmiyor, 2. Cumhuriyet tezleriyle, 30 yıldır aşırı zehirlendiniz. Deniz Gezmiş ve diğer sol sembollere bakın. Köylerde, kahvelerde, kırda, şehirde her yerde insan içreler ve en tutucu kesimlere bile samimiyetle kendi radikal fikirlerini anlatıyorlar ve kitleleri kazanıyorlar. Aynı şeyi, 94 seçiminde genelevlere kadar giderek, Refah ve adayı Erdoğan’da yaptı. Olayın özü, samimiyet ve inandırıcılık. Biz de dinciyiz, biz de hırsızız, biz de halk çocuğuyuz (monşer sanki uzaydan geldi) tribindesaçmalarken,ve aslı varken, kimse size bakmaz, bakmıyor, kendi tabanınız bile güven duymuyor. Fabrikatörün oğlu Engels, burjuva çocuğu Allende, milletvekili ile ressamın oğlu Ecevit, doktor Che… Eşyanın tabiatı gereği, tüm dünya’da sol eğitimli kitlelerin üzerinden ve fikrini samimice anlatarak var olmuştur. Ultra Katolik ve okuryazarlık oranı Türkiye’den daha düşük Venezuella’da Chavez fenomeni oluşabiliyorsa, ve Türkiye’de sol kesim bu haldeyse, orda dönüp “samimiyet” ve “olmayan fikir” konusunda öz eleştiri yapmanız gereklidir. Velhasıl elitleeeeer, tuzu kurulaaaaar, edebiyatlarından kopup, biz de rantiyeci hırsız, ucuz popülistiz, bizde çalıyoz, halk çocuğu olmak bu esprilerinin tutmadığını ve tam tersi, keşke sende öyle olabilsen demeniz gerektiğini öğrenirsiniz.

 

 

 

Gündemi bu kadar yoğun, seviyesizliğin bu kadar zirve olduğu, güzide ülkem, insanı yorarken, bunun böyle gitmediği, her gün biraz daha anlaşılıyor. İnsan söylese faydası yok, sussa gönül razı değil. Sn. Genel Başkan’ın da katıldığı bu miting tiyatrosu bende absürt bir komedi esinlendirdi ve 12 madde yetmez, birkaç şey de ben diyeyim dedim. Tek başına bir hiç olduğumu -ben bilirim de, bu ülkede çoğu kişi bilmez- bilirken, taşıdığım damla yangını söndürmeye asla yetmezken, hiç olmazsa, safım belli olsun misali bişiler karaladım  Umarım bu ülkede, bişiler rayına girer 

 

 

 

Not : Klasik bir demokrasi için, en temel şey oy verme ve temsil hakkı. Yani seçim barajının olmayışı. En temel, en basit şey bile yıllardır konuşulmuyor bu ülkede. Geçtim çok hızlı solcu olmayı, demokrasi nutukları atılırken, keşke şu 15 yılda şu en temel şey tartışılsaydı bari. Çadır tiyatroları tam gaz 

 

 

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Yenikapı tiyatrosu ve düşündürdükleri
Laikçi teyze
Atatürk sonrası CHP’nin başarısızlığı nedenleri ve sonuçları