Yeni Türkiye kurulurken

Yeni Türkiye kurulurken
15 Eylül 2014 08:15

Önce Denizli Valisi Abdülkadir Demir’in merkeze alınmak için İçişleri Bakanlığı’na dilekçe verdiği ortaya çıktı.

 

Çağların IŞIK H&H YORUM

 

1987 yılından beri kamu hayatında olan Demir, 2008 yılında atandığı Erzincan Valiliğinin ardından, Ağustos 2011 tarihinden beri Denizli Valisi olarak görev yapıyor.

Ardından 13 Mayıs 2010’den beri Ankara Valisi olarak görev yapan Alaaddin Yüksel’in valiliğin internet sitesinden emekliliğini istediği duyuruldu.

Son olarak Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Ulvi Saran görevinden ayrılma talebinde bulunduğunu kişisel Twitter hesabından duyurdu.

Ard arda gelen istifaların ne anlama geldiği veya arkasının gelip gelmeyeceği netlik kazanmış değil.

Normal koşullarda ne merkezi idarenin ildeki en büyük temsilcisi ve yürütme organının başı olan Valilik makamı, ne de büyük bir sükseyle kurulan ve hükümetin çözüm süreci ve demokratikleşme konularında aktif görev ve sorumluluk yüklediği Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı gibi prestijli makamlar, kolaylıkla terkedilmek istenecek makamlar değildir.

Ortada önemli rahatsızlıkların olduğu muhakkak.

Ancak şu anda her şeyden önemli olan bu rahatsızlıkların neyle ilgili olduğu.

Yeni Türkiye kurma çabalarıyla ilgili bir rahatsızlık olmadığını umalım.

Son yıllarda kamu bürokrasisinin tepesine büyük iştahlarla gelinmek istenmesine yönelik talepler artık açıktan açığa yapılır oldu.

Bunun sebebi atamalarda liyakat ve mesleki yeterliliğin çoktan bir atama kriteri olmaktan çıkmış olması.

Hatta kıdem ve branş gibi yasal atanma kriterlerini taşımadıkları için bazı üst düzey görevlere vekaleten atama sıkça uygulanan bir yöntem haline geldi.

Böyle mesleki ve hatta yasal yeterliliklerine bakmaksızın herkesin birbirinin sırtına basarak yükselmek istediği bir Türkiye tablosunda bürokrasinin gereğinden fazla cesur davranabileceği muhakkaktır.

Her yeni eski yıkıntının üzerine kurulur.

Bu düşünceler bana her zaman Amistad filmindeki bir sahneyi hatırlatır.
300 yıllık kısa Amerikan tarihinin hukuk ve özgürlük alanındaki en istisnai örneklerinden biri Steven Spielberg’in 1997 yılındaki Amistad adlı filmine de konu olan “Amerikan Hükümetine Karşı Amistad Afrika Yerlileri Davası” dır.

Filmde, Amerikan Başkanına kaybedilmekte olan davayı tersine döndürmek için mevcut hakimin değiştirilmesi ve “kariyerinin ardında değil önünde olduğu genç bir hakimin atanması” önerilir.

Filmi izlemiş olanlar bilir, kariyerinin ardındaki genç hakim son anda vicdanına yenilir.

Hukukun üstünlüğü kariyerinin önüne geçmiştir.

 

Çağların IŞIK


Yazarın Son Yazıları:
Seni başkan yaptıracağız
Yarının gülüşleri bugünün gözyaşlarında boğuldu
Dağlıca saldırısının Cizre’yle ilgisi var mı?