Yalan söylemekten kim ölmüş ki?

Yalan söylemekten kim ölmüş ki?
12 Mart 2013 01:00

11 Haziran 2011 genel seçim öncesi BOP Eşbaşkanı RTE’nin seçimden iki gün önce ”Gezegen Mehmet’in”in ”Kral FM” deki programına katılıyor.


İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

Bu program o zaman, seçimler dolayısıyla 150 yerel televizyon, 160 yerel radyo, 12 ulusal radyo tarafından naklen yayınlanıyor.

O tarihte yayınlanan ve elime geçen bir ulusal gazeteden bizzat okuduğum haberde ”Öcalan serbest kalacak iddiaları ile ilgili ne düşünüyorsunuz?” sorusuna ”İmralı ile ilgili ceza kesindir. Ağırlaştırılmış müebbettir. AKP bunun üzerinde asla oynamaz. Bu çok büyük bir iftiradır. Tayyip Erdoğan sağ oldukça, bu görevde oldukça ve partisi tek başına iktidarda olduğu sürece böyle bir şeye müsaade etmez. Öcalan ülkeye teslim edildiğinde iktidarda merhum Ecevit, Bahçeli ve Mesut Yılmaz vardı. İdamı ertelendi. Bu erteleme kararının altında da bu üç kişinin imzası var. O zaman bunu ertelemeselerdi, sümen altı yapmasalardı, şu anda bu iş çoktan bitmiş olacaktı. Ben o dönemde koalisyonda olsaydım uygulanması gereken  ceza neyse, uygulardım. Koalisyonun dengeleri gereği uygulamayasaydım, o zaman da istifa ederdim. Bu iş bu kadar basittir” yanıtını veriyor.

Ne kadar okkalı sözler değil mi?

Peki şimdi muhteremin elini kolunu bağlayan mı var, bunları yapması için?
Allah’ın bütün kulları biliyor ki, önünde hiçbir engel yok; idamı geri getirecek yeterli çoğunluğu var.
Üstelik idamın geri gelmesi için MHP ve CHP’den fazlasıyla yeterli desteği alacağına inanmamak saflık olur.
Ama adamın gayesi o değil.
Adamın gayesi tekrar iktidar olup, BOP Eşbaşkanlığının gereği ”Küresel Efendiler’‘in talimatlarını yerine getirmek.

Anadolu’da ”Yalan söylemekten kim ölmüş ki” diye çok ironik ve tam RTE’yi betimleyen bir söz vardır.

Gel de Tunceli milletvekilimiz, ulusal bütünlüğümüzün koruyucularından değerli Kamer Genç’i anımsama.

Sayın Kamer Genç birkaç gün önce Aydın İl Örgütü’nde katıldığı programda ‘‘Tayyip, milleti davar yerine koyuyor” demişti.

RTE bunu yani teknik yalan söyleme programını, bütün AKP propagandasında en üst seviyede uyguluyor ve şu ana kadar da bir zararını görmedi!
Milletimizin sessiz kuzu rolü ona daha çok yalanlar söyleteceğe benziyor.
RTE o kadar dadanmış ki, yalan söylemeyi parti propaganda tekniğinde kullanmaya.
Ne para istiyor, ne de pul.

Nasıl olsa kendi kömürcü, erzakçı, yan gel yatıcı seçmeni de bu yalanları yutuyor veya işine geliyor. Anadolu’da söylenen ‘Ağrımaz başımı neden ağrıtayım” özdeyişine dayanarak gerçekleri söylesin.

”Sıcak hoşaf, soğuk su”
lezzetinde her attığı tutuyor ve oy olarak kendisine dönüyor; ABD işbirlikçisi Recep Erdoğan’ın.

Recep Erdoğan’ın seçmene söylediği her yalan kendisine döndükçe ”Allah bereket versin” diyordur, eminim.

Seçimler öncesi attığı yalanlara bak birde şimdi geldiği noktaya bakın.

Şimdi terörü güya bitirmek için seri katil teröristbaşı Öcalan ile müzakere masasına oturmuş.
Üstelik seçimler öncesi Öcalan ile ilgili yukarı da aktardığım sözleri söylediği zaman henüz terörirstbaşı seri katil talimatıyla PKK’nın azgın teröristleriyle Oslo’da müzakere masasına oturduğu ortaya çıkmamıştı ve bunu iddia edenleri şerefsizlikle, alçaklıkla suçluyordu.
Şimdi geldiğimiz nokta itibariyle soruyorum: Oslo’da terör örgütü ile görüşen veya görüşülmediyse bu iftirayı atan şerefsiz ve alçak nerede?

RTE’nin hali oldukça perişan ve şu anda yalnız adam durumunda.
ABD’li dostları bile kendisini yalnız bıraktı.

RTE’nin hali ”Denize düşmüş yılana sarılıyor” atasözündeki gibi çok vahim.
Çünkü hep hata yaptı ve yapmaya da devam ediyor.
Türk Milleti’ni hor gördü ve ondan sürekli uzaklaştı.

Şark kurnazlığıyla geçen hafta Siirt’te ‘‘Etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçiliğe karşıyız. Birbirimizi yaradandan ötürü sevdik. Ben Kürt kardeşimi de, Arap kardeşimi de, Türk kardeşimi de seviyorum. Hiçbirisi arasında ayırım yapmıyorum. Hepsiyle aynı  mesafedeyim. Bu eğer, bu ayırımı yapsaydım, Siirt’ten bir Arap kızıyla neden evleneyim? Evlenmezdim. Bu, bu işin en açık ispatıdır” sözlerini sarf etti ki, bir taraftan bunaldığı ve siyasal sonunu çok kısa süre içinde getirecek olan kendilerinin ”İmralı süreci” dediği aslında yasalarımıza baktığımız zaman ”İhanet süreci” olarak değerlendirilmesi gereken yol ile ilgili yardım istiyor.

Siz yalana bakın ki, bir defa şu açık bir gerçek ki,evlilik işinde gönül ferman dinlemez.
Rastlaştığınız bir yerde birbirinizden hoşlandınız ve Arap kızı Emine Hanım ile evlendiniz.
Bu kadar basit.
Sen onu ilk gördüğünde Arap kızı olduğunu biliyor muydun? 
Öyleyse atma Beyefendi.

Sevgili okuyucular, bu Tayyip Erdoğan Türk Milliyetçiliğinden gayrı tüm milliyetçiliklere ve etnisite duygularına son derece açık bir adam.

Türkiye’de 36 etnik grubun olduğunu ve güya dediği gibi varmışçasına ağzından bal damlayarak bu ırkları sayan RTE değil mi?
İşte bunun adına katmerli ırkçılık denir.
RTE’ye göre Türk milliyetçiliği olursa tu kaka.
Başka milliyetçilikler olursa yolun açık olsun politikası.
Adam, Türk kelimesi işittiğinde tiksiniyor.

Bakın size tek bir ölçüt vereceğim bu hususta ki, RTE’nin ne kadar Türk karşıtı olduğunu ve sahici ırkçılık yaptığını anlayasınız diye.
Bu ülkenin yüzde 90 dan fazlası ırk olarak Türk’tür ama atadığı bakanların ise yüzde doksanı ya Kürt ya Gürcü ya da Arap’tır.
Bu bir tesadüf olamaz.
Çünkü istatistik bilimi bize tesadüflerde azdan az, çoktan çok olur bilgisini ortaya koymuştur.
Bu nasıl ırkçılık karşıtlığıdır ki, ülkenin en önemli bakanlıkları Kürt, Gürcü ve Arap kökenlilerin elinde;geriye kalan iki üç kıytırık bakanlıklarda Araplaşmış Türk kökenlilerin elinde.

Benim için kökeninin hiçbir önemi yok ama ırkçılıktan bahsedip Türkler’i dışlayan böyle bir Bakanlar Kurulu oluşturursan, kusura bakma ama bu beni işkillendirir ve kasıt olduğuna hükmederim.

Böyle bir oyunu sadece koyunlar yutar.

Kurnazlığın en önemli tekniklerinden birisi, diğer insanların önünü kesmek için onları sürekli suçlamaktır.
İşte RTE, sürekli bunu yapıyor.
Milliyetçiliği ve ırkçılığı sürekli suçlayarak, ”Kuşa bak kuşa” deyip Kürt ve diğer etnik kökenlilerin milliyetçilik ve ırkçılık yollarını açıyor.

RTE bu topraklardan Türklüğün hiçbir esamesini bırakmak istemiyor.
RTE’ye biçilen görev bu.
Ya yapacak, ya yapacak bu görevi.
Ya da, hiç düşünmek bile istemiyorum.
Erdoğan’ın iyi bir Arap milliyetçisi olduğunu akıldan çıkarmayalım.
Onun aldığı kültür ve eğitim Arapçılığa dayanır.
Şimdi size Araplar’ın ne kadar ırkçı olduğuna dair bir bilgi aktarmak istiyorum.
Türkler ile Araplar ilk defa Emevi Devleti döneminde karşılaşıyorlar.
Yani savaşıyorlar.

İşin aslı, Türkler ve Araplar Hz.Muhammed’den sonraki o dönemde üçyüz yıl savaşıyorlar.
Ama tarihsel süreç içerisinde bilhassa Abbasiler döneminde  Türkler’in kahramanlığından dolayı devlet yönetimine hakim oluyorlar ve bilhassa ordu tamamen Türkler’in hakimiyetinde oluyor.
Bun Peygamber’den sonra tekrar hortlayan Arap ırkçılığı dolayısıyla, Arap kızlarının Türkler’le evliliği yasak hale getirilmiştir.

Çünkü o zaman ki Arap paradigmasına öre Araplar ”Millet-i necibe” dir yani Türkçe karşılığı ile ‘‘Soylu millet” dir ve daha aşağı seviyede olan Türkler’le evlenemez.
Bu o zaman bir inanç haline geliyor.

İşte Arap dediğin ırkın düşüncesi ve genetiği budur.
Peygamber’den sonra on binlerce hadis uydurularak İslam’a sokulmuş saf ve berrak din, Arapçılığın savunucusu haline getirilmiştir.
Bir örnek verelim.
Güya Peygamber ”Üç şeyden dolayı Arapları seviniz; ben Arap olduğum için, Kuran Arapça olduğu için, Cennet’te Arapça konuşulacağı için” demiş ki, tamamen Araplar’ın geleneksel yalan ve uydurmalarının en açık örneklerindendir.

Bu söz, Arap ırkçılığının kusmuğudur.
Yok böyle bir şey.
İşte ülkemizdeki bazı zavallı beyinlerde bu Arap uydurmalarının etkisinde kalarak Türk düşmanlığı yapıyorlar.
Halbuki Türkler olmasaydı, İslam bugün sadece Mekke ve Medine civarına hapsedilmiş bir din haline gelmişti.

Tarihte Türklere o kadar ihanet edilmiş ki, Kuran’da geçen ‘‘Yecuc Mecuc”un bile Türkler olduğuna dair Araplarca hadis uydurulmuş ve en sağlam kabul edilen hadis kitaplarında yer bulmuştur.

Türkler’e ihanet yeni değil,1300 senedir yapılıyor bu.
Bugün Arap milliyetçiliği yapanların temel inanış ve paradigması bu olduğu için aynı  zamanda Türk karşıtlığı yapıyorlar.

Bu Arapçı güruhun, ülkenin en tepe yönetiminde olsa bile bir şehit çocuğunu kucaklayıp başlarını okşadıklarını siz hiç gördünüz mü?
Peki, bunların dışarı gittikleri zaman kara kara Arap ve Zenci çocuklarını nasıl yaladıklarını gördünüz mü?
İşte bunlar Türk milliyetçiliğini ayakları altına alıp, başka ırkların milliyetçiliğinin daniskasını yapıyorlar.


 
Mustafa Kemal Atatürk’ün çok büyük olduğunun en büyük göstergelerinden birinin de, bize Türk olduğumuzu ve bundan övünç duymamız gerektiğini, buna uygun kalıcı devrimler yaparak hainlerin bizi hançerleyici beyin yıkama etkinliklerinin önüne geçmesidir.

Hainlerin, Atatürk’ü karalamaya çalışmalarının ve Türklüğe darbe indirme nedenleri bunlardır.


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!