Vatansever hayırcılara ‘hain’ diyen hainler kim?

Vatansever hayırcılara ‘hain’ diyen hainler kim?
29 Mart 2017 10:21

Taharet kağıdı olarak kullanılsa bile insanın kıçını pisletecek nitelikte ve çok açık olarak seçilecek cumhurbaşkanını diktatör yapacak olan halkoyuna sunulmuş olan, adına yeni anayasa paketi dedikleri metin müsveddesine ‘’hayır’’ diyecek olanları hain olarak ilan etme, bu bağlamda kara propaganda yapma furyası, seksen milyonluk halkımızın malını talan eden güruh tarafından pervasızca yürütülüyor.

 

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN H&H YORUM

 

 

 

Neden bu aşağılık yönteme başvuruyorlar?

 

 

‘’Evet’’in zaferi için şimdiye kadar ortaya attıkları argümanları halk yutmadı.

 

 

 

Yalan söyleyerek paçavra anayasa metninin on sekiz maddesinin çok açık olarak diktatörlük rejimini getirici olduğu meydanda iken tersinden okuyarak TBMM’yi daha güçlü hale getirdiğini ortaya attılar, yine halk yutmadı.

 

 

Arada başka fırıldaklar çevirmelerine rağmen şimdi de hainlik yaftası üzerinden kara propaganda yapıp seçmeni etkilemeye çalışıyorlar.

 

 

‘’Hayır’’ oyu verenler hainmiş.

 

 

‘’Hayır’’ oyu verecek olanlara hiçbir hakaret ve iftirada bulunmadan ‘’evet’’ oyu verecek olanları tenzih ederek ben de diyorum ki bunlar hainler güruhunun en başında bulunanlardır ve Kandil sakinlerinin kankalarıdır, süt kardeşleridir.

 

 

Kandil sakinleri ile T.C. Devleti’ni parçalayıp, vatan topraklarının bir kısmını hainlere vermeye uğraşanlar bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

17/25 Aralık devasa hırsızlığının mimarları bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

17/25 Aralık hırsızlığını meydana çıkaran ve hukuksal işlem yapan polis, savcı, polisleri yakalatıp kodeslere tıkan, görevlerinden uzaklaştıran, sürgüne gönderen bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

Büyük Türk hakanı Metehan’ın kurduğu 2200 küsur senelik Türk ordusunu darmadağın ederek disiplinini ve yapısını bozan, iki yüz yıllık subay yetiştiren okulları kapatan bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

Türk yurdunu savaşsız olarak beş milyon Araba işgal ettiren bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

Devlet kurumlarından T.C. tabelalarını söken bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

Kandil’in teröristlerini törenle karşılayıp seyyar mahkemelerde tiyatro usulü yargıladıktan sonra salıveren bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

Sinsi Kürtçü Barzani’yi sözde Kürdistan bayrağı ile vatan topraklarında karşılayan bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

Yukarıda ancak cüzi bir kısmını sıraladığım ihanetleri bu ‘’evet’’çiler yapmadı mı?

 

 

Şehide kelle diyen bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

Öcalan’a sayın diyen yine bu ‘’evet’’çiler değil miydi?

 

 

Herhalde on beş yılda bu ‘’evet’’çilerin yaptığı binlerce ihaneti bu köşeye sığdırmak olanaksızdır.

 

 

Şimdi burada bir hakikati paylaşmak istiyorum.

 

 

Siyasetle uğraşanlar propaganda yöntem ve inceliklerini hiç olmazsa asgari olarak bilmelidirler.

 

 

Bu bağlamda olmak üzere rakip siyasetçilerin kendileri için kullanılacak argümanlardan hangilerinden korktuklarını çok iyi saptamalıdırlar.

 

 

Bunun yöntemi çok basittir.

 

 

Rakibin kullandığı argümanları analiz etmek gerekir.

 

 

Şimdi bu referandumda AKP kurmayların kullandığı argümanlara baktığımızda hayırcılar için kullandıkları hain suçlaması öne çıkıyor.

 

 

Neden?

 

 

Çünkü on beş yılda yukarıda numune olarak sıraladığım gibi yaptıkları affedilmez ihanetler nedeniyle hayır oyu taraftarlarınca suçlanmaktan ve bu yolla seçmeni önemli oranda etkileyeceklerinden çok korkuyorlar.

 

 

Bu nedenle hainlik suçlamasında ilk hamleyi onlar yapıyorlar.

 

 

Ama maalesef muhalefet cephesinde bunları değerlendirecek çap ve cesarette siyasetçi yok.

 

 

Muhalefet cephesi yapılan ihanetleri seçmene tekrarlarla anımsatarak pervasızca propaganda yapmalıdır.

 

 

AKP kurmayları bu referandumda seçmeni etkilemek için yeni numaralara da başladılar.

 

 

Üç dört gün önce sık uğradığım mekanlardan olan Konur Sokak’a gitmiştim, burada bulunan kitapevlerinde yeni gelen kitapları tetkik edip gerekli kitapları aldıktan sonra, her zaman uğradığım kafede otururken çevik kuvvet polisinin uzun namlulu silahlarla Yüksel Caddesi’nde yerlerini aldıklarını izledim ama neden geldiklerini bir türlü anlayamadım. Konur Sokak ve Yüksel Caddesi dikey olarak birbirlerine bitişiktir ve yıllardır bu iki bölgenin bitişme noktasında solcu gençler eylem yaparlar, bildiri dağıtırlar fakat uzun zamandır bu eylemlerine rastlamadım. İşte kafede otururken birdenbire genç kız ve erkeklerden oluşan bir grup gelerek slogan atmaya başladılar, hazır bulunan çevik kuvvet polisi bu gençleri yakalayarak yaka paça götürmeye başladılar ama gençler bir taraftan ‘’evet’’ aleyhinde, ‘’hayır’’ lehinde ve Cumhurbaşkanı KHK’ları aleyhinde slogan atarken polisler gülerek onları götürüyordu. Gerek polislerin gerekse gençlerin beden dilleri ile yüzlerindeki mimikleri incelediğim zaman bir tiyatro oyunu oynandığının ayırtına vardım. Yani Sosyalistlerin, komünistlerin hayırcıların safında yer aldığı algısını oluşturmak için çirkin bir oyun oynanıyordu. Bu gençlerin AKP’nin gençlik kollarından görevlendirilmiş oldukları muhakkaktı. Kalabalık bir bölge olan Konur Sokak ve Yüksel Caddesi bölgesi, sosyalist gençlerin sembolü haline gelmiş olması nedeniyle ‘’evet’’ oyu için bu konuda yapılacak en etkili numaralardan biri olacağı kesindir.

 

 

İsviçre’de sahneye konulan afiş olayının da bir tiyatro oyunu olduğunu ve referandum yaklaştıkça nice tiyatro oyunlarını sahneleneceği kesindir.

 

 

 

Neden vatansever hayırcıları ihanetle suçlayıp, tiyatro oyunlarını sahneye koyuyorlar?

 

 

Çünkü ‘’hayır’’ın zaferi ile bitecek bir referandum sonucunda bunlar bir süreç sonunda kendilerini yargının önünde bulacaklar.

 

 

‘’Evet’’ çıkarsa Türkiye’de yaşamak ancak bir cehennem hayatı ile açıklanabilir.

 

 

OHAL ilan edebilme ve her konuda KHK yetkisi verilen bir diktatör cumhurbaşkanı şu anda aklımıza bile gelmeyecek her konuda vatandaşların canına okur.

 

 

Mallarına el koyar.

 

 

Hapishaneye tıkar ve yıllarca zindandan kurtulamaz-bilhassa siyasi rakiplerini, aleyhindeki gazeteci ve aydınları böyle ortadan kaldırır vs…

 

 

Geçici de olsa idam cezasını yürürlüğe koyar, kendisi için tehlikeli gördüğü vatanseverleri bir suç isnat ettirerek böyle ortadan kaldırır

 

 

Kazara gerici bir diktatör cumhurbaşkanı seçilirse bir gecede şeriat ilan eder ve Türkiye’yi Arap, Afgan, Zenci milyonlarına İslam adına peşkeş çeker.

 

 

Kendini ölünceye kadar devlet başkanı ilan eder ve kendinden sonra ise çocuklarından birini veliaht ilan eder.

 

 

Kafasının bozulduğu tüm devlet görevlilerini işten atar.

 

 

İntikam beslediği herkesi vatan haini ilan eder ve o ana kadar aldığı maaşları geri ister.

 

 

Batılı tüm uluslararası kuruluşlardan ülkeyi çıkarır ve Ortadoğu bataklığı kuruluşlarına sokar.

 

 

Arap aşığı biri diktatörlük yetkisine sahip bir cumhurbaşkanı olduğu taktirde hem milyonlarca Ortadoğu cürufat Arabı hem Anadolu’ya yerleştirir hem de çıkaracağı bir KHK ile köylülerimizin elinden arazinin bir kısmını alarak onlara peşkeş çeker.

 

 

Vs. vs. vs…

 

 

Çılgın bir diktatör için bu işten bile sayılmaz.

 

 

Anayasa tasarısı dedikleri bu metini faşist ve diktatörlük yaftası ile de açıklayamayız korkunç maddeleri, taslak hazırlanırken bu maddeleri önerenleri yasal yollardan ruh sağlıklarının kontrolü açısından hastaneye sevk edip, muayene ettirmek gerekir ve ruh salığı bozuk olanların bulundukları görev ve makamdan alınmaları gerekir.

 

 

Tüm yurtseverlerin elbirliği içinde ‘’hayır’’ın zaferi için çalışmaları ve şu anda adını sanını bilemediğimiz herhangi bir diktatör belasından hep birlikte kurtulmamız gerekir.

 

 

Aksi Türkiye toplama kampına dönüşür.

 

 

Özgürlük çağında zalim diktatörlük anayasasına geçit verecek olan bir toplum ancak katiline aşık çıldırmış bir toplum olabilir.

 

 

 

Hayır…

 

 

İbrahim ÖZDOĞAN Twitter

 

 

 

 


Yazarın Son Yazıları:
Türk ordusunu taammüden mahvetti
Tayyip Erdoğan’a karşı tüm muhalefet partileri ortak demokratik milli mücadele başlatmalıdır
Fetö teröristlerine af isteyen ya gafil ya hain ya da kaset korkusu olan şerefsizlerdir!